Yıl 2004... Andy Rubin, arkadaşı Steve Perlman'ı aceleyle arar. Rubin'in yeni girişimi Android, tehlikededir. Telefonlar için mobil yazılım üreten Android, nakit sıkıntısı çekmektedir ve yatırımcıların da yardım etmeye niyeti yoktur. Ancak Perlman, bir miktar nakdi hemen Android'in hizmetine sunmayı kabul etmiştir.
Perlman bankaya gider ve 10.000 dolar çekerek tüm bu nakdi Rubin'e verir. Sonraki gün ise Android'e fon sağlama amaçlı bir nakit aktarımı daha yapar.
Perlman, Bussiness Insider'a yaptığı açıklamada bu yardımı neden yaptığını şu sözlerle açıklıyor: "Bunu yaptım çünkü bu şeye inandım ve Andy'ye yardım etmek istedim."
Rubin, elindeki nakitle Android'i tekrar rayına oturtma şansı bulur. Bir miktar daha fon toplamayı başaran Rubin, takımıyla birlikte Batı ABD'nin teknoloji merkezi olan Palo Alto, Kaliforniya'da daha geniş bir ofise geçiş yapar.
Android, bugün itibariyle dünya üzerindeki tüm telefonların yüzde 85'inde kullanılıyor. iPhone ve dolayısıyla iOS'un kullanım oranı ise yalnızca yüzde 11. Şu sıralar kol saatleri, otomobiller ve TV'lere girmek için var gücüyle çalışan Android, gelecekte belki de her türlü cihazın kullandığı platform haline gelecek. Buna sobanızdan termostatınıza, koltuğunuzdan diş fırçanıza her şey dahil.
Rubin'in akıllı telefon piyasasının yüzde 85'ini eline geçirmek için öncelikle zamanının en değerli, en karlı teknoloji firmaları olan Microsoft ve Apple'ı yenmesi gerekiyordu. Android sadece bununla da kalmamalı, mobil taşıyıcıları ikna etmeli, telefon üreticilerini Android'in gelecek vizyonuna inandırmalıydı. Rubin tüm bunları tek başına değil, Perlman gibi yatırımcıların ve Google'ın büyük desteğiyle başardı.
İmkansız bir fikir
Andy Rubin, Silikon Vadisi'ndeki 29 yıllık kariyeri sırasında birçok şey öğrendi ve tam bir teknik dahi, aynı zamanda yetenekli bir işadamı ve lider haline geldi. Bunlar bir kenara Rubin, ister kod yazmak olsun, ister yeni robotlar geliştirmek, yeni şeyler üretmeyi seven bir girişimciydi.
Rubin'in mühendislik becerisi, Google'ın kampüsünde, Android'in geliştirildiği Building 44'te açıkça kendini gösteriyordu. Rubin burada kendine kahve hazırlayan dev bir robot kolu geliştirmekteydi. Kol, sadece bir SMS ile harekete geçmekteydi. Kolun görevi kahve pişirmek olsa da, söylenene göre otomobilleri kaldıracak kadar güçlüydü.
Rubin'in dahil olduğu projelerden bir tanesi, Google'ın bahçesinde uzaktan kumandayla uçan, dev bir helikopter geliştirmekti. Google'ın mobil ürün yönetimi bölümünün eski başkanı Sumit Agarwal, 5.000 dolarlık helikopterin kalktığını ancak ters döndüğünü, Building 44'ün önündeki çimenlikte paramparça olduğunu söylüyor.
Rubin, Google'da devasa robot projelerine dahil olmadan çok önce, çılgın fikirlerini gerçeğe dönüştürebildiğini ispat etme ihtiyacı duymuştu. Rubin'in 2000'lerin başlarındaki en uçuk hayallerinden bir tanesi, açık kaynak kodlu bir işletim sistemi geliştirmekti.
2000'lerin başlarında telefonların maliyetinden tanıtımına her şeyi mobil sağlayıcılar kontrol etmekteydi. Herhangi bir firmanın gelirlerine ortak çıkmasını istemiyorlardı - çoğunlukla bu yüzden Rubin'in fikri imkansız olarak değerlendiriliyordu.
Mobil sağlayıcı sistemi kapalı olsa da, Android açık kaynaklı bir işletim sistemi. Burada "açık kaynaklı", isteyen firmanın kaynak kodunu alıp, onu kendi ürününe uyarlayarak veya değiştirerek ücretsiz olarak kullanabileceği anlamını taşıyor.
Rubin, Android'i ilk başta kameralar için geliştirmeye çalışmış olsa da, yatırımcıların ilgisini çekemedi. Bunun ardından daha önce WebTV'nin arayüzünü tasarlayan Chris White ve eski T-Mobile pazarlama yöneticisi Nick Sears ile bir araya geldi. Telefonlar için açık kaynak kodlu bir işletim sistemi oluşturmak istediğini açıklayan Rubin'in takımına daha sonra, Google Ventures'ın Batı yatırım takımından Rich Miner da katıldı.
Android takımı fikirlerini risk sermayedarlarına açıkladığında ilk iş planı, yazılımı telefon üreticilerine ücretsiz olarak sunmaktı. Bu iş modeli, mobil sağlayıcıların ilgisini çekmek üzere tasarlanmıştı. Ancak sorun, sağlayıcıların sektörün kontrolünü elinden bırakmak istememesiydi. Örneğin Rubin'in ilk telefonu T-Mobile Sidekick, ancak T-Mobile'ın onun markasını değiştirerek satmayı kabul etmesiyle gerçeğe dönüştü. Sidekick'i kullanan gençlerin çoğunun Rubin'in şirketi Danger'dan haberi yoktu.
Rubin'in planında tabi ki mobil sağlayıcıların kendi ürünlerini ve hizmetlerini istedikleri gibi tanıtmaları vardı, ancak mobil piyasadaki kontrolün bir kısmını Android'e bırakmaları gerekiyordu. Bu fikir, mobil sağlayıcılar tarafından kolay kolay kabul edilmeyecekti.
Devrilmesi mümkün olmayan bu ortam, herhangi bir CEO'yu zorlayabilirdi... Rubin hariç. Bir kaynağa göre Rubin, zorlu sağlayıcılardan biri için "İşler çok kötü gittiğinde bile, hiçbir zaman vazgeçmezsiniz" demişti. Rubin'e göre bu işlerin işleyişi böyleydi, çünkü bu şekilde inşa edilmişti.
Birçok kişi Rubin'in çıldırdığını düşünüyordu ancak Android, analistlerin tahminlerine göre 2014'te sevk edilen 1 milyardan fazla telefonda yüklü bulunmaktaydı.
Ve Google kapıyı çalar
Rubin'in fikri çoğunlukla çılgın olarak değerlendirilse de, onu ilk zamanlarından itibaren destekleyen bir kişi daha vardı: Larry Page.
Google'ın eş kurucusu Page, Rubin'in Android projesini ilk öğrendiğinde Google'ın ürün bölümünün başkanıydı. Page, bir Google yöneticisinden Rubin'e ulaşmasını istedi - bu belki de Rubin'in hayatındaki en önemli telefon olacaktı.
Google, Rubin'e Android'den haberdar olduğunu ve "yardım" teklif etmek istediğini söyledi. Page, Rubin ile Standford Üniversitesi'ndeki bir panelde tanışmışlardı. Rubin ve Sears, 2005'in Ocak ayının ilk haftasında Google'ın Mountain View'daki merkezine giderek Page ve Google'ın diğer eş kurucusu Sergey Brin ile bir araya geldiler. Google Ventures danışmanı ve firmanın ilk 10 çalışanından Georges Harik de buradaydı.
Rubin'in eski projelerinin konuşulduğu, eğlenceli denebilecek toplantıdan tek bir şey açığa çıktı: Google, Android ile ilgilenmekteydi. Ancak bunun nedeni tam olarak belli değildi.
Google, 45 gün sonra Rubin'i tekrar aradığında Page'in amacı ortaya çıktı. Bu seferki toplantıya Android'in dört kurucusu da katıldı ve Google'a yazılımın bir prototipini gösterdiler.
Harik, lafı dolaştırmadan Google'ın Android'i satın almak istediğini söyledi. Ancak Android'in kurucuları ayrı düşmüşlerdi. Chris White ve Sears'a göre Google tarafından satın alınmakta sorun yoktu. Ancak şu an Google Ventures'ta çalışan Rich Miner, firmanın küçük kalmasını istedi. Sonuç olarak Android, Google'ın 50 milyon dolar olduğu iddia edilen teklifini kabul etti. Google ile ilk kez Ocak'ta buluşan takım, 6 ay sonra, 11 Temmuz 2005'te Googleplex'e taşındı.
Yeni model
Android, başlarda Google'a entegre olma konusunda biraz dirense de zaman içinde bu durum değişti. Android takımının planları, Google'daki diğer çalışanlara da yavaşça açıldı. Android stratejisi 2005 veya 2006'da Google'a söylenmiş olsaydı, gelecek tepki muhtemelen "size iyi şanslar" şeklinde olacaktı.
Android gelene kadar Google'ın telefonlardaki amacı, uygulamalarını diğer üreticilerin telefonlarına ulaştırmaktı. Android'in amacı ise Google uygulamalarını diğer plaformlara sunmanın yanında, Google'ın hizmetlerini dağıtmak üzere kendi sistemini geliştirmesiydi.
Google'ın Android'le çalışan bir telefon üretmesi gerekiyordu ve Rubin, OEM'leri, mobil sağlayıcıları ikna etmekteki yeteneklerini gösterdi. Bu, o kadar kolay bir iş değildi çünkü mühendislik diliyle konuşmanız halinde, kendinizi CEO'lara dinletme olasılığınız düşüktü.
Böylece Google ve Android takımı, ilk telefonları olan G1'i ürettiler. Bir konsept telefonu olan G1 ile Android'in neler yapabileceği, ileride ortaklık kurulması olası firmalara gösterilecekti. Cihaz, 2007'de ilk çıktığında hiçbir mobil sağlayıcı, Google ile ortak olmak istemedi. Verizon ve Sprint Android'le ilgilenmezken, AT&T kesin bir cevap vermedi. İlk başta G1'i piyasaya sürmeyi kabul eden T-Mobile bile daha sonra vazgeçti. Android, sıkıntılı bir dönemden geçmekteydi.
Sağlayıcılar, telefonlarıyla içerik satmak ve tüm gelirleri kendilerine saklamak istiyorlardı. Bu yüzden hiçbir firmayla çalışmak istemiyorlardı.
T-Mobile'ın son çare olduğunu bilen Android takımı, yaklaşık 6 aylık görüşmelerden sonra istediğini elde edemedi. Bir kaynağa göre Rubin, hayal kırıklığına uğramıştı ancak Rubin, hayal kırıklığıyla birlikte dolaşacak bir insan değildi. T-Mobile, zaman içinde anlaşmayı kabul etti - bunda daha önce T-Mobile'de pazarlama yöneticisi olarak çalışmış olan Android eş kurucusu Nick Sears'ın etkisi büyüktü.
Her şeyi değiştiren telefon
Google, ilk Android'li telefonunun önündeki engelleri kaldırırken ve G1'e son rötuşları yaparken birden, başka bir şey oldu: Apple, akıllı telefonunu ortaya çıkardı.
Fred Vogelstein'in kitabından bir alıntıya göre Jobs'un tanıtımına çok şaşıran Rubin, iş arkadaşlarından birine "yok artık" dedi ve devam etti: "sanırım bu telefonu sevk edemeyeceğiz."
Rubin ve takımı, ilk planlarını değiştirerek çok daha farklı bir telefon ortaya çıkardılar. G1'in ilk sürümünde dokunmatik ekran yoktu ve kızaklı klavyenin BlackBerry'leri sevenlerin ilgisini çekeceği düşünülüyordu. Apple ise her şeyini dokunmatik ekrana yatıran ilk firma olmuştu.
Bir kaynağa göre bu gelişme, Android konusunda her şeyi değiştirdi ve Google'ın tüm planlarını gözden geçirmesine neden oldu. Google, şunun kararını vermeliydi: Bu ürün dokunmatik ekransız olabilir miydi?
Bir başka eski Google çalışanı Sumit Agarwal, olanları daha farklı anlatıyor. Agarwal'a göre Google, iPhone'dan çok daha önce çimdikleyerek yakınlaştırma gibi işlevleri denemekteydi. Agarwal'a göre Apple, sadece Android'in gideceği yolu daha hızlı almasına neden oldu.
iPhone'a karşı savaş
iPhone'un AT&T'ye özel olarak piyasaya sürülmesi, bir bakıma Android'e yaradı. iPhone'un başarısı 2009'da Verizon için sorun olmaya başladı. Firmanın iPhone'la yarışacak gerçek bir akıllı telefon alternatifi yoktu.
Bunun yanında Android, mobil sağlayıcılar için çok daha çekiciydi çünkü Apple'da müşterilerle olan ilişkiyi mobil sağlayıcı yönetemiyordu. Sağlayıcılar, telefonları modifiye ederek kendi markalarını ekleyebiliyor, onu daha çok kontrol edebiliyorlardı.
Android'in ilk büyük galibiyeti
Motorola'nın Android tabanlı telefonu, iPhone kadar ince değildi ve kızaklı klavyesi vardı. Ancak 2009'da iPhone dışındaki en iyi telefon, Motorola'ya aitti.
Verizon, Motorola'nın Droid adındaki cebini tanıtmak için 100 milyon dolar harcadı. Cihaz, iPhone gibi etkileyici satış rakamlarına ulaşamadı ancak tüm dünyanın ilgisini Android üzerine çekmeyi başardı. Rubin'in platformu halkın eline ulaşmış ve iPhone'u karşısına almıştı.
Eski Google çalışanlarından Jonathan Matus, takımın ilk satış rakamlarını ekranda heyecanla takip ettiğini, rakamlardaki sıçrayışlarla birlikte tezahüratların havada uçuştuğunu söylüyor.
Son Dakika › Teknoloji › Android Nasıl Doğdu? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?