Antalya Kemer'de düzenlenen 50'nci Ulusal Psikiyatri Kongresi'nde bilgilendirme yapan Türkiye Psikiyatri Derneği Alkol Madde Kullanım Bozuklukları Çalışma Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Cüneyt Evren, sentetik esrar türevleri ile ilgili raporu açıkladı. Doç. Dr. Cüneyt Evren, hastalara sağlıklı bir tedavi uygulanabilmesi için tedavi kurumlarında sentetik kannabinoidler (SK) tarama testlerinin hızla yaygınlaştırılması gerektiğini kaydetti.
Bu maddelerin kullanımının son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de arttığını kaydeden Doç. Dr. Evren, "SK'ler Çin'de ve Hindistan'da laboratuvar ortamlarında toz halinde üretilerek tüm dünyaya dağıtılmaktadır. Bu maddeler daha sonra çeşitli çözücüler içinde çözülmekte ve bitki karışımlarının üzerine püskürtülmekte, kurutulduktan sonra paketlenerek satışa sunulmaktadır. Çok sayıda ticari markaları ve isimleri olmakla birlikte Türkiye'de yaygın olarak kullanılan isimler 'Bonzai' ve 'Jamaika'dır. Ne yazık ki günümüzde bu madde oldukça kolay ulaşılabilir hale gelmiştir" dedi.
SK'lerin ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunu haline geldiğini aktaran Doç. Dr. Evren, "Ne yazık ki yapılan çalışmalar SK kullanımının özellikle gençler arasında yaygın olduğunu göstermektedir. Bu da alınacak önlemlerle ilgili kararların acilen yürürlüğe konması gerektiği konusunda bizi uyarmaktadır. Halkımızı doğru bilgilendirecek, yönlendirecek ve koruyacak projeler oluşturulmasına ihtiyaç vardır. Bu projelerde hekimler, medya, emniyet, sivil toplum kuruluşları birlikte hareket etmeli ve önleyici çalışmalarda bulunulmalıdır. Ayrıca hastalara sağlıklı bir tedavi uygulanabilmesi için tedavi kurumlarında SK tarama testleri hızla yaygınlaştırılmalı, sürekli yeni bir çeşidi ortaya çıkan SK'lerle ilgili yasal açıkların büyümemesi için bu maddeler yakından takip edilmeli ve düzenlemelerin güncel kalması sağlanmalıdır" diye konuştu.
MÜLTECİ RAPORU
Psikiyatri Derneği Örgütlenme Sekreteri Uzm. Dr. Şahut Duran, komşu ülkelerde yaşanan savaşlardan kaçarak Türkiye'ye sığınan mülteci sorununa dikkat çekti. Uzm. Dr. Şahut Duran, 'Savaş sağlık açısından insan eliyle oluşturulmuş doğal olmayan olağan dışı bir durum olup 'önlenebilir' bir halk sağlığı sorunudur. Buna rağmen her yıl savaş nedeniyle binlerce insan yaşamını kaybetmektedir. Sadece yanı başımızdaki Suriye'de Mart 2011'den bu yana iç savaşta yaşamını yitirenlerin sayısı 162 binin üzerindedir" dedi. Son dönemde özellikle IŞİD terörüne maruz kalan ve Türkiye'ye sığınan başta Ezidiler ve Kobani'den gelen mülteciler olmak üzere ülkesinden göç etmek zorunda kalan savaş mağdurlarının sağlık sorunlarını görebilmek ve buna dair çalışmalar yapabilmek için bölgeye temsilciler gönderildiğini aktaran Uzm. Dr. Şahut Duran, şöyle konuştu:
" Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak ve sonrasında Suruç'ta yapılan değerlendirmeler sonucunda 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı ile birlikte bölgeye göçün giderek arttığı ve bunun bölgede kültürel, ekonomik ve sosyal sorunlara yol açtığı gözlenmiştir. IŞİD teröründen kaçan Ezidiler ile Kobani halkının sığındığı yerlerden biri de Türkiye olup halen yaklaşık 29 bin Ezidi ile 50 binin üzerinde Kobanili Kürt Türkiye'nin güneydoğusuna yerleşmiştir. Mültecilerin kaldığı çadırkent ve kamplarda temel ihtiyaçların (besin, sağlık, barınma) karşılanmasında güçlükler yaşandığı, psikososyal faaliyetlerin yok denecek kadar az olduğu gözlenmiştir. Bölgeye göç eden Ezidi sığınmacıların temel talepleri Avrupa'ya gitmek şeklinde olduğundan bu taleplerin karşılanmaması nedeniyle sık sık kamp değiştirdikleri gözlenmiştir. Göç sorununun bölge düzeyinde kalmayacağı ve özellikle Avrupa ülkelerine kaçak da olsa bir şekilde gitme çabalarının olacağını düşünmekteyiz."
RUHSATSIZ SAĞLIK HİZMETİ VEREN HEKİM SUÇLU SAYILACAK
Türk Tabipleri Birliği 2. Başkanı Raşit Tükel ise ruhsatsız sağlık hizmeti yasası ile ilgili bilgilendirme yaptı. Gezi olaylarında polis şiddeti nedeniyle yaralanan kişileri tedavi eden doktorlara Sağlık Bakanlığı'nın dava açtığını hatırlatan Raşit tükel, şöyle konuştu:
"Yargılanan doktorlara bir tehdit de yasa tasarısında var. Yasaya göre ruhsatsız sağlık hizmeti veren hekim suçlu sayılacak. Bu utanç verici bir durum. Bu yasal düzenlemede 'Olağanüstü durumlarda mesleğini icraya yetkili kişilerle sağlık hizmeti ulaşanı sağlık hizmeti devamlılık arz edene kadar verilecek olan sağlık hizmeti hariç bu sağlık hizmetinden sonra hizmet sunan, yetkisiz kişilerce sağlık hizmeti sunanlara 1 yılla 3 yıla kadar hapis cezası ya da 20 bin güne kadar para cezası vardır' maddesi var. Bunun sınırı nerededir. O zaman Gezi olsun, deprem sırasında verilen sağlık hizmeti olsun, ya da Suruç'ta olduğu gibi sığınmacılara yönelik verilen çeşitli sağlık hizmetleri olsun, her an suç işliyor sayılacaksınız. Bu tasarı hekimliği suç haline getirmiştir. İnsan ayırt etmeden ve çıkar gözetmeden verilen bir hizmette, yapılan bir meslekte ruhsat diplomadan başka bir şey olamaz ve bu yasayla hekimlik suç sayılmaktadır."
Son Dakika › Güncel › Kemer Bonzai Uyarısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?