Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, azınlık kiliselerine kamulaştırma yoluyla el konulduğu iddialarına ilişkin, "Kiliselere el koymuyoruz. Zaten bunlar azınlık vakıflarına ait kiliseler. Biz bunları restore ediyoruz." dedi.
Çavuşoğlu, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda editör ve muhabirlerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı, açıklamalarda bulundu.
Diyarbakır'da terörden zarar gören vakıf eserlerinin restorasyon çalışmalarına ilişkin soru üzerine Çavuşoğlu, kente ziyaretini anlatarak, burada insanların yüzünün güldüğünü görmenin kendisi için önemli olduğunu söyledi.
Devletin ve hükümetin terörle ciddi şekilde mücadele etmesiyle gelen rahatlamanın sürmesini istediklerini vurgulayan Çavuşoğlu, "Terörle mücadelenin hiç kesintiye uğramadan aynı tarzda yürütülmesi gerektiğiyle ilgili bir talep var." diye konuştu.
Diyarbakır'ın vakıf medeniyeti açısından çok müstesna bir yer olduğunu belirten Çavuşoğlu, "Diyarbakır'ı, Ankara'dan, Bursa'dan ve İstanbul'dan ayırt etmemiz mümkün olmadığı gibi Türkiye'nin de zaten Diyarbakırsız olması mümkün değil." dedi.
Çavuşoğlu, ancak 2015'te çukur terörü münasebetiyle hem bölge insanının hem oradaki tarihi ve kültürel değer ve varlıkların hem de vakıf eserlerinin çok zarar gördüğünü vurguladı.
Diyarbakır'da hasar gören 14 tarihi eserin 12'sinin vakıf eseri olduğunu belirten Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Kurşunlu Camisi, Şeyh Arap Camisi, Şeyh Mutahhar Camisi, Dört Ayaklı Minare, Ulu Camii tüm bunlar zarar gördü. Özellikle Fatih Camisi dediğimiz Kurşunlu Camisi'ni ateşe verdiler. 2016'da Vakıflar Genel Müdürlüğümüz tarafından orada bütün ihaleler gerçekleşmiş, yer teslimleri yapılmış. Şu anda ciddi bir şekilde çalışmalar sürüyor. Mesela Süleyman Camisi'nin açılışını da yapmışız. Aynı şekilde Ulu Cami'deki Şafilik ve Hanefilik mevkilerindeki hasarları da gidermişiz. Bunun yanı sıra devam eden restorasyon projelerimiz de var.
Çok ağır hasar var. Özellikle Sur bölgesinde bulunan eserler neredeyse tanınamayacak halde. Burada çok ciddi bir çalışma yapıyoruz. Yani Diyarbakır'da terör nedeniyle zarara uğratılmış 14 kültürel ve tarihi varlığımızın 12 tanesi vakıflara ait. Bir kısmının restorasyonu tamamlandı, bir kısmının devam ediyor. 2018 yılı itibarıyla tamamlamış olacağız."
"Yaşatılması gereken bir medeniyet"
Çavuşoğlu, Türkiye'de vakıflar meselesi konusunda bilinç oluşturulmasına dönük çalışmalar yaptıklarını anlattı, geçmişte kurulan vakıfların çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Bu vakıflar arasında ecdadın samimi bir yardım düşüncesiyle oluşturduğu Dilektaşı Vakfı'nın çalışmasını anlatan Çavuşoğlu, "Hayırsever dilek taşına bir miktar para bırakıyor. Para hiç kimse tarafından korunmuyor. İhtiyacı olmayan görmezden geliyor, ihtiyacı olan ise paranın ihtiyacına yetecek kadarını alıyor. İhtiyacını karşıladıktan sonra maddi durumu imkan sağlarsa almış olduğunu tekrar yerine koyuyor." dedi.
Çavuşoğlu, bunun güzel ve yaşatılması gereken bir medeniyet olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Çocuklarımıza ve insanımıza bu vakıf medeniyeti kültürünü bir değer olarak aktarmamız gerekiyor. Ama bugün maalesef Türkiye'de bazı gittiğimiz yerlerde bazen ideolojik, bazen sırf muhalefet etmek kaygısıyla ya da bazen de farklı saiklerle 'Biz bu kadar Suriyeliye niye bakıyoruz? Niçin bunlar burada? Onlara verene kadar bana verin...' Bu bakış açısının geçmiş ecdadımız nezdinde yapılan bu vakıf ve hayırlar karşısında ne kadar sığ ne kadar yanlış olduğunu görmemiz gerekiyor. Bizim vakıf medeniyeti kültürünü yeniden canlandırmamız bir mefhum olarak öncelikle canlandırmamız, sonra da uygulamalarla birlikte canlandırmamız gerekiyor."
"İnsanlığın ortak değerlerine düşmanca tavır sergiliyorlar"
Diyarbakır'da taşları yontarak insanlığın hizmetine sunan bir vakıf medeniyeti bulunduğunu belirten Çavuşoğlu, "Ama bugün Diyarbakır'da kalbi adeta taşlaşmış insanlar bu medeniyetin karşısına dikiliyor. Burada bir durup düşünmemiz gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, vakıf kültürü ve medeniyeti anlayışının gelecek nesillere aktarılması mükellefiyetinin başarılacağını söyledi.
Diyarbakır'ın bu anlamda kendisi için öğretici olduğunu belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Terör örgütleri sadece belli bir dine, belli bir ırka düşmanca tavır sergilemiyorlar. Bunlar tüm insanlığın ortak değerlerine karşı düşmanca tavır sergiliyorlar. Bu, Sur içerisinde bize ait, İslam dinine ait vakıf eserlerin yanı sıra Hristiyanlığa ait Ermeni Protestan ve Ermeni Katolik kiliselerini de yakıp yıkmışlar. Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak bu iki kiliseyi de restore ediyoruz. En son gidişimde oraları da ziyaret ettik."
"Kiliselere el koymuyoruz"
Çavuşoğlu, azınlıklara ait kiliselere "el konulduğu" iddialarının hatırlatılması üzerine, "Hayır kiliselere el koymuyoruz. Zaten bunlar azınlık vakıflarına ait kiliseler. Biz bunları restore ediyoruz." dedi.
Çavuşoğlu, iddiaların Mardin'de Mor Gabriel Manastırı'na ait bir kabristanla alakalı olduğunu anımsatarak, şunları söyledi:
"Masa başında oturulup karar alındığı için maalesef oradaki görevlilerimiz tarafından Süryani kardeşlerimize ait kabristanın sanki Diyanete aktarılacağı, mülkiyetinin oraya verileceği, Hazineye aktarılmış ve oradan da oraya aktarılacağı gibi bir yanlış anlaşılma var. Bu gerçekten böyle oldu. Maliye Bakanlığına aktarıldı ama oradaki arkadaşlar bunların kime ait olduğunu, Hristiyanlara mı, İslam mensuplarına mı ait olduğuna bakmaksızın masa başında değerlendirdikleri için böyle bir hata oldu. Şimdi biz Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak Mor Gabriel'e ait bu kabristanlıkları ve yerleri tekrardan iade ediyoruz. Hiçbir problem yok zaten."
Bunun uluslararası alanda da kötü bir algıya sebep olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Onun için görev yapan arkadaşlarımızın bazı hassas noktalarda çok daha titiz ve itinalı davranması gerekiyor. Biz ortaya çıkan bu yanlışı mesele bize intikal ettikten sonra düzelttik. Cemaate iade ediyoruz." dedi.
(Bitti)
Son Dakika › Politika › Çavuşoğlu, Aa Editör Masası'na Konuk Oldu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?