Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çözüm Süreci'ne ilişkin, "Hız katma konusunda hiçbir tereddüdümüz yok. İnşallah seçimden önce nihai noktaya doğru geliriz. Tabii hedefimiz bu. Mümkün olsa yarın. Bizim için bir şey yok ama önemli olan, biz bunu dediğimizde bütün aktörlerin de aynı iradeyi gösterdiğinden emin olmamız. Bir zaman zikretmiyorum. Atılması gereken adım atılacağı zaman atılır" dedi.
Davutoğlu, TGRT Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Başbakan Davutoğlu, " Türkiye, iletişim özgürlüğüne geçti mi, Artık rahat rahat telefonla konuşabilecek miyiz" soruları üzerine, hükümetlerin topluma taahhüdü olması gereken bu konunun, kendilerinin de taahhüdü olduğunu dile getirerek, toplumun, bir başka gözün, kulağın kendisini takip ettiği inancını taşımayacak şekilde özgürleşmesi gerektiğini söyledi.
Devletler arasındaki bazı konularda bu tür risk olabileceğine değinen Davutoğlu, şunları belirtti:
"Halkımızın, sıradan vatandaşımızın iletişim özgürlüğü teminat altındadır, olacaktır. Eğer kriminalojik bir şeyin parçası ise uyuşturucu işi yapıyorsa dinlenecek, aksi takdirde neslimizi koruyamayız. Kaçakçılık yapıyorsa terör faaliyeti içindeyse bunları takip etmek devletin görevidir, etmediği zaman huzur kalmaz, düzen kalmaz. Bunun dışında vatandaşlarımızın siyasi düşünceleri, ait oldukları sivil toplum kuruluşları sebebiyle etnik, mezhebi kimlik sebebiyle dinlenmesi, takip edilmesi diye bir şey söz konusu olamaz. Bu konuda kimin şikayeti varsa bizzat ben de takip ederim, arkadaşlarım da takip eder. Böyle bir şeye izin vermeyiz."
Davutoğlu, geçmişte yaşanan "bazı acı tecrübeler"den sonra iletişim özgürlüğü alanını, keskin bir şekilde tahkim etmeye kararlı olduklarını, bunu ihlal edeceklere karşı karşı tedbir alacaklarını bildirdi ve kimsenin tedirgin olmaması gerektiğini vurguladı.
Teknolojinin olanaklarına değinen Davutoğlu, devlet desteği olmadan da bu tür imkanlara rahat erişilebildiğine işaret ederek, "Bizim meselemiz onları durdurmak, onları engellemek ve halkımızın kendisini huzur ve rahatta hissettiği atmosferi sağlamak" diye konuştu.
-"Ya böyle şefkatli devletin onurlu vatandaşı olma alternatifi var ya da..."-
Başbakan Davutoğlu, Çözüm Süreci'ne işaret edilerek sorulan "2015'in en azından ilk yarısında bu sorunun silah bırakma aşamasına gelebileceği umudu taşıyor musunuz" sorusu üzerine, 2013 Nevruz'undan itibaren bu umudu hep taşıdıklarını ifade ederek, sadece umutta bırakmayıp yasal çerçevede adımlar atıldığını anlattı.
Herkesin aynı ciddiyetle davranmadığını dile getiren Davutoğlu, 6-7 Ekim olaylarının, sürecin kırılganlığı konusunda bazı ipuçları verdiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O tecrübeden de hareketle siyasi otorite olarak yeni bir çerçeve tespit ettik. Bu çerçevede yürümeye devam edeceğiz. Nedir bu çerçeve? Bazen şer gördüğümüz şeylerden bir hayır da çıkabilecek durumlar olabiliyor. 6-7 Ekim olayları gösterdi ki kamu düzeninin olmadığı yerde hiçbir şey olmaz. Kamu düzenini tehdit altında tutan bazı unsurlar varsa Çözüm Süreci bununla birlikte yürümez. Bunu devlet olarak biz tespit etmedik, bölge halkı da Türkiye'nin her yerindeki Kürt vatandaşlarımız da bunu tespit etti. Gerek Akil İnsanlar Heyeti toplantımızda gerek Şanlurfa'da yaptığımız istişarede beni ümitlendiren, umudumuzu bir öteye taşıyan şey, Çözüm Süreci artık devletin ya da AK Parti hükümetinin sahiplendiği bir husus değil sadece. Bölgedeki bütün sivil toplum bunu sahipleniyor. Bölgedeki sivil toplum, yani örgüt tesiri dışında olan, bölgenin gerçek dinamikleri ki bunların bir kısmı değişik kanaatlere sahip, bir kısmı daha muhafazakar, bir kısmı daha seküler. Her kesimden var. Şanlıurfa'daki toplantıda da gördüğüm, hemen hemen herkesin, kamu düzeni kavramını benimsemiş olması. Devlet otoritesi demiyorum, herkesin sahiplendiği kamu düzeni önemli bir husustur."
Davutoğlu, 6-7 Ekim'den bu yana ciddi mesafe alındığını kaydederek, "Bir kere faili meçhul bırakmıyoruz. 'Kim, ne işlemişse hesabını verir' dedim. Yasin Börü'nün de katilleri, zanlıları diyeyim tabii hukuki süreç ama bizim elimizde sağlam veriler var, dün yakalandı. Hepsi takip edilecek çünkü Çözüm Süreci, herhangi bir süreç ancak kamu düzeni ve demokratik sistem içinde olur" değerlendirmesinde bulundu.
HDP'nin üslubunun demokratik prensipler etrafında değiştiğini gördüklerini ifade eden Davutoğlu, yeni bir ortam oluştuğunu ve yeni ortamda "en kısa sürede nihai sonuca ulaşmayı" hedeflediklerini bildirdi.
Davutoğlu, demokratik toplumlarda herkesin her talebi dile getirebileceğini belirterek, "Kimseyi yasaklamayız, kimseyi engellemeyiz ama hiçbir gerekçe herhangi bir talebin silah kullanarak veya silah üzerinden geri getirilmesine zemin teşkil etmez" ifadesini kullandı.
"Yeni Türkiye dediğimizde herkes silahı bir kenara bıraksın, gelsin kanaati neyse izah etsin. Örgütlenmek istiyorsa örgütlensin, meşru örgütlenme anlamında söylüyorum, illegal örgütlenme anlamında demiyorum" diyen Davutoğlu, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle yaptığı toplantıda herkesin "Ne eksiğim var da ben bunu dile getiremiyorum, Ankara'da, Diyarbakır'da, Hakkari'de dile getiremiyorum veya karşılık bulmuyor da ben silaha başvuruyorum" sorusunu sorması gerektiğini söylediğini belirtti.
Davutoğlu, halk bunu sorduğunda Çözüm Süreci'nin doğru yere oturacağını belirterek, "Halk bunu soruyor artık çünkü karşısında yanlış uygulamalar yapan bir devlet görmüyor. Hiç de gocunmuyorum, Sayın Bahçeli ne derse desin, ayağına gelen, elini öpen bir devlet var, milletin elini öpen bir devlet var. O zaman alternatifleri ortaya koyacak. Ya böyle şefkatli devletin onurlu vatandaşı olma alternatifi var ya da her fırsat bulduğunda kendi hakkını savunduğunu iddia ettiği Kürtleri dağa çıkaran, haraç toplayan, baskı uygulayan, yol kesen, şehir basan, şehir yakan bir yapı var" görüşünü paylaştı.
6-7 Ekim olaylarında kitlesel olaylara katılan, bazıları aldatılmış olan gençlere dönük bir şey yapmadıklarını söyleyen Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Sıkıyönetim de ilan etmedik. Talimatım çok açıktı ve hala açık, aynı talimat: Kim ne suç işlerse İzmir'de hangi kural geçerliyse Hakkari'de de aynı kural geçerlidir. Edirne'de hangi kural geçerliyse Diyarbakır'da aynı kural geçerlidir. Kimse işlediği suç dolayısıyla masum değildir. Bunun da örnekleri görüldükçe halkta da güven hasıl olmaya başladı. Hangi aktör, buna katkıda bulunacak kim varsa elini taşın altına koysun, beraber yapalım. Bu başarı olacaksa netice alınacaksa hepimizin başarısı, mutluluğu olacak. Ama herhalde Doğu Anadolu'da, Güneydoğu Anadolu'da kimse Kobani'de olduğu gibi ya da Haseki'de de olduğu gibi ya başka bir terör tehdidi altında ya da Kürt haklarını savunduğu iddia edilen bir yapının baskısı altında yaşamak istemez. Irak ve Suriye örnekleri, çok acı veren örneklerdir ama halkımızın da bu örnekleri görmek suretiyle etnik ve mezhep temelli kışkırtma yapan herkes karşısında omuz omuza durması lazım ve duruyor da."
-"Kolay yaralar değil sarılması gereken"-
Halkın bilinçlenmesi ve duyarlılığın artması sebebiyle fikir teatisi içinde yol alınacak bir dönem olduğunu anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Kimseye de bir tarih vermek istemem. Kolay yaralar değil sarılması gereken, 30-35 yıllık bir sorun, 30 bin vatandaşımızı kaybetmişiz, insanların hayatları yanmış. Bunun arkasında 12 Eylül'de Diyarbakır Hapishanesinde yapılan işkenceler de var, terör örgütünün halka yaptığı zulümler de var. Bütün bu tortu üzerinden yeni bir şey inşa etmek durumundayız. Bu yeni inşa edeceğimiz şeyin bir daha provoke edilmemesi lazım. Ama şu sıralamayı söylerim: Kamu düzeni, atılabilecek diğer adımlarla birlikte tekrar güvenin ihdas edilmesi ve sonra daha önce 2013 Mayıs'ında söz konusu olan silahları bırakarak Türkiye'den çıkma adımının geçilmesi ve bu süreçte ne yapılması gerekiyorsa beraber yapılması."
"Silah bırakma çağrısı"na ilişkin bir soruya da Davutoğlu, şu yanıtı verdi:
"Temel itibarıyla çağrımız bu. Gönül ister ki ve hedefimiz de buydu, 1 Ekim'de, biz seçimlere kadar hatta bu senenin sonuna kadar bu meseleyi büyük ölçüde çözelim. Nehrin yarısını geçtik geri dönmek mümkün değil. İstiyoruz ki karşı tarafa doğru kulaçları hızlı atalım. Ama tam biz bu kulaçları hızlı atalım iradesi gösterirken, birileri bu kulacı atmaya çalışanların ayaklarından suyun altına doğru çekmeye çalıştı 6-7 Ekim olaylarında. Biz buna kapılmadık, kulaç atmaya devam ediyoruz, bölge halkıyla bütün kesimlerle birlikte. Hız katma konusunda hiçbir tereddüdümüz yok. İnşallah seçimden önce nihai noktaya doğru geliriz. Tabii hedefimiz bu. Mümkün olsa yarın. Bizim için bir şey yok ama önemli olan, biz bunu dediğimizde bütün aktörlerin de aynı iradeyi gösterdiğinden emin olmamız. Bir zaman zikretmiyorum. Atılması gereken adım atılacağı zaman atılır. Sürekli zamanlar üzerinde konuştuğumuzda, bu işi engellemeye çalışanlar da o zaman etrafında engellemek için çaba göstermeye başlıyorlar. Biz, kararlı ve iyi niyetli bir şekilde tutumumuzu sürdürürüz, gerekli adımları atarız. İnşallah en kısa zamanda da nihai hedef, demokratik bir toplum içinde herkesin bütün haklarda istifade ettiği ve kimsenin dışlanmadığı bir siyaset anlayışının yerleşmesi, yeni Türkiye itibarıyla söylüyorum ve silahlı bütün faaliyetlerin, silah kullanarak herhangi bir hak talep etme iddiasındaki bütün faaliyetlerin tamamıyla devre dışı kaldığı, nihai çözümün geldiği nokta odur."
- İstanbul
Son Dakika › Güncel › Başbakan Davutoğlu Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?