İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, "71 milyon insanın mülteci olduğu dünyada, fakirliği ve istikrarsızlığı belli bir bölgeye hapsetme şansımızın olmadığını herkesin bilmesi gerekir" dedi.
Uluslararası Koruma ve Göç, Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti ile Mücadele ve Uluslararası Uygulamalar Konferansı Ankara'da başladı.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından konuşan İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, Türkiye'nin dünyada bugüne kadar eşine az rastlanan süreçleri bir arada yönettiğini belirtti.
Türkiye'nin bir yandan terörle ve uyuşturucu ile mücadele ederken, diğer yandan da küresel göçü yönettiğini ifade eden Ersoy, "2017'de 175 bin olan düzensiz göçmen yakalama sayımız, 2018'de 268 bin halihazırda da 350 bini aşmış durumdayız. Yıl sonu öngörümüz ise 400 bin civarında. 2018 Ekim ayı ile 2019 Ekim ayı arasında sadece İstanbul'da düzensiz göçmen sayısı artışının yüzde 273 olduğunu ifade edersek herhalde meselenin boyutunu bir kez daha ortaya koymuş oluruz" diye konuştu.
Tablonun ciddi olduğunu belirten Ersoy, göç meselesinin bir "sonuç" olduğunu, göçe kaynaklık eden ülkelerde bir düzelme ve iyileşme görülmediğini kaydetti.
Ersoy, dünyanın bugüne kadar göçmenlere yönelik uyum politikaları geliştirirken, Türkiye'nin mültecilere karşı uyum programları geliştirdiğini belirterek, arada ciddi bir fark olduğunu söyledi.
Batılı ülkelerin kalkınabilmek için geçmişte göçmen talebinde bulunduğunu ve onları uyumlaştırdığını hatırlatan Ersoy, "Ölümden kaçıp gelmiş, her şeyini kaybetmiş, ne yapacağını bilmeyen insanlarla, çoğu kadın ve çocuklardan oluşan mazlumlarla ve onları beklemeyen veya davet etmemiş bir toplumla karşı karşıyayız" ifadesini kullandı.
"Sorunu kaynağında çözmek çok önemli"
"71 milyon insanın mülteci olduğu dünyada fakirliği ve istikrarsızlığı belli bir bölgeye hapsetme şansımızın olmadığını herkesin bilmesi gerekir" diyen Ersoy, sorunun kaynağında çözülmesinin son derece önemli olduğuna işaret etti.
2. Dünya Savaşı'nın toplam maliyetinin 1,5 trilyon dolar olduğunu belirten Ersoy, dünyanın zenginlik ve kaynaklarının adil bir şekilde paylaşılması yerine vekaletler savaşıyla daha adaletsiz bir şekilde sahiplenilmeye çalışıldığını kaydetti.
Ersoy, Türkiye'nin gerçekleştirdiği harekatları desteklemeyen ve onaylamayanlara da şöyle seslendi:
"Bu artık bizim, bu coğrafyada döktüğünüz kanlara, akıttırdığınız gözyaşlarına güçlü bir şekilde isyanımızdır. Bizi coğrafyada ne olur kendi halimize bırakın. İnsanlığın sadece zengin kaynakları istismar etmek için bir araç olarak kullanılabileceği gerçeğinden biraz olsun uzaklaşın. Bu mahallenin çocukları olarak geçmişten bugüne bazen aramızda tartışma kavga olsa da hep birlikte huzur içerisinde yaşamaya devam etmek istiyoruz. Bizi rahat bırakın. Binlerce kilometreden gelip buraları dizayn etmeye, buraların gariban, samimi insanlarına ne olur ayar vermeye çalışmayın.
Herkes bir kez olsun kendi işine baktığı zaman inanın dünyamız çok daha güzel ve yaşanır olacak.
Üzerimizde ve bölgede kurulmak istenen sömürü düzenine karşı, istikrarsızlığa hep birlikte dayanışma içerisinde mücadele ederek başarılı olabiliriz. İstikrarımızı ve huzurumuzu bu mahallenin evlatları olarak birbirimize güvenerek, inanarak, itimat ederek sağlayabiliriz.
Afganistan'dan Fas'a kadar baktığımız coğrafyada akan gözyaşlarının hiçbirinin sorumlusu biz değiliz ama bedelini ödeyen bizleriz. Daha fazla bu bedeli ödemememiz için bu coğrafyanın insanları, her birlikte bu gidişe dur demek ve sorunu kaynağında çözmeye katkıda bulunmak zorundadır."
"Dünya bizi yalnız bıraktı"
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin de kitlesel göç hareketlerinin hedefi olan Türkiye'nin, çoğunluğu Suriyeli olmak üzere 5 milyon göçmene ev sahipliği yaptığını kaydetti.
Göçmenlere, insanlık onuruna yakışır olanaklar tanıyabilmek için bütün imkanlarını seferber eden Türkiye'nin, bu konuda birçok ülke tarafından yalnız bırakıldığını vurgulayan Orgeneral Çetin, "Bu bizim insani görevimiz. Dünya bizi yalnız bıraktığı için üzgünüz" dedi.
Dünya ölçeğinde, göçmen kaçakçılığı ve düzensiz göçün ülkelerin güvenlik ajandasında önemli bir yeri olduğunu kaydeden Çetin, bununla tek başına hiçbir ülkenin mücadele edemeyeceğini söyledi.
"Güvenliği sağlama ve mültecileri koruma birlikte yapılmalı"
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Temsilcisi Katharina Lumpp, ise konuşmasına, konferansın diyalog vazifesi yapması ve bilgi alışverişine vesile olması dileklerinde bulunarak başladı.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin odağında, güvenlik arayışı ile yerlerinden edinmiş insanların olduğunu belirten Lumpp, düzensiz göçlerin devletler açısından endişeyle karşılandığına işaret etti.
Göçmenlerin zorunlu yolculukları sırasında, tacir ve kaçakçıların ellerine düştüğünü belirten Lumpp, ülkelerin güvenliği sağlama ve mültecileri korumayı birlikte yapması gerektiğini ifade etti.
Mültecilerin geri gönderilmesi ya da erişimlerinin engellenmesinin bir çözüm olmayacağının altını çizen Lumpp, bu durumunu sadece rota değişikliğine neden olacağını söyledi.
Lumpp, mücadele için güçlü bir sistem ve uluslararası iş birliğinin önemine dikkat çekti.
Son Dakika › Güncel › Göç ve insan ticareti ile mücadele konferansı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?