Şair Arif Ay, "Bizim Tanzimat şairleri ve yazarları bütün özgürlüğü, kardeşliği, eşitliği Fransız ihtilalinde gördüler. Oysa bu değerlerin hepsi İslam'da vardı. İslam yeryüzüne bunun için geldi" dedi.
Başkent Tahran'da Yunus Emre Enstitüsü tarafından İran Sanatçılar Evi'nde düzenlenen "Türkiye Kültür ve Sanat Haftası" etkinlikleri kapsamında Türkiye'nin Şiiri Paneli'nde konuşan Ay, Tanzimat dönemi şiir ve edebiyatını değerlendirdi. Bu dönemde bazı Türk şair ve edebiyatçılarının kendi medeniyet köklerinden uzaklaştığını söyledi.
Ay, "Tanzimat edebiyatında neden bir kopukluk olduğunu birkaç cümleyle ifade etmem gerekirse şöyle düşünüyorum. Osmanlının toprak kaybı ve batıda teknolojinin hızla ilerlemesi toplumda bir moral çöküntüsüne sebep oldu. Özellikle okur yazar ve aydın kesiminde yenilmişlik duygusu, hastalık gibi zihinlerini bulandırmaya başladı" ifadelerini kullandı.
Bu döneme örnek olarak Ay, Namık Kemal'in "Ne efsunkar imişsin ah ey didar-ı hürriyet. Esir-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten" ve Ziya Paşa'nın, "Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kaşaneler gördüm. Dolaştım mülk-i İslamı bütün viraneler gördüm" beyitlerini okudu.
Ay, Türk şairlerinden Nuri Pakdil'i bu kopuşu bağlamaya çalışan şairlerinden biri olarak andı.
Ay, şunları söyledi:
"Eğer biz tekrar vahiy öğretisine döner ve edebiyatımızın damarlarını oraya bağlarsak kurtulacağız. Çünkü Müslümanların tek kurtuluş yolu orasıdır. Nuri Pakdil bir şiirinde 'Sevgililerinize de. Verin bunu oğullarım. Buğday şiirle yetişti. Alınteri bağlamında' der. Yine Pakdil, 'Namaz kılıyorum. O halde varım', 'Şirke teslim olmamış vicdan arıyorum', 'Dünyadaki tüm kötülüklerin nedeni Allah'tan uzaklaşmaktır' ifadelerini kullanır. Nuri Pakdil ve edebiyat dergisi, birçok kişinin yetişmesine vesile olan bir okul görevi gördü. Türk ve dünya edebiyatına Rasim Özdenören adında önemli bir hikayeci, Cahid Zarifoğlu adında büyük bir şair kazandırdı. Erdem Beyazıt, Alaaddin Özdenören bu okulun talebeleridir. Bu kişiler, Necip Fazıl Kısakürek'in Büyük Doğu'suyla başlayan diriliş ve edebiyatla süren çizginin önemli isimleri. Dolayısıyla Türk Edebiyatı dediğimizde ilk aklımıza gelen bu isimlerin yanında diğer isimleri de reddetmiyoruz. Çünkü edebiyat dille oluşturulan bir sanattır. Türkçe'yi kullanan her yazar Türk edebiyatının bir yazarı, bir şairidir ama edebiyatı bir medeniyetin temeli olarak gördüğümüzde geçmişten günümüze kadar Tanzimat ile kopan ve bu kopuşu yeniden bağlamaya çalışan bu isimleri de akıldan çıkartmamamız gerekir."
İnsanoğlunu yeniden aydınlığa çıkartmanın tek yolunun hayatı yeniden inşa etmekten geçtiğini söyleyen Ay, şöyle konuştu:
"Bu iki örnek (Namık Kemal, Ziya Paşa) bizim kendi medeniyetimize, inancımıza karşı bir kopuşu gösteriyor. Halbuki, İnsanı en hür kılan din İslam dinidir. Allah'tan başka kimseye eyvallah dememek gibi bir özgürlük var mıdır? Bizim Tanzimat şair ve yazarlarımız, özgürlüğü, kardeşliği ve eşitliği Fransız ihtilalinde gördüler. Oysa bu değerlerin hepsi İslam'da vardı. İslam yeryüzüne bunun için geldi. Sonra ne oldu? Siyasi bir yapı oluşturuldu. Cumhuriyet kuruldu. İtalyan ceza kanunuyla hapse, İsviçre medeni kanunuyla dünya evine girdik. Alman ticaret kanunuyla da iflas ettik. Kirli bir çağda yaşıyoruz. Çünkü insanın Allah ile bağlantısı koptu. Pek çok putlar ürettik. İnsanoğlunu yeniden aydınlığa çıkartmanın tek yolu hayatı yeniden inşa etmekten geçiyor. Bunun ilk vasıtası edebiyattır."
Son Dakika › Kültür Sanat › Tahran'da 'Türkiye Kültür ve Sanat Haftası' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?