Çözüm süreci için düşünülen 'Akil İnsanlar' listesini oluşturduklarını belirten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiç kimsenin süreci provoke edemeyeceğini söyledi. Erciyes ve Muğla Üniversitelerindeki öğrenci çatışmalara değinen Başbakan Erdoğan, "Bu çatışmaların içerisinde yer alanlar bilsinler ki kendileri kazanmıyor, tam aksine onlar bu vatan ihanet etmenin içerisindedirler" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başbakan Erdoğan'ın konuşmaya başlamasıyla birlikte ise seyirci locasında bulunan kadınların "Allahına kurban, Recep Tayyip Erdoğan" diye bağırması dikkat çekti. Başbakan Erdoğan, konuşması sırasında Menkul Kıymetler Borsası'nın adının değiştiğini de söyledi. Borsanın sadece menkul kıymetler olarak değil, altın borsasının ve vadeli opsiyon borsasını da kapsayacağını belirterek, faaliyetlerini Borsa İstanbul adıyla sürdüreceğini ifade etti.
Erdoğan Türkiye'nin kredi notunun yükseltilmesiyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin notunu artıran derecelendirme kuruluşunun iflasın içinde olan bir ülkenin notunu da 6 kat artırmasını eleştiren Başbakan Erdoğan, bunu ise bilimsel ve adil bulmadıklarını söyledi. "Biz bilimsel, adil yaklaşım istiyoruz, ideolojik yaklaşım istemiyoruz" diyen Erdoğan, "Bunun düzeltilmesi lazım. Hakkın teslimi noktasında yine de biz bu açıklamayı önemli bir gelişme olarak değerlendiriyoruz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan teşvik sistemiyle ilgili de açıklamalar yaptı. Teşvik sisteminin uygulanmasının üzerinden 1 yıl geçtiğini ve bu sistemin az gelişmiş illerde umut verici sonuçlar doğurduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, teşvik sistemiyle ilgili olarak şunları kaydetti:
"20 Haziran 2010 tarihinden, 1 Nisan 2011'e kadar 6. bölgedeki iller için 445 adet belge alınmıştır. Aynı tarihler arasında 2011'den 2012'ye kadar 440 bin teşvik belgesi alındı. 2012'den 1 Nisan 2013'e kadar bu bölgede 445 teşvik belgesi alındı. Yatırım miktarlarındaki değişim de son derece önemli. 2010-2011 arası bu illerde 2,2 milyar liralık yatırım teşvik belgesi alındı. 2011-2012 arasındaki yatırım miktarı 1,9 milyar liraydı. Son 1 yıl içinde ise yeni teşvik sistemiyle yatırım miktarı 5,5 milyar liraya ulaştı.
İstihdama bakıyoruz; 2010-2011 arası teşvik belgeleriyle öngörülen istihdam 10 bin kişiydi. 2011-2012 arası istihdam 7 bine düştü. Son 1 yıl içinde ise öngörülen istihdam 22 bin 288 kişi oldu. Son teşvik sistemiyle 6. bölgede yatırımların ve istihdamın yaklaşık 2,5 kat arttığını görüyoruz. Bu sonuçların üzerinde son derece hassas şekilde durmamız gerekiyor. 20 Haziran 2012'den 1 Nisan 2013'e kadar yatırım ve istihdamın 2,5 kat artış kaydetmesi sadece yeni teşvik sisteminin, sadece ekonomideki iyi gidişin eseri değildir. Bu artış, bu canlanma aynı zamanda istikrarın, güven ortamının, bölgede çoğalan ümidin eseridir."
"BİZ DÜNYAYA NİZAM VERMİŞ BİR MİLLETİZ"
MHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun gençleri sokağa dökebilecek tarzdaki açıklamalarını eleştiren Erdoğan, "Aynı şey Kılıçdaroğlu'nda da var. Onda da çok daha farklı bir yaklaşım metodu var. Akşam başka, sabah başka. ve ne dediğinin de farkında değil. Dün söylediğini yarın rahatlıkla çok pişkin bir şekilde inkar eder" dedi.
