AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı - Son Dakika
Politika

AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı

Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan.(2) "Türkiye'de huzursuzluk dönemi, müdahale dönemi, çete ve cunta dönemi artık kapanmıştır."

14.06.2013 17:32

-Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan: (2)

-" Türkiye'de huzursuzluk dönemi, müdahale dönemi, çete ve cunta dönemi artık kapanmıştır. Sokağa çıkarak, yakıp yıkarak, birilerini müdahaleye çağırarak, bize darağacını göstererek hiç kimse siyaset yapmasın"

-"Şimdi Ana Muhalefet ve diğerleri hemen başladılar, 'Hayır, halk oylamasıyla olmaz' demeye başladılar. Hani siz halka inanıyordunuz, hani halka güveniyordunuz, niye olmaz diyorsunuz? Kardeşim yargıya inanmazsın, halkın verdiği, vereceği karara inanmazsın, neye inanırsın? Herhalde sonunda bizim vereceğimiz karara inanacaklar, başka çare yok"

-"Şu son olaylar mevcut yönetimle CHP'nin ne kadar tehlikeli bir politika izlediğini göstermiştir. CHP bu yönetimden, bu anlayıştan derhal kurtulmalı. Türkiye'ye zarar veren siyasetten, Türkiye'ye fayda sağlayan siyasete terfi etmelidir"

-"Sabah akşam 'Polis şiddeti kullanılıyor', sabah akşam 'İşte Başbakan çok sert', 'Başbakan eğer böyle olmasaydı bu gerilimler olmazdı', 'Ama bakın işte filanca filanca nasıl yumuşak', 'Onlar çok kibar ama Başbakanımız çok gerilimden yana.' Burada da kendilerine göre kurnazlık yapıp güya bizi kendi içimizde birbirimize düşürme gibi bir gayretin içerisine giriyorlar. Bu da bir ayrı tuzak. İşte bu tuzağı bu örgüt, bu teşkilat bozacak"

Erdoğan, partisinin genel merkezinde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Taksim'de büyük açık hava tiyatrosunun perde arkasında olanları milletin çok iyi gördüğünü, yaşadığını ve sabırla izlediğini söyledi.

"Bu olaylar karşısında kimin nerede durduğunu, kimin ne yapmaya çalıştığını da hem bizler hem milletim çok iyi görüyor ve bunları tek tek not ediyorlar" diyen Erdoğan, perdenin arkasında hem polise hem sivillere hem kamu ve özel mülke karşı ağır şiddet olduğunu belirtti.

Perdenin arkasında bazı medya kuruluşlarının, sosyal medyadaki bazı odakların provakasyonlarının olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Perdenin arkasında illegal örgütlerin, terör örgütlerinin saldırıları var. O perdenin ardında güya sanatçıların, güya yazarların, sözüm ona siyasetçilerin tahrikleri var. Orada siyasi hesaplar var, orada ekonomik tuzaklar var, orada büyük Türkiye'ye yönelik kirli senaryolar var.

Bakın günlerdir medyada, sosyal medyada, çeşitli mecralarda sürekli polisin gündemde tutulduğunu, sürekli polis şiddetinden bahsedildiğini görüyorsunuz. Peki göstericilerin şiddetinden bahsedeni gördünüz mü? Nasıl yakıp yıktıklarını, nasıl kırıp döktüklerini anlatan gördünüz mü? Adana'da polisimizi şehit ettiler, bunu gündeme taşıyana rastladınız mı? Otobüslerin, polis araçlarının, belediye araçlarının, özel araçların, otobüs duraklarının, kamu binalarının, iş yerlerinin nasıl alçakça tahrip edildiğinden bahsedeni gördünüz mü?"

-"En tehlikeli oyunu oynuyor ama hiçkimse bahsetmiyor"

"CHP'nin bir milletvekili çıkıyor, son derece ahlaksızca, son derece edepsizce polise en ağır küfürleri yapıyor. Günün sonunda bakıyorsunuz yine polis suçlanıyor. CHP'nin milletvekilleri çıkıyor, hayasızca, edepsizce mezhep çatışmasını körüklüyor. En tehlikeli oyunu oynuyor. Ama bakıyorsunuz bunlardan hiçkimse bahsetmiyor" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Çevreden, ağaçtan bahsedenler, tencere tava seslerinin, korna seslerinin çevreye verdiği rahatsızlığı hiç dile getirmiyor. Bunlar çevre değil mi? Siz tencere tava sesleriyle çevre kirliliği yapıyorsunuz. Niye? Açın öğrenin, çevrecilik nedir. Gürültü kirliliği de bir çevre kirliliğidir. Bunlar bunu da bilmezler. Bütün biraz sonra onları ayrıca sizlere anlatacağız, bakın, bütün o ağaçlar, saksılar nasıl sökülüyor, nasıl yerlerde, adeta bariyer olarak onları kulladıklarını göreceksiniz. Hani çevreciydiniz? Tabii bütün bu olanlarla birlikte, zaman bazı şeyleri çok daha açık ortaya koyacak, göreceksiniz ki hak aramak değil dert, yeşille alakalı değil, olay başka. Fakat ben Rabbime hamdediyorum. Niye? Kimse burada kalkıp da zamdan filan bahsetmiyor, bize sendika kurdurmuyorsunuz diye bahsetmiyor, kimse burada bize parti kurdurmuyorsunuz diye bahsetmiyor.

