Milli Savunma Bakan Yardımcısı Alpay Açıklaması

Milli Savunma Bakan Yardımcısı Şuay Alpay, "Ekonomik ve askeri darbeler ile sivil vesayetin karıştığı alanlarla birlikte milletin devre dışı bırakıldığı, ekonomik problemlerin dev gibi ortada durduğu ve sürekli sorun yaratan bir sistem var. Dolayısıyla bu sistemi değiştirmek zorundayız." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yarınki Elazığ ziyareti öncesi kentte gelen Alpay, Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası, Fırat Üniversitesi Rektörlüğü ve Elazığ Ticaret Borsasına ziyaretlerde bulundu.

Ziyaretleri sonrası AA muhabirine açıklamalarda bulunan Alpay, yaptıkları ziyaretlerde anayasa değişikliği paketi ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile ilgili bilgilendirmede bulunduklarını ve neden "evet" denilmesi gerektiğini gerekçeleriyle anlattıklarını söyledi.

Ülkede bugüne kadar meydana gelen ve milleti derinden etkileyen hükümet krizleri, ekonomik krizler ve darbelere zemin hazırlayan süreçlerin mevcut parlamenter sistem içinden çıktığını vurgulayan Alpay, şöyle konuştu:

" Amerika Birleşik Devletleri'nin kurucu başkanı George Washington 1789 tarihinde seçilmiş, 227 yıllık süreçte 45. başkan olarak Donald Trump göreve geliyor. Ama maalesef Türkiye'de 1923'ten 2017'ye 93 yıllık süreçte 65 hükümet başa geliyor. Normal şartlarda 65 hükümetin hesaplamalara göre 2083 yılında gelmesi lazım. Burada sistemin problem ürettiğini çok net bir şekilde görüyoruz. Neden? Koalisyonlar ve azınlık hükümetleri var, koalisyon ve bakanlık pazarlıkları var. Bunların ürettiği süreçlerde ortaya çıkan ekonomik krizler ve tablolar var."

Alpay, ülke olarak parlamenter sistemin ortaya çıkardığı süreçte yürütmenin iki başlı sistem olarak devam ettiği noktalarda bir çok kez cumhurbaşkanları ve başbakanlar arasında çıkan krizlere de şahit olduklarına ifade etti.

10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile dönemin başbakanı rahmetli Bülent Ecevit arasında en trajik durumların yaşandığını anımsatan Alpay "Ülkenin bir gecede yüzde 50 fakirleştiğini, döviz fiyatlarının ikiye katlandığını, gecelik faizlerin yüzde 7 bin 500 - 8 binlere çıktığını hatırlıyoruz. Bunları üst üste koyduğumuzda ekonomik ve askeri darbeler ile sivil vesayetin karıştığı alanlarla birlikte milletin devre dışı bırakıldığı, ekonomik problemlerin dev gibi ortada durduğu ve sürekli sorun yaratan bir sistem var. Dolayısıyla bu sistemi değiştirmek zorundayız." şeklinde konuştu.

Anayasa değişikliği ile hayata geçirilmek istenen cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türk devletinin geleneklerinden, tecrübe, birikim ve teamülleri gözetilerek oluşturulduğunu vurgulayan Alpay, bu modelin ülkenin yerli ve milli değerleri ile birlikte ortaya çıkarılan güzel bir tablo olduğunu dile getirdi.

Geçmiş dönemlerde devlet ve siyaset adamlarının başkanlık sisteminin gerekliliğini savunduğuna dikkati çeken Alpay, şöyle devam etti:

"Bunu kim seslendirmiş, rahmetli Necmettin Erbakan, devamında rahmetli Turgut Özal başkanlık sisteminin Türkiye için çok hayati bir sistem olduğunu hatırlatmış ve bunun mücadelesini vermiş. Rahmetli Süleyman Demirel cumhurbaşkanlığı döneminde başkanlık sisteminin hayali olduğunu ve bunu gerçekleştirmek için çok çaba sarf ettiğini ama mümkün olmadığını ifade etmiş. Yine rahmetli Alparslan Türkeş yazdığı 9 Işık ve Temel Görüşler kitabında başkanlık sisteminin Türkiye için hayati bir sistem olduğunu, yürütmenin iki başlı olmasının Türk devlet geleneklerine uygun olmadığını ifade etmiş. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'da aynı şeyleri ifade ediyor."

"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi Türkiye için hayati değerde"

Alpay, geçmişte söylenenlere bakıldığında milli ve yerli duruşu olan, milli değerler ekseninde ülkenin değerleri için mücadele eden devlet ve siyaset adamlarının Türkiye'nin şu anda tercih etmek istediği sistemi daha önceden istemiş olmalarının önemli olduğunu kaydetti.

"Başkanlık sisteminin Türkiye için yeni bir konu olmadığını aktaran Alpay, "Dolayısıyla problem üreten bir sistemi kaldırıp yerine hükümet sistemi olarak farklı bir modeli öneriyoruz. Bu sistem değişikliğinin Türkiye için hayati değerde olduğunu, büyümek isteyen Türkiye'nin bununla fırsatı yakalayacağını, dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisine girmesinin bu sistemle mümkün olacağını, kişi başına 20-25 bin dolar milli gelir seviyesine ancak bu sistemle ulaşacağını, ekonomik büyümenin, siyasal istikranın bu sistemle mümkün olacağını biliyoruz. Bunu da vatandaşlarımıza anlatmak istiyoruz. Bunu yaparken de kırmadan, dökmeden hayır cephesinde bulunanları da ikna ederek yapmaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.