Çözüm süreciyle birlikte bölgede canlanma olduğunu belirten Erdoğan, "İşte son bir kaç aydır farklı bir sürecin içindeyiz. Ama sadece bu bir kaç ayın içinde değil, bölgedeki canlanmayı, bölgedeki değişimi, bölgedeki umudu hamdolsun hissedebilir hala geldik. İşte dün Sakarya'da MÜSİAD üyesi 14 büyük girişimci kalktılar, Diyarbakır'a, Mardin'e, Batman'a gittiler. Oralarda yatırım imkanlarını araştırdılar. İnanın çok daha fazla yatırımcı oraya gidebilir, çok daha fazla yatırım oraya gidecek. İstikrar ortamı, güven ortamı güçlendikçe, tehditler ortadan kalktıkça, silah aradan çekildikçe bölgenin çehresi çok daha hızla değişecek" diye konuştu.
Çözüm sürecinin sonuca ulaşmasıyla birlikte bölgeye olan yatırımların artacağını, yıllardır yurt dışına çıkan vatandaşların Avrupa'daki şehirleri, huzuru ve güveni gördüğünde iç geçirdiklerini söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Benim ülkem neden özlem içinde hasret içinde yaşasın? Soruyorum bizim neyimiz eksik? Bizim tarihimiz var, zengin bir medeniyetimiz var, bizim bir medeniyet tasavvurumuz var. Genç nüfusumuz, dinamik bir nüfusumuz var. Biz neden başka diyarlara bakıp iç geçirelim? Biz dünyaya nizam vermiş, dünyada sistem kurmuş bir milletiz. Biz camiler, köprüler, hanlar, kervansaraylar kadar çarşı pazarlar kurmuş, o çarşı pazarlara ticarete, ekonomiye yön vermiş bir medeniyetin mensuplarıyız. 780 bin kilometre kare üzerinde değil, 3 kıta üzerinde 24 milyon kilometrekare alanda adaleti tesis etmiş, özgürlükleri güvence altına almış, birlikte var olma kültürünü yaşatmış bir milletiz.
Biz herşeyin en iyisini hak ediyoruz. Hem de ziyadesiyle hak ediyoruz. Biz 780 bin kilometrekarelik vatan toprağıyla dünyaya bakamayız. Bizim bakışımız çok daha farklı olmalı. 10 yıldır her türlü engele, her türlü engellemeye, her türlü saldırıya rağmen, böyle bir Türkiye için, böyle şehirler için, böyle mesut bir millet için adeta çırpınıyoruz. 10 yıldır vatanımıza, milletimize, şehirlerimize, çocuklarımızın istikbaline musallat olan terör baronlarını, savaş baronlarını etkisiz hale getirmenin mücadelesini veriyoruz."
"ERCİYES ÜNİVERSİTESİ'NDE ÇATIŞMA İÇİNDE OLANLAR, VATANA İHANET ETMENİN İÇERİSİNDEDİRLER"
Başbakan Erdoğan çözüm süreciyle ilgili de önemli açıklamalarda bulundu. "Çözüm süreci adını verdiğimiz bu yeni süreç daha güçlü, daha demokratik, daha özgür, daha huzurlu bir Türkiye hedefinin ileri bir adımıdır" diyen Başbakan Erdoğan, "Kimse bunu provoke etmeye gayret etmesin. Bunu ne Kılıçdaroğlu provoke edebilir, ne de bunu Bahçeli provoke edebilir. Yeter ki milletim buna şuandaki yüzde 58 desteğini artırarak, bu desteğini bizden esirgemesin. Biz artık elinde silah olanın değil, silah tüccarlarının değil, kan tacirlerinin değil, milletin kazanmasını istiyoruz. Biz artık çatışma kültüründen beslenenlerin değil, 76 milyonun, özellikle gençlerin, özellikle çocukların kazanmasını istiyoruz. 780 bin kilometrekarenin topyekün kalkınmasının önünde tek engel kalmıştır, o da terör belasıdır" diye konuştu.
