Suriye Türkmenleri Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa, "Suriye'de Türkmenlerin yoğunluklu olarak yaşadığı bölgeler, Suriye'nin birliği ve yönetimi açısından olduğu kadar Türkiye'nin milli güvenliği açısından da stratejik değerdedir" dedi.
Mustafa, Ahi Evran Üniversitesi (AEÜ) Yeni Dünya Uluslararası İlişkiler Topluluğu tarafından, Fen Edebiyat Fakültesi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Suriye Türkmenlerinin Dünü, Bugünü, Yarını" konulu panelde yaptığı konuşmada, 1,5 milyon civarında Türkçe konuşan ve 2 milyona yakın dilini unutmuş toplam 3,5 milyon Türkmen'in yaşadığı Suriye'de, Türkmenlerin azımsanamayacak büyüklükte olduğunu belirtti.
Suriye iç savaşının en büyük mağdur toplumunun şüphesiz ki Suriye Türkmenleri olduğunu vurgulayan Mustafa, "Özellikle Bayır- Bucak ve Halep bölgelerinde yaşayan Türkmenler köylerini terk etmek zorunda kalmış ve bu topraklar diğer topluluklar tarafından işgal edilmiştir. Bu bölgeler, Türkiye'nin savunması için stratejik değerde önemlidir. Suriye, Türkiye'nin iç meselesi olmanın ötesinde bir milli güvenlik sorununa dönüşmüştür" diye konuştu.
Mustafa, Suriye'nin, Türkmenlerin Anadolu kadar eski vatanları olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Suriye'de Türkmenlerin yoğunluklu olarak yaşadığı bölgeler, Suriye'nin birliği ve yönetimi açısından olduğu kadar Türkiye'nin milli güvenliği açısından da stratejik değerdedir. Yurdumuz tarumar edilmiş, vatan topraklarımız büyük oranda ellerimizden alınmış ve işgal edilmiş durumdadır. İşgalciler maalesef Türkiye'ye dost olmayan unsurlardır. Bu bölgelerin Türkmenlerin yurdu olarak kalması, Suriye Türkmenleri açısından olduğu kadar Türkiye'nin stratejik çıkarları açısından da hayati değerde önemlidir."
"Bayır-Bucak'ın güvenliği, Hatay'ın güvenliği demektir"
Bayır-Bucak bölgesi korunmazsa Hatay üzerindeki Nusayri emellerinin güç bulacağını savunan Mustafa, şunları kaydetti:
"Başka bir ifade ile Bayır-Bucak'ın güvenliği, Hatay'ın güvenliği demektir. Halep bölgesindeki Türkmen varlığı korunamazsa PKK'nın Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki etnik bölücü hareketi güçlenecektir. Rakka ve Hammam Türkmen bölgesindeki Türkmen varlığı korunamazsa PYD'nin Ayn-el Arap ve Kürtdağı kantonları ile birleşmesi engellenemeyecektir. Böylece Türkiye'nin bin kilometrelik güney sınırında Türkiye'nin milli güvenliğine tehdit oluşturacak silahlı ve siyasi unsurlar yerleşmiş olacaktır. Halep'in güvenliği, Türkiye'nin güneydoğusunun güvenliği demektir."
Mustafa, Humus bölgesindeki Türkmen varlığı korunamazsa Suriye'nin idari ve siyasi bütünlüğünün korunamayacağını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Parçalanmış ve bölünmüş bir Suriye ise Türkiye'ye yönelik düşmanca emelleri olan devlet ve devlet dışı aktörlerin taşeronluğunu yapan terör örgütlerinin merkez üssü haline gelecektir. Böylece 2023 vizyonu ile 'yeni ve güçlü Türkiye' hedefine doğru ilerleyen Türkiye'nin önü kesilmek istenecektir. Türkiye yine, yeniden bir güvenlik sorunu girdabına düşürülecek ve Türkiye'nin genel olarak demokratikleşme süreci özellikle de çözüm süreci hedef alınacaktır. Böylece Türkiye'nin siyasal, ekonomik ve toplumsal gelişmesi engellenmeye çalışılacaktır. Suriye Türkmenlerinin güçlenmesi, Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması demektir. Suriye toprak bütünlüğü ise Türkiye için mevcut tehdit unsurlarının güçlenmesini önlemek ve yeni tehdit unsurlarının oluşmasını engellemek demektir."
Meclis Başkan Yardımcısı Tarık Sülo Cevizci ile Başkan Danışmanı Miray Vurmay Güzel'in de sunum yaptığı panelde, AEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Güray Erener, Mustafa'ya plaket verdi. - Kırşehir
Son Dakika › Yerel › Suriye Türkmenlerinin Dünü, Bugünü, Yarını' Paneli - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?