TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve AK Parti Manisa Milletvekili Recai Berber, "Yapısal dönüşüm ve eylem planları ile ülkemiz yeni bir kalkınma seferberliğine başlatmış olacak. Herkes görecek ki AK Parti hükümetleri devrim niteliğindeki reformları sayesinde yine kendi rekorlarını kırmaya devam edecek" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda 2015 yılı bütçesi üzerinde AK Parti Grubu adına konuşan Berber, ekonomik verilere ilişkin bilgileri yanında getirdiği grafiklerle gösterdi. Son 12 yılda büyük başarılara imza attıklarını, AK Parti hükümetleri döneminde yılda ortalama yüzde 4,8 büyüme sağlandığını, milli gelirin arttığını söyleyen Berber'e, CHP ve MHP'li bazı milletvekilleri laf attı.
Birleşimi yöneten TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Daha 5 dakika bile olmadan başladınız. Sizler de konuşacaksınız. Neden hatibin sözünü kesiyorsunuz? Yapmayın ya... Bu iyi bir görüntü değil. Daha yeni başladık. 6 saat buradayız" dedi.
İşsizlik oranlarının arzu edilen seviyelere inmemesinde işgücüne katılım oranlarındaki artış gibi 2008 yılında ABD'de başlayan ve 2009 yılında bütün dünyayı etkileyen global ekonomik krizin etkilerini gözardı etmemek gerektiğini anlatan Berber, şöyle konuştu:
"Ancak alınan önlemler sayesinde ekonomimiz 2010 yılından itibaren yeniden yüksek büyüme performansı göstermiş ve 2009 yılından bu yana 5,7 milyon kişi daha istihdama katılmış, iş sahibi olmuştur. İstihdam yaratma potansiyelimiz 90'lar seviyesinde olsaydı bugün işsisizlik yüzde 14 seviyesine çıkar ve işsiz sayımız 3,5 milyon kişi daha fazla olurdu. Dünyanını hala atlatamadığı krize rağmen bu sonuçların herkesin takdir ettiği büyük başarı olduğu gerçektir. Uygulanan ekonomi politikaları ve mali disiplinle sağlanan güven ve istikrar ortamı sayesinde büyümemizde önemli etkisi olan doğrudan yabancı sermaye girişi, 2002 yılına göre yaklaşık 12 kat artmıştır. Bütçe performansında da önemli sonuçlar elde edilmiştir. 2002 yılında yüzde 11,5 olan merkezi yönetim bütçe açığını, 2013 yılında yüzde 1,2'ye kadar indirdik. 2014'te bu oranın yüzde 1,4 olarak gerçekleşmesini öngörüyoruz, 2015 yılı bütçesinde ise açığın yüzde 1,1 düşürülmesi hedefleniyor. 2016 yılından itibaren ise yüzde 1'in altına indirilmesi hedeflenmektedir. 1992- 2002 döneminde faiz giderlerinin bütçe içindeki payı yüzde 34,7 iken, bu oran 2003-2013 döneminde ortalama yüzde 24,2'ye düştü. Eğer faiz giderlerinin bütçe içindeki payı 1990'lardaki gibi olsaydı, faiz giderleri 2013 yılında 48 milyar yerine 142 milyar lira olacaktı. Benzer şekilde 90'lardaki performans devam etseydi bizim 2003-2013 döneminde faize ödediğimiz toplam para 392 milyar lira daha fazla olacaktı ki biz bu tutarı milletimize hizmet olarak harcadık, eski hükümetler gibi rantiyeye vermedik. "
Berber, AK Parti döneminde iç borç stokunun önemli ölçüde azaldığını belirterek, 1992-2002 döneminde iç borç stokunun 418 kat artarken, 2003-2013 döneminde sadece bir kat arttığını işaret etti. 1992-2002 döneminde merkezi yönetim borç stokunun milli gelire oranının 40 puan daha artış gösterdiğini kaydeden Berber, "Borçlanma eğilimimiz bu şekilde devam etseydi 2013 yılı itibarıyla borç stokumuzun milli gelire oranı yüzde 109'e çıkacaktı, bunun da parasal karşılığı 1 trilyon 700 milyar lira..Biz de Yunanistan gibi borç batağında iflas etmiş durumda olacaktık. Kayıp 90'lı yılların aksine ak yıllarda faiz giderlerinin hem bütçe hem de milli gelir içindeki hızlı şekilde azalttık. Bu sayede daha fazla kamu kaynağını vatandaşın hizmetine sunduk. Eğitime, sağlığa, altyapı yatırımlarına daha fazla kaynak aktardık" dedi.
Kamu kesimi borçlanma gereğinde durumun daha da çarpıcı olduğunu ifade eden Berber, 1992-2002 döneminde ortalama yüzde 7,8 olan kamu kesimi borçlanma gerenin milli gelire oranının 2003-2013 döneminde yüzde 1,8 olduğunu, bu oranının 2014'te yüzde 1, 2015 yılından itibaren de yüzde 1'in altına ineceğini öngördüklerini söyledi.
-"Seçim bütçesi" eleştirileri...
Muhalefet milletvekillerinin Komisyon ve Genel Kurul görüşmelerinde 2015 yılı bütçesini "seçim bütçesi" olarak iddia ettiklerine dikkati çeken Berber, "Keşke biraz dediğiniz gibi olsaydı demek geliyor içimden. 6 ay sonra genel seçim, ondan sonra 4 yıl boyunca seçimsiz dönem ülkemizi beklerken bütçemizde yine sıkı duruştan taviz verilmediğini görüyoruz" dedi.
Berber, pek çok milletvekillerinin büyük yatırımların kamu-özel işbirliği yöntemi yerine Hazine borçlanmasıyla yapılmasını savunduklarını belirterek, bunun bir tercih meselesi olduğunu vurguladı. "Eğer hükümetlerimiz özelleştirmelerde ekonomik faaliyetlerden büyük ölçüde çıkmasaydı, bir çok projeyi kamu-özel ortaklığıyla değil de borçlanarak yapsaydı, işte o zaman bugün dünyanın takdir ettiği ekonomik performansı asla gerçekleştiremezdik" diyen Berber, şunları kaydetti:
"Herkes şunu bilsin ki AK Parti hükümetleri ülkemizin potansiyelini harekete geçirmeye, özel sektör eliyle büyümeye devam edecektir. Devlet olarak altyapı yatırımlarına devam edeceğiz. Enerji dahil tüm üretim alanlarının özel sektörümüz, girişimcilerimiz milletimiz eliyle yapılmasını sağlayacağız. Global kriz sonrasında bazı sektörlerde, bankacılık gibi, regülasyon ve finansal istikrar amacıyla bir kısmının devletin elinde kalması gerektiği savunulmuştu. Bu tez doğru olsa bile genel ilkemiz olan devletin düzenleyici ve denetleyici rolünün dışına çıkmasını gerektirmez. Sadece çok küçük ve konjonktürel istisna olarak değerlendirilebilir. Uyguladığımız sıkı mali politikaları, sadece bütçe açıklarının azaltılması, faizlerin nominale düşmesi ve bütçe içinde faiz ödemelerine ayrılan payın azalmasını sağlamamıştır. Aynı zamanda piyasa faiz oranlarını da düşürmüş, Hazine'nin borçlanma faizini 2013 yılında ortalama yüzde 7,6 ile son 40 yılın en düşük oranına indirmiştir. Bu sayede özel sektörün kullandığı kredilerin faiz oranları da düşmüştür. Bugün esnafımız yüzde 4-5, çiftçilerimiz 0-5, sanayici ve tüketicilerimiz yüzde 10'lar seviyesinde faizle kredi kullanabiliyorsa bu sayede olmuştur. Faizlerin düşmesiyle sadece devlet bütçesinden değil, milletin cebinden çıkan faizin rantiyecilere gitmesini önlemiş olduk. Milli gelir pastasından daha fazla faize pay ayrılırken, bu üretime ve üretimde çalışanlara aktarılmış oldu. Bunu yeterli bulmuyoruz. Bunu da aşabilmek için önümüzdeki dönemde iç tasarrufları destekleyerek artırmamız gerektiğini biliyoruz. "
Berber, geçen 12 yılda dünyanın yaşadığı en büyük krize rağmen Türkiye'nin ortalama yüzde 4,8 büyüme gerçekleştirdiğini belirterek, yine en az yüzde 5'ler seviyesinde büyümeyi gerçekleştirme zorunluluğu olduğunu söyledi. 2009 yılından beri alınan önlemler sayesinde dünya ortalamasının üstünde büyümeye devam ettiğini anlatan Berber, "Yapısal dönüşüm ve eylem planları ile ülkemiz, yeni bir kalkınma seferberliğine başlatmış olacak. Herkes görecek ki AK Parti hükümetleri devrim niteliğindeki reformları sayesinde yine kendi rekorlarını kırmaya devam edecek" dedi.
-"Sağlam ekonomik göstergelerimiz en büyük dayanağımızdır"
2015 yılı bütçesinin gerçekçi ve milletten aldığını millete sunan, rantiyecilere değil memuruna, emeklisine, işçisine ve köylüsüne daha çok imkanlar sağlayan, eğitim ve sağlığa aslan payını ayıran, sosyal devlet anlayışının ürünü olduğunu belirterek, AK Parti hükümetleri döneminde sadece iki yıl hariç bütçe hedeflerini tutturduklarını, çoğu zaman hedefleri aştıklarını, bunun büyük başarı olduğunu, bu başarıda hükümetlerin kararlı, tutarlı ve şeffaf maliye politikalarının etkisi olduğunu kaydetti.
Bütçenin sağlam kaynaklardan finanse edildiğini belirten Berber, AK Parti iktidarları döneminde dolaysız vergilerin yeterli düzeyde artırılmadığı veya dolaylı vergilerin fazla artırıldığı algısının gerçek olmadığını savundu. Berber, yapısal reformları Türkiye'deki dönüşümün temel motoru haline getirdiklerini belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bundan sonra tüm alanlarda ekonomimizde değişim, dönüşüm ve yenileşmeyi sürdüreceğiz. Yeni Türkiye'yi inşa etmeye devam edeceğiz. Bu yaklaşımı sayesinde 2023 hedeflerimize hızla ilerliyoruz. Geldiğimiz nokta, bu hedeflere ulaşacağımızın en güzel göstergesidir. Mali disiplin sayesinde elde ettiğimiz kazanımlar, ülkemize hem sağlam duruş hem de mali esneklik kazandırmıştır. Dünyada büyümenin yavaşladığı ve belirsizliklerin devam ettiği ortamda, sağlam ekonomik göstergelerimiz en büyük dayanağımızdır. 2015 yılı bütçesi de bu politikalarımızın devam ettirileceği bütçedir. 2015'te büyümeyi destekleyecek, kamu altyapı yatırımlarında, teşviklerde ve AR-GE desteklerinde kullanılacak mali alan yaratılmasına devam edilecek. Bunun için temel politika araçları yine faiz dışı harcamaların kontrol edilmesi, kamu kesimi borçlanmasının makul seviyede tutulması, cari harcamalarında daha verimli kullanımların sağlanması, bütçe gelirlerinin sağlıklı ve sürekli kaynaklardan temini, kayıtdışı ekonomiyle mücadele edilmesi olacak. Mali disiplin önümüzdeki dönemde de devam edecek. Bu bizim en önemli gücümüz olacak." - TBMM
Son Dakika › Politika › 2015 Yılı Bütçesi TBMM Genel Kurulu'nda - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?