Erciyes Üniversitesi'ndeki öğrenciler arası çatışmalara dikkat çeken ve 1980 döneminde yaşananları hatırlatan Başbakan Erdoğan, gençlere şu uyarılarda bulundu:
"İşte Erciyes Üniversitesi'nde, Muğla Üniversitesi'nde bu çatışmaların içerisinde yer alanlar bilsinler ki kendileri kazanmıyor, tam aksine onlar bu vatan ihanet etmenin içerisindedirler. Böyle bir gayretin içerisindedirler. Ben bu genç evlatlarıma söylüyorum; biz 80 öncesinde bunun belalarını çok ağır ödedik. Aynı belayı siz de ödemeyin, aynı faturayı siz de ödemeyin. Bu yanlış yollardan vazgeçin, bir kardeş olmanın bilinci içerisinde okullarınızı zamanında bitirin ve bu ülkeye katkınız olsun, bu millete katkınız olsun.
Terörün varlığı üzerine, çatışma kültürü üzerine inşa edilmiş bir anlayış miadını tamamen doldurmuş bir anlayıştır. 'Vur de vuralım, öl de ölelim' diyerek bu sloganlar karşında 'bunun da zamanı gelecek' diyerek kan üzerinden, çatışma üzerinden, gençlerin hayatı üzerinden istismar üretmek artık son bulmalıdır. Ben bu kürsüden 12 Eylül sonrasında yaşanan idamları anlattım. Gencecik yaşında yaşamına son verilen gençleri örnek verdim. Bu gencecik ölümlerden geriye acıdan, hüzünden başka ne kaldı? 12 Eylül öncesi sokakta vurulan nice gençten geriye ne kaldı? Kaç tanesinin hazin öyküsünü hatırlıyoruz, soruyorum. Birileri 'vurun' dedi, birileri 'ölün' dedi, 'öldürün' dedi, birileri 'bir sağdan, bir soldan' dedi ve gencecik fidanları gencecik hayatları söndürdüler. Soruyorum kim kazandı? Gençler hiç bir suçu olmayan gençler asıldı da kim kazandı? Hiçbir günahı olmayan delikanlılar birbirine düşman edildi de kim kazandı? Küçücük çocuklar birbirine düşürüldü, birbirine kırdırıldı da kim kazandı? Kimin kazandığını bugün çok net görüyoruz. Çatışma kültüründen beslenenler kazandı. Ayrılıktan, bölünmüşlükten, parçalanmışlıktan, kardeşler arası husumetten çıkar sağlayanlar kazandı. Toplumu korkutmak, toplumu dizayn etmek isteyenler kazandı. Bunların kazanmasına daha ne kadar seyirci kalınabilir? Gençlerin kaybetmesine, ama bunların koltuklarını muhafaza etmelerine daha ne kadar müsamaha edilebilir?
'Benim oy oranım yükselsin de kaç tane genç şehit olursa olsun' diyenlere daha ne kadar tepkisiz kalınabilir? 'Çözümsüzlük devam etsin, yeter ki ben koltuğumda oturayım' diyenlere daha ne kadar sessiz kalınabilir? Biz bu meseleyi çözmek zorundayız. 10 yıllardır gençlerin kanıyla beslenen bu kan tutkunlarına rağmen biz bu meseleyi çözmek zorundayız. Gençleri, çocukları sokağa sürüp onların arkasına saklanan korkaklara rağmen biz bu sorunu çözmek zorundayız. 3 tane oy almak için gençleri tahrik eden gözü dönmüşlere rağmen biz bu meseleyi çözmek zorundayız.
Buradan aziz milletime sesleniyorum. 76 milyonun her bir ferdine sesleniyorum. AK Parti'ye oy versin ya da vermesin her bir kardeşime sesleniyorum. CHP'ye, MHP'ye, BDP'ye oy veren kardeşlerime de sesleniyorum. Herkes ama herkes gönlünü ferah tutsun. Hiç kimse tedirgin olmasın, hiç kimse yersiz endişelere kapılmasın. Çatışma kültüründen beslenen siyasi partilerin yaydığı korkulara hiç kimse aldanmasın. Hiç kimse prim vermesin. Öyle bir Türkiye yükseliyor ki bu Türkiye'de inşallah acılar bitecek, bu Türkiye'de inşallah göz yaşları dinecektir.
Öyle bir Türkiye yükseliyor ki bu Türkiye'nin ayağında artı prangalar olmayacak. Öyle bir Türkiye yükseliyor ki, bu Türkiye 76 milyonun daha güçlü şekilde bir olduğu, beraber olduğu, kardeş olduğu, çalıştığı, ürettiği ve büyüdükçe büyüdüğü bir Türkiye olacak. Ekonomisiyle daha güçlü bir Türkiye'yi inşa ediyoruz. Dış politikasıyla çok daha aktif, çok daha itibarlı, çok daha etkili, güçlü bir Türkiye'yi inşa ediyoruz. Demokrasisiyle örnek bir Türkiye'yi inşa ediyoruz. Bütün planlara, bütün senaryolara, bütün tezgahlara rağmen birbirine sıkı sıkıya, sımsıkı kenetlenmiş bir ve beraber olmuş bir Türkiye'yi inşa ediyoruz."
"TÜRKİYE ASLINA DÖNÜYOR"
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin yaşadığı dönüşümle ilgili olarak ise "Bu Türkiye yeni bir Türkiye değil. Normalleşmiş, aslına rücu etmiş, tabii mecrasında akan bir Türkiye'dir" dedi. "Bu Türkiye 23 Nisan 1920'de TBMM açılırken tasavvur edilen, tahayyül edilen bir Türkiye'dir" diyen Erdoğan, "Bu Türkiye; Selçuklu'nun, Osmanlının ruhuna, onların adaletine, onların özgürlük anlayışına, onların muhafaza ettiği kardeşlik ruhuna sahip bir Türkiye'dir. Bu Türkiye'de dışlama olmayacak, horlama olmayacak, artık ayrı gayrı olmayacak. Bu Türkiye'de ikinci sınıf, üçüncü sınıf vatandaş olmayacak. Bu Türkiye'de çatışma kültüründen beslenenler kazanamayacaklar. İşte biz sadece ve sadece böyle bir Türkiye inşa etmenin gayreti içerisindeyiz" şeklinde konuştu.
Çözüm sürecine destek vermeyenlerin mahçup olacağını belirten Erdoğan, "10 yıldır milletimize korku salanlar nasıl mahçup oldularsa inanın şuanda ağızlarından köpükler saçarak nefretin diline esir olanlar da mahçup olacaklar. Korkaklar ve korkutanlar kaybedecekler. Göreceksiniz milletimiz kazanacak, Türkiye kazanacak" diye konuştu.
"AKİL İNSANLARI TESPİT ETTİK"
Başbakan Erdoğan konuşmasının sonunda ise Akil İnsanlar Komisyonu konusuna da değindi. "Akil insanları tespit ettik" diyen Başbakan Erdoğan, "Sözüne güvenilen, sözü dinlenen, meseleyle ilgili birikimi olan toplumun çeşitli kesimlerinin itibarını kazanmış yazar, akadamisyen, sanatçı ve sivil toplum örgütlerinden oluşan bir heyeti teşekkül ettirdik. Bir havuz oluşturduk. Şimdi bu havuz içinde bugün çalışmamızı yapacağız ve 7 ayrı coğrafi bölgeye göre bir planlama yapıp kısa süre zarfında da bu heyetteki isimleri kamuoyuna duyuracak, heyetle büyük ihtimalle Perşembe akşamı bir araya gelerek istişarelerimizi yapacağız" diye konuştu.
Kendilerinin heyetteki insanların görüşlerini dinleyeceklerini, istişarelerde bulunacaklarını kaydeden Erdoğan, "Hem de onlar bölgelerimizde bir kısım etkinlikler gerçekleştirerek, halkımızla, kanaat önderleriyle bir araya gelecek. Oralarda dolaşırken bir çok belki sempozyumlar, paneller, bunları da yapabilirler. Konferanslar düzenleyebilirler. Orada bire bir görüşmeler yapabilirler. Yerel medyayla, ulusal medyayla, uluslararası medyayla yine görüşmelerini yapabilirler. Yani bu konuda geniş bir çalışma zeminini onlar için hazırlamak istiyoruz. Yeter ki bize bir aylık süre içerisinde bu çalışmaları yapıp, ondan sonra da bize raporlarını sunsunlar. Tabi onlar bu süreçte ne kadar aktif yer alırlarsa alsınlar Türkiye'nin tüm akadamisyenlerine, sanatçılarına, yazarlarına da ihtiyaç olduğu, onların da katkısının son derece önemli olduğu gayet açıktır. Yani buradaki temsili bir kadrodur ama bunun dışındaki kesimlerle de bu irtibatımızın olmayacağı anlamına gelmez. Tahriklere karşı, sabotojlarına karış, süreci bozmaya ve bulandırmaya yönelik girişimlere karşı herkesin gücü nispetinde sürece dahi olmasını özellikle rica ediyorum."
Akil adamlarla ilgili olarak medyada bir çok ismin yazılıp çizildiğini kaydeden Erdoğan, bazı yorumcuların ise 'Akil' kelimesinin Arapça analizinin yapılmasına kadar yorumlarda bulunduğunu söyleyerek bunu eleştirdi. Bazı sanatçıların da sürece destek vermek istediklerinde dışlandıklarını ve bu yüzden çözüm sürecine katılmak istemediklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tüm toplumsal kesimlerin bu sürece destek vermesini, teröre karşı duyarlılık ortaya koymasını arzu ediyorum. Ama şimdi biz bu eleştirileri yapanlara bakıyoruz, bazı sanatçılar korkuyor. Niye korkuyor? 'Beni dışladılar' diyor. 'Ben bu tür şeylere katılmak istedim beni aforoz ettiler. Bana bir çok yerlerden program vermez hale geldiler'. Ama lafa da geldiği zaman 'demokratız'. Sol öyle diyor ya, 'şöyle demokratız, böyle demokratız'. Ne demokrasisi ya, bunların düşünce dünyasını paylaşmadığınız zaman tamamen aforoz ederler. Onların bağlı olduğu yerler bellidir zaten. Terörün çatışmanın, öldürmenin karşısındaki her bir vatandaşımızın aklıyla, yüreğiyle, diliyle, duasıyla sürece omuz vermesini özellikle istiyorum. Allah'ın izniyle milletimizin desteğiyle oluşan umut havasının, oluşan bahar havasının önünde hiç kimse duramayacaktır. Türkiye inşallah bu meseleyi rafa kaldırarak, daha emin adımlarla, hatta koşar adımlarla geleceğe ilerleyecektir."
BAŞBAKAN SİYAH KUŞAK KARATE KIYAFETİ GİYDİ
Grup toplantısının sonunda ise Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı, çözüm sürecine verdiği destekten dolayı Başbakan Erdoğan'a plaket takdim etti. Başbakan Erdoğan daha sonra ise Ümit Genç Karate Takımı'nı kürsüye davet etti. Ümit Genç Avrupa Karate Şampiyonası'nda 18 madalya kazanan takımla fotoğraf çektiren Erdoğan daha sonra kendisine takdim edilen siyah kuşak karate elbisesini giydi. Başbakan Erdoğan'ın giydiği karate elbisesinin arkasındaki "26 Şubat 1954 Recep Tayyip Erdoğan" yazı dikkat çekti.
Başbakan Erdoğan daha sonra ise, Gürcistan'daki şampiyonada madalya kazanan güreşçilerle de hatıra fotoğrafı çektirdi. - ANKARA
Son Dakika › Politika › AK Parti Grup Toplantısı (3) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?