TBMM Başkanı Cemil Çiçek, iktidarların değişme yöntemi ve yolunun Anayasa'da belli olduğunu belirterek, "Bunun yolu seçimdir ve sandıktır. Bunun dışında hangi yol ve yöntem tercih edilirse edilsin, bu demokratik değildir" dedi.
Çiçek, "2014 Vizyon Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de hala konuşulan konulardan birisinin yargının nerede duracağı konusu olduğunu belirtti.
Yargının görevinin sadece ve sadece hukuki denetim yapmak olduğunu belirten Çiçek, yerindelik denetimi yapmanın yargının görevi olmadığını söyledi. Çiçek, şöyle konuştu:
"Bir gün yargı bir karar verir, o bir kısmımızın işine gelir, bir kısmımızın işine gelmez. İşine geldiği zaman 'adalet tecelli etti, yargı gereğini yaptı', tersi vaki olduğunda bu defa gerekçeler ve taraflar yer değiştirir, bu sıkıntıları yaşamaya devam ederiz. Yargının siyasallaşması dediğimiz olay da budur, hukuk denetiminin dışına çıkarak yerindelik denetimi yapmasıdır. Bir işin yerinde olup olmadığına karar verecek olan kurum, erk yasama organıdır. Yasama organı neye karar veriyorsa, bunu herkesin kabul etmesi gibi bir durum var. Evrensel hukuka ve Anayasa'ya aykırı yargının verdiği bir çok karar var. O günün anlayışına göre, pozisyon itibariyle hangi köşede duruyorsak, 'lehimize aleyhimize göre' değerlendirdik ama bunun bir yerindelik denetimi olduğunu gözardı etmek suretiyle maalesef yanlış bir çıkışa kapı araladık. Onun sıkıntılarını da Türkiye bugün halen çekiyor.
Yerindelik denetimi siyasete yapılan bir müdahaledir, üstelik de sık sık yapılan bir mühahaledir. Bir kısım organlar, kurullar zaman zaman iktidar değişikliklerinin aracı olmuştur. İktidarların değişme yöntemi ve yolu Anayasa'da bellidir. Bunun yolu seçimdir ve sandıktır. Bunun dışında hangi yol ve yöntem tercih edilirse edilsin, bu demokratik değildir. İktidar değişiklikleri için geriye dönüp baktığımızda, muhtıraları yaşadık, gördük. Manipülasyonlar oldu, transfer havuzları kuruldu. Milattan önce demiyoruz, seferberlik dönemini anlatmıyoruz. Son 30 yıllık, benim içinde bulunduğum Parlamento dönemine bakarsak, muhtıraları, manipülasyonları, transfer havuzlarını gördüm, demokratik olmayan yol ve yöntemlere başvuruldu. 2014 yılının başında bunları bir daha hatırlamamızda fayda var ki hiç olmazsa artık 2014 Türkiye'si bunlara itibar etmiyor, itibar etmeyecek, itibar etmediğini de göstermemiz lazım."
-"Hukuk adaletin enstrümanı, siyasetin değil"
TBMM Başkanı Çiçek, hukukun adaletin enstrümanı olduğunu, siyasetin enstrümanı olmadığını söyledi.
Uzunca bir zamandan beri hukukun unutulduğunu belirten Çiçek, "Sabahlara kadar kanun çıkarıyoruz ama hiç uygulamıyoruz, biz de uygulamıyoruz. Her konuyu siyaseten tartışıyoruz ve yeri geldiğinde de hukuku siyasetin enstrümanı olarak kullanıyoruz" dedi.
Çiçek, hukuk kurumlarının siyasetin merkezine oturamayacağını, böyle olması durumunda kendilerine de kurumlarına da toplumsal barışa da büyük zarar vereceğini söyledi.
Anayasa'nın 138. maddesinde, "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere, hakimlere emir ve talimat veremez, genel gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunamaz" denildiğini ifade eden Çiçek, şunları kaydetti:
"Allah'ını seven söylesin, bugün bu madde işliyor mu? Herkes bir tarafından oraya çeke buraya çeke, Anayasa'nın bu hükmü uzunca bir zamandan beri, belki de yürürlüğe girdiği andan beri işlemiyor. Elbette hepimizin karşı olduğu, doğru bulmadığı birtakım uygulamalar olabilir. Tutuklama bir yargı yetkisi kullanımıdır. İsabetsiz ise bunun itiraz mekanizmaları var. Tahliye etmek yargı yetkisinin kullanımıdır, gözaltına almak, karar vermek, hüküm vermek yargı yetkisinin kullanımıdır. Ama özellikle belli bir dönemden bu tarafa, yargının bir bölümünün medyatik olma gibi bir hastalığı var. Bunun tabii sonucudur ki soruşturma başladığından itibaren 2-3 gün içerisinde en önemli davaları, soruşturmaları biz karara bağlamış oluyoruz.
Öyle umulmadık hukuk kuralları oluyor ki 2-3 sene sonra kişi beraat etmiş olsa bile, emniyetin ya da savcılığın kapısından girdiği andan itibaren ikinci, üçüncü günde adamın mesleki itibarı da bitiyor, onuru da zedeleniyor, ailesi, çoluğu çocuğu hepsi perişan oluyor; her şeyden evvel hukukun kendisi perişan oluyor. 3-4 gün içerisinde kamuoyu olarak o olayla ilgili hüküm veriyoruz, kişileri pozisyonumuza göre, 'bizden olup olmamasına göre, benimle aynı siyasi görüşü paylaşıp paylaşmamasına göre' yakınlığımıza göre, ya suçludur ya da suçsuzdur diyoruz. Bu karara varabilmemiz için yargılamanın bitip adaletin tecelli edip kanaatimizi o zaman pekiştirmemiz gerekir. Anayasa'nın 138. maddesi işlemiyor. Yazıyoruz, çiziyoruz, tartışıyoruz. O zaman gelin 138. maddeyi kaldıralım; 'düşünce, ifade özgürlüğü, tartışma özgürlüğünü zedeleyelim' diyelim. O zaman hiç olmazsa Anayasa'da böyle bir hüküm bulunmasın. Hukuk fakültesinde, hukuk başlangıcı derslerinde, yürürlükte olduğu halde, ölü kanunlar diye bir kavram vardı. Şimdi Anayasa'nın 138. maddesi bu memlekette ölmüştür."
-"Yemin ederek söylüyorum, gazetede yazılanların dışında hiçbir bilgim yok"
TBMM Başkanı Çiçek, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 137. maddesinin "soruşturmanın gizliliğini" düzenlediğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Allah'ını seven söylesin, uzunca bir zamandan beri soruşturmanın gizliliği var mı? İfade alınıyor, yarım saat içerisinde bütün tutanaklar sizlerin elinde. Özelikle son yaşadığımız şey bakımından ifade edeceğim: Benden görüş sormaya gelen arkadaşlarımız var. Size yemin ederek söylüyorum ki gazetede yazılanların dışında bu olaylarla ilgili hiçbir bilgim yok. İsterseniz ilgisizliğime, isterseniz bilgisizliğime, isterseniz lakayıtlığıma bağlayın ama ben hukuk çerçevesinde hareket etmeye çalışıyorum. Diyorum ki 'ben bunu bilmiyorum, bu doğru mudur, yanlış mıdır?' Arkadaş diyor ki 'dosya bende var, biz okuduk dosyayı.' Daha dava açılmadı, hazırlık soruşturması bitmedi, ne zaman da biteceğini bilmiyoruz. Her şey piyasada dolaşıyor. 137. madde de ölü bir maddedir, bunu da çıkaralım. Bugün manşetlerden verdiğiniz davalarda kaç kişi mahkum oldu, kaç kişi beraat etti? Bilmiyoruz ama beraat edenlerin kimyası, işi, aile düzeni bozuldu."
- TBMM
Son Dakika › Politika › Meclis'te Vizyon Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?