Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, her medeniyetin kendi teknolojisini, her teknolojinin de kendi kültürünü ve değerini ürettiğini belirterek, Türkiye'nin henüz hedeflerinin uzağında olduğunu ama 14 yılda elde edilen neticelere bakıldığında gidilen yolun doğru olduğunun ortaya çıktığını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlenen 2016 Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ödül töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Her medeniyet kendi teknolojisini, her teknoloji kendi kültünü ve değerini üretir" ifadelerini kullanarak bunun unutulmaması gerektiğini belirtti. Erdoğan, "Ecdadımızın en güzel ibadethaneleri inşa etme gayesiyle yaptığı camilerle birlikte o camilerin inşasında kullanılan teknik ve teknoloji de bizim medeniyetimizi yansıtır" dedi.
"Henüz hedeflerimizin uzağındayız"
"Yeni ve büyük Türkiye'yi bilimin aydınlattığı yoldan ilerleyerek kurmak için çıktığımız bu süreçte çok önemli mesafe kaydettik" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı olarak TÜBA'nın TÜBİTAK'ın projelerini, ödül törenlerini himaye etmelerinin sebebinin bu olduğunu belirtti. Erdoğan "Henüz hedeflerimizin uzağındayız, hedeflerimizi yüzde 100 gerçekleştirdik diyemeyiz. Ama geçtiğimiz 14 yılda elde ettiğimiz neticelere baktığımızda gittiğimiz yolun doğru olduğunu görüyoruz. İnşallah önce 2023 hedeflerimize ulaşacak ardından da 2053 ve 2071 hedeflerimizi gerçekleştireceğiz. İşte o zaman hem ülkemiz hem dostlarımız hem de tüm insanlık için çok daha güzel, adil ve güvenli bir dünyanın inşasına da katkı sağlamış olacağız. Her şey gibi bilim de insan içindir. Beşer olarak kendimizi daha iyi bilmemiz, tanımamız içindir. Yunus Emre'nin dediği gibi 'ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendin bilmezsen ya nice okumaktır.' Günümüzde ülkelerin ve toplumların güvenlik anlayışları köklü bir değişime uğradı. Eskiden sadece sınırların ve çıkarların korunması olarak algılanan güvenlik kavramı artık ekonomik, sosyal, kültürel tüm varlıklara yönelik tehditleri içerecek şekilde gelişti. Askeri, adli, polisiye tedbirler güvenlik yaklaşımımın görünürdeki yüzleridir. Bu konularda başarılı olmak elbette önemlidir ama bunun yanında güvenlik döngüsünün tamamlayabilmesi için bilimden sanata, eğitimden spora, yatırımlardan medyaya kadar geniş bir alanda mücadele edilmesi gerekiyor. Bu mücadelede başarılı olabilmek için her alanda var olmak, öncü olmak zorundayız. Bize yakışan budur. Unutmayalım ki her medeniyet kendi teknolojisini, her teknoloji kendi kültünü ve değerini üretir. Ecdadımızın en güzel ibadethaneleri inşa etme gayesiyle yaptığı camilerle birlikte o camilerin inşasında kullanılan teknik ve teknoloji de bizim medeniyetimizi yansıtır. Ticaret yolları üzerindeki hanlar, kervansaraylar, köprüler birer medeniyet mirasıdır. Atın rengini ve yürüyüşünü yüzlerce kavramla ifade eden atalarımızın bu tasavvur zenginliği dönemlerinin kültür zirvesini de ifade ediyor. Eğer kendi teknolojinizi, biliminizi üretemiyorsanız onun kültürünü ve değerini belirleyici olamazsınız" dedi.
Daha önceden yaptığı bir uyarıyı hatırlatan Erdoğan "Başbakanlığım döneminde kamu kurumlarındaki bilgisayarlarda F klavye kullanılması konusunda bir genelge yayınlamıştım. Aradan geçen onca yıla rağmen bu konuda ciddi bir ilerleme kaydedilemediğini görüyorum. Çünkü bu klavyenin kullanıldığı cihazı ve teknolojiyi üreten, dolayısıyla onun kültürünü belirleyen biz değiliz" diye konuştu.
"En büyük başarımız ise yeniden özgüven kazanmak, yeniden iddialı bir ülke haline gelmek olmuştur"
Ülke olarak son 14 yılda hayatın her alanında çok büyük gelişmeler kaydedildiğini belirten Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, "Geçmiş zamanlar bize ekonomik, siyasi ve askeri gücün bir coğrafyada temayüz etmesinin, o coğrafyanın bilim ve düşünceye ne derece iyi ev sahipliği yaptığına bağlı olduğunu gösteriyor. Bizim tarihimiz de bunun açık bir ispatıdır. Ne zaman ki bilime ve düşünceye önem verdik, üç kıtaya barış ve adalet götüren bir devlet inşa ettik. Ne zaman ki bu vasıflarımızdan vazgeçtik, gerilemeye başladık. Ülke olarak, son 14 yılda, hayatın her alanında çok büyük ve çok değerli gelişmeler gerçekleştirdik. En büyük başarımız ise yeniden özgüven kazanmak, yeniden iddialı bir ülke haline gelmek olmuştur. Anayasa referandumuyla birlikte, Türkiye'nin yeni ve güçlü bir atılım dönemine daha gireceğine inanıyorum. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak, gelişmiş ülke standartlarını yakalamak için yoğun bir gayret sarf ediyoruz. Geçtiğimiz yıl, devrim niteliğinde iki yasal düzenlemeyi, Ar-Ge Reform Paketi'ni ve Sınai Mülkiyet Kanunu'nu hayata geçirdik. TÜBİTAK'ı yeniden yapılandırma çalışmalarımız ile Üretim Reform Paketi çalışmalarını da son aşamaya getirmiş bulunuyoruz. İnce işçilik diyebileceğimiz son rötuşları da yapacağız ve bu çalışmamızı nihayete erdireceğiz. Yüksek teknolojili ürünleri yerli imkanlarla tasarlayan, geliştiren, üreten, ihraç eden ve gelirini daha hızlı artıran bir Türkiye inşa edeceğiz. Bilim ve teknolojide yakalayacağımız başarılarla, ekonomik ve sosyal hayatta, şehirleşmede, eğitimde, enerjide, çok daha doğru kararlar alan ve bunları çok daha iyi uygulayan bir ülke olmak en büyük hedefimizdir. Bilim toplumuna dönüşmek için bir seferberlik ruhuna ihtiyacımız var. Sorunlarımıza ilim ve akıl ekseninde çözüm geliştirme anlayışını her insanımızın bir özelliği haline getirmeliyiz. Özellikle çocuklarımıza ve gençlerimize ilim sevgisi ve bilimsel düşünme alışkanlığı kazandırmak için her birimiz elimizi taşın altına koymalıyız" ifadelerini kullandı.
Şerif Mardin dahil 40 bilim insanı ödül aldı
Türkiye'nin ilk uluslararası bilim ödülü olan "Akademi Ödülleri" geçtiğimiz yıl olduğu gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından takdim edildi. Ödül; Akademi Madalyası, 30 bin dolar ve ödül beratından oluşuyor. Kamuoyunun yakından tanıdığı dünyaca ünlü sosyolog, İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Şerif Mardin; din ve modernleşme, sivil toplum, ideoloji, merkez-çevre ve mektep-mahalle üzerine yaptığı bilimsel çalışmaları dolayısıyla Akademi Ödülü'nün sahibi oldu. Mardin'in ödülünü Şehir Üniversitesi Prof. Dr. Cengiz Kallek aldı.
Kalıtsal meme kanseri geninin tanımlanması ve konu hakkındaki öncü çalışmalarıyla Prof. Dr. Marie-Vlaire King de Akademi Ödülü'ne layık görülürken, Berkeley Üniversitesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Omar M. Yaghi ise alanında çığır açıcı çalışmalarıyla Akademi Ödülü kazananlar arasında bulunuyor.
TÜBA tarafından 2001 yılından bu yana yüzlerce bilim insanını bilime teşvik etmek üzere verilen Genç Bilim İnsanı Yetiştirme Programı Ödülü, kısa adıyla GEBİP'e 17 farklı üniversiteden 39 yaş altında 31 bilim insanı, ödüllerini yine Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen TÜBA Ödülleri Töreninde aldı. GEBİP Ödülü; 3 yıl boyunca her yıl 20 bin liralık mali desteğin yanında, tez aşamasındaki doktora öğrencileri için de ayrıca 6 bin liralık ek destekten oluşuyor. TÜBA-Bilimsel Telif ve Çeviri Eser Ödülleri kısa adıyla TÜBA-TEÇEP ise; doğa, mühendislik, sağlık ve sosyal bilimler alanında başvuran 146 eser arasından yapılan değerlendirmeler sonucunda toplam 6 eserin oldu.
TEÇEP kapsamında; Telif Eser Ödülü için 20 bin lira, Çeviri Eser Ödülü kazanan eserlere 12 bin 500 lira para ödülü ve berat, Kayda Değer Telif Eser Ödülü için 7 bin lira, Kayda Değer Çeviri Eser Ödülü kazanan eserlere ise 4 bin lira ödül ve berat verildi.
Törene Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Başbakan Yardımcıları Tuğrul Türkeş ve Nurettin Canikli, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Sağlık Bakanı Recep Akdağ da katıldı. - ANKARA
Son Dakika › Politika › 2016 Tüba Ödülleri - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?