Antalya'da çocuk sahibi olmak için tedavi görürken teşhisi konulan tiroit kanserini yenen kadın hastalıkları ve doğum uzmanı doktor Zafer Çolak, tüp bebek tedavisiyle kucağına aldığı iki oğlu ve meslektaşı olan eşiyle hayata sımsıkı sarılıyor.
Alaaddin Keykubat Üniversitesi Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Zafer Çolak, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinde 1990 yılında tanıştığı meslektaşı Olcay Çolak ile iki yıl sonra hayatını birleştirdi. Çocuk sahibi olamayan Çolak çifti, birçok kez denedikleri tüp bebek tedavilerinden de bir türlü olumlu sonuç alamadı. Bunun üzüntüsünü yaşarken 2007'de yaptırdığı biyopside tiroit kanseri tanısı konulan Zafer Çolak'a hastalık çok ilerlediği için kemoterapi tedavisinin bile etkili olmayacağı söylendi.
En son seçeneğin ameliyat olduğunu öğrenen Çolak, doktorların fazla ömrünün kalmadığını belirtmesine rağmen yaşama umudunu kaybetmeden ameliyat masasına yattı. Önce Akdeniz Üniversitesinde, daha sonra da Almanya'da başarılı iki ameliyat geçiren Çolak, bu sefer de konuşma yetisini kaybetti. Bir yıl ses terapisi alan ve geçirdiği ameliyat sonrası tekrar konuşmaya başlayan Çolak'ın, kanserin tekrarlama ihtimaline karşı düzenli kontrolleri devam ediyor.
Çolak çifti, geçirdikleri zorlu süreci dünyaya gelecek çocuklarla atlatabilecekleri düşüncesiyle yeniden tüp bebek tedavisi görmeye başladı. Çiftin, 2009'da Onur, 2013'te de Ege adını verdikleri çocukları dünyaya geldi. Zafer Çolak, aile hekimi eşi ve çocuklarıyla kötü günleri geride bırakmanın mutluluğunu yaşıyor.
Kanseri sevgi ve moralle yendi
56 yaşındaki Zafer Çolak, AA muhabirine, çocuk sahibi olmak için yıllarca tedavi görmelerine rağmen olumlu bir sonuç alamadıklarını, bir de kanser teşhisiyle sarsıldıklarını söyledi. Hayata hep pozitif bakmaya çalıştığını aktaran Çolak, bu sürede moralini yüksek tutmaya çalışırken bazı doktorların söylemleriyle üzüldüğünü dile getirdi. Sağlığı elverdiğince işini yapmaya devam ettiğini, sürekli hastalığını düşünmediğini aktaran Çolak, şöyle konuştu:
"İki yıl ömrün kaldı, git hayatını yaşa, diyen hekimler oldu. Ne işimi bıraktım ne de hayattan koptum. Kanserle yaşamak ve mücadele etmek çok önemli. Hasta olup köşeme çekilmedim. Yaşam mücadelesini kaybetmedim. Hayatı güzel yaşamak ve günü anlamlı yaşamak önemli. Bu tür kanser hastalarının vücut dirençlerini koruması lazım. Bendeki kanser türü de agresif şekilde ilerliyordu. Kanserin en büyük ilacı sevgi ve moraldir. Hayatın en güzel ilacı da budur. Kalbimiz, beynimiz tüm organlarımız iyi çalışsa bile eğer hayatı sevmiyorsak, sevgisiz bakıyorsak, hayatla ilişkimiz yoksa zaten yaşarken ölmüşüz demektir. Konuşamadığım dönemde boğazımı sıkarak ses çıkarmak zorunda kalıyordum. Bir yıllık ses terapisinden tam anlamıyla sonuç alamayınca, üçüncü kez ameliyat olmak zorunda kaldım. O zaman bile hep bir gün konuşacağıma inandım."
Çolak, kadın hastalıkları ve doğum uzmanı doktoru olarak binlerce çiftin annelik ve babalık heyecanı yaşamasına vesile olmasına rağmen kendisinin yıllarca çocuğu olmadığını belirterek şunları söyledi:
"Bunu bir ironi olarak görüyorum. Alanya'da göreve başladığımda kadın doğum doktoru sayısı çok azdı. O dönem her doğum yapan 4 kişiden birinin ameliyatına ben katılıyordum. Bizzat kendim yüzlerce doğum yaptırdım. Meslek hayatım boyunca çocuğu olmayan ailelerin tedavisi için uğraştım. Fakat bu arada bizim de çocuğumuz olmayınca bize acıyor, üzülüyorlardı. Bizim dünyaya getirdiğimiz çocuklar ve tedavi ettiğimiz insanlar bize minnet duyuyordu. 'Allah size de çocuk versin.' diye dua edenler de çok olmuştur. Biz isyan etmedik. Umudumuzu da kesmedik, mücadele ettik, uğraştık. Her hastalığın bir şifası vardır. Onun gerekçesi de vardır. Büyük bir hastalık atlattık, isyan etmedik. Hem hastalığımızı atlatmaya çalıştık hem de çocuklarımız dünyaya geldi."
Çocuklarla hayatları bambaşka oldu
Olcay Çolak ise yıllarca çocuk sahibi olmak için uğraşırken birden bire eşinin rahatsızlığının ortaya çıktığını ifade etti. Çocuk hayalini unutup eşinin rahatsızlığına odaklandıklarını vurgulayan Çolak, şunları söyledi:
"Eşimin sağlığı önemliydi. Çok şükür ameliyatlardan sonra durumu hep iyiye gitti. Kucağımıza aldığımız çocuklarla bir mucize gerçekleşti. Çünkü hastalıktan önce de çok uğraşmıştık ama olmamıştı. Hayatımızda kötü gittiğini sandığımız her şey çocuklarımızla birden bambaşka bir şekle büründü."
Son Dakika › Güncel › Doktorun ölümün eşiğinden mutluluğa uzanan hayatı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?