AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bizim için PKK ile PKK'nın Suriye'deki kolu olan YPG, PYD arasında hiçbir ayrım yoktur ve DAEŞ ne kadar tehditse PKK da o kadar tehdittir. YPG de PKK'nın bir kolu olarak hem Türkiye'ye hem de Suriye halkına karşı suçlar, cürümler işleyen bir örgüttür" dedi.
Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Davutoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) tarihinde ilk defa tertip edilen Dünya İnsani Zirvesi'nin 23-24 Mayıs'ta İstanbul'da gerçekleşeceğini hatırlatarak, İstanbul'un insanlığın meselelerinin tartışıldığı, çözüm bulunduğu büyük bir küresel başkent olduğunu kaydetti.
"Kimin derdi varsa, kimin insani bir meselesi varsa bundan sonra İstanbul'a gelecek, İstanbul'da huzuru ve sadeti bulacak" diyen Davutoğlu, 23-24 Mayıs'ta gerçekleştirilecek toplantının hem birçok devlet başkanını ağırlamak bağlamında hem de dünyaya insani bir mesaj vermek bağlamında son derece önemli bir mesaj taşıdığını söyledi. Davutoğlu şöyle devam etti:
"Bakınız, Ekim 2015'ten Ekim 2016'ya kadar bir yıllık dış zirvelerin kısa bir tarihini vermek bile Türkiye'nin kazandığı uluslararası etkinliği ortaya koyuyor. 2015 Ekim'inde Dünya Göç Zirvesi'ni, 2015 Kasım'ında G20 Zirvesi'ni yaptık. 2015 Kasım'da Türkiye- Avrupa Birliği zirvesini yaptık. Şimdi Nisan ayında İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'ni, Mayıs ayında Dünya İnsani Zirvesi'ni, Ekim ayında ise Dünya Enerji Zirvesi'ni yapacağız. İster göç ve insani meseleler gibi bütün insanlığı ilgilendiren meseleler olsun, ister enerji gibi dünya ekonomisini ilgilendiren meseleler olsun, ister G20 gibi onlarca büyük devletin katıldığı toplantı olsun, artık bunların hepsi Türkiye'de gerçekleşiyor. Küresel ve bölgesel yeni düzenin temelleri Türkiye'de tartışılıyor. Bilinsin ki Türkiye, bütün bu gelişmelerden etkilenen bir ülke değil, bütün bu gelişmeleri yönlendiren, etkileyen, geleceği belirleyen bir küresel aktördür."
-Dış temaslar
"Kıbrıs konusunda önümüzde büyük zorluklar olduğunu ancak fırsatların da bulunduğunu değerli dostum David Cameron ile paylaştım" diyen Davutoğlu, Londra temaslarının ardından Davos'a geçtiklerini hatırlattı.
Davutoğlu, Davos'ta Türkiye'nin küresel ekonomi hakkındaki vizyonunu bir kez daha uluslararası çevrelerle paylaşma imkanı bulduklarını vurgulayarak, Londra ve Davos'ta Türkiye'ye büyük bir ilginin olduğunu belirtti. Davutoğlu, "Türkiye, kriz jeopolitiğinin ortasında bulunmasına rağmen, uluslararası yatırımcılarda Türkiye'ye dönük çok büyük bir güven hissi oluşmuş durumda. Bunda sizlerin gayretiyle 1 Kasım'da sağladığımız büyük seçim zaferinin önemli bir etkisi var. Buradan bir kez daha uluslararası alana çıktığımız her fırsatta başımızın dik olmasını sağlayan, verdiği yüzde 49.5 destekle başımızı her zaman dik tutan aziz milletimize şükranlarımı iletiyorum" dedi.
"3. havalimanı temelinin ardından Türkiye kumpaslarla karşılaşmıştır"
Özellikle İstanbul'un önümüzdeki dönemde en önemli küresel başkentlerden biri olacağı beklentisinin, bütün muhatapları tarafından kendilerine defalarca iletildiğini belirten Davutoğlu, Türkiye'nin ekonomik geleceği konusunda muhataplarında en ufak bir tereddüt olmadığını, aksine beklentilerin büyük olduğunu müşahede ettiklerini söyledi.
Davutoğlu, geçtiğimiz hafta İstanbul Atatürk Havalimanı'nın, Frankfurt Havalimanı'nı da geçerek Avrupa'da en fazla yolcu ağırlayan üçüncü liman haline geldiğini belirterek, "İnşallah İstanbul 3. havalimanına kavuştuğunda sadece Avrupa'da değil, dünyanın en fazla yolcu ağırlayan havalimanı olacak. Hepiniz hatırlayınız, 2013 Mayıs'ında, 3. havalimanının büyük bir törenle temeli atıldıktan hemen sonra, Türkiye kumpaslarla karşılaşmıştı. Gezi olayları, arkasından 17-25 Aralık olayları, Kobani olayları ve yaşadığımız dört büyük şeçim. Bütün bunları, bütün bu badireleri, engelleri aşa aşa, 2013 Mayıs'ında ortaya koyduğumuz perspektifi hayata geçirmeye kararlıyız. Önümüze çıkaracakları engeller bizim sadece hızımızı artırır. Nefesimizi kesmez, nefesimizin direncini artırır. Allah bize güç ve kudret versin. Bu güç ve kudreti sadece milletimizin hizmetinde kullanacak siyasi basireti de bizden eksik etmesin" dedi. 1 Kasım seçimlerinin oluşturduğu demokratik istikrarın büyük yankıları olduğunu yaptıkları her görüşmede gözlemlediklerinin altını çizen Davutoğlu, bunun kendileri için çok sevindirici durum olduğunu söyledi.
Davos'ta birçok ülke lideri ile temaslarının olduğunu kaydeden Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko ile birer görüşme gerçekleştirdik. İkili görüşmeler kapsamında Sri Lanka Başbakanı Ranil Wickremesinghe, Hollanda Başkanı Mart Rutte ile bir araya geldik. Hollanda, dönem başkanlığı görevini uhdesinde bulundurduğu için bu görüşmede Türkiye-AB ilişkilerini ele aldık. İnşallah Hollanda ile de Almanya ile olduğu gibi hükümetler arası zirve formatında ilişkileri geliştirme kararı verdik. 10 Şubat'ta Hollanda'ya resmi bir ziyaretle bunun ilk adımını atacağız. Fransa Başbakanı Valls ve Kazakistan Başbakanı Mesimov ile görüştük. Görüşmelerimizde ikili konuların yanı sıra bölgesel ve küresel konuları ele aldık. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ile de bir görüşme yaptık. Son olarak Almanya'da değerli mevkidaşım şansölye Merkel ile bir araya geldik. Bütün milletim adına, dost Alman halkına, İstanbul'da gerçekleşen terör saldırısı dolayısıyla vefat eden Alman dostlarımız için bir kez daha taziyelerimizi iletme imkanı buldum. Türkiye ve Almanya hükümetleri arasında ilk defa gerçekleştirilen hükümetler arası istişare toplantımızın iki ülke ilişkilerinin geleceği açısından tarihi adım olduğunu düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki dönemde Meclis'ten geçireceğimiz yasalarla, Schengen'e intibak için yapılan çalışmaları tamamlamış ve en geç Ekim ayında vatandaşlarımızın Avrupa'ya vizesiz, başı dik şekilde seyahat etmelerini sağlamış olacağız. Bu konuda gösterdiği destek için Sayın Merkel'e teşekkür ettim."
"Mülteciler meselesini para meselesi olarak görmüyoruz"
Davutoğlu, yaptıkları bütün temaslarda mülteci dramını bir kez daha dünya kamuoyunun dikkatine sunma imkanı bulduklarını belirterek, önümüzdeki dönemde kendilerine verilen bu bilgiler doğrultusunda muhataplarının, mülteciler konusunda çok daha duyarlı davrancağına inandığını kaydetti.
Başbakan Davutoğlu, "Muhataplarımıza, Türkiye'nin bu konudaki olağanüstü çabaları konusunda bilgi verdik. Bu bilgiler ışığında yaşanan çabanın sadece Türkiye'nin değil insanlığın meselesi olduğu gerçeğini bir kez daha kendilerine ifade etme imkanı bulduk. Bu gelişmelerin ardından 3 milyar avronun kullanımının serbest bırakılması da bu olumlu gelişmelerin bir sonucu olmuştur. Ancak şunu bütün o forumlarda ifade ettim, burada da ifade ediyorum: Biz mülteciler meselesini bir para meselesi olarak görmüyoruz. Şu ana kadar 10 milyar dolara yakın harcamayı, kamptaki mülteci kardeşlerimiz için yaptık. Kimseden de para istiyor veya talep ediyor değiliz. İster versinler, ister vermesinler insani vazifemizin gereğini yaparız. Ancak bu 3 milyar avroluk destek, uluslararası toplumun ve başta AB'nin, özellikle külfeti paylaşma konusundaki iradesini ortaya koymaktadır. Türkiye'ye değil Türkiye'deki mültecilere yapılan bir yardımdır" ifadesini kullandı.
PKK ve DAEŞ'e karşı mücadele vurgusu
İstanbul'da ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'i bir yıl aradan sonra ikinci kez misafir ettiklerini anımsatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Ülkelerimiz iki yakın dost ve müttefik olarak her düzeyde yoğun temas içerisindedir. Görüşmemizin önemli bir kısmını, doğal olarak Suriye ve Irak'ta yaşanmakta olan gelişmeler, ayrıca Kıbrıs müzakereleri bağlamında gelinen son aşama oluşturdu. NATO içindeki dayanışma ve iş birliğimizi de değerlendirdik. Başta PKK ve DAEŞ olmak üzere terörün her türlüsüyle mücadele, iş birliği ve dayanışmanın daha da güçlendirilmesi için ilave adımlar atma kararlılığını birlikte göstermiş olduk. Yeni sınamalarla karşı karşıya olduğumuz bu dönemde, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki iş birliğinin her zamankinden daha önem taşıdığını karşılıklı olarak teyit ettik. Görüşmemiz vesilesiyle ABD ile gerek PKK gerek DAEŞ terörüne karşı iş birliğimizi güçlü bir şekilde sürdüreceğimizi bir kez daha teyit ettik. Ayrıca iki NATO müttefiki olarak ittifak sınırlarının güvenliğinin sağlanması konusundaki ortak irademizin örtüştüğünü de gördük. Bizler DAEŞ, PKK, El Kaide, El Nusra, DHKP-C gibi tüm terör örgütlerine karşı kararlılıkla mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Bizim için iyi terörist, kötü terörist ayrımı yoktur ve olmayacaktır. Kim insan canına kastediyorsa, kim şehirleri bombalayıp oradan insanları sürgüne ve mülteci olmaya doğru zorluyorsa hepsine karşı ortak tavır alacağız. Herkes net bir tutumla terörün ve terör örgütlerinin tam karşısında yer almalıdır. Bu çerçevede Sayın Biden ve dünya kamuoyuna da açık bir şekilde ifade ettiğimiz gibi, bizim için PKK ile PKK'nın Suriye'deki kolu olan YPG, PYD arasında hiçbir ayrım yoktur ve DAEŞ ne kadar tehditse PKK da o kadar tehdittir. YPG de PKK'nın bir kolu olarak hem Türkiye'ye hem de Suriye halkına karşı suçlar, cürümler işleyen bir örgüttür. Çok açık ve net bir tavır bütün dünyaca görülmek durumundadır. Terör örgütünün kaynağı, gerekçesi ne olursa olsun hepsinin karşısında Türkiye dimdik durmaya ve mücadele etmeye de kararlıdır."
(Sürecek)
Son Dakika › Politika › AK Parti TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?