TBMM Genel Kurulu

TBMM Genel Kurulunda, CHP'nin, basın kurumları ve çalışanlarına yönelik saldırılarla ilgili Araştırma Önergesi'nin görüşülmesini içeren grup önerisi kabul edilmedi.

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Türkiye'de basın kurumları ve gazetecilerin saldırıya uğradığını ifade ederek, bunların aydınlatılması gerektiğini ancak Hükümet ve yargının konuyla ilgili iyi sınav veremediğini savundu.

Türkiye'de basının görevini özgürce yerine getiremediğini öne süren Çakırözer, Hükümetin saldırıda rol alanları ödüllendirdiğini iddia etti. Çakırözer, kamu bankaları ile basın kuruluşları arasındaki ilişkinin de araştırılmasını istediklerini belirtti.

Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün sadece gazetecilik yaptıkları için tutuklandığını, cezaevinde sosyal tecrit altında bırakıldığını, ailesi, avukatları ve milletvekilleri dışında kimseyle görüştürülmediğini savunan Çakırözer, Türkiye'nin basın özgürlüğü sıralamasında geride kaldığını söyledi.

HDP Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, basının meşruiyetinin ülke çıkarları uğruna gerçekleri saklamamasından geçtiğini belirterek, bin 128 akademisyenin "suça ortak olmak istemiyoruz" dediği için Cumhurbaşkanı tarafından hedef gösterildiğini savundu. Bilgen, kendisine laf atan AK Parti'li milletvekillerine, "Bundan rahatsız olmaya gerek yok. İfade özgürlüğü, şok edici ve rahatsız edici düşünce açıklamasıdır. Sizi rahatsız eden, şok eden düşüncelere tahammülünüz varsa demokrasiden söz edebilirsiniz. Bugün birileri akademisyenlerin çağrısını anlasa ve ne yapmak istediklerini kavrasaydı polis çocukları da ağlamayacaktı" dedi.

Ciddi bir kamplaştırma ve hedef göstermeyle karşı karşıya olduklarını iddia eden Bilgen, Dicle Haber Ajansı'nın sitesinin 28 kez erişime kapatıldığını, AİHM'de geçen yıl üç davanın Türkiye aleyhine sonuçlandığını belirtti. Demokrasinin sadece seçimle iktidara gelmek olmadığını ifade eden Bilgen, "Seçim gerek ama yeter şart değil, aynı zamanda nasıl yönettiğinizdir. Mussolini de Hitler de seçimle geldi. Demokrasinin ölçüsü liderlerin olağanüstü işler yapmasında aranmaz, dokunulmazlık zırhı olmayan sıradan vatandaşların olağanüstü iyi yapmalarında aranır" diye konuştu.

MHP Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy, "bizim mahalle-sizin mahalle" kamplaşmasının medya üzerinden topluma yansıdığını belirterek, basın üzerine kısıtlama konulmaması, hür olması gerektiğine inandıklarını söyledi.

AK Parti İstanbul Milletvekili Markar Eseyan, öneri aleyhinde yaptığı konuşmada, önerinin içeriğinin objektif olduğunu, belli bir kesime yönelik olmadığını belirterek, Meclisin gündeminin yoğun olduğunu, daha sonraki günlerde gündeme getirilmesini uygun bulduklarını kaydetti.

Eseyan, Gazeteci Hrant Dink'in kendisi için önemli ve örnek aldığı bir kişi, hocası olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"19 Ocak hayatımın en acı ve üstesinden gelemediğim gündür. Onun görmek istediği bir tablo Mecliste çıktı. Davanın serencamı hiçbirimizi memnun etmedi. Aralık ayındaki soruşturma ciddi ilerliyor ve ciddi deliller var. Hrant konusunda madem ortaklık ettik, bu davayı araçsallaştırmasak iyi olur mu? Bu araçsallaştırma beni çok rahatsız ediyor. Dink davasını alıp da Aydınlar Bildirgesi gibi, bugün Sur'da, Silopi'de, Cizre'de, Nusaybin'de PKK'nın yaptığı cinayetleri, çocuk katliamını meşrulaştırmak için kullanamazsınız. Hrant Dink sizin oyuncağınız değil. Dink, sizin politikalarınızın tam tersi noktada durmaktaydı. PKK'ya çok ciddi eleştirileri vardı. Dink, kendi halkını parlamentolarda şikayet etmeyen, aydın müsveddelerinin yaptığı gibi kendi halkını, devletini katliamla soykırımla asla suçlamayan kişidir. Bugün yaşasaydı sizin tarafınızdan lince uğratılacaktı, aynı benim gibi."

HDP Grup Başkanvekili Çağlar Demirel, sataşma gerekçesiyle söz alarak, "Madem Dink anısına saygınız var, niye Araştırma Komisyonu oluşturulmasını istemediniz? 2007 'de kim iktidardaydı, neden açığa çıkarmadı? Bugün failini kim olduğunu bildiğimiz infazlar, katliamlar yapılıyor" dedi.

Konuşmaların ardından CHP grup önerisi kabul edilmedi.