Yargıtay Birinc Başkanı Arslan: Anayasa'da Laikliğin Açık Tanımı Yapılmamıştır (2-son) - Son Dakika
Güncel

Yargıtay Birinc Başkanı Arslan: Anayasa'da Laikliğin Açık Tanımı Yapılmamıştır (2-son)

Yargıtay Birinci Başkanı Osman Arslan, Adli Yıl Açılış Konuşmasında Anayasa’da Laikliğe Özel Önem Ve Değer Verilmiş Olmasına Karşın Açık Tanımının Yapılmadığını, Laiklik İlkesi İle Din Ve Vicdan Özgürlüğünün Açıklanmasının Zorunlu Görüldüğünü Kaydetti.

06.09.2006 13:02
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Yargıtay Birinci Başkanı Osman Arslan, Anayasa’da açık tanımı yapılmayan laiklik ilkesi ile din ve vicdan özgürlüğünün Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası bildiri ve sözleşmeler ile Anayasa hükümleri birlikte değerlendirilerek tanımlanmasının zorunlu göründüğünü belirtirken, laikliğin siyasal ve kişilerin iç dünyasına ilgilendiren iki öğesinin bulunduğunu kaydetti. Herkesin vicdan, dini inanç ve kanaat özgürlüğüne sahip olduğunu ancak hiç kimsenin devlet düzenini kimsen de olsa dini kurallara dayandırma amacına güdemeyeceğini ifade eden Arslan, “Devletin laik olması ilkesini benimseyenleri, dinsiz olarak suçlamak ne kadar yanlış ise, Cumhuriyete, Atatürk ilkelerine bağlı olan ve dinin gereklerini de yerine getiren kişileri, çeşitli sıfatlarla suçlamak da bir o kadar yanlıştır” dedi. Danıştay’a yönelik gerçekleştirilen “terörist saldırı”nın yargıyı etkilemeyeceğini kaydeden Arslan, TBMM’yi “meclis araştırması”nı soruşturma şeklinde kullanmakla suçladı. Arslan, dünya barışı için uluslararası hukuk kurallarına uyulması gerektiğini belirtti.

2006-2007 Adlı Yılı Yargıtay’da düzenlenen törenle açıldı. Törene Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TBMM Başkanı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Başbakan Yardımcıları Mehmet Ali Şahin, Abdüllatif Şener, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Hilmi Güler, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok ile milletvekilleri, askeri ve sivil yargı mensupları katıldı. Törene Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu’nun katılmaması dikkat çekerken, Anayasa Mahkemesi’nden Başkanvekili Haşim Kılıç törende hazır bulundu.

DANIŞTAY’A SALDIRI YARGIYI ETKİLEMEZ

Adli Yılı’nın açılış konuşmasını yapan Arslan, konuşmasında öncelikli olarak Danıştay’da 17 Mayıs 2006 tarihinde gerçekleştirilen silahlı saldırıya tepki gösterdi. Arslan, 138 yıllık geçmişi bulunan Yüksek Yargı’nın tarihinde ilk defa “menfur” bir saldırıya uğradığını belirterek, saldırının tarihe kara bir sayfa olarak geçtiğini, saldırıyı yapanlar ve yaptıranların insanlık suçu işlediğini söyledi. Saldırının, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlüğüne, değerlerine, kazanımlarına ve özellikle laiklik niteliğine yönelik olduğunu vurgulayan Arslan, “Şu hususu açıkça belirtmek isteriz ki, bu tür terörist saldırılar yargıyı etkilemez. Türk yargısı bugüne kadar olduğu gibi, bundan böyle de Anayasa ve kanunlar doğrultusunda yargılama yaparak, vicdani kanaatlerine göre karar verecektir. Hiçbir terörist eylem, yargıyı inandığı doğrultuda karar vermekten alıkoyamaz. Bu hususun herkes tarafından böyle bilinmesi gerekir” diye konuştu.

BARIŞ DÜNYASI ÖZLEMİ

Arslan, Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgede ve dünyada savaşlar ve savaş tehditlerinin sürdüğünü, temel insan haklarının ihlal edildiğini, bilim ve teknikteki gelişmelerin, insanlığın geleceği için bir anlamda tehdit oluşturduğunu ifade etti. Arslan, uluslararası barışın sağlanması için hukukun üstün değer olarak kabul edilmesinin ve bütün devletlerin hukuka saygı göstermesi gerektiğini belirterek, “Uluslararası hukuk kurallarına bazı ülkelerin uymadıkları görülmektedir. Oysa uluslararası hukuk kurallarına uymak da hukuk devleti olmanın gereğidir” dedi.

ANAYASA’DA LAİKLİĞİN AÇIK TANIMI YOK

Osman Arslan, konuşmasında laiklik konusuna da değinirken, laikliğin Anayasa’ya girişinin tarihçesini kısaca anlattı. 1982 Anayasası’nda laikliğe özel önem ve değer verildiğini, ancak açık tanımının yapılmadığına işaret eden Arslan, Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası bildiri ve sözleşmeler ile Anayasa hükümleri birlikte değerlendirilerek, laiklik ilkesi ile din ve vicdan özgürlüğünün açıklanmasının zorunlu göründüğünü söyledi. Arslan, laikliğin dinin devlet işlerine, devletin ise din işlerine karışmaması, her ikisinin birbirinden ayrılması anlamına gelen iki ayrı ögeyi içerdiğini ifade ederken, bu ögelerden ilkinin siyasal ikincisinin ise kişilerin iç dünyasını ilgilendirdiğini belirtti. Herkesin vicdan, dini inanç ve kanaat özgürlüğüne sahip olduğunu ancak hiç kimsenin, devlet düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma amacı güdemeyeceğini, din duygularını kötüye kullanamayacağını kaydeden Arslan, şöyle dedi:

“Din ve inanç gerçek kişilere özgüdür. Dinin, kişilerin vicdanlarında saygın bir yeri vardır. İnsandan başka hiçbir varlığın dini yoktur. Ne insanlar tarafından oluşturulan kurum ve kuruluşların, ne de tüzel kişiliği olan devletin dini olamaz. Devletin laik olması ilkesini benimseyenleri, dinsiz olarak suçlamak ne kadar yanlış ise, Cumhuriyete, Atatürk ilkelerine bağlı olan ve dinin gereklerini de yerine getiren kişileri, çeşitli sıfatlarla suçlamak da bir o kadar yanlıştır. Bu tür yaklaşım ve değerlendirmelerin ülke bütünlüğüne, birlik ve beraberliğine zarar verdiği ve kutuplaşmaya neden olduğu, gözden uzak tutulmamalıdır.

Laikliğin koruyucusu yargıdır, Yargıtay’dır. Aklın ve bilimin ışığı altında, ülkemizi çağdaş ülkeler düzeyine çıkarmak, her bireyin hedefi ve özlemi olmalıdır.”

ÖZGÜRLÜKLER DEVLETİ YIKMA ARACI OLARAK KULLANILAMAZ

Aslan, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısına sahip çıkmanın bu topraklarda yaşayan herkesin yararına olduğunu belirtirken, Türkiye’nin etnik ve dinsel ayrımlar yaratılarak bölünmek ve parçalanmak istendiğini vurguladı. Anayasa’da hak ve fırsat eşitliğine dayalı tanımlar yapılmasına karşın, insan hakları ve demokrasi adı altında bir takım ayrıcalıkların talep edilmesinin, ulusal birliğe yönelik ayrılıkçı düşünceler olduğunu kaydeden Arslan, “Demokratik hak ve özgürler halkın, huzur, refah ve mutluluğu için kullanılmalıdır. Hak ve özgürlükleri kötüye kullanmak, hoşgörü ile karşılanamaz. Demokrasilerde, özgürlükleri yok etme özgürlüğü kimseye tanınamaz. Özgürlükler, devleti yıkma aracı olarak kullanılamaz” dedi.

TBMM’YE “MECLİS ARAŞTIRMASI” TEPKİSİ

Arslan, konuşmasının devletin yönetim şekline ilişkin bölümünde güçler ayrımı ilkesine aykırı olarak yargının yetkisine müdahale edildiğine dikkat çekti. Arslan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Anayasa’da tanımlanan “meclis araştırması” kurumu işletme yöntemine tepki göstererek, bu kurumun belli bir konuda bilgi edinmek ve inceleme yapmakla yükümlü olmasına karşın soruşturma boyutuna kaydığını savundu. Arslan, “Meclis araştırma komisyonunun, tutuklu sanıkları cezaevinden getirerek sorgulaması, müşteki ve tanıkları dinlemesi, olay yeri keşfi yapması tamamen adli soruşturma niteliğindedir. Anılan olayla ilgili araştırma adı altında soruşturma yapılması, Yargıtay tarafından yargısal faaliyet ve yargı yetkisine müdahale olarak değerlendirilmiştir” dedi.

YARGIYA ETKİLEME GİRİŞİMLERİ

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Yargıtay Birinc Başkanı Arslan: Anayasa'da Laikliğin Açık Tanımı Yapılmamıştır (2-son) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement