Zoell"İck: Türkiye 10 Yıl Öncesine Göre Çok Daha İyi Durumda

Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, Türkiye'nin 10 yıl öncesine göre çok daha iyi bir durumda olduğunu söyledi Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, Türkiye'nin 10 yıl öncesine göre çok daha iyi bir durumda olduğunu söyledi.

Türkiye'deki temaslarını değerlendirmek üzere International Finance Corporation'ın (IFC) İstanbul ofisinde bir basın toplantısı düzenleyen Zoellick, konuşmasına Diyarbakır Silvan'daki terör saldırısında şehit olan 13 asker için başsağlığı dileyerek başladı.

Türkiye'de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile harika görüşmeleri olduğunu söyleyen Zoellick, hükümeti gösterdiği güçlü başarılardan dolayı taktir etmek istediğini dile getirdi. Türkiye'yi ziyaretinde asıl amacının, buradaki zorluklar hakkında bilgi edinmek ve Dünya Bankası'nın bu konuda nasıl yardımcı olabileceğini görmek olduğunu ifade eden Zoellick, bu kapsamda reformlarla ilgili daha iyi bilgi almaya çalıştığını, ulusal istihdam projesi, eğitimin iyileştirilmesi, enerji güvenliği konularını konuştuklarını söyledi.

-"BAŞBAKAN, KONUT SEKTÖRÜNE İLİŞKİN PLANLARINDAN KAPSAMLI OLARAK BAHSETTİ"-

Zoellick, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın özellikle konut sektörüne ilişkin kapsamlı planlarından bahsettiğini, yine gayrimenkul satın alımları ile ilgili konuları konuştuklarını kaydetti. Başbakan ile görüşmelerinde Türkiye gündemine değindiklerini açıklayan Zoellick, "Fakat bunun yanı sıra bölgesel ve küresel konuları da ele aldık. Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da meydana gelen değişim sürecinde nasıl birlikte çalışabiliriz, işbirliği yapabiliriz, bununla ilgili olarak görüştük. Yine Afganistan'daki güvenlik meselesi gibi konular gündemimizdeydi" diye konuştu.

Zoellick, Başbakan Erdoğan'ın İstanbul'u Finans Merkezi haline getirmek arzusu olduğundan bahsettiğini, yine İstanbul'un IFC'nin Washington dışındaki en önemli operasyon merkezi olduğunu kaydederek, "2. 6 milyar dolarlık IFC yatırımlarını Türkiye'de ele alıyorlar. Bu, bizim küresel olarak iş akışımızın da üçte birini teşkil ediyor. Böyle bir operasyon biriminin IFC'nin yerelleşmesi konusunda nasıl yardımcı olabileceği ve İstanbul'u da bir finans merkezi haline getirebileceği konusunda önem taşıyor" dedi.

-"BAŞBAKAN, ANAYASA HAZIRLIĞINDAN MUHALEFETİN DE DESTEĞİNİ ALMAK İSTİYOR"-

Toplantının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Zoellick, anayasaya ilişkin bir soru üzerine, "Türk toplumunda askeri dönemde geliştirilen bir anayasnın alınıp, sivil demokratik topulum destekleyecek şekilde konuşuluduğun biliyorum. bu türk halkına kalmış bir konu. Benim anladığm ve sivil toplum kuruluşlarının söylediğine göre, Anayasa'nın hazırlanmasında tüm toplumu kapsayacak şekilde bir sürecin uygulanması isteniyor. Bir taslak bile sayılamayacak bir belge hazırlanmış aslında. Sayın Başbakan, muhalefete de bu konuyu götürüp, onların da desteğini almak istediğini söyledi. Bu ileriye götürülmesi gereken bir konu ama Türk halkı için önemli bir konu" yanıtın verdi.

-ASGARİ ÜCRET KONUSU-

Asgeri ücret konusuna ilişkin olarak Zoellick, "Biz, hükümetle birlikte çalışarak bir takım ek istihdam ve iş esneklik konuların ele aldık. Bu konuyla ilgili olarak Başbakan Yardımcısıyla da görüştük. Özellikle sosyal koruma ve kıdem tazminatları arasında bir denge tutturulması, bir takım değişiklikler yapılması gerekiyor. Biz, diğer ülkelerin tecrübelerini buraya getirebiliriz. Asgeri ücretle ilgili ne işi yaramış, ne yaramamış bunu görebiliriz" dedi.

-"YUNANİSTAN İLE İLGİLENMİYORUZ"-

Dünya Bankası'nın Yunanistan'a kredi verme düşüncesinin olup olmamasına ilişkin olarak Zoellick, Yunanistan konusunda politikalarında bir değişiklik olmadığnı belirterek, "Son 30 yıldır onlarla ilgilenmiyoruz, gelişmekte olan ülkelerle ilgileniyoruz. Basından duyduğum kadarı ile Almanya ve Fransa bu konuda karar almış, fakat detaylarını bilemiyorum. Ben, büyük bir memnuniyetle şunu görüyorum, Euro bölgesindeki ülkelerin biraraya gelmesi çok güzel. Çünkü bu artık bu, daha riskli bir noktaya gelmiş durumda. Özellikle pek çok Euro bölgsesi dışındaki ülkelerde bir takım endişeler var. Etkili bir çözüm gelecek mi, gelmeyecek mi bilemiyorum. Buradaki çözüm etkili olacak mı? Burada bir dizi farklı bileşen söz konusu. Yunanistan'ın borcu var, rekabet gücü var. Sadece borç meselesi değil, bankacılık sistemiyle ilgili yapılması gereken çalışmalar var. Avrupa'daki bankalar ve Avrupa Merkez Bankası'da müdahil olacak. O nedenle bütün bu farklı unsurlara tek tek hitap eden farklı bir paket olması lazım" dedi.

-"İHRACATIN YÜZDE 50'Sİ AB'YE YAPILIYOR, OLASI BİR KRİZ TÜRKİYE'Yİ DE ETKİLER"-

Avrupa ülkelerindeki krizin Türkiye'ye ne kadar yakın ya da uzak olduğunun sorulması üzerine Zoellick, Türkiye ihracatının yüzde 50'sinin AB ülkelerine gittiğini hatırlatarak, "O yüzden AB'deki ekonomik sorunlar tabi ki kaçınılmaz olarak Türkiye'yi de etkileyecektir nihayetinde" dedi. Türkiye'ye, Avrupa'dan gelen doğrudan yabancı yatırımlarda bir düşüş olduğunu da hatırlatan Zoellicik, "Bu da Avrupa'daki durumla ilgili. Fakat, şunu söylemek istiyorum; Türkiye'nin durumu şu anda geçmişe kıyasla çok daha iyi. Çünkü Türkiye artık ekonomik ilişkilerini genişletti. Türkiye'ye belki 10 yıl önce gelmiş olsaydım, belki odaklanacağım ilk konu AB ile ekonomik ilişkiler olurdu. Fakat şimdi geldiğimizde artık Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki iş olasılıklarını ve fırsatlarını konuşuyorsunuz. Özellikle özel sektördeki aktörlerle konuştuğumuzda onların Rusya'daki, Orta Asya'daki, Doğu Avrupa ülkelerindeki yatırımlarından bahsettik. Türkiye için artık daha geniş tabanlı bir uluslararası bağlantılar ağı kurulmuş durumda. Geçmişe kıyasla da artık. daha güçlü, daha dayanıklı bir iç ekonominiz var. O yüzden bence, Türk yetkililerinin tabi ki neler olup bittiğini çok yakından izlemeleri akıllıca olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

-"TÜRİKYE, KÜRESEL EKONOMİNİN BİR PARÇASI"-

Dünya Bankası olarak, AB'deki yeni ülkelerle de çalıştıklarını anımsatan Zoellick, olası bir yeni krize ilişkin olarak, böyle bir durumdaki tehlikenin, bu etkinin yayılması ve katlanması olduğunu, buna hassas olmak gerektiğini, Türk hükümetinin de bunu düşünmesi gerektiğini, fakat şu anda Türk hükümetinin de, çok güçlü büyüme durumunda olduğu için bunu da düşündüğünü vurguladı. Türkiye'nin küresel ekonominin bir parçası olduğuna işaret eden Zoellick, "O yüzden küresel olarak meydana gelen konular, Türkiye'yi de etkileyecektir. O yüzden rekabetçiliğinin olması ve uyum sağlama esnekliğine sahip olması gerekiyor. Türkiye'de zaten, bu yolda ilerliyor" diye konuştu.

-"CARİ AÇIK ANLAŞILABİLİR BİR DURUM, ÇÜNKÜ TÜRKİYE BÜYÜDÜKÇE İTHALATI ARTIYOR"-

Makroekonomik konularda iki konuya dikkat edilmesi uyarısında bulunan Zoellick, bu iki konunun cari açık ve enflasyon olduğunu söyledi. Enflasyon nispeten daha iyi yönetilebilir olduğundan bahseden Zoellick, şunları söyledi:

"Hükümetle de görüşme yaptık, bütçe gelecek ve mali politikalar buna göre ayarlanacak. Fakat şu anda cari açığın olması bir taraftan anlaşılabilir bir durum. Çünkü Türkiye büyümeye devam eden bir ülke. Büyümeye devam ettikçe daha fazla ithalat yapıyor. Fakat, şu anda hükümet şunu yapmak istiyor ki biz de bunu hiç şüphesiz destekleyeceğiz. Cari açık sorunuyla ilgili bir takım yapısal sorunları çözmek istiyor. Eğer enerji verimliliğini artırabilirseniz ve alternatif enerji kaynaklarını kullanabilirseniz o zaman enerji ithalatını da kesmiş olabilirsiniz. Diğer önemli faktör de cari açığın bileşenleri. Doğrudan yabancı yatırım geliyorsa ve uzun vadeye yayılan yatırımlar geliyorsa o zaman ekonomiye şoklardan uzak olacaksınız. İş dünyası için de çok daha iyi ortam olacak. O yüzden sizi bu konuda temin ederim, hükümet bu konulara odaklanıyor ve hükümetin bu konudaki çabalarını da destekliyoruz. Çünkü zaman yayılan ve yapısal çözüm önerileri üzerinde duruluyor. "

-ANAYASA KONUSU-

Bir gazetecinin, "Anayasa hazırlığına ilişkin taslak dahi olmayacak bir belge dediniz. Bunu açıklar mısınız? şeklindeki bir soru üzerine Zoellick, "Bir konuyu açıklığa kavuşturalım, TÜSİAD, Anayasa konusunda ki buna bir çalışma belgesi adını veriyorlar, bir çalışma belgesi hazırlamış. Akademisyenlerle istişareler yapılmış, güçler ayrılığı ya da dinler ayrılığı gibi bir konular var. Bir çalışmasını da hükümetle paylaşmış. Ben nasıl bir karar verileceği konusunda yorumda bulunanam. Fakat, toplumu sürece katarsanız, o zaman bu süreç çok daha sağlıklı yürür. Sayın Başbakan şunu da söyledi: Bu sürece herkes katılmalı, medya da" karşılığını verdi. - İstanbul