İsrail'in operasyonu sırasında Mavi Marmara gemisinde hayatını kaybeden Çetin Topçuoğlu'nun oğlu Aytek Topçuoğlu, Türkiye ile İsrail arasında devam eden sürece yazdığı mektup ile tepki gösterdi.
Topçuoğlu, Milli Gazete'ye gönderdiği, açık mektubunda "Kalkınmaya gelince, şehit kanlarının hesabını soramayarak, adaleti yerine getiremeyerek, formaliteden özür metinleri çalışmaları yaparak, kan üzerinden pazarlık yaparak, partinizin rant yapmasını sağlayarak kalkınıyorsunuz. İşte sizin adalet ve kalkınma misyonunuz bu olsa gerek" iddiasında bulundu.
Mavi Marmara baskının üzerinden yıllar geçtikten sonra Türkiye ile İsrail arasında başlatılan sürece Mavi Marmara mağdurundan sert tepki geldi.
Ayket Topçuoğlu, Milli Gazete'nin bugünkü manşetinden haberi yapılan açık mektubuna "Bu mu Adaletiniz ve Kalkınmanız" diyerek başladı.
Sözkonusu haberde ise "İsrail'le Türkiye arasında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın mihmandarlığında devam eden pazarlık çerçevesinde geçtiğimiz günlerde iki görüşme yapılıp taslak metin üzerinde anlaşma sağlanmıştı. İsrail ve Türk yetkilileri arasında anlaşmaya varılan çerçeve metine göre son kertede İsrail'e açılan davalar düşecek ve yeni davalara karşı Meclis kalkanı getirilecek" ifadeleri kullanıldı.
-İŞTE O MEKTUP!-
Milli Gazete'de Aytek Topçuoğlu imzasıyla yayınlanan o mektup ise şöyle:
"Bu mu Adaletiniz ve Kalkınmanız. Ahiret'e inanmasaydım, dünya ya nasıl tahammül ederdim. Benim babam adam gibi adamdı. Dünyasına da Ahiretine de inanırdı. Samimiydi. Babamın tek yüzü vardı, ikiyüzlü değildi. Çocukla çocuk, büyükle büyük olurdu. En güzel çağlarımda babamı cani katil İsrail, Mavi Marmara gemisinde babamı öldürdü. Babamın amacı insanlara Allah rızası için yardım etmekti. Babamın suçu hükümetine güvenerek yola çıkması oldu. Son 3 yılda (2010, 2011, 2012, 2013) yaşadıklarımız, bizlere yaşattırılanlar, yaşamak zorunda bırakıldıklarımız kimin umurunda? Dünden bugüne baktığımızda yapılanlar tirajıkomik olaylarla değerlendiriliyor. Şimdi de, sanki sihirli bir el değmiş gibi kapalı kapılar arkasında dilenen bir özür ve sonrasında yapılan ütopya açıklamalar. Mesela; Sayın Davutoğlu geçtiğimiz günlerde şöyle bir açıklamada bulundu: "Özür, tazminat ve ambargonun kaldırılması, her biri insan olarak ve vatandaş olarak bizim için büyük değer ifade eden şehitlerimizin kanlarının karşılığı değildir. Bunu değişik vesilelerle gündeme getirenler olduğunu görüyoruz. Hiçbir şey onların bir damla kanının dahi hakkını ödeyemez. Bunu herkesin bilmesi gerekir. Bizim de bu bilinç içerisinde davrandığımızı herkesin göz önüne alması gerekir.' Şimdi Mavi Marmara şehidinin oğlu olarak şunu söylüyorum; Öncelikle herkesin idrak etmesi gereken; bizim önceliğimiz bizden daha fazla yıllardır bu acılarla yoğrulmuş, toprakları işgal edilmiş, ülkelerinden zorla çıkartılmış Filistin halkının üzerindeki ambargonun ve ablukanın kalkmasıdır. Bunu daha önce defalarca farklı ortamlarda telaffuz ettik ve 3 yıldır da bu söylemimizi hiçbir şekilde değişikliğe uğratmadan kamuoyuyla paylaştık.
İkinci şartımızda özürdü. İsrail yaptığı bütün katliamlardan dolayı dünya ülkelerinden, Filistin halkından, Filistin'de öldürdüğü, zarar verdiği tüm ailelerden, Türkiye'den, Türk halkından ve şehid ailelerinden özür dilemesini şart koyduk. Sonra ise tazminat konusunu da en son maddemiz olarak belirttik. Tazminatın bizler için önemli olmadığını sürekli olarak dile getiriyoruz. Ancak Mavi Marmara'ya yapılan katliamın; uluslararası hukuku hiçe sayarak, uluslararası karasularında yapılan vahşetin sonrasında bu durumun karşılıksız kalmaması gerektiği aşikardır. Devletin, toplumun bilinçaltına direkt olarak tazminatı aşılayacak şekilde sunması zihin bulantısına sebep oluşturmasından dolayıdır ki, son maddede de dahi olsa neden tazminatı istediğimize bir açıklık getirmenin elzem bir durum olduğunu düşünmekteyiz. Ödenecek olan bu tazminatın emsal teşkil etmesi, İsrail'in bu zamana kadar zulmettiği, işgal ettiği, katlettiği insanlarında bir anlamda önünü açabileceğini düşünmekteyiz.
-"TEK ŞARTIMIZ ÖZÜR DEĞİL"-
Sanırım bazılarının anlamamakta ısrar ettiği bazı durumlar var. Özür tek başına bir devlet için önemli bir politik adım olabilir. Yalnız ortada bir gerçek var ki, şehitlerimizin istediği bu değildi. O gemide şehit olan insanlar, en samimi duygularıyla canlarını Allah için vermişlerdir. Şu veya bu nedenle hiç kimse onların üzerinden politika yapıp bunun adına da başarı diyemez. Gazetelerde görüyoruz, asıl mesele İsrail'in yapmış olduğu katliamın hesabını vermesi gerekir. Bizlere tazminatı dayatarak asli meseleden uzaklaştırıldığımızı görüyoruz suçluların cezalandırılması yerine. Ayrıca Şehit başına 100 bin dolar gibi komik rakamlar yazılıp çiziliyor. Şunu sormak istiyorum ya size; neye göre belirlediniz bunu? Hani tazminat alınacaksa can acıtacak şekilde olacaktı?
Örnek vermek istiyorum; iki Amerikalı Suriye'de PKK'lılar tarafından rehin alındı diye, İsrailli bir avukatın savunmasını yaptığı bu insanlara, 338 milyon dolar tazminat verildi. Sormak istiyorum size; madem bu pazarlığı başlattınız, Bir Müslüman Kanı bu Kadar mı Değerli Sizin İçin?! Bir İsrailli o gemide öldürülse İsrail o vatandaşı için 100 bin dolar mı isterdi? Madem ki o masaya oturacaktınız neden kanımızı bahane ettiniz? Madem ilişkilerinizi düzeltecektiniz, bizi neden alet ettiniz? Şimdi ne oldu da İsrail özür diledi, ne oldu da her şartı aşağılarcasına kabul etti?
Biz kimiz, bizler Allah rızası için Gazze'de ki insanlara, kadınlara, çocuklara, gazilere, şehit ailelerine Allah'ın emrettiği doğrultuda Müslüman'ın derdi ile dertlenmeye, onların ihtiyacını karşılamaya, bir nebze de olsun onların yaralarını sarmaya giderken katledilen insanların evlatlarıyız, kardeşiyiz, eşiyiz, dostlarıyız. Şimdi adalet bu mu? Bizim hakkımız böyle mi savunulacak? Bizim derdimiz tazminat ve özür değildir. Abluka ve Filistin halkıdır. Bize tazminat verilse ve mesele kapatılsa Filistin, Gazze ne kazanacak ki?
-"ADALET BU MU?"-
Sizin, bizleri onlara karşı adaletli bir şekilde savunmanız yerine ne yazık ki isminizde bulunan adaleti; çoktan seçmeli antlaşmalarla sağlayamaz oldunuz. Kalkınmaya gelince ise şehit kanlarının hesabını soramayarak, adaleti yerine getiremeyerek, formaliteden özür metinleri çalışmaları yaparak, kan üzerinden pazarlık yaparak, partinizin rant yapmasını sağlayarak kalkınıyorsunuz. İşte sizin adalet ve kalkınma misyonunuz bu olsa gerek. Vel haya vel iman.
Son olarak şunu söylemek istiyorum sizlere 20-21 Mayıs'ta Çağlayan Adliyesi'nde üçüncüsü yapılacak olan Mavi Marmara ceza davasında bizden olan bizimle beraber olmalıdır." - Ankara
Son Dakika › Güncel › AK Parti'ye Mavi Marmara İsyanı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?