CHP TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Güncel

CHP TBMM Grup Toplantısı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin birliği, dirliği için eğer bedel ödenecekse, bütün CHP'liler her zaman, her yerde, her ortamda bedel ödemeye hazırdır" dedi.

19.06.2012 15:08
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin birliği, dirliği için eğer bedel ödenecekse, bütün CHP'liler her zaman, her yerde, her ortamda bedel ödemeye hazırdır" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Dağlıca'dan gelen 8 şehit ve 16 yaralı asker haberinin herkesin vicdanını sızlattığını söyledi. 21 Ekim 2007 tarihinde de aynı bölgeye düzenlenen baskında 12 askerin şehit olduğunu, 16 askerin yaralandığını ve 8 askerin de kaçırıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bütün yurttaşlarıma söylüyorum: Terörü bu ülkeden hepimiz en şiddetli şekilde lanetliyoruz. Terör ve onun mensupları, bu ülkenin birliğini, dirliğini asla ve asla bozamayacaklardır. Etle kemik gibi kaynaşacağız ve teröre karşı birlikte duracağız" dedi.

Gençlerin davul zurnayla askere gönderildiğini, onlar sınırda bekledikleri sürece herkesin yatağında rahat uyuduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Biz yataklarımızda rahat uyuduk, onlar fedakarlıkta bulundu ve bu ülke için bedel ödediler. Bu ülkenin birliği, dirliği için eğer bedel ödenecekse, bütün CHP'liler her zaman, her yerde, her ortamda bedel ödemeye hazırdır. Şehitlik mertebesi yücedir. Onların tertemiz alınlarını saygıyla öpüyor, onların manevi huzurunda saygıyla eğiliyoruz. O annelerin acılarına biz ne kadar tercüman olabiliriz- Onların yaralarına ne kadar derman olabiliriz-

20 yaşında şehit olan askerlerimiz dolayısıyla bizim sorumluluğumuz yok mu- Bu soruyu kendimize sormayacak mıyız- Oturup düşünmemiz gerekiyor. Neden bu olaylar oluyor- Bütün yurttaşlarımı düşünmeye davet ediyorum. Bu olaylar devam ettikçe siyaset kurumu acaba ne yapıyor- Bu, hepimizin, üzerinde dikkatle duracağı bir konudur. Uludere'yi hatırlayın. İnsansız hava araçlarının tespit ettiklerini bombaladılar. Bir de Dağlıca... Ağır silahlarla geliyorlar, hazırlık yapıyorlar, etrafı sarıyorlar, ateş ediyorlar ve 8 asker şehit oluyor. Ellerini, kollarını sallayıp gidiyorlar. Biz sormayacak mıyız, 'Senin insansız hava araçların ne oldu-' diye. Sana istihbarat verilmedi mi-

Mustafa Kemal'in büyüklüğü, her olaydan sonra biraz daha anlaşılıyor. Amasya Tamimi'nde ilk kez egemenlikten söz ediyordu. Halkın egemenliğinden. Milletin azim ve kararlılığından söz ediyordu. Azim ve kararlılıkla yola çıkan milletlerin hedeflerine ulaşacaklarını söylüyordu. Biz terör konusunda azim ve kararlılıktan vazgeçmeyeceğiz. Bu ülkeyi her koşulda, düşmana karşı azimle ve kararlılıkla koruyacağız. Bu bizim, Mustafa Kemal Atatürk'ün ahdıdır. Biz gayrı meşru ilişkilerde aramıyoruz çözümü. Her türlü sorunu bu çatı altında çözeriz. Egemenlik kayıtsız şartsız milletinse sorunun çözümü de millete aittir, o çözecektir bu sorunu."

- Türkiye'yi açık cezaevine cevirdiler"-

Gazeteci Müyesser Yıldız'ın tahliye olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, Yıldız'a seslenerek, "Senin bir suçun yoktu. Yazı yazdığın için aylarca kaldın hapislerde. Kimse sana sahip çıkmadı ama biz her zaman mazlumun yanında olmaya özen gösterdik ve yanından olduk. Bundan sonra da olacağız. Sen kapalı cezaevinden çıktın ama geldiğin yer açık cezaevi. Türkiye'yi açık cezaevine çevirdiler" diye konuştu.

Gazetecilerin yargılandığını, 4 üniversiteden rapor alınmasına rağmen TÜBİTAK'tan rapor beklendiğini, ancak 100 gündür bu raporun gelmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, buna 'adalet' denilemeyeceğini söyledi.

Kalemine güvenen herkesi cesurca yazmaya davet eden Kılıçdaroğlu,

"Korkmayın, içeride de olsanız da çekinmeden yazın. Halk sizin arkanızdadır" dedi.

- Şanlıurfa Cezaevi'ndeki yangın-

Darbe rejimlerinin temel özelliğinin cezaevlerindeki işkenceler olduğunu, her darbe döneminin ardından Diyarbakır, Mamak, Metris gibi markalaşmış ünlü cezaevlerinin ortaya çıktığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bizim, işkencehaneleri yakından izlememiz gerekiyor. Pek çok insanın hayatı karartıldı, geleceğe yok edildi. O dramlar o dönemde söyleniyordu, bazı cesur kalemler yazıyordu ama bu cesaret eskisi kadar yok.

Bir cezaevini bana anlatın, ben o ülkede demokrasinin ne olduğunu size anlatacağım. Cezaevleri zulümhaneye döndüyse, orada demokrasiyi, insan haklarını arayamazsınız. Demokrasi ve insan haklarının kalitesinde ciddi sorun var demektir. Geldiğimiz nokta budur. 21. yüzyıldayız. Bu yüzyılda, hayvanların yaşam koşulları ile ilgili standartlar vardır. Ahırların standartları vardır. Peki insanların kaldığı cezaevlerinin standardı var mı yoktur. Bunlar cezaevi değil, ölüm evi. Binlerce insanı istif ediyorsunuz.

Nasıl oluyor da Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 13 vatandaş diri diri yanıyor. Vantilatör koğuşta bir tane. Klima alınacak yasak. 10-15 metrekarelik yerde 30 kişi kalıyor. 2 kişiye bir metrakarelik alan düşüyor. Bazı koğuşlarda 3 kişilik ama 30 kişi kalıyor. Nefes almak mümkün değil. Her kişiye iki dakika süreyle tuvalet düşüyor. 24 saatin 20 saatinde su yok.

Ben İkinci Dünya Harbi'nden sonra Nazilerin toplama kamplarından değil, 21. Yüzyıl Türkiye'sinden bahsediyorum. Bu şartlarda insanlar isyan eder, cinnet geçirirler. Bu süreç sağlıklı bir süreç değildir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin 13 yurttaşı cezaevinde diri diri göz göre göre, bağıra bağıra yanarak öldü. işin özeti bu. Şimdi mazeret uydurmaya çalışıyorlar. Siz bu mazeretle, 'Oğlum içeride yandı' diye dışarıda ağıt yakan annenin feryadını anlayacak mısınız- O ağlarken ona hangi gerekçeyi söyleyeceksiniz-

13 yurttaştan biri biri hırsızlık suçundun yükümlü. Diğer 12'si tutuklu. Yani masumiyet karinesi gereğince onlar masum. Eğer İçişleri Bakanı'nın mantığı ile söylesek, 'Yanmasalardı yargılanırlardı' derdik. 264 kişilik cezaevinde 1054 kişi istif edilmiş. Bunların 248'i yükümlü, 796 kişi tutuklu. İnsan hakları mı evrensel hukuk mu dersiniz, bunların tamamının çöpe atıldığını görüyoruz.

Bu olay bağıra bağıra, göz göre göre geldi. 13 Nisan 2011 tarihinde Adalet Bakanı Şanlıurfa'ya gidiyor. O gelecek diye baro, cezaevinin durumu ile ilgili, sorunların açık bir şekilde yazıldığı 15 maddelik rapor hazırlıyor. Bu rapor Cumhuriyet Başsavcısı'na, Adalet Bakanı'na veriliyor. 'Sorunu çözün' diyorlar. O tarihte rapor veriliyor sonun çözülmüyor, ilgilenen yok. 13 insan yaşamını yitirdi. Neden sorun çözülmedi- Bir sorunu çözmek için o sorunun gereğini yapmak lazım. Gereğini yapmak için de adam gibi adam olmak lazım."

(Sürecek)

Muhabir: Kubilay Çelik

Yayıncı: Kudret Topçu - TBMM

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel CHP TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement