BUGÜN 21 Kasım Dünya Televizyon Günü. Türkiye, televizyon ile 1951 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nin başlattığı çalışmalarla tanıştı. O dönem kısıtlı imkanlarla yayınları Türkiye'deki seyircilere ulaştıran ilk televizyon kamerası ve yayın cihazları bugün halen İstanbul Teknik Üniversitesi'nde varlığını sürdürüyor.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun Mart 1999'da aldığı kararla her yılın 21 Kasım "Dünya Televizyon Günü" olarak kutlanıyor. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergün Yolcu'ya göre, tutkuyla bağlandığımız diziler, merakla takip ettiğimiz haberler ve heyecanla beklediğimiz programlarla günlük yaşamın olmazsa olmazlarından olan televizyonlar, artık teknolojinin gelişimi ile bambaşka bir boyut kazandı.
Türkiye, televizyon ile 1951 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nin başlattığı çalışmalarla tanıştı. Takvim yaprakları 9 Temmuz 1952 tarihini gösterdiğinde İstanbul Beyoğlu ve çevresinde kısa adı, "İTÜ TV" olan, "İstanbul Teknik Üniversitesi Televizyonu" ilk televizyon yayınını yaptı. İlk yayınlarına İsmet İnönü ve Celal Bayar'ın da katıldığı yayınlar zaman içinde İstanbul'un çeşitli ilçelerine televizyon alıcılarının yerleştirilmesi ile yayılmaya başladı. Bu dönem az da olsa televizyon satışlarında bir artış görüldü. Televizyon alma imkanları olmayanlar ise üniversitenin Maçka'da bulunan stüdyosuna gelerek yayınları takip etmeye başladı. O dönem yapılan yayınlar İstanbullular tarafından ilgiyle takip edilir. Başlangıçta hava durumu, kısa skeçler ile başlayan yayınlar, dönemin ünlü sanatçıları Zeki Müren, Ajda Pekkan gibi isimlerin davet edilmesi ile ilgi git gide artarak devam etti. Zamanla yurtdışından ithal edilen cihazlar ile yayın kalitesini arttıran İTÜ TV, 1966 yılında ilk naklen maç yayını yaptı. O dönem 15 ayrı program türü geliştirilir. 1960'ların sonuna gelindiğinde profesyonel bir televizyon kanalı olan "İTÜ TV", "TRT" nin kurulması ile kapanır ve tüm ekibi ve cihazları ile "TRT" bünyesinde yayıncılığa devam eder. O dönem kısıtlı imkanlarla yayınları Türkiye'deki seyircilere ulaştıran ilk televizyon kamerası ve yayın cihazları bugün halen İstanbul Teknik Üniversitesi'nde varlığını sürdürüyor.
"BİZ 20 YILA DAMGA VURDUK"
Bugün üniversitenin rektörü olan Prof. Dr. Mehmet Karaca, "İTÜ TV" nin Türkiye'de büyük bir değişimi başlattığını belirterek sözlerine şöyle devam ediyor:
"Televizyon tabi bir kültür, sosyolojik değişimi de beraberinde getirdi. Bu sosyolojik değişimin öncüsü olması tabi teknik üniversite oldukça önemli. Biz 20 yılına damga vurduk. Bu süreçte televizyon kültürün gelişmesi, gençlerin yetişmesi ve özgüven kazanması için de ayrıca bizim için önemliydi. Yeni bir teknoloji ile tanıştı Türkiye ve bunu öğrenciler hocaları ile birlikte yaptı."
"İTÜ TV KISITLI İMKANLARLA BÜTÜN PROGRAMLARIN ÖNCÜSÜ OLDU"
O dönem yaptığı yayınlarla fark yarattıklarını belirten Karaca, "Bütün programların birer öncüsü ve çıkış noktası İTÜ TV oldu. İlk etapta çok kısıtlı imkanlarla başlanmış ilk televizyon yayını. Bu malzemeleri ilk yurtdışından getirmişler. Daha sonra öğrenciler diploma projeleri olarak gerekli aletleri kendileri yapmaya başlamış. Örneğin, bir verici anteni düzenlemişler. 100 KiloWatt olan bu anteni önce TRT'ye vermek istemişler, ancak nedense TRT bunu kabul etmemiş ve yurtdışından aynı nitelikte aynı özellikte bir verici anteni yurtdışından ithal etmişler. Yeter ki bizim üniversitelerimize, kurumlarımıza güvensinler. Bize inanılırsa, kesinlikle onların yüzlerini kara çıkarmayız" İfadelerini kullandı.
"İTÜ TV'Yİ DEVAM ETTİREBİLİRİZ"
Karaca sözlerinin devamında "Şu an en radyolardan biri İTÜ Radyosu'dur. İnternet üzerinden yayınlanıyor ve ciddi bir birikim var orada. Zaman içinde İTÜ TV'yi de devam ettirebiliriz tabii ki. Sonuçta bu kurum Türkiye için çok önemli bir kurum Türkiye'nin modernleşmesinde. Alt yapı, üst yapı ve siyasette mutlaka İTÜ'lülerin bir imzası vardır" dedi.
"GÜNÜMÜZDE TV ÇOK YÖNLÜ BİR AYGIT OLARAK KARŞIMIZDA DURUYOR"
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı ve Radyo-Sinema-Televizyon Bölüm Başkanı Profesör Doktor Ergün Yolcu ise Türkiye'deki televizyonculuğun dünden bugüne gelişimini DHA'ya anlattı. Büyük değişimlerin yaşandığını kaydeden Yolcu, "Türkiye'de dünden bugüne büyük bir dönüşüm, değişim ve gelişim oldu. Türkiye'de ilk televizyon yayınları 1952 yılında başladı ve zamanla bu serüven devam etti. Zamanla teknolojinin gelişimi ile başka kavramlar ortaya çıktı. Sadece televizyon sizi bilgilendiren bir aygıt olmaktan çıktı. Artık televizyon ile internete erişmek, banka işlemlerinizi ve alışverişlerinizi yapabilmek, kamera bağlantısı ile kapınızın ziline basanın kim olduğunu görebilmek mümkün. Günümüzde televizyon çok yönlü bir aygıt olarak karşımızda duruyor. Böylece televizyonun etkileşimi de çok fazla artmaya başladı. Dolayısı ile günümüzde televizyonun anlamı da farklılaştı. Televizyon geçmişler bugün arasında çok yol kat etti ve gelecekte de yine birçok işlemi televizyon üzerinden yaptığımızı göreceğiz" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE, DÜNYA'DA DİZİ İHRAÇ EDEN İKİNCİ ÜLKE"
Ülkemizin yayıncılık anlamında dünyada önemli bir yer tuttuğuna dikkat çeken Yolcu, "Türkiye'nin televizyon dizilerinde çok ciddi bir başarısı var. Bugün, Türkiye Dünya'da dizi ihracatı yapan ikinci ülke konumunda. Dizilerimiz 75 ayrı ülkede gösterime giriyor. Yani sizin gelenek, görenek, marka ve kültürünüzü 75 ayrı ülke görüyor ve tanıyor. Bu da televizyonculuk anlamında bizim bir başarımızdır. 2017 yılında yapılan bir araştırmaya göre, en fazla yatırım yapılan sektör televizyonculuk. Onu ikinci sırada yeni medya ve gazeteler takip ediyor. Araştırmada dikkat çeken bir ayrıntı ise, televizyonculuk sektöründeki yatırımların 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 4'lük bir artış görülürken, yeni medyaya yapılan yatırımların yüzde 19 olarak yapıldığını görüyoruz. Bu demektir ki, bir süre sonra bu yatırımlar önümüzdeki senelerde yeni medyaya daha fazla yapılacak. Gelecekte televizyon yine evrilecek ve yeni medya ile birlikte farklı işlevlerle karşımıza çıkacak" ifadelerini kullandı.
"BAŞLANGIÇTA GEÇ KALDIK AMA HIZLI GELİŞTİK"
Profesör Yolcu, "Türkiye'de belki televizyonculuğun başlaması biraz geç kaldı diyebiliriz. Ama gerçek şu ki çok hızlı gelişti. Dünya'da da gelişim hızı diğer ülkelere göre çok daha hızlı olduğunu söyleyebiliriz" dedi.
- İstanbul
Son Dakika › Güncel › Dünden Bugüne Beyaz Camın Hikayesi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?