AK Parti Elazığ Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlık Divanı Üyesi Ömer Serdar, terör örgütü PKK'nın eylemlerinde işsizler ile çocukları kullandığına dikkat çekti.
AK Parti Elazığ Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanı Üyesi Ömer Serdar, basın toplantısı düzenlendi. AK Parti Elazığ İl Başkanı Ramazan Gürgöze'nin de yer aldığı basın toplantısında konuşan Serdar, Türkiye ve Elazığ gündemi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Açıklamalarına yaşanan terör olaylarına dikkat çekerek başlayan Serdar, "Türkiye uzun zamandan beridir terör sorunuyla uğraşmaktadır. 7 Haziran seçimleri sonrası içeri de ve dışarı da terör olayları ile karşı karşıya kaldık. IŞİD, DHKP-C ve PKK ile Türkiye mücadele etmektedir. Çevremizdeki ülkelere baktığımızda buraların iç karışıklıklar nedeniyle yönetilemez halde olduğunu görürsünüz. Burada dimdik ayakta duran ve geçmiş tarihi ile bir misyon sahibi olan ülke Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Bu coğrafyada yeni planlamalar yapılırken küresel aktörlerin burada yeni harita çizimleri gündemdeyken Türkiye'nin istikrarsızlaştırılması ve bu anlamda birtakım terör örgütlerinin bu anlamda kullanılması söz konusudur" dedi.
"VATANDAŞLAR ARASINDA YENİ YARALAR AÇILIYOR"
Çatışma ortamının olmadığı süreçte Türkiye'nin zenginliğinin ortaya çıktığını anlatan Serdar, "Özellikle kırsalda teröre karşı ciddi bir mücadele verildi ve terör örgütünün beslendiği kaynaklar ve kampları güvenlik güçleri tarafından dağıtıldı. Kırsalda elde edilen bu başarı daha sonra şehirlerde terörü karşımıza çıkarttı. Yani hendek terörünü karşımıza çıkarttı. Bugün özellikle Türkiye'nin doğu coğrafyasına baktığımızda burada bazı il ve ilçelerde terör örgütü bir takım hegomonik alanlar oluşturarak özellikle bölge halkını da kendine siper ederek bir direniş başlatmıştır. Ancak buraya neden gelindi? Özellikle Suriye'deki istikrarsız gidişten dolayı orada terör örgütü ve türevlerinin bir takım hakimiyet alanları sağlaması Türkiye'de de terör örgütüne cesaret vermiştir. Dolayısıyla uluslararası terör çevrelerine de taşeronluk yapmak adına da Türkiye'de bu tür eylem başlattılar. Eylemlerin niteliğine baktığımızda daha çok bölgede işsiz güçsüz ve çok genç yaştaki çocukların ellerine silahlar vererek ve kendisi geride kalarak bu çocukları devlete karşı kışkırtarak devlet ve vatandaş arasında yeni yaralar açmaktadır" diye konuştu.
"TERÖRLE MÜCADELEDEN KESİNLİKLE VAZGEÇİŞ OLMAYACAK"
Bölgede terörle mücadelenin hassasiyetle yürütüldüğünü aktaran Serdar, şunları kaydetti:
"Bazen bu sokağa çıkma yasakları bazı siyasi partiler tarafından eleştiriliyor ama bunlarla mücadele etmenin başka yöntemi yok. Çünkü orada terör örgütü insanların özel mülkiyetlerine el koymuş ve buralar lojistik olarak kullanılmış, burada ağır silahlar da dahil konuşlanmış durumdadır. İnsanlar burada göçe mecbur ediliyor. Dolayısıyla o bölgelerin, mahallelerin terörden arındırılmasının başka yolu yok. Türk solunun marjinal gruplarının da oradaki kalkışmaya destek olması bunların amaçlarını ortaya koymaktadır. Doğu ve Güneydoğu halkı, yani Kürt halkı dindar kimliği ile ön planda olan halktır. Özellikle PKK'nın burayı sekülerleştirme bu kimliğinden bu misyonda uzaklaştırma gibi bir yöntemi vardır. Bugün açıkça hedef aldıkları noktalara baktığınızda, cami ve kütüphane eylemlerinde görüldüğü gibi dini mabetleri de hedefleri arasına girmiştir. Terör örgütü orada sosyal tabanını kaybettiği gibi, terör örgütünün polit bürosu gibi mecliste işlev gören siyasi partide doğrusu, sosyal meşruiyetini yitirmiş durumdadır. Polit büro tabirini özellikle kullandım. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devleti bu sözde öz yönetim fantezileriyle, devlete ve millete kalkışılmış hareketle mücadele ederken bir siyasi hareket başından beri bu olaylara alkış tutuyor. Biz bölgeyi izlerken görüyoruz ki, gerek terör örgütü ve gerek onun türevleri olan siyasi uzantıları olan yapıların sosyal karşılıkları kalmamıştır. Türkiye'nin milli çıkarlarının söz konusu olduğu ülkelerle yakın temas içerisine girmişlerdir. Bunlar milletin gözü önünde cereyan eden olaylardır. Terör örgütü ülke sınırından dışarı çıkıncaya ve silahlarını bırakıncaya kadar bu mücadele devam edecektir. Bu mücadeleden kesinlikle vazgeçiş olmayacaktır. Huzur ve güven tesis edilinceye kadar devletin mücadelesi sürecektir."
"HEDEFİMİZİ ÖZLÜ BİR ANAYASA"
Yeni anayasa çalışmaların da değinen AK Parti'li milletvekili Serdar, şu ifadelerde bulundu:
"Anayasa meselesi bu ülkenin özellikle 80'li yıllardan sonra çok tartıştığı bir konu. Malum, anayasalar sosyal sözleşme metinleridir. Yani toplumun sosyal sözleşmesidir. Bugün yürürlükte olan 1982 anayasası da sonuçta sivil bir otoritenin bir anayasa değil, darbe aktörlerinin kendi o anki pozisyonlarını tahkim etmeye yönelik bir sistem oluşturan bir anayasadır. Bu anayasa bugüne kadar bütün siyasi partiler tarafından eleştirildi, bütün sivil toplum kuruluşları tarafından eleştirildi. Toplumun geniş kesimleri bu anayasadan mutlu olmadı. Bunda da haklı yanlar var. Çünkü anayasa sorun çözmedi ancak darbe yöneticilerinin o anki pozisyonlarını tahkim eden düzenlemeler getirdi. Sistem tıkanmış durumda. Bugüne kadar referandumlarla zaman zaman bir takım anayasa tadilleri, birtakım değişiklikler yapıldıysa da bütüncül olarak ele alınmadığı için anayasa sorununu hep yaşadık. Biz seçim bildirgemizde de yeni bir anayasa taahhüdündeydik. Hükümet kurulduğunda da yeni hükümet programımızda da yeni anayasa taahhütlerimiz arasındadır. Yeni anayasada hedefimiz özgürlükçü, temel hak ve hürriyetlerin güvence altına alındığı özlü bir anayasadır. Özellikle anayasa uzlaşma komisyonunda bugün mecliste bulunan siyasi partilerin temsilcilerinin de bulunan uzlaşma komisyonundan geçen 59 madde söz konusu. Dolayısıyla bu veriden hareketle yine bir uzlaşma komisyonuyla bu süreç yürünebilir."
"BAŞKANLIK MESELESİNİ TARTIŞALIM"
Anayasa çalışmaları yürütülürken başkanlık sisteminin akıllara geleceğini dile getiren Serdar, şunları söyledi:
"Tabi ki Anayasa çalışmaları içerisinde bu da bir sistem tartışması olarak gündeme gelecektir. Biz AK Parti olarak başkanlık sistemini Türkiye'nin yönetme kabiliyetinin artabilmesi, karar süreçlerinin hızlı olabilmesi, katı kuvvetler ayrılığının tam oturabilmesi için bir sistem modeli olarak Türkiye'ye öneriyoruz. Ama biz bunu Türkiye'ye dayatmıyoruz. Bir tartışma, bir işlevsel model olarak öneriyoruz. Bu konuda muhalefeti, toplumun diğer sosyal katmanlarının teklifine açık bir şekilde bu yürüyecektir. Ancak kategorik olarak buna karşı çıkışı doğru bulmuyoruz. Türkiye'de başkanlık sistemi tartışmaları kişiler üzerinden yürüdüğü için toplumun algısı bu anlamda manipüle ediliyor. Anayasa çalışmaları içerisinde de Türkiye sistemini de tartışacaktır."
Meclisteki çalışmalara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Serdar, "Biz hükümet olarak hükümet programını ortaya koyduktan sonra sayın başbakanımızın başkanlığında acil eylem planımızı da açıkladık. Bu acil eylem planının bakanlıklara yüklediği sorumluluklar, öncelikler ortaya çıktı. Toplumun acil ve öncelikli sorunları konusunda yasal düzenlemeler gerekiyordu. Hızla bunun çalışmaları geçtiğimiz haftalar içerisinde yapıldı. Özellikle 31 Aralık itibariyle çıkması gereken zorunluluk arz eden yasalar hızla meclise geldi. Bu anlamda topluma taahhüt ettiğimiz ve seçim beyannamemizde yer alan yasaları peyder pey çıkarmaya başladık. Özellikle öğrenci burslarının arttırılması, emeklilik, asgari ücretle, askerlikle ilgili birçok yasal düzenleme hızla geçti. Asgari ücretle ilgili geçen hafta içerisinde mecliste asgari ücretin armasından dolayı işverene tahmil edilecek yükün yüzde 40'ın devlet hazinesinden karşılaması şeklinde Çalışma Bakanlığının getirmiş olduğu ve grupların da mutabakatla, önce mutabakat sağladığı konu üzerinde daha sonra HDP grubunun vazgeçmesi ile ertelenmiş oldu. Bunun 31 Aralık 2015 tarihi itibariyle çıkması gerekiyordu. Maalesef böyle bir yaklaşımla da mecliste karşı karşıyayız. Parti grup başkan vekillerinin divanda anlaşma sağladığı konular daha sonra parlamentoya geldiğinde sırf siyasi saiklarla ve hükumeti zor durumda bırakma saikıyla parlamentoda bu tür girişimlerle de karşı karşıya kalıyoruz" dedi.
"ELAZIĞ'A PROJE TAKİP MERKEZİ"
Türkiye gündemi dışında Elazığ'da yaptıkları çalışmalar hakkında da bilgilendirmede bulunan AK Parti Elazığ Milletvekili Ömer Serdar, "Milletvekilleri olarak Elazığ'da valimizle mutabakat sağladık, vilayet nezdinde proje takip merkezi oluşturulacak. Kamu- Kurumlarının Elazığ'la ilgili bütün süreçlerini takip edecek. Bizimle koordineli olacak" diye konuştu.
Elazığ'da 11 yeni okulun yapılacağını da dile getiren Serdar, sık sık gündeme gelen YİMPAŞ binasının Milli Eğitim Müdürlüğü'ne devredildiğini ve yapılacak düzenlemenin ardından Turizm ve Otelcilik Okulu'nun burada yapılacak yeni bina ile hizmete gireceğini de kaydetti.
Milletvekili Serdar, 853 milyon maliyeti olan ULUOVA Projesi'nin de yatırım planlarına alınması için çalışmaların sürdüğünü aktararak, sözlerini tamamladı. - ELAZIĞ
Son Dakika › Politika › AK Parti'li Serdar: 'Terör Örgütü İşsizler ile Çocukları Kullanıyor' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?