Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, "Yüz günden beri Suriye üzerinden Türkiye'ye ne bir izinsiz geçiş ne bir terörist geçiş olmamıştır. Fırat Kalkanı operasyonu amacına uygun, çok doğru bir düzlemde yürüyor." dedi.
Kaynak, TBMM Genel Kurulunda kendisine bağlı ve ilgili kuruluşların bütçeleri üzerinde yaptığı konuşmada, AFAD'ın alacağı ihbarlar neticesinde kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer tehdit ve tehlikelere karşı da hazır olduğunu belirtti.
2016 yılında Türkiye'de sel baskını, fırtına, yaralı tahliyesi, boğulma, kayıp gibi toplam 978 afet ve acil durum olayı meydana geldiğini, bu olaylara 4 bin 314 personelle müdahale edildiğini, 3 bin 832 kişinin bu afetlerden sağ olarak kurtarıldığı bilgisini veren Kaynak, 620 vatandaşın da cenazelerine ulaşılarak ailelerine teslim edildiğini kaydetti.
Türkiye'de ilk defa, afet riskini önceleyecek, afetler olmazdan önce tedbirler alınabilecek bir sistem üzerinde çalıştıklarını ifade eden Kaynak, "Bundan sonra AFAD, ilgili paydaş kuruluşlarla risk oluşturacak yerleri belirleyecek. Bu yerlerle ilgili gerek ikaz alarm sistemlerini hayata geçirecek gerekse afet olmadan önce bu riskleri, ortadan kaldırılabilir hususlarsa bunların tamamını hayata geçirecek." diye konuştu.
Suriyeli sığınmacılar
AFAD'ın 2011 yılından beri önemli bir yükünün Türkiye'ye sığınan mültecilerle ilgili olduğunu belirten Kaynak, şunları söyledi:
"Türkiye bu meseleyi bir insanlık meselesi olarak görmüş ve açık kapı politikası uygulamıştır. Hem de öyle bir açık kapı ki asla kimsenin ırkına, diline, dinine, cinsine bakmadan Arap, Kürt, Türkmen, Ezidi, bunların tamamına kapılarımızı açtık. 2 milyon 753 bin Suriyeli topraklarımızda. Bunun yaklaşık yüzde 10'unu kamplarımızda barındırıyoruz. Kamp dışında yaşayan Suriyelilerden, insanlık onurunu zedeleyici muameleye tutulduğunu kimse söyleyemez. Hiç sokaklarımızda, köprü altlarında, parklarda yatan Suriyeli görüntüsü hatırlıyor musunuz ya da çöplerden ekmek arayan? Bizim milletimiz ensar bilinciyle bu insanları sahiplenmiştir.
Kamplarımızda yaşayan ve kamp dışında yaşayan mültecilere yönelik 21 milyona yakın poliklinik muayene, 900 bin cerrahi müdahale yaptık. 180 binden fazla Suriyeli çocuk bizim topraklarımızda hayata gözlerini açtı. Eğitim çağındaki 900 binden fazla çocuğun 510 binini bu sene eğitim şemsiyesi altına aldık. Bu hususta asıl düşünmesi gerekenler biz değil, kendisini medeni dünyanın temsilcisi sayanlardır. Mülteciler savaştan, ölümden, açlıktan kaçıyor; zengin ülkeler de mültecilerden kaçıyor.
Fert başına geliri 45 bin dolar olan İngiltere'de sadece 9 bin mülteci varken dünyanın fert başına geliri en az olan ülkelerden Lübnan'da 1 milyondan fazla mülteci var. Dünyanın en büyük coğrafyasına sahip Yeni Zelanda'da yüzlerle ifade edilen mülteci varken Ürdün'de 600 bin mülteci var ve 300 mülteci almak için referandum yapma ayıbını işlemiştir modern dünya."
"Nereye harcanacağı belli"
"Asla mültecileri bir pazarlık konusu yapmayız, yapmadık da. Bunu nasıl pazarlık konusu yapabiliriz? Bu bizi insanlığımızdan utandırır." diyen Kaynak, 3 milyarlık mali yardımla ilgili herhangi bir duraklama ve kesinti olmadığını bildirdi.
Bu 3 milyarlık yardımın hangi sektörlere harcanacağının belirlendiğini ifade eden Kaynak, "Bundan 15 gün önce sorsaydınız 'Bu hususta bize henüz önemli bir para gelmedi.' derdim ama 15 günden beri 90 milyon avro Milli Eğitim Bakanlığımıza, 120 milyon avro Sağlık Bakanlığımıza, 12 milyon avro Göç İdaremize ve en son Dünya Gıda Programı üzerinden gönderilecek şekilde, Kızılay tarafından kamp dışındaki mültecilerin günlük yaşamlarında harcamak üzere de 262 milyon avro serbest bırakılmıştır." bilgisini verdi.
AB'nin bu paraları kendi sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla harcamayı istediğini belirten Kaynak, Türkiye'nin de buna karşılık "Türkiye bir çadır devleti değil, Türkiye güçlü bir devlettir. Türkiye kendi kurumları olan bir devlettir, Türkiye'nin bu paraları harcamaya gücü de yeter imkanı da yeter. Eğer mevzuatımızda bir kısım değişiklikler istiyorsanız da bunu müzakere etmeye varız." dediğini aktardı.
"Hiç kimsenin toprağında gözümüz yok"
Sözlerini "Bütün mevcudiyetimle temin ederim ki biz DEAŞ'la çatışırken, dünyada da DEAŞ'la en etkin mücadeleyi sürdürürken asla bize 'Kamplarda IŞİD'çiler barındırılıyor, onlara eğitim veriliyor.' denmesin. Bu büyük bir iftira, bühtan olur." ifadelerini kullanan Kaynak, DEAŞ'la tek somut mücadeleyi Türkiye Cumhuriyeti'nin gösterdiğini kaydetti.
Fırat Kalkanı operasyonunun yüz günü geçtiğini dile getiren Kaynak, şunları söyledi:
"Bizim hiç kimsenin toprağında gözümüz yok. 786 bin kilometrekare toprağımız bizim için yeter. Biz 786 bin kilometrekare toprağımızda müreffeh yaşamak istiyoruz, demokratik bir ülkede yaşamak istiyoruz, insan hakları ve özgürlüklerinin sonuna kadar kullanıldığı bir ülkede yaşamak istiyoruz. Fırat Kalkanı'nın asla bir işgal ya da bir ilhak olarak düşünülmeden, Türkiye'ye terörist geçişinin ve terör ihracının merkezi olan Suriye'nin devlet otoritesi kalmamış topraklarından, bunların önlenmesi için yapıldığını kabul etmemiz gerekir.
Yüz günü geçen operasyonlar neticesinde sevinerek, gururla şunu söyleyebiliriz: Yüz günden beri Suriye üzerinden Türkiye' ye ne bir izinsiz geçiş ne bir terörist geçiş olmamıştır. Fırat Kalkanı operasyonu amacına uygun, çok doğru bir düzlemde yürüyor."
(Bitti)
Son Dakika › Politika › 2017 Yılı Bütçesi Genel Kurulda - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?