BDP Meclis Grup Toplantısı - Son Dakika
Politika

BDP Meclis Grup Toplantısı

BDP Meclis Grup Toplantısı

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, CHP'nin Kürt sorunuyla ilgili komisyon kurulması hakkındaki görüşme talebine ilişkin, "Kürt sorunun ortaya çıkmasında çok önemli rolü olan bir partinin bugün çözüm için bir formül arayışına girmesi"...

05.06.2012 15:31

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, CHP'nin Kürt sorunuyla ilgili komisyon kurulması hakkındaki görüşme talebine ilişkin, "Kürt sorunun ortaya çıkmasında çok önemli rolü olan bir partinin bugün çözüm için bir formül arayışına girmesi önemsenmelidir. Tarihle yüzleşerek, geçmişte yapılan hataları ortaya koyarak ve bir halkın bütün haklarını, özgürlüklerini tartışarak yola çıkarsak mesafe kat edilebilir" dedi.

Demirtaş, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada CHP'nin Kürt sorunu ile ilgili Meclis'te Toplumsal Mutabakat Komisyonu kurulması ile ilgili görüşme talebini değerlendirdi. Demirtaş, konu gündemlerine geldiğinde partinin yetkili organlarında enine boyuna bir tartışma yürüteceklerini belirterek, şunları kaydetti:

"Getirilen önerinin içeriği nedir, tam olarak ne yapmak istiyorlar, bizler bu sürece nasıl katkı sunabiliriz? Bütün bunları elbette ki tartışacağız. Fakat, şunu herkesin bilmesi lazım; biz BDP olarak önceki dönemlerde mirasını devraldığımız partilerden bu yana bütün süreçlerde, Kürt sorunu dahil tüm temel sorunların çözümü yöntemi olarak diyalog ve müzakereye esas yöntem olarak her zaman savunduk. Bu bizim ilkesel duruşumuzdur. CHP'nin ya da başka bir partinin bu konuda yapacağı girişim bizim ilkelerimiz, yıllardır savunduğumuz ilkelerimiz ve yöntemlerle uyuşuyorsa hiçbir zaman diyaloğa kapalı olmadığımızı belirttik. CHP gibi Takrir-i Sükun yasaları çıkarmış ve Kürt sorunun ortaya çıkmasında çok önemli rolü olan bir partinin bugün çözüm için bir formül arayışına girmesi önemsenmelidir."

Geçmişle, tarihle yüzleşerek, geçmişte yapılan hataları ortaya koyarak ve bir halkın bütün haklarını, özgürlüklerini tartışarak yola çıkılırsa mesafe kat edilebileceğini ifade eden Demirtaş, "Bunun dışındaki yol ve yöntemler savaş ve şiddet yöntemleridir" dedi.

AK Parti'nin elinde bugüne kadar savaşı, ölümleri durduracak tek bir projenin olmadığının ortaya çıktığını savunan Demirtaş, açılım adı altında sürdürülen çalışmalarda bile tek bir proje sunulamadığını söyledi. Bugün bile iktidara çağrı yaptıklarını belirten Demirtaş, "Elinde bir proje var mı? Yani meydanlarda BDP'yi suçlamak dışında, 'bunlar kandan besleniyor, bunlar savaş istiyor' demek dişinde bir argümanın var mı? Senin çözüm yöntemin, takvimin nedir, projen nedir? Bunu bilen var mı? Bilen yok; çünkü proje yok" diye konuştu.

"KÜRT SORUNU BİTTİYSE, NEYİ MÜZAKERE EDECEĞİZ?"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Kürt sorunu bitmiştir', Kürt sorunu zaten çözülmüştür' dediğini belirten Demirtaş, "Arkasından da çağrı yapıyor; 'BDP samimi olursa biz onlarda müzakere ederiz'. Ben merak ediyorum; neyi müzakere edersin bizimle. Mesela AKP-BDP otursa, Kürt sorunu da bitmişse, biz seninle hangi konuyu müzakere edeceğiz? Ortada büyük bir tutarsızlık, ilkesizlik, çapsızlık, kamuoyunun aldatma girişimi var" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın Kürt sorunu diye, özgürlük diye, demokrasi diye bir derdi olmadığını ileri süren Demirtaş, "Bunları hallettik, bitti diyor. Ama bitmediğini çok iyi biliyor ki; halkın taleplerinin karşılanmadığını çok iyi biliyor ki, CHP'nin girişimlerine açık oluyor, BDP'ye müzakere çağrısı yapıyor" diye konuştu.

"ÖNCE ÜSLUBUNU DEĞİŞTİRECEKSİN"

Başbakan Erdoğan'ın, BDP'ye yönelik üslubunu düzeltmesi gerektiğini belirten Demirtaş, "BDP senin ağzında pelesenk edeceğin parti değildir. Türkiye'nin 4'üncü büyük muhalefet partisidir. Senin aldığın gibi oy alarak, üstelik senin barajına, tutuklama engellerine, vetolarına rağmen, oy hırsızlıklarına rağmen seçim kazanıp buraya gelmiş bir partidir. Partimizi ağzına alırken, ismi telaffuz ederken, bizlerle ilgili konuşurken daha dikkatli konuşacaksın. Bizimle görüşmek istiyorsan önce üslubunu değiştireceksin, bu partiye ve seçmenlerinin iradesine saygı duyacaksın. Önce bunu yapacaksın" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın bu kadar bağırıp çağırmasının altında yatan nedenin panik ve baş aşağı gidiş olduğunu ileri süren Demirtaş, "Bir Çin atasözü vardır; 'Küçük insanların büyük gölgeleri oluşmaya başlamışsa bir yerde, o yerde güneş batmaya başlamıştır'. Kendisi aslında küçük ama gölgesini büyük göstermeye çalışıyor. Cürmün kadar yer yakarsın. Niye bu kadar bağırıp çağırıyorsun? Yapamıyorsan başbakanlığı bırakırsın. Çok şükür İngilizce de öğrenmişsin. 'One Minute'tan sonra 'I love you'yu de söyleyebildin. Rahat rahat iş bulursun. Yapamadığın işi bırak. Sinirlerin kaldırmıyorsa siyaseti bırak. Çözüm getiremiyorsan, toplumun beklentilerine cevap veremiyorsan, git evinde otur. Seni kimse zorla başbakan, genel başkan yapmıyordur herhalde Ama o makamı, o koltuğu işgal ediyorsan hakkını ver. 10 yıldır Türkiye'yi getirdiğin nokta ortada" şeklinde konuştu.

AK Parti'nin parti programına koyup de 'çözeceğiz' dediği hiçbir sorunu çözemediğini savunan Demirtaş, "Başörtüsü sorunu çözüldü mü? İşsizlik sorunu, Kürt sorunu, Alevi yurttaşların, Romanların, Gayrımüslümlerin sorunları çözüldü mü? AB'ye girebildik mi? ermeni sorunu, Kıbrıs sorunu… Ama ne oldu? 10 yılda Türkiye kamplara ayrılmış, bölünmüş bir Türkiye haline geldi. Türkiye askeri darbelerden kurtulup sivil dikta rejimine dönüştü. Bunlar zatı muhteremlerinin eseri. Bunlar orta çıkınca panikliyor tabi" dedi.

"ULUDERE DİNİMİZDE HELAL Mİ?"

Uludere olayının ardından yapılan 'o insanların orada ne işi vardı? Zaten suçlulardı, yakalansa cezalandırılacaktı. Devlet işini yapmıştır' denildiğini ve MHP'nin de buna destek verdiğini belirten Demirtaş, "Anladık ki Uludere katliamı planlı programlı bir AKP katliamıymış. Aylardır söylediğimizi, kendi ağızlarıyla itiraf ettiler" dedi.

Kürtaj ve sezaryen tartışmasıyla Uludere gündeminin değiştirilmek istendiğini ancak kapatılamadığını belirten Demirtaş, şunları kaydetti:

"Diyanet İşleri Başkanı kürtajla ilgili fetva vermiş; dinimizde günahmış, harammış. Eyvallah. Ben buradan sormak istiyorum sevgili hocama, Diyanet İşleri Başkanına; Roboski dinimizde helal midir, mubah mıdır? Cevabını bekliyorum. Onunla ilgili tek bir açıklamanız niye yok? Kuran'ın neresinde 'böyle bir katliamı onaylayın' demiştir. Hangi hadiste 'böylesine bir katliama sessiz kalın' denmiştir? ya da dinimizde bu zulme sessiz kalanlara ne denmiştir, bunları bir açıkla bakalım. Kürtajla ilgili fetva verirken iyi. Başbakan 'her kürtaj Uludere'dir' diyor. Din siyasetinin, devlet elinde dinin ne hale geldiğinin önemli bir göstergesidir. Din devlet için, Kuran devlet için indirilmiş değildir. Halk için indirilmiştir. Ama devlet onu ele geçirmiş topluma karşı kullanıyor şimdi" dedi.

"DERTLERİ, KÜRT NÜFUSUNUN ARTMASI"

Başbakan Erdoğan'ın, 'nüfus politikası olarak nüfusumuzu artırmak zorundayız ve genç nüfusumuzu korumak zorundayız' dediğini belirten Demirtaş, geçmişte de faşist yönetimlerin üstten toplumu şekillendirmek için buna benzer nüfus politikaları yürüttüklerini söyledi. AK Parti hükümetinin bu nüfus politikasının tek başına muhafazakarlık olmadığını ifade eden Demirtaş, şöyle devam etti:

"Bunu nereden biliyoruz? 2008 Marta ayında Doğu ve Güneydoğudaki valilere gönderdikleri gizli genelgeden biliyoruz. Genelgenin 36. Maddesi; 'bütün bölge illerinde nüfus planlaması, bu konuya ulaşılabilirliğin artırılması, bu hizmetlere ücretsiz ulaşımın temini, nüfus ve aile planlamasının öneminin anlatılması ve bölge halkına benimsetilmesi…' Genelge burada işte. Çıksınlar itiraz etsinler. Şimdi de 3 çocuk-5 çocuk yapın. Yani muhafazakarlığın yanında bir de ırkçılık var. Açık bir ırkçılık var. Kürt nüfus çoğalmasın derdidir, ırkçılıktır. Bu konuda insani yaklaşım şu olmalıdır; herkes bakabileceği, onurlu yetiştirebileceği çocuğu kendi isteğiyle yapar. Siyasetçiler, iktidarlar buna karışamaz. Ama şu anda hükümetin politikası ortada ki, muhafazakarlığın yanında bir de ırkçılık politikası var."

Demirtaş, 1997 yılındaki bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, dönemin bakanı Salim Ensarioğlu'nun, 'MGK'de karar aldık. Kürt nüfusu artıyor, bunu engellememiz lazım, tedbir almamız lazım' şeklinde resmi açıklaması olduğunu belirterek, "O zaman kimler görevdeydi? Bugün Silivri'de olanlar. Peki onların aldığı kararı kim uyguluyor? Onları Silivri'ye yollayanlar. Aynı genelge 2008 yılında AKP tarafından yürürlüğe tekrar konmuş. Bunların ikiyüzlülüğü her konuda olduğu gibi bu konularda da açıkça anlaşılıyor" diye konuştu. - ANKARA

Kaynak: İHA

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement