Çanakkale'de 7. Kalp ve Damar Cerrahisi Okulu eğitimi başladı
TÜRK Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu tarafından hazırlanan 7. Kalp ve Damar Cerrahisi Okulu'nun iki gün sürecek eğitimi Çanakkale'de başladı. Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu Başkanı Doç. Dr. Serap Aykut Aka, "Kalp hastalıklarında artış var, çünkü diyabet artıyor. Ben bir kişinin kaçınması gereken en büyük hastalığın günümüzde diyabet olduğunu düşünüyorum. Çünkü bütün organların aktivitesini bozuyor, çünkü damar sağlığını bozuyor ve dolayısıyla beslenemeyen bütün organlarda hasar ortaya çıkıyor" uyarısında bulundu.
Kolin Hotel'de iki gün devam edecek Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği 7. Okulu, Türkiye'nin değişik kentlerinden gelen asistan ve uzman hekimlerin katılımıyla başladı. Açılış konuşmalarının ardından eğitimlerin verileceği oturumlara geçildi. Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Yeterlilik Kurulu'nun düzenlediği okul ile ilgili bilgiler aktaran Yeterlilik Kurulu Başkanı Doç. Dr. Serap Aykut Aka, "Yeterlilik Kurullarının amaçları, eğitimin kalitesini yükseltmek ve dolayısıyla hastaya daha iyi ve kaliteli hizmet sunabilmektir. İki gün boyunca asistanlar ve uzman hekimler burada eğitim görecekler. Daha sonra da yazılı ve sözlü sınavları geçtikleri takdirde sertifika almış olacaklar" dedi.
Dünya standartları açısından değerlendirildiğinde, Türkiye'de artık kalp hastalıkları veya kalp cerrahisiyle ilgili yapılamayan hiçbir şey bulunmadığını vurgulayan, sağlıklı bir kalbe sahip olmak isteyenlere önerilerini sıralayan Aka, "Önce hayatı ve insanları sevmeleri lazım. Pozitif düşünmeliler. Ne iş yaparlarsa yapsınlar mesleklerini severek icra etmeleri gerekir. Çünkü mutluluk birinci şart. Bir de stresten uzak olmak tabi ki. Onun ötesinde sağlıklı kalp için beslenme, egzersiz, herkesin bildiği kötü alışkanlıklardan uzak durmak gibi diğer faktörleri sıralayabiliriz" dedi.
Kalp hastalıklarında genetik faktörün çok önemli olduğunun altını çizen Aka, "Diğerlerini bertaraf edebilirsiniz, yaşam standardınızı ona göre düzenlersiniz. Ama genetik geçişi değiştiremezsiniz. Annenizi, babanızı değiştiremeyeceğiniz için genetik faktör çok önemli. Eğer öyle bir genetiğiniz varsa tabi ki ondan kurtulamazsınız. Diyabet hastaları özellikle çok dikkatli olsunlar. İnsanlar yaşamlarında karbonhidratları çok gözetsinler. Diyabet hastalıklarını geciktirmeye ya da hiç olmamaya dikkat etsinler. Kalp hastalıklarında artış var çünkü diyabet artıyor. Ben bir kişinin kaçınması gereken en büyük hastalığın günümüzde diyabet olduğunu düşünüyorum. Çünkü bütün organların aktivitesini bozuyor, çünkü damar sağlığını bozuyor ve dolayısıyla beslenemeyen bütün organlarda hasar ortaya çıkıyor" diye konuştu.
Her zaman temelde ağır gıdaları ve yağlı gıdaları kalp sağlığı açısından uygun bulmadıklarını ifade eden Aka, "İster yaz, ister kış olsun beslenmede bunlar çok önemli faktörler. Ama yazın özellikle sıcağın da verdiği bir etkiyle özellikle vücuttaki bazı değişmeleri, metabolizmayı da göz önüne alırsak bunlar çok daha önemli hale gelebiliyor. Yaz ya da kış çok fark etmiyor. Yeni de her zaman aşırı enerji verecek şekilde olmamak kaydıyla veya karbonhidrat içermeyecek şekilde beslenmelerine dikkat etmelerini öneririm. Eskiden yaşam süresi 70-75 idi. Şimdi 80-85 yaşına kadar uzayan bir yaşam profilimiz var. O yaşlarda ameliyat yapıyoruz artık. O nedenle ben ileri yaştakilere, yani 70 yaşın üstündeki insanlara her gün düzenli miktarda protein almalarını öneriyorum. Yumurtayla, az yağlı peynirle, beyaz veya kırmızı et tüketerek mutlaka protein depolarını güçlü tutmalarını öneriyorum. Gençler zaten fast foodtan uzak durmak kaydıyla her şeyi rahatlıkla belirli miktarda yiyebilirler" dedi.
Türk Kalp ve Damar Cerrahisi Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ali Özatik ise kalp damar hastalıklarının hem çok sıklıklı görülmesi hem de çok sayıda insanın ölümünden sorumlu olması nedeniyle önemli bir toplumsal sağlık problemi olduğunu belirtti. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ölümlerin yaklaşık yüzde 40 ile 50'sinin kalp damar hastalıkları nedeniyle olduğunu belirten Özatik, "Ama teşhisi zamanında koyduğunuzda, erken tedavi süreçlerini işlettiğinizde hastalarımızın çoğunu tedavi edebilmek mümkün. Temel olarak üç tip tedavimiz var. İlaçla tedavi edebilirsiniz. Bu aşamayı geçtiyseniz balon veya stent uygulamaları ile damarları açmanız mümkün. ya da by-pass ameliyatları yapmanız mümkün. Burada toplumda en fazla yanlış bilinen stent mi, ameliyat mı konularını birbiriyle mukayese etme konusu. Aslında hastaların yüzde 90'ında iki tedavi birbirinin alternatifi değildir. Bazı hastalarda stent uygulamaları çok daha uygun bir tedaviyken, bazı hastalarda birincil tedavi, daha doğru tedavi, daha düşük riskli tedavi, daha uzun ömürlü tedavi baypas ameliyatlarıdır. Kalp hastalıklarında ne yazık ki şöyle bir durum var. Hastaların yarısında herhangi bir şikayet yokken ilk emare bir kalp krizi olabiliyor. Bunların da neredeyse yarısı tedavi imkanı bulup hastaneye yetişebiliyor. Bir kısmı ise maalesef, özellikle genç yaşlarda krize yakalandığında hayatını kaybedebiliyor. O yüzden de erken teşhis için ailesinde bu tür bir hastalık olan, ailesinde ya da kendisinde şeker hastalığı öyküsü olan, yüksek kolesterol olan, stresli bir iş yaşantısı ve hayatı olan bu tür hastaların en azından 40'lı yaşlar diyebileceğimiz yaştan sonra belli periyotlarla düzenli kontrollerini yaptırması ve belli tetkiklerin yapılması önem arz ediyor" dedi.
Son Dakika › Güncel › Çanakkale'de 7. Kalp ve Damar Cerrahisi Okulu Eğitimi Başladı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?