Meslektaşları vefatının ikinci yılında Cemil Taşcıoğlu'nu anlattı (1) - Son Dakika
Güncel

Meslektaşları vefatının ikinci yılında Cemil Taşcıoğlu'nu anlattı (1)

Ömrünü mesleğine adayan, emekliliği gelse de çok sevdiği işini ve hastalarını bırakmayarak görevini sürdürürken 2 yıl önce Kovid-19'dan hayatını kaybeden ilk hekim olan Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu, renkli kişiliği, yardımseverliği, güler yüzü ve sevecen tavırlarıyla hatırlanıyor.

31.03.2022 10:58  Güncelleme: 12:31

Ömrünü mesleğine adayan, emekliliği gelse de çok sevdiği işini ve hastalarını bırakmayarak görevini sürdürürken 2 yıl önce Kovid-19'dan hayatını kaybeden ilk hekim olan Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu, renkli kişiliği, yardımseverliği, güler yüzü ve sevecen tavırlarıyla hatırlanıyor.

Taşcıoğlu'nun uzun yıllar görev yaptığı İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesinin Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, AA muhabirine, kendisiyle 1990'da şu an çalıştığı üniversitenin dahiliye bölümünde asistanlığa başladığında tanıştıklarını söyledi.

O yıllarda Taşcıoğlu'nun hastalara tanısal yaklaşımından çok etkilendiklerini, bunu yaparken asistanlarına öğretmeyi çok sevdiğini anlatan Tükek, onun yanında asistanlığa başlamanın büyük avantaj olduğunu kaydetti.

"Cemil Taşçıoğlu eşittir sevecenlik"

Mesleğini çok seven Taşcıoğlu'nun farklı bir enerjisi olduğundan bahseden Tükek, şöyle devam etti:

"Heyecanla servise gelir, vizite katılır, tanı koyduğu, hastaları tedavi ettiği zaman çocuk gibi mutlu olur, o mutluluğunu da herkesle paylaşırdı. Her zaman öğrencileri ve asistanlarıyla hareket ediyordu. Onun etrafı her zaman dolu olurdu. En zor, tanı almamış vakalar da genellikle Cemil ağabeye gönderilirdi. Orada mutlaka çözülürdü o. Hastalarla diyaloğu mükemmeldi, herkese ağabey-kardeş ilişkisiyle yaklaşırdı. Hiçbir şekilde ego yoktu. 'Cemil Taşcıoğlu nedir?' diye sorsanız 'sevecenlik' derim."

Taşcıoğlu'nun Kovid-19'un Türkiye'deki ilk hastalarından olduğunu hatırlatan Tükek, hastalığın hem ağır hem de aşı gibi bir tedavisi bulunmadığı bir döneminde Taşcıoğlu'nun bunu yaşamasının büyük şanssızlık olduğunu belirtti. Hastalığın, Taşcıoğlu'nda kötü seyrettiğini anlatan Tükek, çok uğraş verildiğini, bütün bilim dallarıyla defalarca toplantı yaptıklarını ancak bir türlü düzelmediğini ve adeta "ellerinden kayıp gittiğini" ifade etti.

Prof. Dr. Tufan Tükek, Taşcıoğlu'nun kaybının büyük eksiklik oluşturduğunu, özellikle yıllarca beraber çalıştığı ekibin çok üzüntü yaşadığını anlatarak, "Şimdi onun anısına, onun yolundan gidiyorlar. Onu yaşatmaya çalışıyorlar. Cemil Taşcıoğlu adı kolay kolay silinmez İstanbul Tıp Fakültesi'nden." diye konuştu.

"Edindiğim tüm mesleki birikimin büyük kısmını hocamdan aldım"

Cemil Taşcıoğlu ile 1999'da öğrenciyken tanışan ve başasistanlığını yapan Genel Dahiliye Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Timur Selçuk Akpınar da iç hastalıklarında ihtisas yapmaya onu tanıdıktan sonra karar verdiğini dile getirdi.

Taşcıoğlu'nun iki temel özelliği bulunduğunu belirten Prof. Dr. Akpınar, şöyle devam etti:

"Birincisi, mesleki yetisi ve becerileri çok üstün biriydi. Öğretme arzusu çok fazlaydı ve bunun için her türlü çabayı sarf ediyordu. Öğrencilerini, asistanlarını eğitim hayatında, kendi doktorluk hayatının da tümünde önde tutan ve onları eksen alarak hareket eden biriydi. İkincisi çok ciddi bir gözlem yeteneği vardı. Hastaları çok ayrıntılı dinlerdi. Hastanın ne dediğini çok önemserdi ve bu doğrultuda hareket ederdi. Belki mesleği, birikimi, o öğretim kabiliyetinin ötesinde, insanlığı bundan daha yüksekti."

Taşcıoğlu'nun, hayat enerjisi yüksek, insanları ve mesleğini çok seven, kendilerine de bunu aşılamaya çalışan biri olduğunu söyleyen Akpınar, "Birçoğumuz ondan çok şey öğrendik. Kendi adıma, edindiğim tüm mesleki birikimin büyük kısmını Hocamdan aldım. Kendimi çok şanslı hissediyorum." dedi.

Onun anısına odası boş bırakıldı

Prof. Dr. Akpınar, babası gibi hissettiği Taşcıoğlu'nu kaybettiğinde yaşadığı büyük acıdan bahsederek, onu güzellikleri, mutlulukları ve enerjisiyle hatırlamak istediklerini ifade etti.

Taşcıoğlu'nun hastanedeki odasını da kapatmadıklarını aktaran Akpınar, "Burası hocayla özdeşleşmişti. Burası servisin hemen girişiydi. Asistanların ve öğrencilerin de bulunduğu ana yer buraydı. Onun için o hep bu odayı kullandı. Onun anısına bu odayı aynı şekilde bıraktık. Şu an kullanmıyoruz. Her gün, buradaymış gibi göz atıyoruz, buradaymış gibi davranmaya çalışıyoruz." diye konuştu.

"En büyük tavsiyesi insanları insan olduğu için sevmemizdi"

Genel Dahiliye Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Uzman Dr. Mustafa Altınkaynak da semiyoloji derslerinde renkli kişiliği, renkli kıyafetleri, gür sesi ve gülen yüzüyle tanıdıkları Taşcıoğlu'nun, asistanlık yaptığı yıllarda da akılcı yaklaşımları ve davranışlarıyla kendilerine örnek olduğunu söyledi.

Altınkaynak, öğretim görevlisi olduktan sonra da iki yıl beraber çalıştığı Taşcıoğlu'nun hastalandığı gün yaşadıklarını ve aralarında geçen diyalogları şöyle aktardı:

"Hasta olduğu sabah, bir pazartesi günüydü. O gün geldiğimde, hafif solunum sıkıntısıyla biraz düşkün gördüm. Cemil Hoca'yı böyle görmek alışık olduğumuz bir durum değildi. Nasıl olduğunu sorduğumda da 'Biraz halsizim ama hastalarım var, onları görüp, değerlendirip öğleden sonra belki erken çıkabilirim.' diye ifade etti. Takipte solunum sıkıntısı biraz daha belirginleşince kan tahlilleriyle görüntüleme yapmayı öngördük. Beraber görüntülemeye gittik. Merdivenleri çok zor indi. Hatta, diğer binaya gitmek için ambulansı kullandık. Tomografide, yaygın tutulum gördüğümde tedirgin oldum. Bilim dalının diğer hocaları görüntülemelere baktı. Binaya dönerken hocalarımızdan geri bildirim geldi ve bunun Kovid'le uyumlu olabileceği, karantinaya alınması gerektiği söylendi. Yarı yolda ambulansı durdurdum ve 'Hocam bu maalesef Kovid gibi duruyor. Sizi karantinaya almamız gerek.' dediğimde, tereddütsüz, 'İstediğiniz şekilde karantina bölgesi oluşturup beni oraya alın. İnsanlara zararımız dokunmasın.' dedi. Yine o güler yüzüyle oluşturduğumuz karantina bölgesine aldık."

Dr. Altınkaynak, Taşcıoğlu'nun Şanlıurfa, Adana, Ağrı ve Van gibi birçok ilden hastalarının hala buraya geldiğini, kendilerinin de onun emanetini üstlendiklerini kaydetti.

Altınkaynak, "Bize en büyük tavsiyesi insanları insan olduğu için sevmemiz ve hiçbir zaman kapımızın kapatılmaması gerektiğiydi. Renkli kişiliği bize yadigar. Her zaman pozitif düşünmesi ve bize bunu empoze etmesi yadigar. Hiç sinirlenmemesi, hep iyi düşünmesi ve bizi de bu yöne sevk etmesi... İnşallah bu davranışları onun gibi hakkıyla devam ettirmeye çalışacağız." diye konuştu.

"Öğretileriyle şifa dağıtılmaya devam ediliyor"

Taşcıoğlu'nun öğrencilerinden Genel Dahiliye Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Uzman Dr. Yağmur Göksoy, bu alanda ihtisas yapmaya onun sayesinde karar verdiğini aktardı.

Tıbbi açıdan kendilerine bıraktığı öğretilerin tartışılmaz olduğunu vurgulayan Göksoy, "Hocayı özel yaşantısında da tanıma fırsatı bulduğumuz için bana bıraktığı en büyük öğretilerden birisi de yaşama sevinci. Hoca her zaman için umut doluydu, her zaman pozitifti. Çok alçak gönüllüydü." dedi.

Göksoy, "Cemil Hoca bizim her gördüğümüz, her tanı koyduğumuz, her tedavi ettiğimiz hastada yaşıyor. Çünkü onun öğretileri o kadar büyük ve o kadar çok insanın hayatına dokundu ki... Türkiye'nin dört bir tarafında şu an, biliyoruz ki Cemil Taşcıoğlu'nun öğretileriyle tecrübeleriyle hastalar bakılmaya, şifa dağıtılmaya devam ediliyor. Bu hocamı yaşatmanın en güzel yolu." diye konuştu.

Taşcıoğlu'nun 13 yıl sekreterliğini yapan Binnur Kaya ise kendisini "her yönüyle çok iyi ve herkese yardımı dokunan bir insan" olarak andı. Kaya, her sabah servise geldiğinde Taşcıoğlu'nun odasının önünden "Günaydın hocam" diyerek geçtiğini çünkü onun da her gün kendisini "Günaydın, hoş geldim kızım." diyerek karşıladığını anlattı.

15 yıl sekreterliğini yapan Nermin İlkiz de her hekimin çok değerli olduğunu ancak Cemil Taşcıoğlu'nun yerinin bir başka olduğunu vurgulayarak, "Daha güvendeymişiz gibi, her şeyimize çözüm bulabilecek bir merciydi bizim için." dedi.

"Hocaların hocası" Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu hakkında

1952'de Rize'de dünyaya gelen Taşcıoğlu, ilköğrenimini Sultantepe İlkokulu'nda, ortaokul ve liseyi Marmara Koleji'nde, üniversiteyi dereceyle kazandığı İÜ İstanbul Tıp Fakültesi'nde tamamladı. Mecburi hizmetini Şanlıurfa'da yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi'nin genel dahiliye kliniğinde ihtisasa başlayan Taşcıoğlu, emekliliği dolduğu halde çok sevdiği mesleğine devam etti.

Kovid-19 vakaları Türkiye'de görüldüğünde de işini bırakmayan Taşcıoğlu, 16 Mart 2020'de ateş, öksürük ve nefes darlığı şikayetleriyle tedavi altına alındı. Durumunun ağırlaşması üzerine 18 Mart'ta yoğun bakıma kaldırılarak solunum cihazına bağlanan Taşcıoğlu, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak 1 Nisan 2020'de hayata veda etti. Taşcıoğlu'nun cenazesi, Nakkaştepe Mezarlığı'na defnedildi.

Türkiye'de Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybeden ilk hekim olan Taşcıoğlu, vefatına dek, dahiliye alanına çok sayıda makale ve eser kazandırdı. Birçok doktor yetiştirdiği için "hocaların hocası" olarak da anılan Taşcıoğlu, evli ve 3 çocuk babasıydı.

Taktığı renkli fularlarla hatırlanan Taşcıoğlu'nun ismi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla adının verildiği Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi'nde yaşatılıyor.

Meslektaşları vefatının ikinci yılında Cemil Taşcıoğlu\'nu anlattı (1)
Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Meslektaşları vefatının ikinci yılında Cemil Taşcıoğlu'nu anlattı (1) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement