Başbakan Ahmet Davutoğlu, "YPG derhal Azzaz ve çevresinden uzaklaşacak. Azzaz'ın yakınına dahi yaklaşmayacak. Koridorunu tekrar kırma çalışmalarında bulunmayacak. Minnak Havaalanı'nı Türkiye'ye karşı veya muhalefete karşı kullanma hevesine kapılmayacak. Bu havaalanını da boşaltacak. Bunları Sayın Biden'a da ifade ettim" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Erzincan'daki temaslarını ardından, havalimanında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.Bir gazetecinin, uluslararası medyada, Halep'e bağlı Azez ilçesinin güneybatısındaki Maranas bölgesinden bölücü terör örgütü PYD/ PKK mensuplarınca Akçabağlar üs bölgesine ateş açılması ve TSK unsurlarınca angajman kuralları çerçevesinde karşılık verilmesinin sadece Kürtlere yönelik olduğu iddialarının hatırlatılması üzerine Başbakan Davutoğlu, şu açıklamada bulundu:
"Böyle bir algı operasyonu yapan çevreler var. Çok açık bir soru sormak lazım bunlara, 'DEAŞ, Kobani'ye saldırdığında 197 bin Kürt nereye sığındı?' Türkiye'ye sığındı. İdlibli Araplar da Bayırbucaklı Türkmenler de Kobanili Kürtler de Halep'ten kaçan Araplar, Kürtler, Türkmen'ler de Türkiye'ye sığındılar. Kürtler bizim asli vatandaşlarımızdır, bunun bilinmesi lazım. Sınır ötesindeki Kürtler aynen Türkmenler ve Araplar gibi tarihdaşımızdır, kültürdaşımızdır bunun da bilinmesi lazım. Nitekim DAEŞ, Erbil kapısına dayandığında, oradaki Kürt kardeşlerimizin oluşturduğu bölgesel yönetimin kapısına dayandığında da ilk yardıma koşan Türkiye'ydi."
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Saddam Hüseyin, Kürtlere dönük kitle imha silahı kullandığında da ilk yardıma koşanın Türkiye olduğunu anımsattı.
Türkiye'nin politikalarının hiçbir zaman etnik ve mezhep merkezli olmadığına işaret eden Davutoğlu, YPG'nin bir Kürt örgütü olmadığını, PKK ve YPG'nin bir terör örgütü olduğunu kaydetti.
"Kürt halkının meşru temsilcileri söz konusu olduğunda, Irak Kürt Bölgesel Yönetiminde olduğu gibi biz onların korumasını üstümüze alırız, onların da hamisi olur onlara da yardımcı oluruz" diyen Davutoğlu, Türkiye'deki bütün etnik grupların öz ve asli vatandalarsa onların yurt dışındaki akrabalarının da tarihdaş olduğunu belirtti.
"YPG ve PYD, PKK ile yani Kandil'le irtibatlı bir terör örgütüdür"
Bu meseleyi bir Türk-Kürt çatışmasına dönüştürmek isteyen çevrelerin bulunduğunu vurgulayan Başbakan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bazı uluslararası basın da buna çanak tutuyor, çünkü çok kolaycı bir tutum. 'Türk-Kürt çatışması' diye tanımlayacaksınız, Ortadoğu'da bir kardeş kavgasına daha zemin hazırlayacaksınız. Bu tür Türkiye'yi rahatsız eden tutumlara yönelinmediği zaman biz Suriye'de herhangi bir karşı tavır belirlemedik. PYD, muhalefetle birlikte olmak istediğini ifade ettiğinde, yardımcı olmaya çalıştık, rejimden onları uzaklaştırmak için. Ama şu anda YPG ve PYD, PKK ile yani Kandil'le irtibatlı bir terör örgütüdür. Suriye rejiminin kuklasıdır, Suriye rejimi adına katliamlar yapan bir örgüttür. Rus hava desteğiyle oradaki Araplara, Kürtlere, Türkmenlere ve kendisi gibi düşünmeyen Kürtlere iş birlikçi bir şekilde baskı yapan, barbarca etnik kıyım yapan bir örgüttür."
