Irak'ın El-Enbar bölgesindeki İzzet ve Şeref Meydanı'nda Aralık 2012 tarihinden bu yana devam eden gösterilerin organize komitesi sözcüsü Abdulkadir en-Nayil, "Maliki hükümetinin zulmüne karşı sokaklara dökülen halkımız, baskılar sona erip hürriyetlerine kavuşuncaya kadar mücadelesini sürdürecek" dedi.
İstanbul'da düzenlenen "Irak'ta İşlenen Suçlar ve İnsan Hakları" başlıklı konferansa katılan Nayil, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Irak'ta gerçekleştirilen insan hakları ihlallerine karşı halkımız meydanlara çıktı. Altıncı ayını dolduran gösteriler, barışçıl şekilde hedeflerine ulaşıncaya kadar devam edecek" ifadesini kullandı.
"2003'te başlayan Amerikan işgaliyle Iraklılar çok büyük bir zulme, katliama ve tahribata maruz kaldı. ABD işgal güçleri, güçlü direniş dolayısıyla ülkeden çekilmeye mecbur oldu" diyen Nayil, "İşin başından beri Amerikan idaresi direnişin olmaması, yayılmaması ve kökleşmemesi için mezhepçilik kartını oynadı" şeklinde konuştu.
"Irak'taki siyasi süreç toplumu bölmeyi amaçlıyor"
ABD işgaliyle oluşturulan siyasi sürece katılanların ve iktidara gelen hükümetlerin İran'ın onayıyla hareket ettiğini, onların da ülkeyi federalizm, konfederalizm temelinde bölmeye çalıştığını öne süren Nayil, şunları söyledi:
"Siyasi sürece katılanlar, kendilerinin toplumun tümünü temsil ettiklerini iddia etseler de gerçek öyle değil çünkü hepsi, Irak halkını mezhep ve ırk temelinde bölüştüren siyasi sürecin bir parçası. 2003 işgaliyle birlikte başlayan bu süreç, İran projelerinin yürütülmesinden başka anlama gelmiyor. Sürece katılan siyasiler halkı birbirine düşürmek, iktidarlarını ve menfaatlerini devam ettirmek için mezhepçi siyaset yürütüyor. Bunların hiçbiri halkı temsil etmiyor aksine Şii, Sünni, Türkmen, Sabii gibi isimleri kullanarak toplumu daha da bölmeye çalışıyor. Hiçbir siyasinin, siyasi alanda bir diğerinden farkı bulunmuyor. Hepinizin bildiği gibi Maliki, her alanda tek otorite sahibi. Bu müflis siyasi süreç neticesinde barışçıl gösteriler patlak verdi."
Irak halkının her zaman birbirine karşı hoşgörülü olduğunu vurgulayan Nayil sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Bakınız, güneyde Şii kardeşlerimizin yaşadığı sel felaketinin hemen ardından bizler yardım konvoyu ile kendilerine ulaştık. Ayrımcılığa ve zulme uğrayan Türkmen kardeşlerimize her zaman destek oluyoruz. Türkmenler, İran'ın desteklediği siyasi partilerde olduğu gibi işgalin bir parçası olmadı, siyasi sürece de katılmadı. Bu ve farklı sebeplerle baskıya uğrayan Türkmenler, birçok alandan mahrum bırakıldı. Elbette aynı şekilde tüm halkımız da birçok alanda haksızlığa, zulme uğradı."
"Maliki hükümeti ve siyasi süreç tamamen başarısız"
Maliki hükümeti ve siyasi sürece katılanların askeri, güvenlik, ekonomi, siyasi ve sosyal alanda tam bir başarısızlık örneği sergilediğini dile getiren Nayil, "Enbar şehrindeki İzzet ve Şeref Meydanı'ndaki gösteriler ile diğer şehirlerde patlak veren halk ayaklanması, en temelde Irak halkına karşı yürütülen etnik temizlik saldırılarına, işlenen geniş çaplı insan hakları ihlallerine karşı bir başkaldırıdır" diye konuştu.
Dünyanın hiçbir yerinde benzeri görülmeyen "antiterör yasaları" çerçevesinde gizli muhbirlerin asılsız iddiaları üzerine binlerce sivilin Maliki hükümetine bağlı güçlerce tutuklandığını kaydeden Nayil, "Gizli muhbir denen kişilerin suçladığı vatandaşı, emniyet güçleri elinde hiçbir delil olmaksızın rahatlıkla tutuklayabiliyor. Bunlar arasında en çok mağduriyet yaşayanlar ise kadınlar. Şu an 5 bin civarında kadın cezaevinde. Bunların çoğu, eşi, çocuğu veya bir yakınını tutuklamak için koz olarak kullanılmak üzere Maliki güçlerince tutuklanan cezaevinde işkence ve zulme uğrayanlar. Maliki hükümeti, uyduruk iddialar ile masumları hedef alıp ihbar eden gizli muhbirler tespit edilip ortaya çıkartıldığında dahi bunlara yönelik hiçbir şey yapmadı" iddiasında bulundu.
"Irak'taki mezhep fitnesini İran destekliyor. Söz konusu fitne, İran'da eğitilen milis gruplar ve siyasi partiler aracılığıyla yapılıyor. Toplumsal barışı tehdit eden bu milisleri sizler Maliki'nin şebbihaları olarak da anlayabilirsiniz" diyen Nayil, yüz binlerce kişinin ölmesiyle sonuçlanan mezhep çatışmalarını dinamitleyen Samarra olaylarının arkasında ABD ve İran'ın yer aldığını iddia etti.
Nayil şöyle devam etti:
"Bizleri temsil ettiği iddiasındaki siyasilere, siyasi sürece karşı çıkıyoruz. Ne yazık ki bazı ülkelerin de desteklediği siyasi süreç ve siyasiler tamamen başarısız olmuştur. Bu süreci halkımız kesinlikle reddetmektedir. Şu anda, hiçbir alanda başarı ortaya koyamayan, dahası güvenlik, siyaset, iktisat ve sosyal gibi her alanda iflas eden Maliki hükümeti ve yürütülen bir siyasi süreç söz konusu. İran'ın ülkemize müdahalesi ve mezhepçi siyaset kartı, Dava Partisi liderliğindeki Maliki hükümeti aracılığıyla yürütülüyor. Bu çok tehlikeli siyaset neticesinde Irak'ın milli serveti kullanılarak Esed rejimine destek verilmekte, bölge kan gölüne çevrilmek istenmektedir."
"Türkiye ve körfezin güvenliği tehdit altında"
Nayil, sözlerini şöyle tamamladı:
"Açık ve net konuşuyoruz. Türkiye ve Körfez'in güvenliği tehdit altındadır. İran'ın yıkıcı rolüne, toplumu bölmek isteyen mezhepçiliğe, siyasi sürece, işlenen zulme karşı başlayan devrimimiz devam edecek. Toplumsal barışı sağlamak ve mezhepçi projelerin önüne geçmek için Irak'ın yanında yer alacak Türkiye'nin ve diğer ülkelerin desteği bizler için çok önemli. Herkesi kucaklayan bir üslub benimseyen, bu yönde adımlar atan Türkiye'yi, halkımız gayet olumlu karşılıyor." - İstanbul
Son Dakika › Güncel › Irak'taki Gösteriler - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?