Topçu Aa Editör Masası'na Konuk Oldu

Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu, " Malazgirt'te, Kudüs'te, Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da Anafartalar'da bizi unutmayanlar bugün de aynı hesabı, aynı sayfaları açmanın peşindeler. Bütün bunların nedeni medeniyet coğrafyasında yaptıkları yeni bir dizaynda Türkiye'yi diz üstü çökertmek" dedi.

Topçu, AA Editör Masası'ndan gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Son dönemdeki terör saldırılarında şehit olanlara Allah'tan rahmet dileyen Topçu, devletin terör belasından kurtulacağını, devletin güçlü olduğunu söyledi.

Yaşananların birilerinin dayattığı gibi bir Kürt-Türkmen savaşı olmadığını vurgulayan Topçu, şöyle devam etti:

"Bu savaş, Çanakkale'de bize karşı olanlarla bugün topyekun milletimizin savaşıdır. 100. yıl dönümünün rövanşıdır. Onlar tarafından 100 yıl sonra yeniden bir dizayn yapmaya çalışıyorlar. Bu dizayn neticesinde de işte bir paçavra olarak bu bölücü terör örgütünü ele aldılar. Kumu petrole boyadılar. Onu da önce büyük Türk milleti üzerine sonra da bir tamam medeniyet coğrafyamızdaki ümmetin üzerine attılar. Bu çerçeveden bakınca tabii ki burada bu konseptin içeride de partnerleri var. Dün Abdülhamit Han hazretleri üzerinden yürüttüler, işte bugün de Cumhurbaşkanımız üzerinden yürütüyorlar. Ama asıl mesele burada dikkat edilmesi gereken mesele, Malazgirt'te, Kudüs'te, Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da Anafartalar'da bizi unutmayanlar bugün de aynı hesabı, aynı sayfaları açmanın peşindeler. Bütün bunların nedeni medeniyet coğrafyasında yaptıkları yeni bir dizaynda Türkiye'yi diz üstü çökertmek."

"Al bayrağın altında bir ve beraber hareket edilmeli"

"Kürt kardeşlerimiz, Çanakkale'de, Malazgirt'te nasıl davrandıysalar, Nureddin Mahmud Zengi ile Selahaddin Eyyübi nasıl bir gaye etrafında bir araya geldiyseler, Bediüzzaman'ın dediği gibi 'Ümmetin bu iki bahadır evladını birbirine düşürten güçlere karşı uyanık olmalılar" ifadelerini kullanan Topçu, bölücü terörle yapılan bu mücadelede devletin, milletin, ay yıldızlı al bayrağın altında bir ve beraber hareket edilmesi gerektiğini vurguladı.

Yalçın Topçu, "Gelen şehitlere doğal olarak tepki var. Türk-Kürt kavgası çıkarılmaya çalışılıyor ancak kışkırtmaların, tahriklerin tutmadığını görüyoruz. Bunun sebebi nedir?" sorusuna karşılık, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Suruç meselesi ifade ettiğim gibi... 'Yedi düvel' diye tabir ettiği ve öteden beri bizim medeniyetimize ve milletimize husumeti olan, bugün küresel güç diye tarif edilen güçlerin terörü Türkiye'de yaygınlaştırarak hemen sınırımızda oluşturulacak ve bir terör devleti olacak, bir örgüt devleti olacak ve Türkiye'yi enerji koridoru olmaktan çıkartacak bir plan, ilk etapta bu. Bu planın gereği Suruç'u seçtiler. Burada şunu çok incelikle yaptılar. Türkiye'nin çeşitli illerinden, çeşitli etnisite ve çeşitli mezheplerinden çocukları seçtiler. Onların ellerine oyuncaklar verdiler. Nüfusu olmayan, çocuğu olmayan Kobani'ye oyuncak götürtmek için yola çıkardılar. Halbuki arka tarafına baktığımızda bu işi tezgah edenler, Kobani'deki terör örgütüne, tabiri caiz ise şarjörlerine mermi basarken resimlendiler. Bunları gördük. Neticede burada bir takım istihbari hatalar, kusurlar falan bunlar olmuş olabilir, zaten bunlar inceleniyor. Ama bu tamamen bir tezgahtı. Bugün ki olaylar için bir zemindir. Bölücü terör örgütünün sözcülerinin, öncülerinin o gün orada olmaması. İşte efendim cinsel tercihleri farklı olanlara bile, İstanbul'un göbeğinde bir ağacın kesilmesine bile karşı çıkanlar ne enteresan da o gün orada yoklar. Neticede bu hadise oldu."