Hani bazıları, işte Kılıçdaroğlu gibileri, bunlar zavallı. Kalkıyor bizi Beşar ile karıştırıyor. Bunun siyasetteki acemiliği hiçbirşeyle mukayese edilmez. Siz Suriye'de ikinci bir parti göremezsiniz BAAS'tan başka. Çünkü bunlar CHP ile aynen özdeştir. Çünkü bunlar da tek parti döneminin saltanatını sürdüler yıllar yılı. Oralardan geliyorlar. Cumhuriyet Halk Parti'nin il başkanı, illerin valisiydi. Bunların geçmişi karanlıktır. Aynı şey Suriye'de var. Şu anda benim ülkemde 76, aklımda kaldığı kadarıyla siyasi parti var ve bunların 18'i seçimlere katılabiliyor. Bu kadar herşey serbest. İsteyen sendikasını kurar, bütün özgürlük noktasında adımlarını atar ama şunu söylerseniz kusura bakmayın 'Biz her yerde gösteri yapabilmeliyiz.' Böyle birşey yok."

-"Biz kuzu kuzu uyuyoruz da sen niye uymuyorsun?"

Türkiye'nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Erdoğan, "İşte geçen Bülent Bey'e geldiklerinde adeta kendilerine göre bir manifesto. Neymiş? 'Heryerde biz gösteri yapabilmeliyiz.' İşte Taksim'de de şurada da burada da heryerde. Hayır. Bu ülkede yürütme nereleri miting alanı olarak belirlediyse mitingini orada yapabilirsin. Gösteri ve yürüyüşlerle ilgili nereye müsaade ederse oraya gidersin, orada yaparsın" diye konuştu.

Hukuka saygısı olanların, hukuk devletinde yaşayanların buna uymak zorunda olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz 21,5 milyon oy aldık, değil mi? Bize yürütme, devlet nereyi gösteriyorsa biz gidiyoruz mitingimizi orada yapıyoruz. Ne diyor, Kazlıçeşme. Gidiyoruz Kazlıçeşme'ye. Ne diyor, Sincan. Gidiyoruz Sincan'a. Neresini derse orada yapıyoruz. Peki biz  buna kuzu kuzu uyuyoruz da sen niye uymuyorsun, senin özelliğin ne? Karıştırmak, özellikleri bu. Ben milletime diyorum ki işte bu çirkin oyunu lütfen iyi görelim. Eğer düşünceni haykıracaksan işte bu meydanlarda git istediğin gibi haykır, istediğin gibi anlat. Toplantını, gösterini git oralarda istediğin gibi yap. Biz senin bu tür etkinliklerine mani olmuyoruz ki. Ama 'Ben istediğim yerde istediğim gibi bunu yaparım' dersen, o zaman sen bir defa farklı özgürlük alanlarına giriyorsun, oralara tecavüz ediyorsun. ve bu aynı zamanda azınlığın çoğunluğa tahakkümü anlamına gelir ki biz buna müsaade etmeyiz.

Haktan, demokrasiden, özgürlükten bahsedenlerin camilere ayakkabılarıyla girmesinden, orada alkol kullanmasından, başörtülü kızlara insanlık dışı saldırılar yapmasından kimse söz etmiyor. Ankara'da, İstanbul'da 30 kişi biraraya geliyor, kavşakları kapatıyor, korna çalmayanlara şiddete varan baskı uyguluyor. Sanatçılarımıza baskı uyguluyorlar, 'Sen niye yoksun, niye gelmedin?'. Bu tür şeyler yaşandı bu arada ama bunlar görmezden geliniyor. Sabah akşam 'Polis şiddeti kullanılıyor', sabah akşam 'İşte Başbakan çok sert', 'Başbakan eğer böyle olmasaydı bu gerilimler olmazdı', 'Ama bakın işte filanca filanca nasıl yumuşak', 'Onlar çok kibar ama Başbakanımız çok gerilimden yana.' Burada da kendilerine göre kurnazlık yapıp güya bizi kendi içimizde birbirimize düşürme gibi bir gayretin içerisine giriyorlar. Bu da bir ayrı tuzak. İşte bu tuzağı bu örgüt, bu teşkilat bozacak."

-"An gelir orada da celalleniriz, ne karşısında, haksızlık karşısında"

"Herşeyden önce biz insanız" diyen Erdoğan, "Akşam gelen sanatçılardan bir tanesine onu söyledim, 'Sen Kanuni rolünü oynuyorsun değil mi? Kanuni hakikaten çok yumuşak. Yavuz hakikaten o da çok yumuşaktı.' 'Yok' dedi, 'Yavuz  Kanuni'den daha sertti' dedi. Ama bak seve seve o rolü oynuyorsun. Biz makineden çıkmış bir ürün değiliz. Biz herşeyden önce insanız. An gelir güler yüzlerimizle, müşvik yapımızla insana, çocuklara sarılırız ama an gelir orada da celalleniriz. Ne karşısında? Haksızlık karşısında. Bunu da görmemiz lazım. Onu söyledim" dedi.

Erdoğan, "Sevgililer sevgilisinin yanında hayat sürmüş o insanlar, Hz. Ebubekir'e bakıyorsunuz bir farklı, Hz. Ömer'e bakıyorsunuz bir farklı, celalli, Hz. Osman-ı Zinnureyn'e bakıyorsunuz bir yanağına vur, öbüründen al, Hz. Ali'ye bakıyorunuz adeta bir cengaver. Çünkü makineden çıkmış ürün değiller bunlar, hepsinin farklı özellikleri var. Kimse böyle bir tuzağa yeltenmesin. Bize bunları söyleyenler önce aynaya baksınlar" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin sesi çok çıkanın değil hukukun, demokrasinin egemen olduğu bir ülke olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Medya yoluyla, sosyal medya yoluyla, provakasyonlar yoluyla toplum mühendisliği yapmaya çalışanlar kusura bakmasınlar, onlar da avuçlarını yalarlar" dedi.

-"Kimin ne hesabı varsa buyursun"

Erdoğan, "Kimin ne hesabı varsa buyursun, 8 ay sonra seçim var, orada hesabını görsün" ifadelerini kullanarak, şunları kaydetti:

"Bu sabah televizyon kanalında Bülent Ersoy'u dinledim, bir oturumda, bir hitabı var, çok enteresan. 'Seçimle gelen seçimle gider' dedi. 'Sandıkta hesabını sorun' dedi. 'Ama bu tür şiddetlere yeltenmeyin' dedi. Şimdi aklıselimin yolu bir. Gelenlerle oturup konuştuğumuz zaman bakıyorsunuz bu yönde herhangi bir şey söyleyemiyorlar. Vaka neyse bu. 'Ama ben imtiyazlıyım, ben seçkinim, bu ülkenin sahibi benim, benim oyumla çobanın oyu bir mi, seçim tanımam, referandum tanımam, plebisit tanımam, hukuk tanımam' diyen varsa, onlar da kusura bakmasın.

Şimdi Ana Muhalefet ve diğerleri hemen başladılar, 'Hayır, halkoylamasıyla olmaz' demeye başladılar. Hani siz halka inanıyordunuz, hani halka güveniyordunuz, niye olmaz diyorsunuz. Kardeşim yargıya inanmazsın, halkın verdiği, vereceği karara inanmazsın, neye inanırsın? Herhalde sonunda bizim vereceğimiz karara inanacaklar, başka çare yok. Türkiye'de huzursuzluk dönemi, müdahale dönemi, çete ve cunta dönemi artık kapanmıştır. Sokağa çıkarak, yakıp yıkarak, birilerini müdahaleye çağırarak, bize darağacını göstererek hiçkimse siyaset yapmasın."

Muhalefette çok büyük tıkanma yaşandığını bildiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunu tekrar tekrar ifade ettik. Karşımızda şöyle güçlü bir muhalefet olsa, ne kadar güzel olurdu. Bu ülke demokrasinin inanın lezzetini çok daha iyi tadardı. Ama yok. Mevcut yönetimiyle Ana Muhalefet Partisi CHP, ortaya tatmin edici bir muhalefet koyamadı. Meclis'te muhalefet edemeyen, muhalefet görevini yerine getiremeyen CHP, sokak sokak direniş çağrısı yaparak, milleti sokağa dönerek, sokaktaki militanın arkasına saklanarak görevini ifa ettiğini zannediyor. Şu son olaylar, bir milletvekili utanmaz mı, orada eylem yapanara gidiyor para dağıtıyor. Dilenci mi onlar, sadaka mı dağıtıyorsun, ne yapıyorsun, ne hal bu? Al birini vur öbürüne, hiç birbirinden farkları yok. Şu son olaylar mevcut yönetimle CHP'nin ne kadar tehlikeli bir politika izlediğini göstermiştir. CHP bu yönetimden, bu anlayıştan derhal kurtulmalı. Türkiye'ye zarar veren siyasetten, Türkiye'ye fayda sağlayan siyasete terfi etmelidir."

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Politika AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement