'Türkiye'nin Sorunu Türk ve Vatandaş Kimdir? Önce Bunlar Belirlenmeli' - Son Dakika
Güncel

'Türkiye'nin Sorunu Türk ve Vatandaş Kimdir? Önce Bunlar Belirlenmeli'

\'Türkiye\'nin Sorunu Türk ve Vatandaş Kimdir? Önce Bunlar Belirlenmeli\'

– ABANT Platformu'nda konuşan Fatih Üniversitesi'nde görevli öğretim görevlisi Rainer Brömer, Türkiye'nin sorununun laiklik olmadığını belirterek, "Türkiye'nin sorunu Türk kimdir ve vatandaş kimdir? Önce bunların belirlenmesi lazım" dedi.

08.02.2013 12:37

– ABANT Platformu'nda konuşan Fatih Üniversitesi'nde görevli öğretim görevlisi Rainer Brömer, Türkiye'nin sorununun laiklik olmadığını belirterek, "Türkiye'nin sorunu Türk kimdir ve vatandaş kimdir? Önce bunların belirlenmesi lazım" dedi.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın alt kuruluşu olan Abant Platformu'nun 'Türkiye üzerine farklı bakışlar' konulu 28'inci toplantısı, Bolu Abant Tabiat Parkı'nda bulunan Büyük Abant Otel'de düzenlendi. Bürokrat, akademisyenler, gazeteci ve yazarların katılımıyla gerçekleşen toplantının açılış konuşmasını Gazeteci ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil yaptı. Abant Platformu'nun Türkiye'deki farklılıkları bir araya getirebildiğini söyleyen Mustafa Yeşil, "Abant Platformu'nda oluşan düşünceler, kamuoyu ile ahengi ortak paylaşma olarak belirlendi. Bugüne kadar farklılıkların kavga vesilesi olmadığını biliyoruz. Abant Platformu dostlukların kurulduğu, anlayışların zenginleştiği, bazı uçların karşılıklı buluşma ile törpülendiği ve ortak aklın, ortak fikrin ortaya çıkabildiği bir fikir ve düşünce sofrasıdır. Bir araya gelen ve farklılıklara rağmen uluslar arası arenada, uluslara arası meseleleri konuşacak günlerin çok uzak olmadığını görüyorum" dedi.

FARKLI KİMLİK TALEPLERİ VAR

Toplantının 1'inci oturumunda 'Kimlikler, talepler ve yeni yurttaşlık' konusu tartışıldı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde görevli Prof. Dr. Smita Tewari Jassal, Türkiye'de laikliğe dair farklı hayallerin olduğunu söyleyerek, " Hindistan'dan geliyorum. Laikliğe dair farklı hayaller var. Hindistan örneğine bakarsak devlet tüm dinlere eşit mesafede. Türkiye'de en azından devlet, yeni tasavvur edilirken din kamu hayatından silinmiş gibi gözüküyordu. Sürekli bir müzakere var. Laikliğin anlamına dair müzakere var. Bu çok ilginç. Kimlik talepleri oluyor. Farklı kimlik talepleri gerekiyor. Gerek Hindistan da, gerek Türkiye de bu böyle. Bu çok enteresan bir durum. Müzakerelerin derinine inmemiz lazım. Ne şekilde ortaya çıktığını ele alabiliriz. Post modernist yaklaşım bu dünyada açık ve net kesinliklerin soğuk savaşın çöküşüyle birlikte kimliklere dönüş yaşıyoruz" diye konuştu.

LAİKLİK İÇİN FARKLI STRATEJİLER VAR

Laikliğe yönelik Türkiye'de farklı stratejilerin geliştiğini belirten köşe yazarı Mustafa Akyol, şöyle konuştu:

"Türkiye'de laikliğin resmi olarak ne şekilde yorumlandığına bakarsak devletin bir çabasıdır. Toplumu dini inançlardan kurtarmak ya da korumaktır. Türkiye'de laiklik din ve devletin ayrımı değildir. Otoriteryan laiklik nezrinde Türkiye'deki farklı strateji gelişti. 1'inci strateji laikliğin reddiydi. Laik devlet yıkılacak denildi. Bu İslamist yanıttı. Diğeri ise laikliğin tek yorumu değildir. 'Dünyaya bakalım, farklı olaylara bakalım. Laiklik devlet okullarında türban kaldırılacak değildir' denildi. Kademeli olarak geçtiğimiz 10 yıl içinde ikinci yanıt yani yeniden tanımlama gayretleri muhafazakar siyasi görüşün bayrağı olmuştur. Türkiye şu anda bu yoruma dair ilerliyor. Yine de bir takım düşünceler var."

TÜRKİYE'NİN SORUNU LAİKLİK DEĞİL

Fatih Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde görevli Rainer Brömer ise, Türkiye'de son 30 yılda ölen 40 bin Türk vatandaşının kimlik sorunu nedeniyle ölmediğini açıklayarak, "Türkiye'de cumhuriyetin kurulmasından beri Türk tanımının ne olduğu dini tanı olarak ortaya çıkmadı. Son 30 yılda 40 bin Türk vatandaşının ölmesinin sebebi kimlik değil. Farklı arka planlardan bahsetmek mümkün. Türk kimdir? Sünni ve Alevi mi olmalı? Türkçe mi konuşmalı, erkek mi olmalı? Türkiye'de farklı bir anadil konuşan insanlar için farklı din ve aile yapısına sahip Türkiye'de yer var mı? Müslüman olmayanlardan bahsettiğimizde Lozan anlaşmasına giden madde var. Son birkaç haftada Süryani gayri menkulleriyle ilgili Mardin'de tartışmalar oldu. Hükümet 'Onlar Lozan anlaşmasında belirtilmemişti. Rumlar ve Ermenilerle aynı statüye sahip değiller' denildi. Benim açımdan Türkiye'nin sorunu laiklik değil. Türkiye'nin sorunu Türk kimdir ve vatandaş kimdir? Önce bunların belirlenmesi lazım" dedi.

TÜRKİYE'DE GERÇEK LAİKLİK YOK

RTÜK Görevlisi Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu, Türkiye'de gerçek laikliğin olmadığını iddia etti. Dünya üzerinde üç türlü yönetim bulunduğunu belirten Prof.Dr. Fendoğlu şunları söyledi:

"Laiklik var. Dine bağlı devlette var. İran şu anda dine bağlı devlet. Osmanlı da öyleydi. Bunun yanında devlete bağlı din var. Türkiye'de şu anda böyle. Türkiye'de gerçek laiklik yok. Bizim tüm anayasalarımızda böyle. Anayasaların başlangıcında Türkiye Cumhuriyeti İslam dinine bağlı deniliyor. 1928 senesinde İsmet İnönü'nün teklifiyle İslam kelimesi anayasadan çıkartıldı. 1937'den sonra Türkiye laik bir devlet. Daha sonraki anayasalar Türkiye'nin laik olduğunu söylüyor ama laiklik dini formatlıyor. Dini ciddiye almayan ve dini kurumlara değer vermeyen yapı içinde. Bunu Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına göre söylüyorum. Bu tartışılıyor. Gerçek laiklik Türkiye'ye gelmeli mi, gelmemeli mi? Türkiye'ye gerçek laiklik gelirse sistem bozulur deniliyor. Bu yüzden de gerçek laiklik gelmemeli deniliyor. Fransız tipi bir laiklik olabilir. Amerikan tipi bir laikliğin Türkiye'ye gelmemesi lazım. Türkiye'de gerçek anlamıyla din, devlet ilişkilerini ayrı olması, din özgürlüğünün alabildiğine olması diye tanımlayabilmemiz mümkün değil. Bunu Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç da söyledi. Türkiye'de gerçek laikliğin olmadığını söyledi."

TÜRKLÜK VURGUSU TÜRK OLMAYANLARI TAHRİK ETTİ

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nda görevli Cemal Uşak, Türkiye'de yıllarca yapılan Türklük vurgusunun Türk olmayanların kimliğini tahrik ettiğini belirterek, şöyle konuştu:

"Gerçek demokratik ve laik ülkelerde kimlikler tartışılmıyor. Kimsenin bir yerinde ağrı, acı, yara olduğu zaman nasıl ki elini oraya bastırırsa bizim de taşıdığımız farklı kimlikler baskıya maruz kaldığı zaman onu ön plana çıkartıyoruz. Bir kimse, birden fazla kimlik taşıyabilir. Hangi kimliğin ne zaman ön plana çıkacağı baskıya maruz kalmaktır. Türkiye'de yıllarca aşırı Türklük vurgusu, Türk olmayanların kimliklerini tahrik etti. Benim Müslüman olup olmayacağıma, Çerkez ya da Alevi olduğuma devlet karar vermemeli ve yönlendirmemeli. Kimlik meselesinin sivil alanın işi olup olmadığını tartışmamız lazım. Herhangi bir kimlik bu ülkede tehdit altında olmamış olsa, yanımdaki dostumla ilişkim sadece insanlık ilişkisi olacaktır. Onunla muhabbetten öte tartışma konusu olmaz. Devletin toplumuna, vatandaşının aidiyetlerine müdahale edip etmeyeceği meseledir. Kimlikleri ön plana çıkartan husus, ülkenin demokrat olamayışı ve insan haklarının garanti altına alınamamasıdır. Demokrasi ve anayasanın vatandaşının tüm kimliklerini koruma altına almasını düşünüyorum."

Konuşmaların ardından toplantıya ara verildi.

MY,KY(MÇ/AAA) - Bolu

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel 'Türkiye'nin Sorunu Türk ve Vatandaş Kimdir? Önce Bunlar Belirlenmeli' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement