TBMM'deki Oturma Düzenini Vekil Sayısı Belirleyecek

KEMAL KARADAĞ - AK Parti Çorum Milletvekilli ve TBMM İdare Amiri Salim Uslu, Meclis'teki oturma düzenine ilişkin, "En büyük grup olarak AK Parti mevcut yerine ilave sıraları kullanacak diye düşünüyorum. Arkasından CHP gelecek. HDP ile MHP yer değişecek ve muhtemelen HDP, MHP'nin yerine geçecek" dedi.

Uslu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Meclis'teki oturma düzenine ilişkin bir toplantı yapmadıklarını ancak teamüllerin ve kurumsal bir işleyişin var olduğunu, bunların dışına çıkılamayacağını söyledi.

"En büyük grup olarak AK Parti mevcut yerine ilave sıraları kullanacak diye düşünüyorum. Arkasından CHP gelecek. HDP ile MHP yer değişecek ve muhtemelen HDP, MHP'nin yerine geçecek" ifadesini kullanan Uslu, "Hem milletvekili sayısıyla hem oy sayısıyla mütenasip bir yerleşme durumu olacak. Bu yerleşme düzeni Meclis bürokrasisi adına ayarlanıyor, düzenleniyor" ifadesini kullandı.

Meclis Divanı'nın oluşumunda, partilere ayrılan kontenjanların kullanılmasında milletvekili sayısının dikkate alındığını dile getiren Uslu, bunun ötesinde "eski köye yeni adet getirmenin" söz konusu olamayacağını söyledi.

Uslu, şunları kaydetti:

"Meclis içerisindeki yerleşme düzeni, milletvekillerinin Meclis Başkanlık Divanı'nda temsil oranları, komisyonlardaki temsil oranları konusunda milletvekili sayısı dikkate alınır. Bu konuda çok net düzenlemeler var. Geçen dönemde RTÜK üyesinin belirlenmesinde benzer sorun yaşanmıştı, nitekim Genel Kurul orada da bir karar verdi. Milletvekili sayısı belirleyici oluyor."

Salim Uslu, 1 Kasım seçimlerinde milletin AK Parti'yi tek başına iktidar yaptığını ifade ederek, bundan sonra krizden, kaostan, terörden medet umanlara prim verilmeyeceğini aktardı.

"Toplumun beklentilerini iyi yöneten siyasi partiler, toplumun beklentilerine tercüme olan partiler, uzlaşmaya yatkın olan partiler daha çok iş yapacak ve ayakta duracaklar" değerlendirmesinde bulunan Uslu, şunları kaydetti:

"Demokratikleşme konusunda, anayasa konusunda siyasi partilerin daha yapıcı bir tutum almaları gerektiğini düşünüyorum. 'Her şey yapılmaz, istemezuk, hayır' diyen bir anlayışı toplum reddetmiştir. Bu, siyasi partiler için önemli bir derstir. Siyasi partiler toplumun verdiği mesajı doğru okumak yerine kendi iç meseleleriyle uğraşmaya devam ederlerse, söz gelimi genel başkanları, mevcut yönetimleri, olağanüstü kongreleri tartışmaya devam ederlerse toplumun verdiği mesajı yeterince anlamış olmazlar diye düşünüyorum. O açıdan görüşlerinde, duruşlarında, pozisyonlarında çok ciddi bir makas değişikliğine ihtiyaç var. İktidar da olsa, muhalefet de olsa Türkiye paydasında görüşlerini ortaklaştırmaları gerekiyor, ortak duyarlılıklar sergilemeleri gerekiyor. Türkiye bir taraftan ekonomik kırılganlıklar, bir taraftan dışarıdan savaş tehditleri ve göç baskılarıyla karşı karşıya olduğu sürece bundan hiçbir siyasi parti kendisini sorumsuz ve muaf göremez. Böyle bir davranışı da millet hoş karşılamaz."