Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'ndaki eylemlere ilişkin, aralarında eski alay komutanları Muhsin Kutsi Barış ve Muhammet Tanju Poshor'un da bulunduğu 521 kişinin yargılandığı davada tanıkların dinlenilmesine başlandı.
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, darbe girişiminin yaşandığı dönemde alay komutan yardımcısı olan Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutan Vekili Ahmet Hatip tanık olarak beyanda bulundu.
15 Temmuz'da birlik komutanlarının katıldığı haftalık eğitim toplantısı yaptıklarını ancak alay komutanı Muhsin Kutsi Barış'ın katılmadığını ifade eden Hatip, Barış'ın 18 Temmuz ile ilgili hususları koordine etmelerini, ardından da tören ve tatbikatla ilgili emirler hususunda diğer alay komutan yardımcısı yarbay Ekrem Işık ve birlik komutanlarıyla odasına gelmesini istediğini aktardı.
Hatip, toplantının ardından yaklaşık 10 kişiyle alay komutanı Barış'ın odasına gittiklerini belirterek, yarım saat kadar törenle alakalı konuştuklarını kaydetti.
Konunun daha sonra tatbikata geldiğini dile getiren Hatip, Barış'ın "Arkadaşlar bugün bir tatbikat yapılacak. Büyük bir tatbikat olacak. Tatbikata katılacaklar kendilerini biliyorlar. Ekrem yarbay kendilerine tebliğ etmiştir. Ahmet sen bu işle ilgilenme, törenle ilgili hususlara odaklan." dediğini bildirdi.
Hatip, Barış'ın daha sonra odadaki Ekrem Işık, Fedakar Akça, Osman Koltarla, Ecir Dede ve Arif Aydınoğlu'nun isimlerini söyleyip diğerlerinin çıkabileceğini belirttiğini dile getirdi.
Darbe bildirisini zorla okutan Gençer, devrenin prensiymiş
Mesaiden ayrılıp evine gitmeden evvel alay komutanını sorduğunu ancak misafiri bulunduğunu söylediklerini, "Misafiri kimmiş?" dediğinde ise "Ümit Gençer" cevabını aldığını anlatan Hatip, bilgisayardan kim olduğuna baktığında 1997 mezunu bir subay olduğunu gördüğünü belirtti.
Hatip, 1997 mezunu tanıdığı birine Gençer'in kim olduğunu sorduğunu, onun da "O bizim devrenin prenslerinden. Amerika-Ankara, Ankara-Amerika yapar." dediğini söyledi.
Daha sonra saat 19.00 gibi evine gittiğini dile getiren Hatip, 20.00 gibi şahsi aracıyla, eşi ve çocuklarıyla Batıkent'teki halasının kızını ziyaret ettiklerini belirtti.
Hatip, misafirlikteyken açılan televizyonda boğaz köprüsünün kapatıldığını gördüğünü, uçak seslerini de duyması sonrası Köşk Muhafız Komando Birliği Komutanı binbaşı Osman Koltarla'yı aradığını ve ne yaptıklarını sorduğunu bildirdi. Koltarla'nın, alarm verildiğini ve alayda toplandıklarını, iki bina arasında beklediklerini, başka bir şeyden bilgisi olmadığını aktardığını anlatan Hatip, daha sonra telefonu kapattığını ve ailesiyle alay içindeki lojmanına gittiğini kaydetti.
Hatip, saat 23.45-23.50 gibi evine geldiğini, üstünü değiştirdikten sonra alay karargah binasına geçtiğini belirterek, personelin giriş yaptığı taş kapı bölgesinde İlker Yazır ile karşılaştığını ve bir kaç kişiyi daha gördüğünü dile getirdi.
Daha sonra alay komutanının odasına çıktıklarını, daha merdivenlerdeyken makamın önünde duran Barış'ın "Siz de mi geldiniz?" dediğini anlatan Hatip, oda önünde bir halka şeklinde toplandıklarını söyledi.
Hatip, Barış'ın elinde bazı kağıtlar bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Baktı. Kağıtları direkt bana uzattı ve 'Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koymuş' dedi. Ben kağıtları aldım. İlker Yazır yanımda, bakıp ona veriyorum ve kağıtlar grup içinde dolaşıyor. Karargah görevlendirmeleri, sıkıyönetim komutanlıklarıyla ilişkili yazı gördüm, hakimlerin olduğu bir evrak vardı. Karargah görevlendirmeleri kağıdına takıldım. Orada, karargahlardaki karargah amirlerinin kimler olduğu yazıyordu. Genelkurmay'daki karargah amirinin bulunduğu hizada Mehmet Partigöç vardı. Kağıdın altında da Partigöç imzası vardı. Kutsi Barış'a, 'Mehmet Partigöç kendisini Genelkurmay Başkanı mı ilan etmiş' dedim. Hiçbir şey söylemedi. Odasına gitti."
Kağıtları incelemeye devam ederken Muhsin Kutsi Barış'ın "İçeri gelin" diye seslendiğini ifade eden Hatip, sözlerine şöyle devam etti:
"Oradaki grupla içeri girdik. Kutsi Barış makamında ayakta duruyordu. Televizyon açıktı. Odada bulunan bir albay kafasını televizyona çevirmiş vaziyette oturuyordu. Sonradan öğrendim, Ertuğrul Yavuz'muş. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Sicil Plan Şube Müdürü imiş.
Televizyonu gösterdiler. Birlikte televizyona baktık. TRT'de darbe bildirisi okunuyordu. Barış, daha sonra televizyonun sesini kıstı ve bize döndü. 'Evet, alayda emniyet sistemini artırıyoruz."
Ahmet Hatip, Barış'ın, bu albayın, mesajları getiren kişi olduğunu, daha sonra söylediğini de aktardı.
"TRT'de yaralılar var"
Hatip, emniyet alınacak yerleri Barış'ın söylediğini, kendisine de koordinasyon görevi verdiğini ifade ederek, odasına geçtiği sırada kim olduğunu hatırlamadığı birinin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri'nin kaçırıldığını, Genelkurmay ve TRT'ye alaydan askerlerin gittiğini söylediğini dile getirdi.
Duruşmanın sanıklarından Osman Koltarla'nın da 00.54 de arayıp, "Komutanım, TRT'de yaralılar varmış. Alay komutanı beni TRT'ye gönderdi." dediğini bildiren Hatip, "Kim varmış. Kim yaralıymış?" diye sorduğunda Koltarla'nın "Bilmiyorum" diye cevaplandırdığını anlattı. Hatip, Koltarla'ya, "Osman, mantıklı adamsın, mantıklı düşün. Dönebiliyorsan dön. Dönemiyorsan bir yerlere sığın, ortalıkta dolaşma." diye emir verdiğini, onun da "Anlaşıldı komutanım." dediğini kaydetti.
Hatip, 01.20'de yüzbaşı Recep Karabayır'ın aradığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Ağlamaklı bir sesle, 'Biz ne yapıyoruz komutanım burada.' dedi. 'Neredesin' dedim. 'TRT'deyim. Buradaki polisler bize darbe yaptığımızı söyledi. Doğru mu? Biz darbe mi yapıyoruz.?' dedi. 'Sakin ol. Başında kim var' dedim. 'Ekrem Işık var' dedi. 'Ekrem orada değil' diyince 'Anıl Aktaş' var dedi. 'İkisi de yaralandı' diyince durdu. 'Tanju Poshor var' dedi. 'O ne arıyormuş. Ne yaptırıyor size.' diyince 'Komutanım, TRT'nin nizamiyelerinin emniyetini aldırttırıyor. Kimseyi içeri sokturmuyor.' dedi. 'Onun sana emir verme yetkisi yok. Dinleme. Emir komuta sende' dedim. Askerleri ve araçları sordum. Askerlerin dağınık, araçların da nizamiye tarafında olduğunu söyledi. Personeli toplayıp kimseye ateş ettirmemesini söyledim. Osman Koltarla'nın da oraya Barış tarafından gönderildiğine dair bir şey söyledim. Recep'e 'Alay komutanıyla bir irtibatın var mı' diye sordum. 'Ulaşamıyorum' dedi. 'Benim dediklerimi yap' dedim."
Gül için, "Sadece konuşursunuz" tepkisi
Hatip, 01.30 gibi odasında olduğu ve televizyonda Abdullah Gül konuştuğu sırada içeri Muhsin Kutsi Barış'ın girdiğini belirterek, "Geldi, ben otururken elini masaya koydu. Televizyona baktı, 'Sadece konuşursunuz işte' dedi." diye konuştu.
Barış'ın önceki eylemleri ve odaya gelip böyle bir ifade kullanması sonrası darbeci olduğunu tam olarak anladığını vurgulayan Hatip, daha sonra Recep Karabayır ile 01.36'da tekrar görüştüğünü ve durumunu sorduğunu iletti.
Hatip, Karabayır'ın askerleri toplamaya çalıştığını ancak bazılarına ulaşamadığını, yakındaki MSB Lojmanlarında olan Osman Koltarla ile görüştüğünü ve onun yanına gitmeye çalıştığını söylediğini bildirdi.
"Alay komutanını tutukluyorum"
İlker Yazır'ın odasına geçtiğinde karargah subaylarını çağırdığını, gelen üç subaya o ana kadar yaşadıklarını kısaca anlattığını ve "Alay komutanını tutukluyorum. Var mı itirazı olan?" diye sorduğunu belirten Hatip, kimsenin bir şey söylemediğini aktardı.
Hatip, nöbetçi amiri Haydar Aktaş'ı aradığını ve Kutsi Barış'ın evinde olduğunu öğrendiğini kaydetti.
Osman Koltarla ile 04.20 gibi görüştüğünü ve Recep Karabayır'ın ancak geldiğini söylediğini bildiren Hatip, saat 04.40 gibi alaya giriş yaptıklarını söyledi.
Hatip, Genelkurmay Başkanlığına giden Fedakar Akça ile de gürüştüğünü, ona da askerleri toplamasını, kimseye ateş etmemelerini emrettiğini ifade etti.
Koltarla'nın alaya girdikten sonra yanına geldiğini ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri'nin kaçırıldığını, bu sırada Haydar Aktaş'ın da orada olduğunu söylediğini bildiren Hatip, şöyle konuştu:
"İlker Yazır'a dedim ki 'Haydar Aktaş'ı ara, genel sekreter neredeymiş sor'. Aktaş, 'Bilmiyorum' demiş. Ben de aradım. 'Genel sekreter nerede' dedim. 'Bilmiyorum' dedi. 'Haydar biliyorsun' dedim. 'Bana ne soruyorsunuz? Gidin alay komutanına sorun' dedi ve telefonu kapattı. Osman'a, dört tane iri yarı adam ayarla. Murat Şahin'e de söyle, nöbetçi amirliğine gidip Haydar Aktaş'ı tutuklasınlar."
Hatip, bundan yaklaşık beş dakika sonra Arif Aydınoğlu'nun arayıp "Komutanım, alay komutanı aracının hazırlamasını istemiş" dediğini ifade etti. Hatip, oraya doğru yöneldiği sırada Aydınoğlu'nun ikinci kez arayıp, "Buraya gelseniz iyi olur. Uzman erbaşlar Haydar binbaşıyı tutuklamaya çalışıyorlar. Ancak Kutsi Barış geldi. Şu anda uzman erbaşlarla konuşuyor." diye ilettiğini bildirdi.
Oraya gittiğinde Barış'ı uzmanlara bir şeyler anlatır vaziyette gördüğünü ifade eden Hatip, "Odaya girince ben kendisine 'Bu saatten sonra emir komuta edemezsiniz' dedim. 'Durun, anlatacağım' dedi. 'Ne anlatacaksınız, her şey ortada' dedim." diye konuştu.
Barış temiz hava almak dışarı çıktığında kamelyaya oturttuklarını ve başında da iki üç kişinin beklediğini belirten Hatip, bu esnada alay komutanının habercilerinden birinin, helikopter pistinde yabancı şahıslar olduğunu, üsteğmen rütbeli bir askerin, kendisini yarbay olarak tanıttığını söylediğini ifade etti.
Alaydan iki helikopterle kaçmışlar
Hatip, oraya yöneldiğini, bir kaç unimog kamyonun yanında 20-25 kadar kişiyi gördüğünü, "Siz kimsiniz" diye uzaktan bağıranca hareketlilik olduğunu kaydetti.
Burada özel kuvvetler personelinin bulunduğunu gördüğünü, adının Harun olduğunu sonradan öğrendiği bir albayın öne çıktığını ve kendini farklı bir isimle tanıttığını belirten Hatip, kendisinin de alay komutanı olduğunu söylediğini dile getirdi.
Hatip, "Ne için geldiniz?" diye sorduğunda "Tatbikat için" cevabını aldığını, ayrıca Muhsin Kutsi Barış ile görüşmek istediklerini belirttiklerini ifade ederek, albay olan bu kişiyi Barış'ın yanına götürebileceğini söyleyince, hareket eden bu kişinin arkasındaki grubun da aynı anda hareket ettiğini aktardı.
Bu şekilde olmayacağını ama Barış ile görüştürebileceğini tekrarlayınca olumsuz cevap aldığını bildiren Hatip, bunlar olurken birinin "Buradan kaçamazsınız. Etrafınız içeride askerler, dışarıda polisler tarafından sarıldı." dediğini, İlker Yazır'ın da "Hukuksuz bir iş içindesiniz. Bu hukuksuzluğa ortak olan her kimse sorumluluk altındadır." ifadesini kullandığını söyledi.
Hatip, bunun üzerine bir üsteğmenin tüfeğini kaldırıp namluya mermi sürdüğünü belirterek, "Birbirimizi mi vuracağız' dedim ve geri çekildik." diye konuştu.
Zekai Aksakallı'nın da grubu ikna edemediğini öğrendiğini anlatan Hatip, bu ekibin daha sonra oraya inen iki helikopterle alaydan çıktığını kaydetti.
Hatip, Muhsin Kutsi Barış ve Haydar Aktaş ile alay içinde yakalanan birlik dışından iki askerin polise teslim edildiğini de ifade etti.
Son Dakika › Güncel › Muhafız Alayı Darbe Girişimi Davası - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?