Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Dr. Hakkı Gürsöz, Amerika'daki Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) kurumunun muadili olan Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı'nın (TÜSEB) kuruluş aşamasında olduğunu belirterek, "TÜSEB'in kanunu geçti, kuruluş süreci başladı. 2017 yılı Türkiye Sağlık Enstitüleri'nin atılım yapacağı, kendini sağlık alanında hissettireceği yıl olacak." dedi.
Gürsöz, CPhl İstanbul Fuarı'nın açılışında yaptığı konuşmada, ilaç sanayisinin kabuk değiştirdiğini, TÜSEB'in sağlık sektörüne pek çok alanda dinamizm getireceğini kaydetti.
Amerika'daki Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) kurumunun muadili olan Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı'nın (TÜSEB) kuruluş aşamasında olduğunu dile getiren Gürsöz, kurumun sağlık bilim ve teknolojileri alanında ülke ihtiyaçları doğrultusunda sağlık araştırmalarını koordine ederek iş birliği ağları kuracağını belirtti.
Gürsöz şunları söyledi:
"TÜSEB'in kanunu geçti, kuruluş süreci başladı. İnşallah 2017 yılı Türkiye Sağlık Enstitüleri'nin atılım yapacağı, kendini sağlık alanında hissettireceği yıl olacak. Onlarla her hafta, bazen haftada 2 kez toplantı yapıyoruz. Artık TÜSEB'in devreye girmesi gerekiyor burada. O ekosistemin oluşumuna katkı sunması, altyapısını oluşturması gerekiyor.
TÜSEB devreye girdikçe sektör dönüşümü daha fazla hissedecek. TÜSEB'le ortak çalışmalar yürüyecek, finansman noktasında sektöre destek sağlanmaya başlanacak. 2017 artık TÜSEB'in bu anlamda hayatımıza girdiği bir yıl olsun diye temenni ediyoruz."
"Her 1 puanlık kapasite artışı 100 istihdam getirebilir"
Kamunun ilaç ve tıbbi cihazlar alanındaki vizyonunu paylaşan Gürsöz, "Birinci stratejimiz Türkiye'de üretebileceğimiz ürünleri burada üretmek. Ülkemizde gerek çok uluslu şirketlerimize ait üretim yerleri olsun, gerekse milli sermayeyle kurulmuş şirketlerimize ait üretim yerleri olsun, en gelişmiş standartlarda üretim yapabilecek bir altyapımız, kapasitemiz var. Bununla da iftihar ediyoruz. Ancak ilaç üretiminde atıl bir kapasitemiz var, 100 birimlik kapasitemizin şu anda 65'ini, 70'ini kullanıyoruz. Kullanmadığımız kurulu ama kullanılmayan atıl bir kapasite var. Bunun harekete geçirilmesi gerekli." diye konuştu.
Her 1 puanlık kapasite artışının 50 ile 100 arasında istihdam artışı getirebileceğini aktaran Gürsöz, "Kapasite artışı değer zincirini komple harekete geçirecek. Ancak buradaki hassas nokta, bu işin doğru anlatılması gerekiyor. Doğru anlaşılmak istiyoruz. Bu alandaki çağrımız çok şükür olumlu karşılık buldu. Bir takım stratejik ortaklık anlaşmaları, iş ortaklıkları imzalanıyor. Kapasitemizi inşallah 90'lara doğru taşıyacağız." ifadelerini kullandı.
"Sektör biyoteknoloji araştırma merkezleri kurdu"
Gürsöz, kabuk değiştiren ilaç sektörünün dünya pazarıyla rekabet edebilmesi için ihracat odaklı bir büyüme stratejisi izlemesi gerektiğini kaydetti. Kamunun sektördeki değişime öncülük etmekten kıvanç duyduğunu anlatan Gürsöz, "Gittiğimiz yerlerde yatırımcılarımızı da yanımıza alalım, kendimizi anlatalım, oralarda iş yapalım istiyoruz." dedi.
Türk ilaç sektörünün yüksek katma değerli üretime geçebilmesi için gerekli adımların atılması gerektiğini söyleyen Gürsöz, "Bu dönüşümü nasıl yapacağız? Bunu yapabilmemiz için 3-4 unsurun birlikte çalışması gerekiyor. Akademi-üniversite kesiminin, sektörün ve kamunun adımlar atması gerekli. Burada sektör eğitim ve altyapı anlamında adımlar attı. Biyoteknoloji araştırma merkezleri kurdu, personelini içeride ve dışarıda eğitmeye devam etti." değerlendirmesini yaptı.
"İlaçta gelişimin temel lokomotifi Ar-Ge yatırımları"
CPhI İstanbul 2017'nin resmi ortağı İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS) Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, Türkiye ilaç sektörünün uzun yıllara dayanan köklü üretim kültürü, güçlü altyapısı, ileri teknolojik imkanları ve nitelikli insan kaynağı ile çok önemli bir endüstriyel güce sahip olduğunu söyledi.
Barut, "Endüstrimizin Türkiye ekonomisinde çok stratejik bir yeri var. İEİS olarak en çok üzerinde durduğumuz konu, ilaçta gelişimin temel lokomotifi olan Ar-Ge yatırımları. Endüstrimiz bu konuda son derece duyarlı ve bilinçli bir şekilde hareket etmektedir. Ar-Ge'ye giderek daha çok pay ayrılmakta, akredite Ar-Ge merkezi sayımız yıldan yıla artmaktadır. Halen 21 Ar-Ge merkezi ile sektörümüz bu alanda önemli bir noktaya ulaşmıştır." bilgilerini verdi.
"Biyoteknoloji ülkemizin rekabet gücünü artıracak"
Dünyada toplam ilaç pazarında yüzde 20'den fazla bir paya sahip olan ve sektörün geleceğini şekillendireceği artık tüm çevrelerce kabullenilen biyoteknoloji konusunun da İEİS'in odaklandığı alanlardan biri olduğunu vurgulayan Nezih Barut, biyoteknolojinin, CPhI İstanbul'la eş zamanlı gerçekleştirilen konferansın da teması olduğunu belirtti. Barut, "Yüksek katma değerli biyoteknolojik ilaçların ülkemizde geliştirilmesi ve üretilmesi bilgi ve teknoloji birikimimizi artıracak, cari açığımızı azaltacak, endüstrimizin rekabet gücünü artıracaktır." diye konuştu.
"İthal ettiğimiz ürünlerin Türkiye'de üretilmesi büyük önem taşıyor"
Yurt içi üretim ve ihracatın önemine de değinen Barut şöyle konuştu:
"Halihazırda ülkemizde üretmekte olduğumuz, ancak bir taraftan da ithal ettiğimiz ürünlerin Türkiye'de üretilmesi büyük önem taşıyordu. Yurt içi üretim konusunda Sağlık Bakanlığı ve SGK tarafından hayata geçirilen uygulamayı yakından takip ediyor, memnuniyetle karşılıyoruz.
Bu uygulama, muhakkak ki üretimdeki artış eğilimine olumlu yansıyacak ve ülkemizin dış ticaret açığının azaltılmasında önemli rol oynayacaktır. Endüstrimiz için kritik önem taşıyan konulardan bir diğeri de ihracat. İlaç ihracatımız son 6 yılda yüzde 43 düzeyinde arttı. Sektörümüz bugün Avrupa Birliği, Bağımsız Devletler Topluluğu, Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkeleri başta olmak üzere 150'den fazla ülkeye ihracat yapmakta ve ekonomimize değer katmaktadır."
Son Dakika › Ekonomi › Tüseb Sağlıkta Ağırlığını Hissettirecek' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?