6 Yıl Önce Yazmıştım - Son Dakika
Dünya

6 Yıl Önce Yazmıştım

6 Yıl Önce Yazmıştım

Avrupa Ülkelerinin, İki Yüzlülüğünü, Türkiye'nin AB'ye Tam Üyeliği Konusunda Oynanan Oyunları Belgeleriyle Ortaya Çıkarıp Yazmıştım.

29.05.2009 00:49

Avrupa ülkelerinin, iki yüzlülüğünü, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği konusunda oynanan oyunları belgeleriyle ortaya çıkarıp yazmıştım.

Hürriyet’in 9 Nisan 2003 tarihli nüshasında “once uyutalım sonra unutalım” menşetiyle verilen yazımda, Kopenhag zivresinde, Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen ve Dışişleri Bakanı Per Stig Möller arasında geçen konuşmalar aynen yer alıyordu. Konuşmalarda, Möller Rasmussen’e “ Almanya Dışişleri Bakanı Fisher, Türkiye’nin AB’nin dışında tutulması gerektiğini, Türkiye’nin tam üyeliğini istemediklerini söyledi” diyordu. Geçtiğimiz Gün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Merkel ve Sarkozy’e dürüst olun çağrısı yaptı ve “maç içinde penaltı kuralları değişmez” dedi. Ama malesef değişiyor. Ben bunu 6 yıl önce yazmış ve ispatlamıştım.

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda olumsuz açıklamalarda bulunan Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’e kızdı. Erdoğan “maç oynanmaya başlanmış penaltı kurallarını değiştiremezsiniz. Kimse bu makamlarda kalıcı değildir “ dedi. Bunu söylerken kendisinin makamında kalıcı olmadığını unuttu. Malesef AB içinde penaltı kuralları maç esnasında değişebiliyor. Hatarlıdağım kadarı ile, 1999 Helsinki zirvesinde, dönemin Başbakanı  Bülent Ecevit ile AB arasında yapılan anlaşmada, Türkiye izin vermedikçe ve Kuzey Kıbrıs alınmadıkça,  Güney Kıbrıs yalnız başına AB’ye alınmayacak diye bir karar vardı. Ama AB ne yaptı. Güney Kıbrıs’I, tüm Kıbrıs’ı temsil ediyor gibi AB’ye alıverdi.

Ben 6 yıl once yazmıştım

Aslında AB içinde, Türkiye’ye karşı oynanan oyunları ben 6 yıl önce yazmıştım.  Kopenhag zirvesinin ardından, Türkiye’de, zirvede sanki Türkiye büyük zafer elde etmiş gibi lanse edildi. Tam medya ve halka buna inanmıştı ki ben, Türkiye hakkında oynanan oyunları ortaya saçıverdim.  Zirve sırasında Danimarka Başbakanı Rasmussen ile ilgili bir belgesel film hazırlamak için çekimler yapıldığını öğrendim. Çekimler, Rasmussen’in zirvede perde arkasında neler yaptığını, kiminle neler konuştuğunu açıkça ortaya koyuyordu.

Bir pazar günüydü. Hemen çok iyi ilişkiler içinde olduğum Başbakan Rasmussen’i aradım. Telefonu kapalıydı. Çok yakın arkadaşım basın müşaviri Michael Helbo’yu aradım „Anders ile ilgili bir belgesel hazırlanmış. Zirvede kulislerde, Rasmussen ve Möller arasında geçen konuşmalarda Türkiye aleyhinde sözler geçmiş. Çekimleri görebilirmiyim“ dedim. Michael, Rasmussen’i bulmaya çalışacağını ve bana döneceğini söyledi. Aradan yaklaşık 15 Dakika geçtikten sonra, çekimleri yapan gazeteci aradı. Beni evine davet etti. O güne kadar kendisini tanımıyordum. „neden beni evinize davet ediyorsunuz“ diye sordum. „Başbakan, kendisiyle ilgili çekim kasetini sana vermemi söyledi“ dedi. Belgesel, Danimarka’nın resmi televizyon kanalı DR için hazırlanmıştı. Ve henüz yayınlanmamıştı. Sözkonusu gazetecinin evine gittim. Önce kaseti birlikte izledik. Sonra bir kaç kez izleyip ve kendisine konuşmalardaki sözleri doğru anladığımı teyit ettirdikten sonra, kaseti alıp büroya geldim. Hemen yazımı hazırladım. Sonra CNN Türk ile konuştum. Onlar da çekimi Danimarka TV’sinden satın aldılar. CNN Türk ile anlaştım. Hürriyet’te manşet olan haber piyasaya çıktıktan sonra onlar da haberi döneceklerdi. Ve öyle oldu. 9 Nisan 2003 günü Hürriyet’te “ÖNCE UYUTALIM SONRA UNUTALIM” manşeti ile yayınlanan haberde, kasetteki konuşmalar tam metni ile ön sayfa ve 14’üncü sayfada yer aldı. Kasette, Danimarka Dışişleri Bakanı Per Stig Möller Almanya dışişleri Bakanı Fischer ile yaptığı görüşmeleri Başbakan Rasmussen’e anlatıyordu. Konuşmalarınbir kısmı aynen  şöyle:

Rasmussen: Türkiye zirvenin ana maddelerinden birini oluşturuyor

Möller: Türkiye uzun süre bekletilirse, bu bekleyiş Türkiye'yi İslam dünyasına itebilir. Almanlar'ın içeride ve dışarıda söyledikleri birbirini tutmuyor. Joschka Fischer ile görüştüm. 12 saat içinde üç kez fikir değiştirdi. Önce Türkiye'nin birliğe tam üyeliğini istemediklerini, Türkiye'nin dışarıda tutulması gerektiğini söyledi. Sonra benden kendisi için Türkiye'ye karşı bir oyalama formülü bulmamı istedi, daha sonra da ‘unutalım’ dedi.

Rasmussen: Tarih konusunda çok dikkatli olmamız gerekiyor. Bir çok konuyu dikkate almalıyız. Tarih için tarih istiyorlar. Birlik içinde değişik görüşler var. Şartlı tarih verilmesini isteyenler var. Bazıları Türkiye'nin AB'ye yaklaştırılmasını istemiyor. Bazıları bugünkü durumun devam etmesini istiyor.

***

(Ziyaretten sonra Başbakanlık binasında zirve hazırlıkları)

Rasmussen: Türkler zirveyi Türk zirvesi yapmak istiyorlar.

Bürokratlar: Biz bugünkü durum üzerinden politika yürütelim. Mevcut rayda yürütelim. Sonra bunun kavgası olabilir. Tarih için tarih verilebilir.

Rasmussen: Normal prosüdür uygularsak, 2004'ten önce bir değerlendirme yapmamız gerekiyor.

***

(Zirve'nin birinci günü. Başbakanlıkta bürokratlar Abdullah Gül'ün randevu talebinde bulunduğunu söylüyorlar. Başbakan Rasmussen ise vaktinin olmadığını belirterek, randevu talebini kabul etmiyor. Ancak bürokratlar Bush'un defalarca telefon ederek, Türkler'in Birliğe bir an önce alınması konusunda ısrarlı davrandığını söylüyorlar.)

Bürokratlar: Abdullah Gül'e kısa da olsa bir zaman ayırmanız gerekiyor. Sonrasını düşünün. Bu bir yatırımdır.

Rasmussen: Peki kısa bir görüşme olur. Bush ile görüştüm. Ama taleplerini kabul etmedim. Öyle herkesin söylediğini yapmamız mümkün değil.

***

(Rasmussen, Abdullah Gül ile görüşüyor. Daha sonra 15 ülke Türkiye'ye 2004 aralık ayı tarihinin verilmesi konusunda anlaşıyor. Toplantıdan sonra Başbakan Rasmussen, Möller ve bürokratlar ile görüşüyor.)

Rasmussen: Bu kararı Türkler basından öğrenmesin. Basından önce Dışişleri Bakanı Möller kararı Türk meslektaşına söylesin.

***

(Karar Türk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'a anlatıldıktan sonra başbakan Möller ve bürokratları ile tekrar biraraya geliyor.)

Rasmussen: Türkler ne dediler, kararı nasıl karşıladılar?

Möller: Çok şaşırdılar. Hayal kırıklığına uğradılar. Onlara durumu anlatmaya çalıştım. Sen (Rasmussen'e diyor) onlara tarih konusunda ısrarlı olmamaları için çok söyledin. Çok sarsıldılar.

Rasmussen: İsterlerse 2004'ü bir tarih olarak kabul etsinler.

Möller: Bunu bir zafer olarak kabul ettiremeyiz. Türk meslektaşım Türkiye'nin dostları ile görüştüklerini ve dostlarının ümit verdiğini, verilen kararı anlayamadığını söyledi. Kararı Gül'e bildirecek.

Rasmussen: Masada onların dostlarından hiç biri yoktu. Kimse Türkiye'yi desteklemedi. Ben onlara tarih konusunda ısrarlı olmamalarının Türkiye'nin yararına olacağını anlatmaya çalıştım, anlamadılar. Tarih konusunda ısrar ettiler. Şimdi Türkiye'nin durumu sadece 2004 Aralık zirvesinde görüşülecek. Türkiye'yi birliğe istemeyenler, o zaman da bir bahane bularak karşı çıkacaklar ve bu iş uzayacaktır. Tarih verilmeseydi, 1999'dan beri devam eden durum devam edecek ve 2003 yılı içinde ve 2004 yılı ilk 6 ayında Türkiye'nin durumu sürekli ele alınacak ve müzakere şansı doğacaktı. Şimdi 2004'e kadar Türkiye konusu kapanmıştır.   

Bu haberle, Rasmussen ile Möller’in, Danimarka ile Almanya'nın arası bozuldu. Möller kaset bana verildiği için bozulmuş, Rasmussen’den intikam almak için dönem başkanlığı sırasında tuttuğu günlük raporları Thomas Lauritzen ve Michael Ulvemann adındaki gazetecilere açarak, intikam almıştı. Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Rudolf Schmidt'in, Türkiye'nin üyeliği hakkında önce ‘‘uyutalım’’ sonra da ‘‘unutalım’’ dediği öne sürülen Alman Dışişleri Bakanı Joschka Fischer'i temize çıkarmak için yürüttüğü yoğun diplomasinin ardından, Almanya Dışişleri'nin Danimarka Dışişleri Bakanı Möller ve Başbakan Rasmussen'i arayarak sitemde bulunduğu ortaya çıktı.

Fischer'in Danimarka'ya ‘‘Kulislerde konuşulanların çekimine ve yayınlanmasına neden izin verdiniz’’ şeklinde çıkıştığı öğrenildi. Danimarka'nın en büyük ticaret ortağı olan Almanya ile arasının bozulması, Başbakanlık ile Dışişleri Bakanlığının arasını da açtı. Dışişleri Bakanı Möller'in Başbakan Rasmussen'i suçlayarak ‘‘Biz size böyle bir çekime izin verilmemesi konusunda uyarıda bulunmuştuk. İzni siz verdiniz. Şimdi bizim haklı olduğumuz ortaya çıktı’’ dediği belirtildi. Danimarka basını da Hürriyet’in haberine günlerce geniş yer ayırdı. Danimarka'nın Ekstra Bladet gazetesi, kasetteki konuşmaların Hürriyet tarafından ortaya çıkarıldığını yazdı. Konuşmaların Danimarka ve Alman ilişkilerinden sonra Danimarka - ABD ilişkilerini de zedelediğine dikkat çeken gazete şöyle yazdı:

‘‘Türkiye'nin en büyük gazetesi Hürriyet, savaş haberlerini iç sayfalara çekerek, ortaya çıkardığı kasetin içeriğinde Başbakan Rasmussen ve Dışişleri Bakanı Möller arasında geçen konuşmaları manşete aldı. Bu olaydan sonra Danimarka-Almanya ilişkileri bozuldu ve Almanya özel konuşmaların çekimine izin veren Başbakan Rasmussen'e kızdı. Ayrıca kasette, Bush'un, Türkiye'nin bir an önce AB'ye üye alınması konusunda Başbakan Rasmussen'e yaptığı baskı konusunda Rasmussen'in Bush'la ilgili ‘herkesin dediğini yaparsak bir yere varamayız. Bize kimse baskı yapamaz' şeklindeki sözleri de ABD'yi kızdırdı.’’

Bu olaylar nedeniyle Rasmussen'in koltuğu sallandı. Ama Rasmussen Türk siyasetçiler gibi bana kızmak yerine bu haberimi takdir ettiğini söyledi. Haberim şimdi IPC (Uluslararası Basın Merkezinde) asılı.   

İşte benim bu yazım, AB içinde Türkiye’ye karşı oynanan oyunları sergileme açısından en güzel örneği teşkil ediyordu. Elde, çekilmiş görüntülerin orijinal kaseti vardı. Kaseti hala saklıyorum. Bu kaset benim ortaya çıkardığım oyunların sadece bir parçası. Daha kimbilir bilmediğimiz ne oyunlar dönüyor. Rasmussen’in dediği gibi Masada hiç dostumuz yoktu. Sadece Almanya ve Fransa’da değil, Danimarka ve bir çok AB ülkesinde, Türkiye’ye tam üyelik yerine imtiyazlı bir ortaklık verilmesi görüşü ağır basıyor. Görünen o ki, sonuç ta o olacak. Önemli olan Türk kamuoyunu doğru bilgilendirmek. Oynanan oyunları da doğru anlayıp, AB ve AB üyesi ülkelerle ilişkilerimizi, onların oynadığı kurallarla oynayarak yürütmek. Şayet onlar oyun içinde penaltı kurallarını değiştiriyorlarsa, biz de golü atabilmek için kuralları değiştirmesini bilmeliyiz. 

Kaynak: DHA

Son Dakika Dünya 6 Yıl Önce Yazmıştım - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement