Başbakanlık Ekonomi Başdanışmanı Prof. Dr. Emine Nur Günay, Türkiye'nin artık özgüvenini kazandığını, 2023 hedeflerine ulaşılacağına canı gönülden inandığını söyledi.
Gebze Belediyesinin ev sahipliğinde, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Şehir Üniversitesi ile Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) desteğiyle Gebze Kültür Merkezi'nde düzenlenen G20 Dönem Başkanlığında Gelecek Dünya, Gelecek Türkiye Konferansı'nın "Kapsayıcı ve Katılımcı Bir Dünya Mümkün Mü" başlıklı oturumunda konuşan Günay, çok hızlı büyüyen ülkelerde aslında gelir dağılımının çok da eşit, sosyal refah düzeyinin çok yüksek olmadığını söyledi.
"Kapsayıcı ve katılımcı büyüme mümkün mü? Dünyanın adalet anlayışı nedir, adalet derken neyi kastediyoruz" diyen Günay, Türkiye'nin diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, kapsayıcı büyüme ile yoksulların sosyal ve iktisadi durumunu iyileştiren büyümenin kastedildiğini belirterek, "Sadece büyüme hızı değil, büyümeden pay alan toplum kesimlerinin durumunu da göz önüne almamız lazım" ifadesini kullandı.
-"Büyümenin hızı önemli, modeli çok çok önemli"-
Geçmiş ekonomi modellerinde direk ekonomik büyüme göz önüne alınırken, kapsayıcı büyümede diğer parametrelerin de göz önüne alındığını dile getiren Günay, şöyle devam etti:
"Çok hızlı büyüyen ülkelerde aslında gelir dağılımının çok da eşit olmadığını, sosyal refah düzeyinin de çok yüksek olmadığı ülkeleri görüyoruz. Özellikle 2008 küresel krizinden sonra bu farklılık çok daha öne çıktı. Gelişmiş ülkeler hiç büyümüyor ama refah düzeyi de çok daha hızlı büyüyen ülkelere göre daha yüksek olabiliyor. Buradan çıkarak birtakım şeyleri sorgulamamız lazım. Yani şu andaki büyüme modelleri bizim gibi büyümekte olan ülkelere çok da cevap veren modeller değil. Büyümenin hızı önemli, modeli çok çok önemli. Kapsayıcı büyümede büyüme modelinin belli bir standart modeli yok. Her ülke kendi dinamiklerini gözönüne alıp bu büyüme modelini geliştirmesi lazım.
-"Yoksulluk sınırının altındaki nüfus oranı yüzde 30'lardan yüzde 2,3'e düştü"-
Kapsayıcı büyümenin, yoksulluk ve eşitsizlik, büyüme ve ekonomik fırsatlar, ekonomik fırsatlara eşit ulaşım ve sosyal kapsayıcılık, sosyal güvenlik ağları, iyi yönetişim ve kurumları gibi beş temel ana başlıkta ele alındığını anlatan Günay, Türkiye'de 2002-2012 yılları arasında yoksulluk sınırı diye tanımlanan sınırın altındaki nüfus oranının yüzde 30'lardan yüzde 2,3'e düştüğünü, bunun gerçekten önemli bir gelişme olduğunu, diğer ülkelerle karşılaştırdığında, Türkiye göreceli olarak performansı oldukça iyi olduğunu kaydetti.
Emine Nur Günay, 2 doların altında gelirle yaşayan nüfusun oranına bakıldığında yine aynı şekilde yüzde 7'lerden yüzde 2,5'lara düştüğünü belirterek, "Türkiye son 14 yıldır gerçekten çok hızlı büyüdü ve bu hızlı büyümeyi gerçekleştirirken kapsayıcı büyüme alanında da epey yol katetmiş. Yeterli mi, değil. Daha ilerilere gitmemiz lazım ama kapsayıcı büyüme boyutunu da mutlaka göz önüne almamız lazım" diye konuştu.
-"Türkiye özgüvenini kazandı"-
Türkiye'nin uygulama alanında da çok yol katettiğini, büyük bir ihtimalle Türkiye'nin masaya koyacağı alanların birden fazla olacağını aktaran Günay, şunları kaydetti:
"Örneğin bu kapsayıcı büyüme tanımına çok uyan Sayın Başbakanımızın açıkladığı 25 başlıklı öncelikli dönüşüm programımız var. Bunun içeriğine baktığımız zaman ekonomik boyut var, sosyal boyut var, kurumsal ve çevresel boyut var. Dolayısıyla artık gelişme sadece ekonomik büyümeden ibaret değil. Türkiye bunu uygulamaya başladı ve şuanda son aşamadayız. Türkiye'nin bir de G-20 başkanlığı döneminde bir özelliği var. 2011 yılında BM nezdinde en az gelişmiş ülkelerin liderliğini yapıyor. Dolayısıyla sosyal adalet diyoruz, refah diyoruz, kapsayıcı büyüme diyoruz, bütün bunları G-20 yani dünyanın en zengin 20 ülkesiyle konuşurken bir de aynı zamanda dünyanın en az gelişmiş ülkelerinin de liderliğini yapıyorsunuz. Dolayısıyla her iki grubun da başkanısınız şuanda. Dolayısıyla Türkiye'nin böyle bir özelliği var ve bunu zaten birçok alanda kullanıyor ama bu en az gelişmiş ülkelerin de sesi olacaktır."
"İkinci sıçramamız, bilgi odaklı ekonomi diyoruz. Yani inovasyon, Ar-Ge ve teknolojiye dayalı gelişme diyoruz. Başbakanımızın sürekli vurguladığı 9 restorasyon alanından birisi özgüven. Artık Türkiye özgüvenini kazandı ve doğru modellerle özgüveni gerçekleştirirsek ikinci sıçramayı yapmamamız için hiçbir neden yok. 2023 hedeflerine ulaşacağımıza canı gönülden eminim."
Açılış konuşmasını Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık'ın yaptığı, G20 Dönem Başkanlığında Gelecek Dünya, Gelecek Türkiye Konferansı'nda akademisyenler, "Dünya Nereye Gidiyor?", Dünya Ekonomisinin Geleceği" ve "Kapsayıcı Katılımcı Bir Dünya Mümkün mü?" konu başlıklarında düşüncelerini paşlaştı.
Son Dakika › Yerel › G-20 Dönem Başkanlığında Gelecek Dünya, Gelecek Türkiye Konferansı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?