Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Türkiye'nin zor ama fırsatlarla dolu bir coğrafyada yer aldığını belirterek, "Ülke olarak bölgemizde barışı, istikrarı, dayanışmayı ve demokrasiyi her zaman ve her zeminde savunuyoruz" dedi.
Yazıcı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Milletlerarası Ticaret Odası (ICC) ev sahipliğinde gerçekleştirilen "Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye" konulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye ve dünya ekonomisine ilişkin değerlendirmeler yaptı.
Türkiye'nin coğrafi ve ekonomik avantajlarına değinen Yazıcı, "Türkiye, dört saatlik uçuş ile 50 ülke ve 1,5 milyar insana, 23 trilyon dolarlık bir pazara kolayca ulaşılabilecek bir imkan sunmaktadır. Türkiye aynı zamanda, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar gibi çalkantılı bir coğrafyanın ve dünyanın en önemli ticaret ve enerji hatlarının kesiştiği bir kavşak noktasında yer almaktadır. Bu anlamda, zor ama fırsatlarla dolu bir coğrafyada bulunuyoruz. Ülke olarak bölgemizde barışı, istikrarı, dayanışmayı ve demokrasiyi her zaman ve her zeminde savunuyoruz. Dünyanın herhangi bir yerindeki gerilim, esen hafif bir rüzgar, dünya genelinde bir fırtınaya dönüşebilmektedir. Yerel refahın, yani ülkelerde sağlanan ekonomik ve siyasi istikrarın varlığı aslında küresel refahın varlığına bağlıdır" ifadelerini kullandı.
Bu etkinin dünya ticaret ve büyüme rakamlarında açık biçimde görüldüğünü dile getiren Yazıcı, "İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki 70 yıllık dönemini değerlendirdiğimizde, dünya ticaretinin çoğunlukla istikrarlı bir büyüme içinde olduğunu söyleyebiliriz. Bu sürede sadece kriz dönemlerinde daralmalar yaşanmıştır. Bu daralmalar en fazla yüzde 6 civarındaydı. Ama 2009 yılında dünya ticaret hacmi yüzde 23 civarında daralmıştır. Yani, 2009 küresel krizi son 70 yılda dünya ticaret hacminde yaşanan en büyük daralmaya sebep olmuştur" değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Yazıcı, bu büyük daralmanın ardından küresel ticaretin yeniden toparlanma sürecine girdiğine işaret ederek, buna rağmen, ICC'nin özellikle Euro Alanı'ndaki krizden kaynaklı riskler nedeniyle 2013'e ilişkin dünya ticaretindeki büyüme beklentisini yüzde 3,3'e düşürdüğünü hatırlattı.
-"Dünya ekonomisi büyüme tahminlerindeki binde 1'lik düşüş, 86 milyar dolara karşılık geliyor"
Katılımcılara dünya ekonomisinin büyüme rakamları hakkında da bilgiler veren Yazıcı şunları kaydetti:
"Dünya Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'sı (GSYH) 2013 yılı için 86 trilyon dolardır. Dünya ekonomisinin 2013'te büyüme oranı yüzde 2,6'dan yüzde 2,4'e revize edildi. 2014 için yüzde 3,2 olarak öngörülen büyüme oranı ise yüzde 3,1 olarak düşürüldü. Dünya ekonomisinin büyüme tahminlerindeki binde 1'lik bir düşüş, bugün için 86 milyar dolara karşılık gelmektedir. Bu rakam, yani 86 milyar dolar, dünya hasıla sıralamasının en altındaki 35 ülkenin Gayri Safi Yurt İçi Hasılalarının toplamına eşittir. Dünya üzerinde 112 ülkenin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası da 86 milyar dolardan daha düşüktür. Projeksiyonlara göre, gelişmekte olan ekonomiler, ihracatta ve ekonomik büyümede gelişmiş ülkeleri geride bırakacaktır."
Yazıcı, Türkiye ekonomisinin son 16 çeyrektir arka arkaya kesintisiz bir şekilde büyüdüğüne, dikkati çekerek, 2013 yılının ilk 9 aylık döneminde büyüme oranının ortalama yüzde 4 olduğunu anımsattı.
Kredi derecelendirme kuruluşu Moodys'in '2013-2015 Küresel Görünüm Raporu'na göre, 2014 yılında Türkiye'nin yüzde 3,5 ile yüzde 4,5 arasında bir büyüme oranı yakalayarak dünyanın önde gelen 20 ekonomisi arasında beşinci sırada yer alacağı öngörüsünü paylaşan Yazıcı, "Ülke olarak Orta Vadeli Programımızda büyümemizi 2014 yılı için yüzde 4, 2015 ve 2016 yılları için ise yüzde 5 olarak hedefledik" dedi.
"Kişi başına düşen milli gelir 2013'te 10 bin 818 dolara yükseldi"
Türkiye'nin dünyanın 16'ncı, Avrupa'nın ise 6'ncı büyük ekonomisi olduğuna değinen Yazıcı, ülke olarak yakalanan büyüme performansının en önemli ayağını, 2002 yılından bugüne daha da sağlamlaştırdıkları makroekonomik altyapının oluşturduğunu söyledi.
Türkiye'de 2002 yılında kişi başına düşen milli gelir 3 bin 492 dolar iken bu rakamın 2013'te 3 kattan fazla artarak 10 bin 818 dolara yükseldiğine dikkati çeken Yazıcı, şöyle devam etti:
"Ekonomik büyümenin yaşanması ve kişi başı milli gelirin reel olarak artması şüphesiz ki vatandaşımızın refahının arttığının bir göstergesidir. Gayri Safi Milli Hasılamız 2002 yılında 230 milyar dolar iken 2013'te 3,6 katına çıkarak 822 milyar 800 milyon dolara yükseldi. Krizin en yoğun hissedildiği 2009 yılının ikinci çeyreğinden bugüne kadar yaklaşık 4 milyon kişiye ilave istihdam sağladık. OECD sınıflamasına göre Türkiye'de işsizlik oranı 2012 yılı ikinci çeyrek itibariyle ilk defa OECD ortalamasının altına indi. Uluslararası Ticaret Örgütü verilerine göre Türkiye dünya mal ihracatında 32'nci, dünya mal ithalatında ise 21'inci sırada yer almaktadır. İhracatımız 2002 yılında 36,1 milyar dolardı, 2013'te 4,2 kat artarak 151 milyar 900 milyon dolara çıktı. Dış ticaret hacmimiz 2002 yılında 87 milyar dolarken, 2013'te 403 milyar dolara ulaştı. Bu süre zarfında ihracatımız küresel çapta dünyanın dört bir yanına yayıldı. Sadece belli ülkelere değil, dünyanın en ücra, en uzak ülkelerine ulaştık. Müteahhitlik hizmetlerinde Çin'den sonra dünyada en fazla iş yüklenen ülke olduk."
Teknoloji sayesinde ulaştırma ve iletişim maliyetlerinin azalmasının, bugünkü küresel ticaret sisteminin arkasındaki belirleyici gücü oluşturduğuna dikkati çeken Yazıcı, ticaretin hızını etkileyen bir diğer önemli mekanizmanın ise gümrükler olduğunu söyledi.
OECD'ye göre dünya ticaretinde maliyetlerin yaklaşık yüzde 15'ini gümrük işlemlerinin oluşturduğuna işaret eden Yazıcı, "Bu oranda yüzde 1'lik bir azalma, dünya ekonomisine yaklaşık 40 milyar dolarlık bir katkı sağlamaktadır. Dünya Bankası'na göre, bir ülkede ihracat maliyetlerindeki yüzde 10'luk bir azalma, ülkenin toplam ihracatında yüzde 4,7'lik bir artış sağlamaktadır. Ülkemizi, dünyada ticaretin en kolay ve en güvenli yapıldığı ülkelerden biri haline getirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bakanlık olarak hedefimiz, tüm gümrük işlemlerinde maliyetleri düşürmektir. Bunun için elektronik sistemleri esas alan ve sınır geçişlerini hızlandıran proje ve faaliyetleri hayata geçiriyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması'nın, Türkiye'nin ve Bakanlık olarak kendilerinin öncelikli gündem maddelerinden biri olduğunu vurgulayan Yazıcı, "Yaptığımız yasal düzenlemelerle ülkemizin bu konuya ilişkin gümrük mevzuatını Avrupa Birliği gümrük mevzuatı ile uyumlu hale getirdik. Gümrüklerimizle ilgili tüm alanlarda olduğu gibi bu konuda da Dünya Gümrük Örgütü ile entegre biçimde çalışıyoruz" dedi.
Yoksulluğun dünyadaki en büyük sorunlardan biri ve pek çok sorunun da kaynağı olduğunu ifade eden Yazıcı, "Dünya nüfusunun yüzde 46'sı yani 2 milyar 500 milyon insanın günlük geliri 2 dolar olan yoksulluk sınırının altındadır. 1 milyar 200 milyon insan ise günlük 1 dolar olan açlık sınırının altında yaşamaktadır. Hemen altını çizerek ilave etmeliyim, Türkiye'de günlük 1 doların altında yaşayan hiç kimse yoktur" diye konuştu.
Yazıcı, dünyada her yıl 1 milyar 300 milyon ton gıda israf edildiği bilgisini vererek, "Bu israfın ekonomik değeri 1 trilyon dolardır ve dünya gıda üretiminin üçte biridir. Gelişmekte olan ülkelerde yılda 150 milyon ton buğday heba olmaktadır. Bu kayıp ise, tüm fakir ülkelerdeki açlığı ortadan kaldırabilecek buğday miktarının altı katına karşılık gelmektedir. Bu rakamlar şunu gösteriyor, dünya ekonomisinin öncelikli ihtiyacı, adaletli bir ekonomik yapının tesis edilmesidir. Dünya bu durumu görmezden geldiği müddetçe, hiçbir ülkenin kendi refahını tam olarak sağlaması mümkün değildir. Bu nedenle tüm dünyada giderek yükselen siyasi ve ekonomik gerilimi azaltmanın yollarını bulmalıyız" değerlendirmesinde bulundu.
"ICC Küresel ticaretin önemli bir aktörüdür"
ICC'nin küresel ticaretin önemli bir aktörü olduğunu belirten Yazıcı, bu bağlamda ICC'nin iş dünyasının beklenti, talep ve ihtiyaçlarını en üst düzeyde hükümetlere ileten önemli bir organizasyon olduğunu söyledi.
Son küresel kriz döneminde de ICC'nin önemli işlere imza attığını hatırlatan Yazıcı, "Özellikle G-20 Londra zirvesi sonrası küresel finansal istikrarın sağlanmasına yardımcı olmak amacıyla kurulan G-20 Danışma Grubu ve B-20 İş Zirvesi çok önemli adımlardır. TOBB'un G-20 Danışma Grubu'nda yer almasını çok önemsiyoruz. Türkiye, küresel ekonomik sistemin bir parçasıdır. 2015'te Türkiye'nin G-20 Dönem Başkanlığı ile, bu sürecin daha da güçleneceğine inanıyoruz. Dünya ekonomisini 'takım oyunu' gibi düşünmek zorundayız. Gerilim ekonomisinden ziyade işbirliği ekonomisine gitmeliyiz. Bu işbirliğinin anahtarı da ticaret odalarıdır. Ticaret, kültür köprüleri kurmak, dünyaya, insanlığa hizmet etmek demektir" ifadelerini kullandı. - İstanbul
Son Dakika › Ekonomi › Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye' Paneli - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?