Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, HDP'nin, terör örgütünün zemin ve güç kazanması için bir amaca hizmet ettiğini belirterek, "Öbür taraftan örgüt de 'HDP daha fazla nasıl oy alabilir' diye silahlı unsurlarıyla bir gayretin içerisine giriyor. Bu ilişki demokraside kabul edilebilir bir ilişki değildir" dedi.
Akdoğan, Habertürk TV'de gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Bu süreç tekrar nasıl başlayabilir?" diye soran Akdoğan, "Şöyle başlayabilir: Örgüt, yol kesme, adam kaçırma, haraç alma, şiddet olaylarını, illegaliteyi bırakır, tam anlamıyla eylemsizlik yapar ve Türkiye'yi terk eder. Bu düşünceyle tekrar yola çıkıldı ama bunları örgüt yine yapmadı. Atılması gereken adımları atmak yerine tekrar şiddet üzerinden, özellikle seçimlerden önce halk üzerinde ciddi bir baskı oluşturdu" ifadesini kullandı.
Akdoğan, örgütün bu şekilde seçimden hemen sonra açık terör eylemlerine başladığını belirterek, "devrimci halk savaşı" ilan ettiklerini, eylemsizliği bitirdiklerini söyledi.
Örgütün baskı, şiddet, terör eylemleriyle süreci bozmaya çalışırken, HDP'nin de makas değiştirdiğini kaydeden Akdoğan, Çözüm Süreci'nin düşmanı olan paralel yapıyla işbirliğine gittiğini anlattı.
En temel hakkın yaşam hakkı olduğunu, bu hakka örgütün kastettiğini vurgulayan Akdoğan, "Örgüt açıktan Kürtlere zulmediyor. Yolunu kestiği adam Kürt, haraç aldığı adam Kürt, iş makinesini yaktığı adam Kürt, çocuğunu dağa kaçırdığı vatandaş Kürt" diye konuştu.
Kürt vatandaşların devlete inancının kaybolmaması gerektiğine ve bu kapsamda operasyonların başladığına dikkati çeken Akdoğan, güvenlik açığı giderilmediği, vatandaşlar huzura ermediği sürece operasyonların durmasını beklemenin doğru olmayacağının altını çizdi. Akdoğan, Çözüm Süreci'nin başlaması ve sürdürülebilmesi için bu noktada mesafe alınması gerektiğini kaydetti.
HDP'nin barajı geçmek için sürece ihanet ettiğini belirten Akdoğan, HDP'nin oy hesabıyla barajı geçmek için süreci bitirecek bir projede kendini kullandırttığını dile getirdi.
AK Parti'yi devirebilmek için uzunca bir süredir pek çok yola başvurulduğunu hatırlatan Akdoğan, "Her yol denendi, deviremediler. Tek elde kalan HDP'nin barajı geçmesi, AK Parti'nin tek başına iktidar olamamasıydı. Böyle bir geçici işbirliği gibi bir tablo ortaya çıktı" dedi.
"Bu ilişki demokraside kabul edilebilir bir ilişki değildir"
HDP'nin işbirliği yaptığı kesimlerin amacının AK Parti'yi devirmek olduğuna dikkati çeken Akdoğan, "HDP barajı geçmek adına bu kesimlere kendisini kullandırmış oldu. Bu yüzden ben 'sürece ihanet ettiler' diyorum. Yoksa bir parti barajı geçebilir, geçmez, vatandaşın iradesidir, takdiridir. Barajı geçse ne olur geçmese ne olur ama başka bir işbirliği, başka bir ittifak var" şeklinde konuştu.
Herhangi bir partinin siyasete kanalize olmasının, demokrasi içinde güçlenmesinin, sivil siyaseti öne çıkarmasının problem olmadığını kaydeden Akdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ancak bir terör örgütü ile organik ilişki içinde olan, onun emir komutasında hareket eden bir yapının güçlenmesi, terör örgütüne zemin kazandırma anlamına geliyorsa, burada daha çarpık bir ilişki varsa, bu acaba demokrasiye hizmet ediyor mu? Mesele bu. HDP, terör örgütünün zemin kazanması, güç kazanması için bir amaca hizmet ediyor. Öbür taraftan örgüt de HDP daha fazla nasıl oy alabilir diye silahlı unsurlarıyla bir gayretin içerisine giriyor. Bu ilişki demokraside kabul edilebilir bir ilişki değildir. Silahlı unsurlar köy, köy geziyorlar, tehdit ediyorlar, HDP daha fazla oy alabilsin diye. HDP de belediye kazanıyor, ön açıyor, arkasından örgüt geliyor oraya çöküyor. Tamamen tahammülsüz bir yapı orayı kendine göre kurtarılmış bölge haline getirmeye çalışıyor. Kendine tabi olmayan Kürtlere bile tahammülü yok. Onlara zulmetmeye başlıyor. Bu ilişki sakat bir ilişkidir."
Demokratik siyaset güçlenirken, terörün şiddetinin azalması gerektiğinin altını çizen Akdoğan, "İkisi birden güçlenip de birbirini destekleyerek yol yürümeye çalışıyorsa, o zaman bu demokrasi açısından bir kazanım değildir" değerlendirmesinde bulundu.
Çözüm Süreci'nde toplumsal desteğin çok yüksek olduğunu ifade eden Akdoğan, şu anda operasyonlara da büyük bir toplumsal destek olduğunu dile getirdi. Akdoğan, "Bunlar birbirinin alternatifi değil, bir tenakuz da oluşturmuyor. Çünkü Çözüm Süreci'nin sürdürülebilir olması için de bu güvenlik açığının giderilmesi ve bu operasyonların bir yere varması gerekiyor" şeklinde konuştu.
Örgütün son dönemde bir yanılgıya kapıldığını kaydeden Akdoğan, "Örgütün temel sorunu, Çözüm Süreci ile ulaşılacak demokratik çözümü kendisi açısından yetersiz görüyor" dedi.
"Süreci zehirleyen faktörler temizlenmeli"
Örgütün "Ben silahla kendi örgütsel hedeflerime ulaşırım" düşüncesinde olduğunu belirten Akdoğan şöyle konuştu:
"Bunun için ne yaptı, 'devrimci halk savaşı' başlattı, çöktü. Şehirde yeni illegal yapılar kurdu, bu da çöktü. 'Büyük gruplarla saldırırım, vur kal eylemleri yaparım', bu da çöktü. Özerklik vesaire projeleri, o da çöktü. Örgütün son dönemde silaha güvenerek ileri sürdüğü bütün projelerin hepsi çöktü. Burada son derece başarılı bir terörle mücadele stratejisi var. Bunun başarılı olmasının bir sebebi hukuk içinde olmasıdır. İkincisi de halk desteği olmasıdır. Halk desteği de terörle mücadelede büyük önem taşır. Halkın üzerindeki baskı ve şiddet ortadan kaldırılmadan, bu illegal yapılar temizlenmeden, örgütün 'ben silahla amacıma ulaşırım' projeleri tamamen tasfiye edilmeden sürecin başlaması mümkün görünmüyor. Başlasa bile sürdürülebilir olmuyor. Çünkü süreci zehirleyen bir durum var. Bu zehirleyen faktörlerin tasfiye edilmesi, temizlenmesi gerekiyor."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Ben Çözüm Süreci kaldırılmıştır demedim, şu aşamada buzdolabına konulmuştur dedim. İşler yoluna giderse, süreç yeniden gündeme gelir" sözlerini hatırlatan Akdoğan, sürecin temel felsefeleri olduğunu vurguladı.
Çözüm Süreci'nin devam etmesi durumunda muhatabın kim olacağının sorulması üzerine Akdoğan, "Burada muhatap millettir. Bütün toplum kesimleridir. Çünkü farklı toplum kesimlerinin sorunlarını çözmek istiyorsanız, o kesimlerle birlikte bunu yapacaksınız. O kesimler kimse, Alevilerse Alevilerle, Romanlarsa onlarla, Kürtlerse onlarla... Ama elinde silah olan bir örgüt var. Bunun silahı bırakması için devam eden görüşmeler de elbette o bağlamda yürütülmesi gerekiyordu, o bağlamda yürütüldü. Burada mesele çok boyutlu olarak ele alındı. Hem de terör meselesi çok boyutlu olarak, farklı yöntemleri devreye alarak çözülmeye çalışıldı" dedi.
Hükümetin güvenlikçi politikalara savrulmadığını, paradigmayı değiştirmediğini belirten Akdoğan, "Çözüm Süreci'ni başlatan bütün bu adımları atan lokomotif AK Parti. Güvenlik politikası da bunların devam edebilmesi için gerekli bir durumdur. Bugün hukuk içinde bir mücadele veriyoruz. AK Parti 13 yılda elde ettiği kazanımlardan reformlardan geri adım atmaz. Kürtleri kucaklamaya devam eder. Kucaklayıcı birlik siyaseti felsefesiyle hareket etmeye devam eder. Ancak halkın hakkını hukukunu korumak için de kamu düzenini tesis edecek gerekli önlemleri alır" şeklinde konuştu.
"Askerimize, polisimize haksızlıktır"
Akdoğan, Şırnak'ta bir zırhlı aracın arkasına bağlanarak sürüklenen terörist fotoğrafına ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
"Bu kabul edilebilir bir durum değil. Bakın hergün çok fazla operasyon yapılıyor. Sivillere zarar vermeden ve hukuk içinde kalarak... Çok büyük bir insani duyarlılıkla bu operasyonlar yürütülüyor. Yüzbinlerce güvenlik görevlisi var. Asker, polis, jandarma, korucu var. Bu kadar insan emek harcıyor. Cansiperhane kurşunun önüne atılıyor. Bu insanların emeğine saygısızlıktır, bu tür hadiseler. Hukuk içinde yürütülen bir operasyona bu tür bir hadisenin gölge düşürmemesi gerekir. Eğer bu kasıtlıysa, provokatif bir hadise, terörle mücadeledeki devlete olan inancı sarsmaya dönük bir hadiseyse, bunların da ortaya çıkarılması lazım. Yüzbinlerce insan fedakarane bir çalışma sürdürürken kimse bu tür yanlışlıklarla buna gölge düşürmez. Sanki bütün mücadele böyle bir zeminde yürüyormuş görüntüsü vermek de oradaki askerimize polisimize haksızlıktır."
PKK terör örgütünün hiçbir kutsalı olmadığına dikkati çeken Akdoğan, buna rağmen hukuk içinde bir mücadele yürütüldüğünü kaydetti. Teröristlerin kayıpların az görünmesi için cesetlerini gizlediklerini belirten Akdoğan, "Kendi ölülerine saygısı yok" dedi.
Akdoğan, bir iki hadise üzerinden, fedakarca çalışan askeri, polisi olumsuz şekilde niteleyecek şeylerden kaçınılması gerektiğini söyledi.
Seçimler kapsamında genel bir yorgunluk yaşandığı belirtilerek, AK Parti'de de bu durumun olup olmadığı sorusu üzerine Akdoğan, kendilerinin sürekli çalıştığını, bu yüzden asla yorgun olmadıklarını ifade etti.
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › Başbakan Yardımcısı Akdoğan: (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?