YPG'nin eli kanlı bir terör örgütü, rejim iş birlikçisi ve Rusya'nın karadaki iş birlikçisi olduğu anlatan Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"YPG'nin sınırımızda, Türkiye'yi rahatsız eden her adımını, Hollanda dönüşü uçakta da söyledim, aynen mukabele ederiz. YPG'nin ve arkasındaki güçlerin de Türkiye'nin bu konudaki tutumunu bilmesi lazım. YPG, derhal Azzaz ve çevresinden uzaklaşacak, Azzaz'ın yakınına dahi yaklaşmayacak. Koridorunu tekrar kırma çalışmalarında bulunmayacak. Minnak Havaalanı'nı Türkiye'ye karşı veya muhalefete karşı kullanma hevesine kapılmayacak. Bu havaalanını da boşaltacak. Bunları Sayın Biden'e de ifade ettim, burada da ifade ediyorum. Bunları yapan örgüt, bizim için Kürtleri temsil eden bir örgüt değildir. YPG ne Kürtleri temsil ediyor, ne Suriyelileri. "
"Türkiye'nin sessiz kalacağını kimse beklemesin"
Kürtlerin demokratik hakları konusunda Suriye rejimine ilk uyarıları 2011'de Dışişleri Bakanı olduğu dönemde yaptığını anımsatan Davutoğlu, "Bugün Suriye rejimiyle iş birliği yapan YPG'nin o zamanki uzantıları, bizden Suriye rejiminde haklarının takibi için, HDP milletvekili o zaman BDP, ricacı oluyorlardı. Şimdi bir anda Suriye rejiminin kuklası, iş birlikçisi bir terör örgütü haline dönüştü. İşledikleri her katliamın, yaptıkları her barbarca tutumun, sürdükleri her Türk, Türkmen, Arap ya da kendileri gibi düşünmeyenlerin, Kürtlerin sürüldüğü yerlere de dönmesini sağlayacağız. Bunların da hesabını verecekler. Türkiye'nin sınır boylarında böyle herkesin at oynattığı bir ortamda Türkiye'nin sessiz kalacağını da kimse beklemesin" diye konuştu.
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile görüşmesine ilişkin detay vermesi istenen Başbakan Davutoğlu, Biden'in Türkiye ziyaretinin çok verimli geçtiğini ifade etti.
Daha önce Türkiye ve Amerika arasında çok yakın iş birliğinin bir zaruret olduğunu söylediğini aktaran Başbakan Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Cumhurbaşkanımızla görüştüğünde, cumhurbaşkanımız da kendisine bunları ifade etti. Burada mutabık kaldığımız bazı hususlar vardı. Bunlar prensip olarak sır değil. Nedir bu? Birincisi YPG'nin Fırat'ın batısına geçmemesi ve Türkiye'yi rahatsız edecek hiç bir faaliyette bulunmaması. İkincisi Halep'e dönük Rus saldırılarının yeni bir mülteci akınına yol açacak şekle dönüşmemesi. Üçüncüsü Mare- Cerablus hattında DAEŞ'e dönük muhalefetin başlattığı harekatın birlikte desteklenmesi. Sayın Biden bu konuda son gelişmeleri sorduğunda bu 3 temel prensipte maalesef istediğimiz yönde olayların gelişmediğini ifade ettim. Yani YPG Fırat'ın batısına geçmedi diye Afrin'in doğusuna geçip Azzaz'ı işgal etmeye kalkmalarını mazur görmemiz mümkün değil. YPG bu çatışmalarda öncesindeki sınırında kalacak. Bunları dostane bir şekilde paylaştık. Aynı şekilde Rusya ile Amerika arasındaki görüşmeler devam ediyor. Bir bakıyorsunuz her görüşme sonrasında Halep etrafındaki kuşatma daralıyor ve Halep'ten gelen mülteci sayısı artıyor."
"Birinin Rusya'ya artık sesini yükseltmesi lazım"
Amerika Birleşik Devletleri'nin hem müttefik hem de küresel bir güç olduğunu ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bu gelişmenin yol açtığı insani trajedi konusuna önce ABD'nin en açık ve net tavrı almasını bekleriz. Hadi Türkiye stratejik bir koruruz. Halep'ten kaçan yüz binlerce insanın hayatını kim garanti edecek? Birleşmiş Milletler susmuşsa müttefik ülkelerin susması gerekir mi? Birinin Rusya'ya artık sesini yükseltmesi lazım. Mare-Cerabulus hattında, muhalefet 9-10 köyü bir kaç gün içerisinde DAEŞ'ten kurtardı, Rus uçakları o bölgede DAEŞ'ı değil onlardan bölgeyi kurtarmak isteyen muhalif güçlere saldırdı. Hatta bir kısa bir sınır boyu ihlali olduğu için de Türkiye'ye dönük de bir hamlede bulundu, bizde NATO da değerlendirdik."
"DAEŞ'e karşı mücadele ediliyorsa, hep beraber edilsin ve bir hamlede ne yapılıyorsa yapılsın" ifadelerini kullanan Başbakan Davutoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Ama 'DAEŞ'e karşı mücadele ediyoruz' diyerek eğer orada her aktör kendi alanını genişletmeye kalkarsa, 'DAEŞ'e karşı mücadele ediyoruz' diyerek Rusya, Suriye rejiminin önünü açarsa ya da Rusya veya Amerika Birleşik Devletleri, YPG'ye verdiği yardımlara YPG'nin önünü açarsa, bu DAEŞ'e karşı mücadele etmek değildir, bu doğrudan Suriye halkına karşı mücadele etmektir. DAEŞ'e karşı mücadeleyi de samimiyetle herkesin yapması lazım. Biz DAEŞ'a karşı mücadelede herkesten daha fazla samimi bir şekilde iş birliğine hazırız çalışmaya hazırız ama aynı kararlığı Suriye'nin katliamlarına, YPG'nin, PYD'nin PKK'nın ile iş birliği halinde Kuzey Suriye'de işlediği suçlara da yöneltilmesi lazım. Bütün bunları çok samimi bir şekilde paylaştık."
(Bitti)
Son Dakika › Güncel › Başbakan Davutoğlu: (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?