Ballon Savaşları!

Carlo GarganesePazartesi günü düzenlenen 2014 Fifa Ballon d’Or ödül töreninde Real Madrid yine ödülleri domine etti ve bir kez daha dünyanın en iyi kulübü statüsünü korumayı başardı. Cristiano Ronaldo, bu ödülü üç defa kazanmayı başaran tarihteki dördüncü kişi olurken, kürsüdeyken kükremesi(!) de  geceye damgasını vuran olaylardan biri oldu. 2014 yılının en güzel golünü kaydeden James Rodriguez, Fifa Puskas Ödülü’ne layık görüldü. Carlo Ancelotti de, Fifa Yılın Teknik Direktörü ödülünde ise ikincilik ile yetindi. Madrid ekibinden tam dört futbolcu (Manchester United’dan Angel Di Maria dahil olmak üzere) FIFPro World XI’de yer aldı. Üç Madridistas da FIFPro Yedek XI’inde kendine yer buldu.Rakiplerine kıyasla kısıtlı bütçeleriyle La Liga’da inanılmaz bir şampiyonluk kazanan şehrin diğer takımı Atletico ise, Zürih’te hak ettiği ilgiyi göremedi.Atletico bağlantılı sadece iki kişi – Diego Costa ve Thibaut Courtois – Ballon d’Or 23 kişilik aday listede yer alırken, sezon bitiminde bu ikili zaten Madrid’den ayrılarak Chelsea’nin yolunu tuttu. Golcü oyuncu oyların  %1.02’sini toplayarak kendine 11. sırada yer bulurken, Belçikalı file bekçisi ise %0.51’de kalarak 20. sırada yer aldı.Geçen sene Avrupa’nın en iyi savunma hattını oluşturan Diego Godin, Miranda ve Filipe Luis gibi isimler ise, Fifa ve France Football’ın listesinde yer bile almadı. Özellikle Godin’i es geçmeleri hiç kabul edilebilir değil. Zira Uruguaylı stoper, Dünya Kupası’nda İtalya’yı eleyen, La Liga’da şampiyonluğu getiren, Şampiyonlar Ligi’nde de takımının tek golünü kaydeden isimdi. Öte yandan orta sahada Arda Turan ve Koke’nin de göz ardı edilmemesi gerekirdi.Tüm bu saydığımız isimler Fifa FIFPro World XI’de de yokmuş gibi davranıldı. Sadece Courtois, yedek kadroda kendine yer buldu. Aslında FIFPro XI, futbol dünyasından 23,000’den fazla profesyonel futbolcunun oylarıyla belirlenen en demokratik ödüllerden biri… Kamuoyu baskısı yok, Fifa tarafından yönlendirilmiyor ve içinden seçmek zorunda olduğunuz bir listede yok! Ama Godin ve Miranda’nın olmadığı 11’de, Almanya tarafından bozguna uğratılan Brezilya‘dan David Luiz rahatlıkla seçilebiliyor.Atleticolu ikilinin Luiz için göz ardı edilmesi çoğu futbolsever ve spor yorumcusu tarafından alay konusu oldu. Aynı durum Arda ve Koke’nin yerine seçilen yaşlı Andres Iniesta için de geçerli. Belki de Atletico’nun futbol tarzı, günümüz kırılgan futbol dünyasında fazla arkadaş edinememesine de neden olmuş olabilir… Ya da bu ödülün başarılardan çok itibara verildiği sonucunu da çıkarabiliriz.Mevzu, FIFPro’nun 58 ülkeden gelen oy dağılımlarını açıkladığında daha da açıklayıcı oldu. Tam 53 ülke, bir tane bile Atleticolu futbolcu seçmemişti bile… İspanya, Kenya, Güney Afrika ve Zimbabwe, Diego Costa’yı en iyi 11’ne dahil ederken, Uruguay da kaptanları Godin’i unutmadı.Fifa Yılın Teknik Direktörü ödülünde de Atletico üvey evlat muamalesi gördü. En azından podyuma çıkmayı hak eden Diego Simeone, Alman Joachim Löw ve Ancelotti’nin ardından %19.02’lik dilimiyle sonuncu sırada kaldı.İnanılmaz bir 2013-14 sezonunun ardından Zürih’te Atletico’nun bu kadar geri planda kalmasının pek bir açıklaması yok.Sadece zengin kulüplerin borusunun öttüğü günümüz dünyasında kulüpler monopoly kıvamında transferler yaparken, Atletico gibi kulüpler için şampiyonluklar kazanmak bir hayalden öteye gidemiyordu. Ancak onlar bunu başarıp, üzerine bu senede potada yer almayı başarabiliyorlar.Simeone bir röportajında, “Real Madrid ve Atletico arasındaki fark nedir, biliyor musunuz? Yaklaşık 400 milyon avro” ifadelerini kullanmıştı.2014 Deloitte Para Ligi’nde Real, 2012-13 sezonunda 518.9 milyon avroluk geliriyle dünyanın en zengin kulübü konumunda. Deloitte’nin listesine göre Barcelona, 482.6 milyon avroluk kazancıyla ikinci sırada yer aldı. Galatasaray, Fenerbahçe ve Hamburg gibi kulüplerin gerisinde yer alan Atletico ise sadece 120 milyon avroluk geliriyle 20. sırayı görebildi.Arda Turan attığı şu tweet bile Simeone’nin ne kadar özel bir insan olduğunu herkese gösteriyordu: “Simeone bence dünyanın en iyi hocası. Eğer ödülü o kazanırsa, kendim kazanmış kadar sevineceğim.” La Liga’da 2004’ten bu yana şampiyonluk iki takım arasında paylaşılıyordu. Genellikle üçüncü sıra ile de 20-30 puanlık bir uçurum oluşuyordu. Löw ve Ancelotti’nin başarıları tabii ki küçük görülemez ancak diğer tarafta efsanevi bir başarı yatıyor. Atletico bu döngüyü kırarak tüm zamanların en değerli şampiyonluklarından birine ulaşıyordu.Atletico oldukça istikrarlı bir sezon geçirirken, özellikle büyük maçlarda üstünlüğü rakiplerine hiç bırakmadı. 2014’te Real’i Bernabeu’de devirirken, Vicente Calderon’da ise berabere kaldılar. Barça’ya karşı sezon içinde oynadıkları altı maçta da kaybetmezken, Messi tek bir gol dahi atmayı başaramadı.Simeone, öte yandan Şampiyonlar Ligi’ni de kaldırmaya çok yaklaşmıştı. Namağlup şekilde finale kadar gelen Atletico, yarı finalde dünyanın en zengin yedinci takımı Chelsea’yi saf dışı bırakmıştı. Ancak Arjantinli’nin öğrencileri, finalde Sergio Ramos’un kafa golüyle rüyadan uyandı…Yukarıdaki görselde Real’in kadro değerinin 521.9 milyon avro, Atletico’nun ise 79,05 milyon avro olduğunu görüyoruz. Aslında Atletico’nun tek başına Ronaldo (94 milyon avro) ve Bale (100 milyon avro)’dan daha ucuz olduğu dikkat çekiyor.Ve bütün bunların bir tesadüf olmadığının kanıtı ise, Atletico, kadrosundan Diego Costa ve Filipe Luis’in yanı sıra Courtois’yı Chelsea’ye kaptırmalarına karşın, bu seneye de oldukça iddialı başladı. İspanya Süper Kupa’da Madrid’i saf dışı ederken, ezeli rakiplerini iki ayrı maçta daha yenmeyi başardı. Şampiyonlar Ligi’nde gruplarını ilk sırada tamamlarken, La Liga’da da yoluna devam etmeyi bildiler. Geçen hafta İspanya Kral Kupası son 16 mücadelesinde Real’e karşı alınan 2-0’lık zafer bile, Atletico’nun Ballon d’Or ödül töreninde spot ışıklarının daha çok üzerinde olmasını hak ettiğini gösterdi. Şimdi Simeone ve öğrencileri, Perşembe günkü maçta bu adaletsizliğin intikamı almak için daha çok bilenecekler…