Topçu, etnik kavga çıkarma çabalarına yönelik de "Kim kendini ne şekilde ifade ediyorsa edecek ve en sonunda diyecek ki dün yedi düvele karşı dediğimiz gibi, ben Kürdüm, Türkmenim, Lazım, Çerkezim ama ben ay yıldızlı al bayrak altında bin yıldır yaşadığım gibi kıyamete kadar yaşamaya kararlı büyük Türk milletiyim" dedi.

Bakan Topçu, küresel güçlerin, istihbari, lojistik ve medya destekleri olmasına rağmen, 35-40 yıldır can yakmasına rağmen, ciddi bir şekilde istedikleri sonucu alamadıklarını söyledi.

"Terörle mücadele çok yönlü olmalı"

Türkiye'de muhteşem bir sosyal hakikatin olduğunu anlatan Topçu, şunları kaydetti:

"O hakikat ne? 5 milyon aile birbiriyle damat, gelin, amca, dayı olmuş. Ben siyasi hayatım boyunca her zaman şunu dedim. Derviş Avşar ile beni ayıranın alnını karışlarım. Bunu diyorum, 5 milyon hane var. Nüfustan bahsetmiyorum. 5 milyon hane var. Derviş Avşar ile beni ayıranın alnını karışlarım. Ne yapacağız biz şimdi? Mustafa'yı ona verip Fatih'i biz mi alacağız. Onun için sosyal bir hakikatimiz yok. İşte bunu bildikleri için ne kadar zarar verebilirlerse, ne kadar enerjimizi tüketebilirlerse onun çabasındalar. Onu yapmaya çalışıyorlar. Allah'a hamdolsun şu anda gelinen, hükümetin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın, emniyet birimlerimizin kararlılığını... Terörle mücadelenin bugüne kadar ki o malum konsepti değişti. Bu değişik konsept içinde benim öteden beri hep söylediğim terörle mücadele iki boyutlu, çok yönlü olmalı. İşte o iki boyut ve çok yöne geldik. İki boyut ne demek; bölücü teröre, eşkıyaya karşı devlet yavuz yüzünü gösterirken, vatandaşa karşı şefkat elini uzattığında asla ve asla vazgeçmeyecek. Yani güvenliği, özgürlüğü ve refahı birbirine sarmal olarak kullanmayacağız. Bunu birbirinin vazgeçilmezi olarak devam ettireceğiz."

"Bir taraftan güvenliğimizi, kamu güvenliğini bozan kim olursa olsun haddini ve hakkını eline vereceğiz ama öbür taraftan hak ve özgürlüklerin önünü ileri demokrasi yaşayan ülkelerde ne ise onun da ötesine geçeceğiz" şeklinde konuşan Topçu, "El ne yapmışsa onu da yapacağız. Geçmişte ne yapılmışsa onu da yapacağız. Refah toplumunun bütün kesimine yayılacağı gibi oradaki kardeşlerimize de birazcık pozitif ayrımcılık yapacağız. Ben neticede şarkın çocuğuyum" değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Topçu, şarka ve sınır bölgelerine pozitif ayrımcılık yapılması gerektiğine dikkati çekerek, "Ama Türkiye'nin bir tamamına, 78 milyona, güvenliğimize, özgürlüğümüzü refahımıza birbirine sarmal olmadan paralel yürütmemiz lazım. Bunu da aslında Türkiye için değil medeniyet coğrafyamız için de aynı şeyi düşünmemiz lazım. Çünkü Ankara bir tek Ardahan ile Edirne'den ibaret değil. Arakan da Ankara'ya bakıyor, Filistin de Ankara'ya bakıyor. Tunus da Ankara'ya bakıyor" sözlerini kullandı.

(Sürecek)