Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Kim Sykes-Picot'un parçaladığı o haritaları daha küçük parçalara bölerek, kardeşi kardeşten, Diyarbakır'ı Bursa'dan, Hakkari'yi Edirne'den koparmak isterse, 78 milyon olarak her birimiz son nefesine kadar onlara dur deriz" dedi.
Davutoğlu, TBMM Genel Kurulunda, 2016 yılı bütçesi üzerinde hükümet adına yaptığı konuşmada, Meclisin eleştiri makamı olduğunu ve kendilerinin de millete ve milletin temsilcilerine her türlü hesabı vereceklerini söyledi. "Dışişleri Bakanlığım döneminde, şimdi de Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde de hakim olan dış politikada 3 referansımızı zikretmek isterim" diyen Davutoğlu, birincisinin çok boyutlu dış politika olduğunu ifade etti.
Davutoğlu, çok boyutlu dış politikayı hiç terk etmediklerini belirterek, şöyle devam etti:
"Objektif şeyler söyleyeceğim. Sadece zirveleri vereceğim. Ekim 2015'ten gelecek sene Ekim 2016'ya kadar olan zirveler. Ekim 2015 Dünya Göç Zirvesi, Kasım 2015 G-20 Zirvesi, Kasım 2015 Avrupa Birliği- Türkiye Zirvesi, Mart 2016 inşallah tekrar Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi yapacağız. Nisan 2016 İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi, Mayıs 2016 insanlık tarihinin ilk Dünya İnsani Zirvesi, Ekim 2016 Dünya Enerji Zirvesi, İstanbul'da yapılacak. Botanikten göçe, insani zirveden ekonomiye her şey Türkiye'de konuşuluyor. Her yere biz ulaşıyoruz. Bir yalnızlık iddiası alıp gidiyor. Ben durmuyorum, Cumhurbaşkanımız durmuyor, davetlere yetişmekten ya da birilerini ağırlamaktan. Bu nasıl yalnızlık anlamadım. Türkiye yalnız kalmadı, kalmaz ama birileri kendilerini millet nezdinde yalnızlığa mahkum ediyor."
Davutoğlu, Türkiye'nin 250 temsilcilik ile dünya altıncısı olduğuna vurgu yaparak, Afrika'da 12 büyükelçiliğin 29'a çıktığını kaydetti.
Dış politikaya ilişkin ikinci boyutun ise insani ve vicdani boyut olduğunu belirten Davutoğlu, 7 Haziran seçimleri sonrasında özellikle Bosna'dan, Somali'den, Filistin'den, Suriyelilerden, değişik liderlerden mesajlar aldıklarını ifade etti.
"Bu kale düşmez, bu bayrak inmez"
Davutoğlu, şunları vurguladı:
"Bazıları ağlayarak telefonda şunu söyledi: 'Daha önce başımız sıkışırsa bizi kollayacak olan, aç kalırsak Somali'de olduğu gibi bize kucak açacak olan, Suriye'de olduğu gibi kimyasal silahlardan kaçarken sığınacağımız bir Türkiye vardı. Şimdi bizim halimiz ne olacak?' 1 Kasım günü aynı insanlar hemen hemen dünyanın değişik bölgelerinde, aynı gönül coğrafyasında, bir Suriyeli ilim adamının deyişiyle söylüyorum, 'Türk kardeşlerimiz oylarını elleriyle sandıkta kullandı. Biz avuçlarımızı Rabbimize açıp öyle oy kullandık' dedi. Bu anlamda yurt dışındaki Araplar, Türkmenler, Somalililer, Kürtler hepsi bizim soydaşımız, hepsi bizim kardeşimiz. Artık Türkiye Cumhuriyeti devleti, sadece belli sınırlar içinde olan bir ulus devlet niteliğinin çok ötesine taşınmıştır. Al bayrağı gördüğünde kendi bayrağı gibi onu öpen Somalililer varken, o bayrağın altına sığınmak için kilometrelerce yolu aşıp 'Bir an önce kendimi Türkiye'ye atayım' diyen Suriyeliler varken, o bayrağı bombalar altında bağrına basıp 'Bu benim bayrağım' diyen Gazzeliler varken, bu kale düşmez, bu bayrak inmez."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 5 yıldır aynı şeyi söylediğini belirten Davutoğlu, Suriye'de 400 bin insanın öldüğünü, Halep'ten eser kalmadığını söyledi. "Halen siz tekrar tekrar 'durup dururken' diyorsunuz" diyen Davutoğlu, "Saatiniz bir yerde durmuş ama tarihin saati durmuyor, akıyor. Biz bu akışı takip edeceğiz" dedi.
Dış politikadaki üçüncü referansın ise gönül coğrafyalarındaki etki olduğunu belirten Davutoğlu, gönül coğrafyalarındaki etkiyi artıracaklarını bildirdi. 29 Nisan 2016'nın Kut'ül Amare'nin 100. yılı olduğunu hatırlatan Davutoğlu, bunun Ortadoğu halklarının tümünün, Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Hristiyanların topluca işgalcilere karşı kazandığı son zafer olduğunu dile getirdi.
"Kıyamete kadar kardeşlik diyeceğiz"
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Orada omuz omuza bu toprakların onurunu korudu bu ecdat. Aynı günlerde Sykes-Picot haritası çizildi bir yerlerde ve şehirlerimiz bölünüp, parçalanarak bağrımıza hançerler saplandı. Şimdi Mardin konuşmasında da zikrettik, bütün bu gönül coğrafyasında tarih boyunca birleştirenler ve parçalayanlar oldu. Alparslan, Selahattin, Sultan Selim, İdris-i Bitlisi, Çanakkale, Kut'ül Amare birleştirdi. Moğollar, haçlılar, sömürgeciler parçaladı. Şimdi de sömürgecilerin piyonları tekrar parçalamak istiyorlar. İşte bu Yüce Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı altında, İstiklal Savaşı'nı verirken, mazlum milletlerin son ordusu olarak verenlerin torunları olarak söylüyoruz; kim Sykes-Picot'un parçaladığı o haritaları daha küçük parçalara bölerek, kardeşi kardeşten, Diyarbakır'ı Bursa'dan, Ulu Camiilerini ayırt etmek, Hakkari'yi Edirne'den koparmak isterse, 78 milyon olarak her birimiz son nefesine kadar onlara dur deriz. Modern Moğollara, haçlılara yeni sömürgecilere izin vermeyiz. Herkes safını belirlemelidir. Bu ülkenin çocuklarını barikatların arkasında ölüme mahkum eden, Kandil'den değil, Türkiye'ye düşman birtakım başkentlerden talimat alanlar, Kandil sadece bir üs, istasyondur. Talimatlar başka yerden gelir. Kandil birilerine iletir, onlar yapar. Onlara karşı bilinsin ki biz bölmek isteyenlere inat birleştireceğiz. Biz nefret dili geliştirmek isteyenlere inat muhabbet dili söyleyeceğiz. Yunus Emre'nin güzel Türkçesiyle, Fekiye Teyran'ın güzel Kürtçesiyle, sevda diyeceğiz, aşk diyeceğiz, muhabbet, birlik, kardeşlik diyeceğiz. Kıyamete kadar kardeşlik diyeceğiz."
(Bitti)
Son Dakika › Politika › Davutoğlu: 'Kıyamete kadar kardeşlik diyeceğiz' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?