Akdemir "Ramazan İnsana Açılan Özel Bir Rahmet Kapısıdır" - Son Dakika
Yerel

Akdemir "Ramazan İnsana Açılan Özel Bir Rahmet Kapısıdır"

Akdemir "Ramazan İnsana Açılan Özel Bir Rahmet Kapısıdır"

Düzce Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Furat Akdemir, "Ramazan, insana açılan özel bir rahmet kapısıdır.

18.06.2016 10:08

Düzce Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Furat Akdemir, "Ramazan, insana açılan özel bir rahmet kapısıdır. Yüce Yaratıcının bizlere verdiği bir fırsat ve kendimizi yenilememiz için bir imkandır" dedi.

Düzce Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Furat Akdemir, Ramazan ayı ve oruç ibadetine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Ramazanın mübarek üç ayların sonuncu ve kameri yılın, şevval ayından önce gelen dokuzuncu ayı olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Furat Akdemir, Kur'an'da oruç tutmanın farz olduğunun "Ey iman edenler, oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı" ayetiyle bildirildiğini ifade etti.

MÜBAREK BİR AY

İnsanlık tarihinde dinlerin neredeyse tümünde oruç ibadetinin yer aldığını dile getiren Akdemir, Kur'an-ı Kerim'de adı geçen ve değerine vurgu yapılan tek ayın Ramazan ayı olduğuna dikkat çekerek Peygamber efendimizin Ramazan ayını "Mübarek bir ay" olarak nitelendirdiğini söyledi. Peygamberimizin, Ramazan ayı girdiğinde cennet kapılarının açılıp cehennem kapılarının kapandığını, şeytanların bağlandığını, inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutan kişinin geçmiş günahlarının bağışlanacağını haber verdiğini sözlerine ekledi.

Yrd. Doç. Dr. Furat Akdemir, "Ramazan ayı geldiğinde Peygamberimizin yaşamında manevi bir farkındalık oluşurdu. Oruçlarını tutar farz, teheccüd ve teravih namazlarını kılar, bol hayır ve iyilikte bulunurdu. Kur'an'ı daha fazla okur ve hayatını Kur'an ile yaşamaya özen gösterirdi. Bu ayda Cebrail ile karşılıklı Kur'an okur, cömertliği doruk noktasına ulaşırdı. Ramazan ayının son on gününe girdiğinde i'tikafa girer, gecesi ve gündüzü ile kendisini tamamen ibadete verirdi" şeklinde konuştu.

FİTRENİZİ ZAMANINDA VERİN

Müslümanlarca sabır, ibadet, rahmet, mağfiret ve bereket ayı olarak kabul edilen Ramazan ayının başlıca özelliklerinden bahseden Yrd. Doç. Dr. Akdemir, Kur'an-ı Kerim'in bu ayda indirilmeye başlandığını, ayet ve hadislerde bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen Kadir Gecesi'nin de bu ayın içinde bulunduğunu, İslam'ın beş şartından biri olan orucun yine bu ayda tutulduğunu söyledi. İslam'ın beş şartından biri olan ve Kur'an'da sıkça namazla birlikte anılan zekatın, bu ayda verilmesi için dini bir emir olmamasına rağmen özellikle Ramazanda ihtiyaç sahiplerine verildiğini belirten öğretim üyesi, Hz. Peygamber'in kendisinin de bizzat kılarak ümmetine sünnet olarak gösterdiği teravih namazının yine Ramazana mahsus olduğunu sözlerine ekledi. Mali bir ibadet şeklindeki bedenin şükrü ve zekatı olan fitrenin Ramazan ayı içerisinde, bayramdan önce verildiğini dile getiren Akdemir, yapılan hayır ve iyiliklerin sevabının bu ay kat kat fazla verildiğini ve sahura kalkmanın Ramazana özgü olduğunu belirtti.

SAĞLIĞI YERİNDE OLAN ORUÇ TUTMALI

Yüce Allah'ın insana değer verdiğini, onu sorumlu kılarak diğer varlıklardan farklı niteliklerle donattığını ifade eden Akdemir, yüce vahyin insanı muhatap aldığını söyledi. Bunun insan için büyük bir onur ve değer olduğunu dile getiren Yrd. Doç. Dr. Akdemir "Müslümanlar inandığı ve kabul ettiği İslam'ın emirlerini bir hikmet ve bir yarar arama telaşına girmeden yerine getirmek durumundadır. Bu manada oruç, Yüce Yaratıcının insan için benimsediği, teklif ettiği önemli bir ibadettir. İnsanın bunu sorgulamadan yerine getirmesi, ona yakışan bir erdemdir. Yüce Allah, orucun farziyetini bildirdiği ayette "Oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır" özlü ifadesi ile sağlığı yerinde olan insanın oruç tutmasının derin faydasına vurgu yapmıştır" dedi.

Namaz için gerekli şartların oruç için de geçerli olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Furat Akdemir, bu şartları Müslüman olmak, ergenliğe erişmek ve belli bir akli olgunluk düzeyinde bulunmak şeklinde açıklayarak kişinin oruç tutmaya güç yetirecek durumda olması ve yolcu olmamasının da oruç ibadeti için gerekli şartlar arasında sayıldığını söyledi. Bu şartların orucun vaciplik şartları olarak da adlandırıldığını ifade eden Akdemir, "Ayrıca orucun farziyetini açıklayan ayetlerde geçen, hasta ve yolcu olan kişiler isterlerse oruç tutmayabilirler. Fakat tutmadıkları oruçları sağlıklı olduklarında ve yolculuk sonrasında kaza ederler. Oruç tuttukları takdirde kendileri ve çocukları zarar görebilecek hamile veya yeni doğum yapmış anneler de oruç tutmayabilirler. Yaşlılık sebebiyle oruç tutmaya artık gücü yetmeyenler, bunun yerine bir fakir doyumluğu olan fidye verirler" diyerek açıklamalarına devam etti.

SAHUR KALKMAK SÜNNETTİR

Ramazan orucunun güzelliklerden birisinin de sahur olduğunu dile getiren Yrd. Doç. Dr. Akdemir, Peygamber efendimizin (S.A.V) "Sahur yapınız, zira sahurda bereket vardır" ve "Gündüz orucu için sahur yemeğinden, gece namazı için de öğle uykusundan (kaylüle) yararlanın" hadisleriyle sahuru tavsiye ettiğini belirtti. Akdemir, "Sahura kalkıp bir şeyler yiyip içmek farz ya da vacip değildir. Bu konudaki emir, tavsiye anlamındadır. Bu sebeple de sahura kalkmak sünnettir. Yani sahura kalkmadan da oruç tutulabilir" dedi.

İSRAFTAN KAÇININ

Ramazan ayının bir beslenme ve diyet ayı olmadığına dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Akdemir, iftar ve sahur sofralarının israfa kaçmadan, mütevazi bir şekilde hazırlanmasına özen göstermemiz gerektiğini söyledi.

Oruç ibadetinin kişisel ve toplumsal faydalarından da bahseden Yrd. Doç. Dr. Furat Akdemir insanın oruçla; nefsin isteklerine, açlık ve susuzluğun verdiği sıkıntıya karşı bir sabır eğitiminden geçtiğini ve bu yönüyle orucun insana sabrı öğrettiğini söyledi. Bu ibadetin iradenin güçlendirmesine katkı sağladığını dile getiren Dekan Yardımcısı, "Oruç riyanın en az karışacağı bir ibadet olduğu için sevabı yanında Allah'a karşı samimiyeti de üst düzeyde ortaya koyan bir ibadettir. Allah, 'Oruç benim içindir; karşılığını ben vereceğim' buyurmuştur" ifadelerini kullandı.

SAĞLIK AÇISINDAN FAYDASI VAR

Toplumsal yaşamda dünyevileşen, yaşamı ve dünyayı önceleyen insanın oruçla nefsi duygularını törpülediğinin altını çizen Yrd. Doç. Dr. Akdemir, orucun nimetin anlamı ve değeri hakkında farkındalık oluşturduğunu ve empati duygusunu geliştirdiğini söyleyerek merhamet ve acıma duygusu gelişen zengin kimselerin de ihtiyaç sahiplerine daha fazla yardımcı olduklarını ifade etti. Orucun kişisel ve toplumsal faydalarının yanında sağlık açısından da birçok faydası olduğunu belirten Akdemir, "Ramazan orucu, bir yıl boyunca çalışan vücut organlarının dinlenerek bakıma alınmasıdır. Özellikle mide ve sindirim organlarının dinlenmesi için de iyi bir fırsattır. Peygamberimiz bu konuda 'Oruç tutunuz ve sağlık elde ediniz' buyurmuştur" şeklinde konuştu.

"Ramazan ayı, rahmet¸ bağışlanma ve af duygularının yeşerdiği; oruç, namaz, zekat, fitre ve hayırlarla insani niteliklerin canlandığı ve geliştiği; yardımlaşma¸ kaynaşma ve diğergamlık anlayışının canlandığı; sosyal varlık ve toplumsal olma duygusunun yaşandığı özel bir zaman dilimidir" diyen Yrd. Doç. Dr. Furat Akdemir Ramazanın;yıl içerisinde duygu, düşünce ve davranış erozyonununa uğrayabilen insanın niteliğini geliştirmesine, insani özelliklerini olgunlaştırmasına, daha iyiye ve daha güzele ulaşmasına vesile olduğuna vurgu yaptı.

CEMAAT İLE NAMAZINIZI KILIN

Peygamberimizin Ramazan ayını "Evveli rahmet¸ ortası mağfiret ve sonu cehennemden azad olmaktır" diye tanımladığını belirten Akdemir, orucun sadece açlık, susuzluk ve cinsel duygulardan uzak kalmak şeklinde düşünülmemesi gerektiğini belirterek bu durumu Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa'nın (S.A.V.) "Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa Allah'ın onun yemesini, içmesini bırakmasına ihtiyacı yoktur. Nice oruç tutanlar vardır ki tuttukları oruçtan kendilerine kalan, sadece açlık ve susuzluktur" hadisleriyle açıkladı.

Müslümanların Ramazan ayını nasıl değerlendirmesi gerektiğiyle ilgili önemli noktalara temas eden Yrd. Doç. Dr. Akdemir, "Ramazan ayında farz namazları ve teravihi, Allah'ın evi ve Müslümanların buluştuğu, kaynaştığı mekanlar olan camilerde kılmak, mukabeleleri camide dinlemeye gayret göstermek önemlidir. İbadet sevaplarının daha fazla kazanıldığı, sosyalleşmenin geliştiği mübarek yerler olan camilerin süsü ve imarı, cemaatinin varlığıdır. Kadınlarımızın ve çocuklarımızın camilere gitmesi ve cemaate katılması önem arz etmektedir" dedi.

Peygamberimizin, i'tikafa girdiği Ramazanın son günlerinde iç dünyasına dönük muhasebe yaptığını ifade eden Akdemir, Ramazanın son on günü zamanı müsait olan kişilerin itikafa girmesinin sünnet olduğunu belirterek "Günümüz insanının en temel sorunu kendine dönük, iç muhasebe ve sorumluluk yönünü ihmaldir. İ'tikaf, insanın bedensel yönüne değil, iç dünyasına değer katmasıdır, yani insani niteliklerini geliştirmesidir" şeklinde görüşlerini dile getirdi.

Yrd. Doç. Dr. Furat Akdemir "Ramazan, insana açılan özel bir rahmet kapısıdır. Yüce Yaratıcının bizlere verdiği bir fırsat ve kendimizi yenilememiz için bir imkandır. Ramazan ve oruçtan beklenen gayenin elde edilebilmesi için bu ayın beslenme, diyet veya eğlence olarak görülmemesi gerekir. Ramazan ve akabinde kutlayacağımız bayramın milletimiz, devletimiz ve insanlık için hayırlara vesile olmasını, aynı zamanda Ülkemizde ve dünyada huzur, kardeşlik ve barışın gelişimine katkı sağlamasını Allah'tan niyaz ederim" diyerek açıklamalarını sonlandırdı. - DÜZCE

Kaynak: İHA

Son Dakika Yerel Akdemir 'Ramazan İnsana Açılan Özel Bir Rahmet Kapısıdır' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement