Müsavat Dervişoğlu: 6 Nisan'dan Sonraya Bırakılacak Bir Seçim Tarihini Kabul Etmemiz Mümkün Değil - Son Dakika
Güncel

Müsavat Dervişoğlu: 6 Nisan'dan Sonraya Bırakılacak Bir Seçim Tarihini Kabul Etmemiz Mümkün Değil

İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, gelecek yıl yapılacak genel seçimin tarihi konusundaki tartışmalara ilişkin, “Bir kez daha belirtmek ve hatırlatmak isteriz ki 6 Nisan tarihinden sonraya bırakılacak bir tarihi kabul etmemiz mümkün değildir. İktidar partisinin anayasal açıdan bir tartışmanın içine düşmemek için seçimi erkene alma hazırlığını tabii ki anlayışla karşılıyoruz. Ancak demokrasinin, kanun ve kuralların bunun ötesinde bir keyfilikle sömürülmesine izin vermeyeceğiz” dedi.

30.12.2022 16:34  Güncelleme: 21:57
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, gelecek yıl yapılacak genel seçimin tarihi konusundaki tartışmalara ilişkin, "Bir kez daha belirtmek ve hatırlatmak isteriz ki 6 Nisan tarihinden sonraya bırakılacak bir tarihi kabul etmemiz mümkün değildir. İktidar partisinin anayasal açıdan bir tartışmanın içine düşmemek için seçimi erkene alma hazırlığını tabii ki anlayışla karşılıyoruz. Ancak demokrasinin, kanun ve kuralların bunun ötesinde bir keyfilikle sömürülmesine izin vermeyeceğiz" dedi.

Müsavat Dervişoğlu, bugün İYİ Parti İzmir İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenledi. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Dervişoğlu, şunları söyledi:

"Bilindiği gibi, 2022 yılında toplumun hemen bütün kesimlerinde son derece ciddi problemler yaşandı. Bunları defaatle kamuoyuyla paylaştık. Neredeyse Türkiye'de halinden memnun hiç kimsenin kalmadığını gözlemlemek gibi bir olumsuz tablo var önümüzde. Bütün bu olumsuzluklar da Türkiye'yi hızla bir cinnet ortamına doğru sürüklüyor. Kadın cinayetleri, çocuk istismarları birbirini takip ediyor. Adaletin olmadığı, adaletin zedelendiği toplumlarda zedelenmemiş müessese kalmaz dedim çok defa. Bütün bu yaşananlar da aslında adalet duygusunun zedelenmiş olmasından kaynaklı. Bugün iş başında bulunan iktidar, 20 yıl önce göreve gelirken 3 Y'den ülkeyi kurtaracağını söylemişti. Bunlardan bir tanesi, bildiğiniz gibi yolsuzluk; alabildiğine devam ediyor. Diğeri yoksulluk; her geçen gün kendini hissettiriyor. Bir diğeri de yasaklar; yasaklar da devam ediyor, hatta üzerine koya koya da gitmeyi sürdürüyoruz. 3 Y'yi yok etmek için geldiler ama yargıyı, yasamayı ve yürütmeyi yok ettiler. Yani 'yasakları, yolsuzluğu ve yoksulluğu yok edeceğiz' iddiasıyla iş başına gelenler, başka bir 3 Y'yi imha edip gidiyorlar. Yargı, yasama ve yürütme, bu hükümetin, iş başında bulunan hükümetin, hatta sarayın vesayeti ve tasallutu altındadır. Böyle bir toplumda işlerin yerli yerinde gitmesi de elbette ki beklenemez. Tüm bu olumsuzluklara rağmen biz mücadelemize devam edeceğiz; 'Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet' diye de haykırmayı sürdüreceğiz. Yeni yıldan çok umutluyuz. 2023 yılında hem bu ceberut iktidardan hem de onların dayattığı bu ucube sistemden kurtulacağız. Ayrıca Cumhuriyet'imizin 100. yılını da Cumhuriyet'imize ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e layık bir biçimde kutlayacağız. Yani 2023 yılımız hem Cumhuriyet'in kuruluş yıl dönümü kutlamalarıyla geçecek hem de büyük Türk milletinin kurtuluş yılı olarak tarihe kazınacaktır.

"İKTİDARIN 20 YILDAN BERİ GÖRMEZDEN GELDİĞİ EYT SORUNU ARTIK ÇÖZÜLME AŞAMASINA GELMİŞTİR"

Hatırlanmak istenmeyen bir yılı geride bıraktık dedim ama güzel şeyler de yaşanıyor. Güzel bir haber aldık. Ülkemizin ve milletimizin aldığı ve alacağı bu güzel haberlere de nasıl kötü haberlere üzülüyorsak seviniyoruz. Ayrıntıları ortaya çıktıktan sonra da eksiklikleri üzerine de konuşacağız. Ama görünen ve anlaşılan odur ki bizim olağanüstü çabalarımızla gündeme getirip gündemde tutmaya muvaffak olduğumuz, iktidarın da 20 yıldan beri görmezden geldiği EYT sorunu artık çözülme aşamasına gelmiştir. Buradan emeklilikte yaşa takılan ve mücadeleden asla vazgeçmeyen EYT'li kardeşlerimi mücadelelerinden dolayı tebrik ediyor ve kucaklıyorum. İnşallah onlara güzel müjdeler vermeye de devam edeceğiz. Emeği geçenlere de ayrıca teşekkür ediyorum. Bu sorunun çözümüyle ilgili olarak en büyük teşekkürü hak edenlerden biri de hiç şüphesiz ki genel başkanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendi'dir. İYİ Parti, kurulduğu günden bu yana hemen her platformda, her fırsatta, her konuşmasında milletimizin kanayan yarası olan EYT sorununa biliyorsunuz ki değindi. Bu meseleyi mağdurlarıyla birlikte yakinen takip edip çözüme dair önerilerini de dile getirdi. İktidarı da bu adımı atmaya mecbur bıraktı.

Şu hakkı teslim etmek gerekir ki bugün 2,5 milyon vatandaşımızı ilgilendiren, yarın 4 milyon vatandaşımızı kapsayacak olan bu EYT sorununun çözümü meselesinden ortaya çıkan güzel tablonun mimarı da ressamı da aslında Meral Akşener'dir. Çünkü bu konuda 20 yıldır parmağını dahi oynatmayan AK Parti iktidarları, İYİ Parti'nin kurulduğu günden bu yana birçok alanda olduğu gibi bu konuda da doğru bir adım atmak mecburiyetinde kalmıştır. Nitekim İYİ Parti olarak EYT konusunda bugüne kadar verdiğimiz önergeler, TBMM'de yaptığımız çalışmalar herkesin malumudur.

Ayrıca emeklilikte yaşa takılan arkadaşlarımızın da medet kapısı, çare kapısı olarak gördüğü kapılar, muhalefet partileridir. Bu zamana kadar çözüm önerisi için onlardan doğru bir adım atılmayınca doğal olarak konunun gündemde tutulabilmesi için muhalefet partilerinden yoğun destek almışlardır. İYİ Parti'nin siyasette taşıdığı iddia, 20 yılın sonunda kısmen de olsa 3600 ek gösterge konusundaki adımlarda olduğu gibi EYT mağdurları konusunda da ülkemize nefes aldırmıştır. Bizim siyaset anlayışımız, 20 yılın sonunda bütün bu olumsuzluklara rağmen iyi şeyleri yaşama geçirebilmek, kuru bir muhalefet yapmak yerine, yapıcı ve çözüm önerici muhalefetin temsilcisi olmaya yöneliktir. Yani bizim siyaset anlayışımız, vatandaşımız aleyhine, adına atılan adımlara karşı durmayı gerektirdiği gibi milletin menfaatine atılan her adımı alkışlamayı bilir. Bu sebeple bu süreçte muhalefetinden iktidarına emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür ediyor, emeklilikte yaşa takılanlar konusunda yeni mağduriyetlerin ortaya çıkmaması için TBMM'de İYİ Parti olarak üzerimize düşeni yapacağımızı bir kez daha ilan ediyorum.

"ASGARİ ÜCRETİN ALTINDA EMEKLİ MAAŞI OLMAMASI İÇİN TBMM'DE İKTİDARI UYARMAYA DEVAM EDECEĞİZ"

Ayrıca başka bir kanayan yara var. O da emekli maaşlarındaki dengesizlik. Bu EYT ve 3600 ek gösterge konusunda nasıl mesafe aldırdık ve mağdurların nefes almasını sağladıysak emekli maaşlarındaki eşitsizliğin de giderilmesi için üzerimize düşen bütün çabayı sergileyeceğiz ve asgari ücretin altında emekli maaşı olmaması için TBMM'de iktidarı uyarmaya devam edeceğiz.

"SEÇİMLERDE, 6 NİSAN TARİHİNDEN SONRAYA BIRAKILACAK BİR TARİHİ KABUL ETMEYİZ"

Türkiye, artık seçim sathı mahaline girmiştir. İktidarın 'yapmam' dediklerini yapmaya başlamasından anlıyoruz ki seçim, beklenenden daha yakın bir tarihte gerçekleşecektir. Görünen odur ki iktidar, Seçim Kanunu'ndaki değişiklikleri uygulayabilmek için bazı manevraların peşine düşmüştür. Bir kez daha belirtmek ve hatırlatmak isteriz ki 6 Nisan tarihinden sonraya bırakılacak bir tarihi kabul etmemiz mümkün değildir. İktidar partisinin anayasal açıdan bir tartışmanın içine düşmemek için seçimi erkene alma hazırlığını tabii ki anlayışla karşılıyoruz. Ancak demokrasinin, kanun ve kuralların bunun ötesinde bir keyfilikle sömürülmesine izin vermeyeceğiz. Kendi keyfi ve şahsi menfaatlerini öne alarak siyaset yapma lüksüne de artık son vereceğiz. Demokratik kültürden nasibini almamış bu iktidarın milletimizin geleceğine ve iradesine yönelik operasyonlarına da son verme zamanı gelmiştir. 'Hangi adım işimize yarar, hangi tarih işimize gelir, hangi şartlar kazanmamızı mümkün kılar' gibi hesaplar için kanun ve kuralların yerle bir edilmesine kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Milletin iradesiyle vücuda gelmiş gazi Meclis'imiz bu iradeden beslenen kanun ve kurallarla çalıştırılmalıdır ve bunların gereği neyse işler de o şekilde yürütülmelidir. 20 yıllık keyfi uygulamalardan bıkmış olan aziz milletimizi, giderayak keyfi uygulamalara ve tezgahlara kurban ettirmeyeceğiz.

Diyorlar ki 'Seçimi 18 Haziran'da değil de mayıs ayında yapalım'. Haziran'da yapılacak seçimi bir ay önceye almak, erken seçim yapar mı o seçimi? Peki nisan ayına alalım. Seçim istiyorlarsa hemen seçim. Şubatın sonunda da olur, martın sonunda da olur. Ama 6 Nisan'dan sonra yapılacak bir erken seçime İYİ Parti olarak karşıyız.

Türkiye, 200 yıla yaklaşan bir demokrasi birikimine, 150 yıla yaklaşan bir parlamento kültürüne sahiptir. Kesintilere uğrasa da her defasında ayağa kalkan demokrasimiz, birçok ülkeden çok daha köklüdür. Son dönemde yaşanan bir tartışmayı da bu çerçevede değerlendirmenize sunmak istedim. Türkiye, yaklaşan seçimde muhalefetin adayının kim olacağını tartışıyor. Yani aslında 13. Cumhurbaşkanı'nın kim olacağı merak ediliyor. Cumhur İttifakı'nda bir kişinin iki dudağının arasından çıkan söz ferman kabul edildiği için, demokrasi kültürümüz muhalefet adayıyla ilgili tartışmalardan beslenmeye çalışıyor. Kimilerince gerginlik, kimilerince kararsızlık, kimilerince bilmece gibi takdim edilen bu sürecin demokrasi hayatımızın en demokratik süreci olduğuna inanıyoruz. Milletimizin, iş yerinden kahvehanelere, toplu taşımadan sosyal medyaya, tarladan fabrika tezgahlarına kadar Millet İttifakı'nın adayının kim olacağını merak ettiğini de biliyoruz. Toplumun hemen her kesimi bu konuyu tartışıyor. Bu, bir doğum sancısıdır. Bu, aynı zamanda yüksek bir demokrasi faaliyetidir. Biz, bu konudaki her tartışmayı bir zenginlik olarak görüyoruz. Türkiye'nin, 20 yıllık AK Parti iktidarının ardından bir daha aynı felaketleri yaşamamak için dikkatli olması, enine boyuna tartışılan bir demokratik süreci işletmesi, olsa olsa yadırganacak değil takdir edilmesi gereken bir iştir. Ancak demokrasiden ve onun kurumlarından da hoşlanmayan bu iktidar ve medyası, meseleyi başka bir boyuta taşıyıp polemik avcılığı yapmaktadır. Biz biliyoruz ki bu iktidarın da onun kalemşorlarının da onun televizyon yorumcularının da demokrasi gibi bir dertleri yoktur.

"MİLLET İRADESİNE KUMPAS KURMAYA ÇALIŞAN İKTİDAR, İMAMOĞLU'NU HEDEF ALMIŞTIR"

Demokrasiye inanmayanlar, tabii olarak adalete de inanmaz. Demokratik olmayanlar, adil de olamaz. Bu gerçek, bir süredir karşımızda duruyor. Millet iradesinin kararına kumpas kurmaya çalışan bu iktidar ve onun yancıları, biliyorsunuz bu kez hedef olarak İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu'nu hedef almıştır. Düzmece iddialarla, kurmaca mahkemelerle kesilen cezanın sebebi, iktidarın demokrasiye ve millet iradesine düşmanlığının açık bir göstergesidir. Ancak Sayın Genel Başkan'ımızın Saraçhane'de yaktığı ateş karşısında hukuk oyunlarından umudunu kesen iktidarın şimdi de 'hiçişleri bakanı' marifetiyle yeni bir oyunu sahneye koymaya çalıştığını görüyoruz. Yaptıkları bu iş de hiçbir şeye yaramayacak, çünkü tüm bu oyunların karşısındaki gücün adı millet iradesidir. Millet iradesinin önüne örülen hiçbir duvar, bu zamana kadar ayakta kalmamıştır, bundan sonra da ayakta kalmayacaktır. Haziran 2019'da aziz milletimizin verdiği kararı çiğnemeye kalkan bu iktidar ve onun kurnaz bakanı, millet iradesinin atacağı sert bir tokada hazır olmalıdır. Sayın Genel Başkan'ımızın da kararlılıkla vurguladığı gibi, milletimizin bu aziz emanetini hiçbir kurnazlığa ve kötülüğe çiğnettirmeyeceğiz.

İktidar partisini, bir ahlaki görevi yerine getirmeye çağırmak isterim. CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve genel başkanımız saygı değer Meral Akşener arasında gerçekleşen görüşmenin fotoğrafı altına alçakça ve ahlaksızca yorum yapan bir utanmaz, biliyorsunuz ki partisinin disiplin kuruluna sevk edilmiştir. Bu karara saygıyla yaklaşıyoruz. Ancak bu zavallı ahlaksızın yaptığına tepki verirken partisinin zirvesinden milletimize, kadınlarımıza, gençlerimize karşı yapılan hakaretleri unutmadığımızı da hatırlatmak isterim. Bu durum, bir imam-cemaat ilişkisidir. Biz biliyoruz ki devleti yöneten partinin zirvesindekilerin seviyesi, onların takipçilerinin de etkilendiği bir seviye olmuştur. Dolayısıyla o alandaki seviyesizlik, maalesef AKP'nin alt kademelerine nüfuz etmiştir. Bu işle ilgili hukuki süreci sürdüreceğiz. Bu ahlaksızlığı bir kez daha kınıyor, disiplin sürecinin ve ondan ders alacak kişilerin hızlı bir biçimde cezalandırılmasını ve o sürecin hızlıca sonuçlandırılmasını da bekliyoruz.

İYİ PARTİ İZMİR İL KONGRESİ'NDE BİRDEN FAZLA ADAY TARTIŞMASI

Öncelikle ifade etmek istiyorum ki bu süreç, maalesef ilçe kongreleriyle il kongreleri arasındaki zamanın genişliği münasebetiyle tarafımızdan çok doğru yönetilememiştir. Böyle süreçlerde kutuplaşmalar olur, taraftarlaşma olur, manipülasyon olur, bilgi kirliliği olur ve bunların hepsi de İzmir'imizde yaşanmıştır, yaşanmaya da devam etmektedir. 'Parti büyüğü' diye anılanlar, 'ağabey' diye anılanlar, doğru görev tercihinde bulunmalıdırlar. İYİ Parti, adı üstünde İYİ Parti'dir ve cesur insanların kurduğu bir partidir. Dolayısıyla bu yapı içinde fitne oluşturmak, fesat oluşturmak, insanları birbirine kışkırtmak, bundan siyaseten beslenmek, bazıları tarafından ortaya konulmuş bir hedefse buradan ilan ediyorum; ham bir hayaldir ve İYİ Parti'nin birliğine, beraberliğine ve hedeflerine hiç kimse zarar veremeyecektir. Herkes bunu hafızasına kazımak mecburiyetindedir. Böyle durumlarda fırsatlar da olabilir, fırsatçılar da çıkabilir. Siyaset, bunları sükünet ve olgunlukla karşılamayı icap ettirebilir. 3-5 kişi, ancak çete kurabilir. 3-5, kişi vicdanı temsil edemez. Biz, 3-5 kişinin kurduğu ve manipülasyonlara kurban ettiği yapının peşinde koşmayız. Biz, il kongresi salonunda 660 delegenin oluşturacağı vicdana hitap etmeyi becerebilen insanlarız, çetenin kararlarını benimsemek zorunda değiliz. Kimseyi itham ediyorum zannetmeyiniz. Hiç kimse söylediğimden yanlış bir şey çıkarmasın. İlçe başkanlarımız var burada, görüyorum. Birçoğu, kongrelerinin öncesinde, sağ olsunlar beni sevdikleri için, bir parti büyüğü olarak gördükleri için de kongreleri öncesinde listeleri yaparken, delegeleri oluştururken, yönetim kurullarını yapılandırırken beni aradılar. Ne bir arkadaşımdan delege istedim ne de bir arkadaşıma 'şu arkadaşımı yönetim kuruluna yazın' dedim. Çünkü ben, ilçe başkanlarımızın ehliyetinden eminim.

İzmir'de arkadaşlarımız emek sarf ediyorlar, bir mücadele veriyorlar. Dört arkadaşımız çıkmış, bir arkadaşımız çıkıp çıkmamak noktasında ilçe başkanlarımızla istişarelerini sürdürüyor. Başka bir arkadaşımızın da ayrıca aday olma ihtimali söz konusu olabilir. Bir bakarsınız, kongreye bir hafta kala bir arkadaşımız aday çıkabilir. Kongre sabahı bir arkadaşımız aday çıkabilir. İYİ Parti mensuplarının her birinin böyle bir hakkı kullanma yetkisi ve selameti vardır. Yani kimse kimseye 'aday olarak çıkamazsınız' diyemez. İYİ Parti Genel Merkezi'nin İzmir'de bir il başkan adayı yoktur. Şayet 'vardır' diyen varsa bana gelsin, onu bana getirin. Bu adaylarımızın her birinin genel merkezimizde tanıdıkları vardır. Ama genel merkezimizin kurumsal bir iradesi yoktur. Ben, buraya gelirken Genel Başkan'ımıza, İzmir ile ilgili bir talimatları ya da bir tasarrufları olup olmadıklarını sordum. O da bana sadece 'İzmir'e güveniyorum, İzmir'e selamlarımı söyle' dedi. Ben de size diyorum ki İzmir'e güveniyorum, sizlere güveniyorum. Ben de sizin demokrasi kültürünüze inanıp iman ediyorum.

'Kongrede kimden yanasınız' diye sorabilirsiniz bana, Kongrede bir oyum var kullanmak için, o oyu nasıl kullanacağımı belirlemek için ilçe başkanlarımdan görüş alacağım, herkes bundan emin olsun. Kongre salonuna girmeden önce ilçe başkanlarımızla önce toplu bir görüşme yapacağım, akabinde de özel görüşmeler yapmak suretiyle sizin belirlediğiniz kadere uymak benim için mecburiyettir ve siyasi sorumluluktur. Herkes bunu iyi bilmek zorunda ve herkes böyle davranmak mecburiyetindedir.

Bugün dört adayımız var, yarın beş olur, altı olur. İlçe başkanlarımız bir araya gelir, o kanaatten yeni bir il başkan adayı çıkabilir. Biz, o çıkan karara da riayet etmek mecburiyetindeyiz. İYİ Partililer, bu ceberut iktidara karşı cesaretle mücadele eden kadrolardan müteşekkildir. İYİ Parti hiç kimsenin siyasi kölesi değildir ve asla da olmayacaktır.

"SANDIKLAR AÇILDIKTAN SONRA BU ÜLKEYE HUKUK VE ADALET HAKİM OLACAKTIR"

Biz, Millet İttifakı'nın oyuyla seçilmiş belediye başkanlıklarımıza yöneltilmiş bu hukuk dışı ve usulsüz müdahalelere karşı nasıl bir duruş sergileyeceğimizi gösterdik. Bu nerede olursa olsun aynı tepkiyi hiç çekinmeden veririz. Türkiye, bir müstemleke değildir; kanunlar, kurallar ülkesidir. Kurallar kişilere göre dayatılamaz, görev ve sorumlulukları çerçevesinde meseleyi değerlendirmesi lazım. Eğer bu bünyelerde çalıştırılmaması icap eden adamlar şayet varsa o kişilerin görevlerinden uzaklaştırılması yetkisi ve salahiyeti zaten İçişleri Bakanlığı'nda mevcut ama bunu böyle biriktirip biriktirip siyasi bir enstrümana dönüştürmek ve söylemde bir argüman olarak kullanmak falan yadırgamadığımız şeyler. Bunları ilk defa da yapmıyorlar, yapmaya devam edeceklerine de inanıyorum. Ellerinden geleni artlarına koymasınlar. Abbas yolcudur. Ne yaparlarsa yapsınlar, Allah'ın izniyle 2023 hem tevafuk Cumhuriyet'in 100'üncü yıl dönümü hem de seçim yılı. Seçime kadar ne istiyorlarsa yapsınlar. Sandıklar açıldıktan sonra bu ülkeye hukuk ve adalet hakim olacaktır."

Müsavat Dervişoğlu: 6 Nisan\'dan Sonraya Bırakılacak Bir Seçim Tarihini Kabul Etmemiz Mümkün Değil
Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Müsavat Dervişoğlu: 6 Nisan'dan Sonraya Bırakılacak Bir Seçim Tarihini Kabul Etmemiz Mümkün Değil - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement