Son dakika haberi! TBMM himayesinde düzenlenen sempozyumda Doğu Akdeniz meselesi tartışıldı - Son Dakika
Güncel

Son dakika haberi! TBMM himayesinde düzenlenen sempozyumda Doğu Akdeniz meselesi tartışıldı

Son dakika haberi! TBMM himayesinde düzenlenen sempozyumda Doğu Akdeniz meselesi tartışıldı

Son dakika haber... TBMM himayesinde Ankara Üniversitesince "Doğu Akdeniz Sorunlarına Hukuki ve Siyasi Yaklaşım ile Türkiye Büyük Millet Meclisinin Çözümdeki Muhtemel Rolü Sempozyumu" gerçekleştirildi.

10.12.2020 18:59  Güncelleme: 20:34

TBMM himayesinde Ankara Üniversitesince "Doğu Akdeniz Sorunlarına Hukuki ve Siyasi Yaklaşım ile Türkiye Büyük Millet Meclisinin Çözümdeki Muhtemel Rolü Sempozyumu" gerçekleştirildi.

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cavid Abdullahzade, TBMM Tören Salonu'nda gerçekleştirilen sempozyumun "Doğu Akdeniz'de Hukuk ve Siyaset" başlıklı ikinci oturumunda konuştu.

Abdullahzade, deniz hukuku açısından karasuları, kıta sahanlığı ve açık deniz kavramlarının karıştırılmaması gerektiğini ifade ederek "Bir devletin kara parçasıyla birlikte ona bitişik karasuları, o devletin doğal egemenlik alanıdır. Öte yandan kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge (MEB) ise devletlerin egemenlik alanı değil, egemenlik yetkilerini kullandığı alandır ve bu yetki devletlere deniz hukuku çerçevesinde verilmiş bir haktır. Açık deniz ise seyrüsefer, uçuş, bilimsel araştırma, balıkçılık, kablo ve döşeme, suni ada ve tesis kurma hakları da dahil olmak üzere her devlete açıktır." dedi.

Deniz hukuku çerçevesinde karasularında bilimsel araştırma, balıkçılık, suni ada ve tesis kurma hakkının yalnızca egemen devlete ait olduğunu belirten Abdullahzade, kıta sahanlığının ise üçüncü devletlere seyrüsefer, uçuş, kablo ve boru hattı döşeme hakkı tanıdığını aktardı.

Abdullahzade, Türkiye'nin 1958 ve 1982 tarihli uluslararası deniz hukuku sözleşmelerine taraf olmasa da kıyı devleti olduğu için doğal olarak kıta sahanlığı hakkına sahip olduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin Libya ile gerçekleştirdiği deniz yetki anlaşmasının, deniz sınır alanının tespiti ve enerji transferi fırsatı açısından oldukça önemli olduğunu vurgulayan Abdullahzade, "Ancak anlaşma bazı çevrelerde, 'Bu iş bitti, artık bu alanda enerji transferi konusunda söz sahibi biziz' şeklinde değerlendiriliyor ki bu yanlış. Aslında bu konuda mücadele yeni başlıyor çünkü araya kıta sahanlığımız girse bile enerji transferine tamamen engel olamıyoruz." dedi.

Abdullahzade, Libya ile yapılan anlaşma sonrası Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı (East-Med) projesinin Türkiye'nin kıta sahanlığına düşmüş olduğunu hatırlatarak şu değerlendirmelerde bulundu:

"Kıta Sahanlığına ilişkin maddelere baktığımızda, kıyı devletinin hakları göz önüne alınmak suretiyle diğer devletlerin kablo ve boru döşeme hakları vardır. Ancak hukuki açıdan, döşenen kablo ve boru hattının rotası mutlaka kıyı devletinin iznine tabidir. East-Med projesi ortağı devletlerin boru hattı döşeme hakları vardır ancak nereden geçireceklerini Türkiye ile masaya oturup görüşmek zorundadırlar. Türkiye bu hattı kendi kıta sahanlığından geçirmek istememesi durumunda bunu hukuki temele dayanarak anlatması gerekir. Eğer bu devletler Türkiye ile masaya oturmayı tamamen reddederlerse haklarını kötüye kullanmış olurlar. O zaman Türkiye hattın kendi kıta sahanlığından geçirilmemesini sağlayabilir."

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Özen ise sempozyumun "Doğu Akdeniz'de Çözüm ve Türkiye Büyük Millet Meclisi" başlıklı üçüncü oturumunda konuştu.

Özen, Türkiye'nin kıta sahanlığı dahilindeki tüm zenginliklerin Türkiye'ye ait olduğunu anlatarak "Zengin doğalgaz ve petrol rezervlerinin tespit edilmesinden sonra dünyanın en sıcak bölgelerinden biri haline gelen Doğu Akdeniz, Türkiye'nin geleceği açısında da artık hayati bir öneme sahip bulunmaktadır." dedi.

Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin (GKRY), İsrail ve Mısır ile birlikte bölgede bulunan doğalgaz kaynaklarına özellikle ABD, Fransa ve İtalya gibi büyük devletlere ait şirketlerin yatırım yapmasının yeni bir uluslararası sorunu ortaya çıkardığına işaret eden Özen, şunları söyledi:

"Türkiye ile Yunanistan arasında Doğu Akdeniz'in batı sınırında yaşanan ikili gerginlik artık çok taraflı bir boyuta ulaşmış bulunmaktadır. Türkiye tüm kıyı devletleri ülkeleri gibi, Doğu Akdeniz'deki sorunların çözümüne ilişkin hakkaniyet çerçevesinde siyasi iradeyi ortaya koymaya devam etmektedir. Bu zenginliklerin Türkiye'nin iradesi olmadan, Türkiye'yi hesaba katmadan adil bir çözüme kavuşmayacağı açıktır. Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz kaynaklarının kıyı devletleri arasında paylaşılmasında hakkaniyet ilkesi, mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır."

Özen, bölgede en uzun kıyı şeridine sahip ülke olan Türkiye'nin Doğu Akdeniz sorununa çözümün de en belirleyici unsuru olduğunu belirterek "Dolayısıyla Türkiye'nin bölgedeki sismik araştırma ve sondaj faaliyetleri tamamen uluslararası hukuka uygun olarak gerçekleşmektedir." dedi.

Türkiye'nin bölgedeki sorunlara her zaman çözüm odaklı yaklaşım ortaya koyduğunu kaydeden Özen, "Buna örnek olarak Akdeniz'de yaşanan düzensiz göç faaliyetlerindeki Türkiye'nin insancıl tutumunu verebiliriz. Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin menfaatlerini de göz önünde bulunduran duruşu ise bugüne kadar bölge devletlerden maalesef gerekli karşılığı görmemiştir." diye konuştu.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Son dakika haberi! TBMM himayesinde düzenlenen sempozyumda Doğu Akdeniz meselesi tartışıldı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement