Mursi döneminin Mısır Milli Güvenlik Komitesi Genel Başkanı Rıza Fehmi, "Darbenin stratejik arka planını ifade etmek istersek, bir cümleyle Mısır halkının iradesini kırmak olarak niteleyebiliriz" dedi.
Fehmi, Rabia Platformu tarafından "14 Ağustos Dünya Rabia Günü" dolayısıyla Feshane'de düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada, bu önemli programı Mısır darbesinin üzerinden geçen 1 yıllık süre sonunda tertip edenlere şükranlarını sundu.
Dünyada özellikle İslam aleminde yaşanan da arka planında muhakkak bir takım stratejik ve teknik hedeflerin olduğunu belirten Fehmi, darbenin özellikle teknik boyutuna dikkati çekti.
Darbenin "Mısır hükümetinin, temiz, şeffaf, seçilmiş cumhurbaşkanını yalnız bırakmak ve bu şeffaf seçimleri engellemek" amacıyla yapıldığını anlatan Fehmi, şunları dile getirdi:
"Darbenin stratejik arka planını ifade etmek istersek, bir cümleyle Mısır halkının iradesini kırmak olarak niteleyebiliriz. Mısır ordusunu ve milli ordumuzun neden böyle bir darbeye destek vererek, Mısır halkının iradesini kırmaya çalıştığını anlamaya çalışalım. Mısır ordusunun bu darbeyi gerçekleştirmesinin arkasındaki asıl neden İsrail ordusunun, İsrail'in bölgedeki çalışmalarını daha rahat bir şekilde sürdürmesine yönelik bir faaliyettir. Mısır hükümetine sorulan iki önemli soru var. 1970'li yıllarda Camp David'le başlayan süreçle birlikte sorulan ilk soru 'Mısır'la yapılan anlaşmaları kesmek istiyor musunuz?' Genel anlamda verilen cevap, 'hayır'. Yine aynı şekilde 'İsrail hükümetiyle ekonomik ilişkilerin kesilmesini istiyor musunuz?' Yüzde 70-80 oranında verilen cevap, 'hayır'. Mısır halkı, özellikle İsrail ile ilişkilerin bu şekilde sürmesini istemiyor olduğunu açıkça ortaya koydu. Ama Mısır basını özellikle bu konuyu bir manada örtmek istiyor, İsrail ile ilişkileri devam ettirmek istiyor."
Mısır'da yapılan katliamlar
Fehmi, Rabia katliamına gelmeden önce 4 katliam yaşandığını belirterek, ilk katliamın Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın önünde yaşandığını, sabah namazı esnasında secde ve rüku anında 60'ın üzerinde gencin katledildiği aktardı. Bu katliama bakarak, darbeyi gerçekleştiren yönetimin dine, kültüre, örfe saygı göstermediğinin, Mısır halkının değerlerine önem vermediğinin söylenebileceğini anlatan Fehmi, bu katliamdan sonra Mısır'ın kadınlarının çocuklarını da alarak sokağa çıkarak, devrime sahip çıkmaya çalıştıklarını söyledi.
Namaz üzerinde o insanları katleden yönetimin bu kez ikinci katliamı yaptığını aktaran Fehmi, "Bu kez Mansura'da genç ve çocuklar katledildi. İki katliamdan sonra son katliam binlerce insanın ölümüyle sonuçlandı. Bu katliamda asıl amaç, Mısır halkının iradesini toptan yıkmaktı. Burada bu son Rabia katliamıyla ortaya çıkan tablo şudur; Mısır Askeri Yüksek Konseyi, şu mesajı vermiştir. 'İsrail bizim sadık dostumuzdur. Ancak bu katliam çok büyük düşmanlara karşı yapılır. Masum Mısır halkı da bizim düşmanımızdır' gibi bir tablo ortaya çıkıyor, onlar da bu mesajı adeta dünyaya vermiş oldular" diye konuştu.
Askeri darbenin ardından Mısır'da genç kızların tutuklanıp, askeri hücrelere götürüldüğünü ifade eden Fehmi, burada verilen açık mesajın halkın bütünüyle iradesini kırmak ve onları hesaba katmamak olduğunu dile getirdi.
Sonraki sürece de Fehmi, "Darbeci yönetim iktisadi alanda darmadağın oldu. Toplumun bütün katmanlarına cevap vermekte darmadağın oldu. Mısır güvenlik güçlerini kontrol etmede başarılı olamadı. İçeride ve dışarıda halka karşı ve uluslararası düzeyde bütün meşruiy yitirdi" ifadelerini kullandı.
"Bu katliamla muhakkak yüzleşeceksiniz"
Mısır Devrim Konseyi Başkanı Maha Azzam, Türkiye ile Mısır halkının davası ve kaderinin bir olduğunu vurgulayarak, "Bu manada Türkiye Mısır'dır, Mısır Türkiye'dir" dedi.
Özgürlük, insanca yaşama ve özgür seçimlerin yapılması noktasında verdikleri mücadelenin aslında Türkiye'nin de verdiği mücadele olduğuna dikkati çeken Azzam, karşısında durdukları yönetimin "baskıcı, totaliter ve açıkça katliam yapan bir rejim" olduğunu söyledi.
Mısır'da katliamdan sorumlu olan kişinin sözde Cumhurbaşkanı Sisi ve İçişleri Bakanı İbrahim olduğunu dile getiren Azzam, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ve onların etrafında birleşmiş basın ile sermayesidir. Bu katliam, gelişigüzel bir katliam değildir. Bu katliamı gerçekleştirenler planlı bir şekilde oradaki insanları katletmişlerdir. Burada Batılı bir aktivistin ortaya çıkardığı bir rapor var. O raporda açıkça gün ışığı gibi ortaya çıkan bir gerçek var. Orada insanlar katledildikten sonra cesetlerin yakılması, halkın masum bir eylemde bulunduğunu, halkın elinde hiçbir şekilde silah veya herhangi bir olumsuz durum olmadığını, tamamen barışçıl bir eylem gerçekleştirdiği ortaya çıkmıştır. Biz açık bir mesaj veriyoruz, bu baskıcı ve katil rejime şunu söylüyoruz; bu katliamla muhakkak yüzleşeceksiniz."
"Mücadelemizi sürdüreceğiz"
Azzam, Avrupalı hükümetlere de seslenerek, "Onların üstüne düşen görev, bu katliamı gerçekleştiren insanların uluslararası mahkemelerde yargılanmasını sağlamak, gereken ne ise onun uygulanması için çabalamaktır" diye konuştu.
Birleşmiş Milletler'den de aynı şekilde uluslararası suç mahkemelerini devreye sokarak, işlenen katliam ve suçun karşılıksız kalmaması için girişimde bulunmasını talep ettiklerini anlatan Azzam, şunları kaydetti:
"Biz bütün varlığımızla bütün ofislerimizle bütün çalışmalarımızla bugünkü bu zalim Mısır yönetiminin gerçek yüzünün ortaya çıkması için mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtmek istiyoruz. Asıl mesajım benim Mısır halkına yöneliktir. Asıl olan onlardır. Bütün yönleriyle bütün tarafıyla halkın bütün kesimleriyle hepimizin bugün birlik olup, bu baskıcı rejime karşı direnişimizi devam ettirmemiz gerekiyor. Bugün açık bir şekilde hem ülkede hem de farklı ülkelerde yaşayan Mısır halkı açık bir mesaj veriyor. O da Mısır'ın darbeci hükümetinin devrilmesidir. Özellikle bugün asıl ihtiyaç duyduğumuz asıl mesele, Mısır'ın askeriyesinin, güvenlik güçlerinin oradaki hakim güçlerinin kendilerini temizlemesidir, halkına yönelik bu suçları işlememesidir. Mısır askeri yönetimi halkını katleden bir komutan tarafından yönetiliyor, biz bunu istemiyoruz."
Maha Azzam, Batılı ülkelerin bugün insan hakları ve demokrasiye çağrı yaptığına değinerek, Batılı devletlerden bu değerlere gerçek anlamda sahip çıkmasını beklediklerini ifade etti.
Bütün yönleriyle yönetimin sivil olması gerektiğine inandıklarını belirten Azzam, "Bugün askeriyenin yönetimden el çekmesini istiyoruz. Rabia direniştir, Rabia bir olmaktır, artık bunu temsil etmektedir. Biz de bunu açıkça talep etmekteyiz. Biz de bu direnişi devam ettireceğiz. Bu yönetimin düşmesi için mücadeleye devam edeceğiz" dedi. - İstanbul
Son Dakika › Güncel › 14 Ağustos Dünya Rabia Günü' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?