MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, hükümetin Suriye politikasını eleştirerek, "(Dışişleri Bakanı) Sıfır sorun mucidinin, stratejik derinlik kaşifinin ve kıdemli dış politika dahisinin Türkiye'nin başına daha fazla çorap örmeden kısa zaman içinde azledilmesi en samimi ve acil beklentimizdir" dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in vefat eden eşi Nazmiye Demirel ve MHP Genel Başkan Yardımcılığı yapmış olan Turgut Nasün'e Allah'tan rahmet ve başsağlığı diledi.
Bahçeli, yarın İstanbul'un fethinin 560. yıldönümünün kutlanacağını anımsatarak, İstanbul'un fethinin, hem Türk hem de beşeriyet tarihi açısından dönüm noktalarından birisi olduğun vurguladı.
Bu fetih hareketinin, dünya ölçeğinde değişim ve dönüşüme yol açacak ve yankıları günümüze kadar sürecek stratejik bir kararın sonucu olduğunu ifade eden Bahçeli, İstanbul'un alınmasıyla Türkler'in, dönemin küresel güç dengelerini sarstığını, blokları salladığını, ittifakları zayıflattığını ve cihan imparatorluğuna ulaştığını kaydetti. Bahçeli, "Türk milletinin yaklaşık bir asır önce çekildiği coğrafyalarda bugün yaşanan kargaşa, iç savaş ve gerilim, İstanbul'un fethi ile zirveye taşınan kuvvetli ama bir o kadar da vicdanlı ve insaflı yönetimin önemini bir kez daha ispatlamaktadır. Bugünkü şartlarda bıraktığımız, terk etmek zorunda kaldığımız yerler istikrarsızlık içinde kıvranmaktadır. Komşu coğrafyalarda gökten yağan şiddet, yerden biten anlaşmazlık ve hercümerç sanki aziz ceddimize yüz çevirmenin bedeli olarak ortaya çıkmıştır" dedi.
Büyük hükümdar Fatih Sultan Mehmet'in 560 yıl önce gerçekleştirdiği gibi İstanbul'un sağduyulu, nitelikli, kültürlü, kararlı ve milli tarihe saygılı yönetimlere kavuşmasının zamanının geldiğini dile getiren Bahçeli, "Bizans surlarına dikilen üç hilal, inşallah, asırlar sonra hak ettiği yerle tekrar buluşacak ve İstanbul'u ayağa kaldıracaktır. Bunun için İstanbul'un yeniden fethi gerekmektedir ki, biz de bunu başaracak güç, inanmışlık ve kararlılık tümüyle vardır. İstanbul'umuzun hak ettiği güzellikleri yeniden kazanabilmesi için tek çare ehil ve milli ellerce yönetilmesi, yani Milliyetçi Hareket Partisi'dir" diye konuştu.
-MHP'nin açık hava toplantıları-
Bahçeli, partisinin, "Milli Değerleri Koru ve Yaşat" adı altında 9 bölgede planladıkları açık hava toplantılarının üçüncüsünü 25 Mayıs Cumartesi günü "vatan" ana temasıyla Adana'da gerçekleştirdiğini hatırlattı.
"Adanalı kardeşlerim vatanın bölünemeyeceğini, parçalanamayacağını ve hainlere bırakılamayacağını gür bir sesle telaffuz etmişlerdir" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yüzbinler miting alanına sığmamış, heyecan dalgası Adana'yı baştanbaşa sarmıştır. Kıskananlar yine çatlamış, yine yere kapaklanmıştır. Taş kalpliler yine fenalıklar geçirmiş, yine çuvallamışlardır. AKP-BDP-PKK- Barzani ve İmralı canisinden oluşan kutsal ittifak korkuya kapılmıştır. Türk vatanı Adana'yla müsterih olmuş ve tedirginliklerini üstünden atmıştır. Bursa kuruluşumuzun kudretini yukarı çekmiş, İzmir bayrağı yükseklere taşımış, Adana ise vatanı yücelterek unutulmayacak bir destan yazmıştır. Çukurova vatan üzerinde oyunlar oynayan gafillerin farkındadır. Çukurova'nın asil ve mert insanları sahnelenen senaryoların bilincindedir. Son vatanımızın bağımsızlığı, büyük milletimizin bin yıllık kardeşliği ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası sakatlanamayacak ve bitirilemeyecektir. Güvence Adana'dır, teminat tüm Türkiye'dir. Vatanı sırf kuru toprak parçası olarak görenler Adana'da bozguna uğramışlardır. Vatandan pay koparma arayış ve hesabında olanlar hezimet yaşamışlardır. İnancım odur ki, vatan bilincinden, vatan ruhundan ve vatan ufkundan mahrum kim varsa Adana'dan sonra kendilerine çeki düzen vermek zorunda kalacaklardır. Çünkü Adana geçilmeden, Mersin aşılmadan, Ankara kenara itilmeden ve Türk milleti topyekün yenilmeden vatan topraklarının kabus yaşaması ve karanlığa gömülmesi mümkün olmayacaktır. MHP bunun için vardır, hıyanetin amacına ulaşmaması konusunda azimli ve yeminlidir."
-Suriye politikasına eleştir-
Türkiye'nin uluslararası ilişkilerdeki itibar ve saygınlığının AK Parti ile birlikte eridiği ve buharlaştığını, özellikle hükümetin BOP kapsamında, komşu coğrafyalarda izlediği politikaların Türkiye'yi açmaza sürüklediğini savunan Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın zalim Esad yönetimiyle kavgaya tutuşmasının, küresel çevrelerin ikili oynamalarının AK Parti'ye arkası arkasına salvo olarak çarptığını söyledi.
Esad'a vadeler biçen, koltuğundan olacağını aylar öncesinden müjdeleyen hükümetin sürekli duvara tosladığını, yanıldığını ve cepten yediğini belirten Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın, Türkiye'yi Suriye çıkmazına hapsettiğini, Türkiye'nin imkan ve jeopolitik gerçekleriyle uyuşmayacak yanlışlara imza attığını savundu.
Türkiye'nin sözünün yere düştüğünü, inandırıcılığının havada kaldığını, daha da vahimi sürüklene sürüklene hiçbir yaptırımı olmayan bir ülke konumuna getirildiğini iddia eden Bahçeli, "Başbakan Erdoğan ABD'nin ağzına baktıkça kaybetmiş, savaş diline teslim oldukça azarlanmış, hizaya sokulmuş, geri adım atmak zorunda bırakılmıştır" dedi.
Bu nedenle Suriye politikasının çelişkilere, öngörüsüzlüklere ve bir adım bile önünü göremeyen bir körlüğe çakıldığını iddia eden Bahçeli, Dışişleri Bakanı'nın, "Beşşar Esad'ın bu kadar gaddarlaşabileceğini tahmin edemedim" itiraflarının dış politikadaki kafa karışıklığının ve basiretsizliğinin tescili olarak okunması ve yorumlanması gerektiğini ifade etti. Bahçeli, şöyle konuştu:
"Başbakan Erdoğan ABD seyahatinin hemen öncesinde, 'Biz gelesiye kadar Suriye'de çok şey değişecek' dese de, değişen ve yan çizen yine şahsı olmuştur. Dışişleri Bakanı ne kadar inkar etse de, ABD, Başbakan'ı Suriye konusunda diplomasiye ikna etmiş ve elini kolunu bağlamıştır. Yine söz konusu bakanın 'ben bu ülkenin sicilinde zalimlerle, diktatörlerle, yüz binleri katletmiş biriyle yan yana bir görüntü olmamasını ahlaki sorumluluk olarak görüyorum' sözleri de akla ziyandır. AKP'li Dışişleri Bakanı herhalde Irak'ta, Afganistan'da yüzbinlerce Müslüman'ı kesip doğrayanlarla ve Türk milletinin kanını akıtan canilerle yan yana durmayı normal ve sıradan görmektedir. Gerçeklerden bu kadar kopmuş, kendi ifadeleriyle bu kadar tenakuza düşmüş bir siyaset üslubu acaba Dünya'nın neresinde vardır? Türk dış politikası böyle bir köhnemiş zihni perspektif ve sübjektif yargılarla yönetiliyorsa vay halimize demekten başka bir seçeneğimiz kalmayacaktır. Sıfır sorun mucidinin, stratejik derinlik kaşifinin ve kıdemli dış politika dahisinin Türkiye'nin başına daha fazla çorap örmeden kısa zaman içinde azledilmesi en samimi ve acil beklentimizdir."
-Cenevre konferansı-
Bahçeli, ikinci Cenevre Konferansı'na mesafeli duran Başbakan'ın, birden bire Cenevre gönüllüsü bir hüviyete bürünecek kadar tutarlılığını kaybettiğini öne sürerek, PKK-PYD terör örgütlerinin, Suriye'nin kuzeyinde özerk bölge oluşturmak için her fırsatı kullandığı ve kolladığını söyledi. Bahçeli, "Başbakan Esad'la kavgaya tutuşurken, muhaliflerin ve PYD militanlarının tezgahlarını görmezden gelmekte veya fark edememektedir. Öyle bir noktaya gelinmiştir ki, muhalif unsurlar en az Esad rejimi kadar milletimizi tehdit etmekte, Türkiye'nin bünyesine zarar vermektedir" dedi.
Suriye konusunda Türkiye'nin kazanma, hedeflerini gerçekleştirme ihtimalinin gün geçtikçe azaldığını iddia eden Bahçeli, defalarca Suriye'deki olayları "tribünden izlemeyiz" diyen Başbakan'ın, aslında Türkiye'yi çoktan stadyum dışına çıkardığını göremediği ve idrak edemediğini savundu.
AKP Hükümeti'nin, kimi zaman AB'ye yaklaştığını, kimi zaman Rusya'ya göz kırptığını, en sonunda da BOP'a tutunarak ABD'nin peşine düştüğünü iddia eden Bahçeli, şunları söyledi:
"Bu kapsamda olmak üzere, Başbakan'ın Barzani'yle dostluk çemberi kurması, enerji anlaşmaları yapması, İsraille barışması, İran ve Irakla karşı kutuplara yerleşmesi, Hizbullahla bile ters düşmesi küresel siyaset planının, son tahlilde okyanus ötesinin telkin ve dayatmalarının bir sonucudur. Libya'ya yönelik NATO harekatına baştan karşı çıkan, sonradan destek veren, Suriye'ye açıktan cephe alan Başbakan ve hükümeti başkent Ankara'nın politikalarını dışlayarak ABD'nin eteğine tutunmuştur. Esasında Türkiye'nin en büyük problemi özde budur. AKP, Türk milletinin ati ve baki çıkarlarını değil, küresel proje ve tasarımların avukatlığını yapmaktadır. Şayet böyle giderse, Başbakan yanlıştan dönmez ve hatalarını kabullenmezse, ülke ve millet olarak ağır bir bilançoyla karşılaşma riskimiz çok fazladır. Türkiye'nin bölgesel konumu, stratejik ve tarihi özellikleri daha çok uzlaştırıcı, yatıştırıcı ve barış yanlısı politika izlenmesini şart koşmaktadır. Türkiye sevdalısı ve sorumlu muhalefet anlayışına sahip bir parti olarak Türk dış politikasının, Türkiye'nin mahvına sebep olmadan tahsis ve tamir edilmesi gerektiğine inanıyor ve bunu tavsiye ediyoruz."
- Ankara
Son Dakika › Güncel › MHP TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?