'AMERICA First' (Önce Amerika) sloganıyla yollara düştü. Gittiği her yerde ülkenin güvenliği için Müslümanların ABD'ye girmelerinin yasaklanmasını savundu. Nitekim beklenmedik bir şekilde seçimleri kazandıktan sonra 2017 yılı ocak ayında göreve başladıktan kısa bir süre bu konuda ilk somut adımı attı. İran, Libya, Suriye, Somali ve Libya gibi İslam ülkeleri ile Kuzey Kore ve Venezuela vatandaşlarının ülkeye girişlerinin yasaklanmasını içeren kararnameyi imzaladı.
"Bu, Amerikan halkının güvenliğini sağlamak amacıyla atılan bir adımdır" gerekçesinin ardına sığındı. Çeşitli kurum ve kuruluşlar bunun apaçık 'İslam düşmanlığı' olduğuna dikkati çekerek karşı çıktı.
Dava açanlar bile oldu. Bazı eyaletlerde mahkemeler, Trump'ın kararının ABD yasaları ile bağdaşmadığına karar verdiler. Ama Donald Trump ısrarlıydı. İmdadına Washington'daki ABD Yüksek Mahkemesi (Suprem Court) yetişti.
Mahkeme, Başkan Trump'ın kararının ABD Anayasası ile bağdaştığına ve bu uygulamanın Müslümanları dışlayıcı nitelikte olmadığına karar verdi. Her ne kadar 9 yargıçtan 4'ü karşı çıksa da, 5 yargıcın onayı ile Trump 'zaferi!' kazandı. Yani bir yerde demokratik bir hukuk devletinde 'bağımsız!' ABD Yüksek Mahkemesi, 'milliyetçi' bir tutum sergileyip, Devlet Başkanı Trump gibi 'America First' dedi.
*
Ya Almanya'da?
1980 yılına kadar Türk vatandaşları Almanya'ya vizesiz seyahat edebiliyorlardı. 1970'li yılların sonlarına doğru Türkiye'den gelerek Almanya'da sığınma talebinde bulunan Türklerin sayısının artması üzerine, dönemin Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Hür Demokrat Parti'den (FDP) oluşan koalisyon hükümeti vize uygulaması için harekete geçti. Nitekim 1980 yılı temmuz ayı itibariyle Türkler için Almanya'ya 'vizesiz seyahat' dönemi kapandı. 1990'lı yıllar itibariyle Almanya'ya sığınmacı sayısının artması üzerine, iktidarda bulunan Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) ve FDP'den oluşan koalisyon hükümeti, Anayasa'da değişikliği çıkış yolu olarak gördü. 23 Mayıs 1949 tarihinde kabulüyle Federal Almanya Cumhuriyeti'nin ilan edildiği Alman Anayasası'nın 16'ncı maddesindeki "Politik takibata uğrayanlar iltica hakkına sahiptir" ilkesine dokunulmadı. Ancak anamuhalefet SPD'nin de desteğiyle, " Avrupa Birliği'ne (AB) üye bir ülkeden veya Mülteciler Hakları Hakkında Anlaşma'nın ve Özgürlüklerin Korunması Hakkında Sözleşmelerin fiilen uygulandığı üçüncü bir ülkeden giriş yapan kimse aynı maddenin 1'inci bendinden yararlanamaz" ilavesi yapıldı. Başka bir deyişle, Nasyonal Sosyalizm, yani Nazi döneminde politik takibata uğradıkları için birçok ülkenin kapılarını Almanlara sonuna kadar açıp sığınma hakkı verdikleri için Alman Anayasası'na konan bu 'sınırsız sığınma hakkı', büyük ölçüde sınırlandırıldı.
Buna itiraz edenler oldu. Yeşiller ile Sol Parti'nin öncüleri de karşı çıktı. Ama onları takan olmadı. Uygulama, 1993 yılında hayata geçirildi. Dava açanlar oldu. Ama işe yaramadı. Federal Anayasa Mahkemesi, 1996 yılında son noktayı koydu. Alman Anayasası'nda yapılan bu değişikliğin Anayasa'ya aykırı olmadığına karar verdi.
*
Evet, demokratik hukuk devleti Almanya'da da 'bağımsız!' yargı, 'milliyetçi' bir tutum sergileyip bir yerde 'Deutschland zuerst' (Önce Almanya) dedi.
Son Dakika › Güncel › America First (Önce Amerika), Deutschland Zuerst (Önce Almanya) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?