Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, BDP milletvekillerinin Karadeniz turu kapsamında Sinop ve Samsun'da çıkan olaylarla ilgili, "Milletin vekili gezer, dolaşır, konuşur. Yanlış yaparsa seçimde yanlışlığın faturasını önüne koyarsınız. Heyecanlı insanlarız. Birileri yürüyor, bizi tahrik ediyor, hurra gidiyoruz. Empati yapalım, kontrol edelim. O arkadaşlar da geldi, ne söylediler bilmiyorum, izleyemedim. Yanlış bir şey söyledilerse, onlar da dikkat etsin, herkes dikkat etsin" dedi. Yazıcı, "Bu olaylar İmralı sürecini etkiler mi?" sorusunu yanıtlarken de, "Bir kardeşlik projemiz var ve onun üzerinde çalışıyoruz. İmralı süreci diye bir şey yok. İmralı ile istihbarat birimlerinin bu konu üzerinde çalışmaları var. Süreç kardeşlik projesidir" yanıtını verdi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sahil Tesisleri'nde basın toplantısı düzenleyen Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, dünyada ekonomik risklerin dört başlık altında toplandığını ifade etti. Bunların krizin Avrupa ölçeğinde daha da derinleşme ihtimali, ABD finans sisteminin kontrol altına alınamaması, Çin ekonomisindeki iniş çıkışlar ile Ortadoğu'da yaşanan süreç olduğunu belirten Bakan Yazıcı, 70 trilyon dolarlık dünya ekonomik hacmininin yüzde 45'ini gelişmiş 34 ülkenin paylaştığını hatırlattı.
Bakan Yazıcı, "Dünyada 7 milyar dolayında insan yaşıyor. Günlük 1 doların altında parayla, yani açlık sınırı altında geçinmeye çalışan insan sayısı 1 milyardan fazla. Günlük geçim miktarını 2.15 veya 2.5 dolara yükselttiğinizde 2.5 milyara yakın insan da bu kategoride yaşıyor. 1 milyar insan temiz su kaynaklarına erişimden yoksun. 1.5 milyar insan temel sağlık hizmetlerini almanın uzağında. Bu dünya adaletli mi? Adalet her şeyin temeli. Adalet sadece yargısal faaliyetlerin sonucu ortaya çıkan hüküm cümlesinden ibaret değil. Adalet, haklıya hakkını vermek, haksıza da haddini bildirmek. Her iş ve davranış için adalet söz konusu" dedi.
AÇLIK SINIRININ ALTINDA İNSANIMIZ YOK
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Dünya Bankası ve OECD raporlarına göre, Türkiye'de 2010 yılından bu yana açlık sınırının altında geçirmek zorunda kalan insan olmadığını belirterek, "Günlük 2.12 ya da 2.5 doların altında geçinen insan sayımız 2002 yılında yüzde 3.5 dolayındayken, 2010'da yaptığımız uygulamalarla bunu yüzde 0.20'ye indirdik. 4.15 doların altında parayla geçinmek zorunda kalan insanımız 2002 yılında yüzde 30'du. Ama 2010'da bu alandaki oran yüzde 3.5'a düşmüştür. Niye 2010'dan söz ediyorum. Bu yıl dikkate alınarak Dünya Bankası ve OECD araştırmaları yayınlandı. 2011 ve 2012 araştırmaları yayınlandığında eminim bu alanlarda daha iyi seviyeye gelmiş oluruz"dedi.
SÜPERMEN DEĞİLİZ
2002 öncesine göre karşılaştırıldığında Türkiye'da birçok alanda önemli aşamalar kaydettiğini belirten Yazıcı, "Tabii ki Süpermen değiliz, 'bütün sorunları hallettik' iddiası içinde de değiliz. Ama hep iyi şeyler yapıyoruz, insanımız için doğru hizmetler üretiyoruz" dedi.
SİNOP VE SAMSUN'DA ÇIKAN OLAYLARI
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, BDP'li 4 milletvekilinin Karadeniz gezisinin Sinop ve Samsun'daki olayların ardından yarına kesilmesiyle ilgili olarak da şunları söyledi:
"Keşke bunlar olmasa, yaşanmasa. Ülke hepimizin. Milletvekili sıfatını alan her şahıs, beğenelim beğenmeyelim, milletin vekilidir. Milletin vekili gezer, dolaşır, konuşur. Yanlış yaparsa seçimde yanlışlığın faturasını önüne koyarsınız. Sandıkla konur. Süreçlerde suç teşkil edecek bir davranış olursa, eylem olursa, onunla da görevli birimler var. O birimlerin ismi emniyettir, savcılıktır, sonuçta mahkemedir. Bunlar önemlidir. Hiç kimse 'ben haksızlığa, hakarete uğradım, bunun cezasını ben vereyim' deme hakkına sahip değil."
EMPATİ YAPALIM AMA ONLAR DA DİKKAT ETSİNLER
Yazıcı, "Heyecanlı insanlarız, birileri yürüyor, bizi tahrik ediyor, hurra gidiyoruz. Empati yapalım, kontrol edelim. Dolayısıyla Türkiye'ye ve bizim imajımıza zarar verecek davranışlardan uzak duralım. O arkadaşlar da geldi. Ne söylediler bilmiyorum, izleyemedim. Yanlış bir şey söyledilerse, onlar da dikkat etsin, herkes dikkat etsin. Hiç hoşlanmadığımız, bize ters gelecek bir şey söyleseler de bunun hesabının sorulacağı yer vardır, bunun hesabını soracak merciler vardır. Soğukkanlı ve serinkanlı olmak gerekir" dedi.
'İMRALI SÜRECİ YOK, KARDEŞLİK PROJESİ VAR'
Yazıcı, "Sinop ve Samsun'da çıkan olaylar İmralı sürecini etkiler mi?" sorusunu yanıtlarken de şunları söyledi:
"İmralı süreci nedir? Bilmiyorum. İmralı süreci dediğin nedir? Bir kardeşlik projemiz var ve onun üzerinde çalışıyoruz. İmralı süreci diye bir şey yok. İmralı ile istihbarat birimlerinin bu konu üzerinde çalışmaları var. Süreç kardeşlik projesidir. Hükümet olarak bizim, başbakanımızın hassasiyetlerini biliyorsunuz. Hepimizin hassasiyetleri var. Milletin değerlerine aykırı, milletimizin yüzünü kızartacak veya milletimize baktığımız zaman yüzümüz kızaracak hiçbir iş yapmadık, yapmayacağız, yapmayız. Değerleri ve hassasiyetleri dikkate almak suretiyle sorunları çözme iradesini ortaya koyan ve siyasi risk üstlenen bir anlayışa sahibiz. Süreci de böyle yürütüyoruz. 'Bu bitmesin, kalsın' diyecek bir kişi olabilir mi? Terörü bitirirken de değerlerimizi ve milletimizin hassasiyetlerini gözetiyoruz."
"IRÇILIĞA VE KAFATASÇILIĞA KARŞIYIZ"
Başbakanın milletçilik söylemi konusundaki görüşlerini açıklayan Bakan Yazıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O cümlenin başına sonuna bakmak lazım. Konuşmayı bir bütün olarak değerlendirmek lazım. Bazı sözcükleri çıkarırsanız içinden o zaman muhatabınızı farklı şekilde değerlendirmiş olursunuz. Irkçılığa ve kafatasçılığa karşıyız. Millet olarak bizi var eden değerler hepimizin. Düşünün ki her birimizin mensup olduğu etnisiteler var. Hiç kimse 'benim kökenim daha üstün' demez. Bireylerin oluşturduğu insan topluluklarını millet olarak nitelendirirken o milletin çıkarlarını gözetmek milliyetçilikse, biz milliyetçiyiz. Milliyetçilik sorun çözmekse onu en iyi şekilde yapan bir iktidarız. Başbakanımızın ifade ettiği ırkçılık kafatası milliyetçiliği, zaten insan değerleriyle bağdaşmaz."
TÜKETİCİYİ KORUMA KANUNU HAKKINDA KONUŞTU
Bankaların mevduat dışı gelirlerinin sınırlandırılması konusundaki çalışmalarla ilgili bir soruyu da yanıtlayan Bakan Yazıcı, şöyle devam etti:
"4077 sayılı Tüketicinin Korunması Kanunu'yla ilgili çalışmamız var. Ağustos 2012'de bunu kamuoyuyla paylaştık. Ticaret yöntemleri değişti. Mesafeli satışlar devreye girdi. Maketten satışlar çok yoğunlaştı. Finansal alanda faaliyet gösteren kurumların, kuruluşların faiz dışı gelir kalemleri sürekli artıyor. Uygulamada yaşanan sorunlar var. Tüketici hakem heyetlerinin daha işlevsel hale gelmesi hedeflerimiz var. Kanunla ilgili taslak 96 kuruma gönderildi, görüşleri alındı. Bankaların faiz dışı gelir kalemlerinden aldıkları ücretleri tamamen kaldıracağız gibi yaklaşım içinde olmadık. Bizim söylediğimiz şey şu; hizmet, yapılan hizmetle orantılı olarak ücrete tabi tutulmalı. Sömürü olarak nitelendirilecek boyuta vardırılmaması gerekiyor. Faiz dışı kalemler üzerinde ücretlendirme yapılırken henüz yeterli derecede bilinçli olmayan tüketicinin korunması amacıyla, sözleşmelerde bu konuların açık, net, kolay okunabilir şekilde takdim edilmesi gerekiyor. Hiç kimseden, 'Sen hizmet yap ama para alma' beklentisi içinde değiliz. Aksi takdirde angarya yüklemiş oluruz. Bankalar da ticaret müessesedir, bu çerçevede karşılığını alır. Bu alanda netlik oluşmasını istiyoruz. Belli bir yere gelmişiz. Belki çok seçenekli kart üretecekler. Bazı kart türleri bugüne kadar tartışılan şekilde bir ücretlendirmeye tabi tutulmayacak. Ama onun işlevi de diğerleri gibi olmayacak. Bu seçeneklerden bir tanesi."
MAKETTEN SATIŞLAR YASAKLANMAYACAK
Tasarıyla ilgili iki konuda çalışmalarının henüz bitmediğini vurgulayan Yazıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biri bankaların faiz dışı gelir kalemlerinin düzenlenmesi, diğeri de maketten satışlar. İnşaat sektörü ekonomimizin en dinamik, en büyük alanlarımızdan biri. Hiçbir zaman maketten satışın yasaklanması taraftarı değiliz, böyle yasaklama da olmayacak. Maketten satın alan tüketicilerle alakalı, onların hukukunu koruyacak, sektöre de fazla maliyet yüklenmesine yol açmayacak bir mekanizma kurulması çalışması içindeyiz. En uygun mekanizmanın sigortalama olduğu yönünde eğilimimiz var. Dünyada var, Almanya'da uygulanıyor. Ayın 11'inde Almanya'dan bir heyet gelip bakanlıktaki arkadaşlarla görüştüler. İnşaat sektörünün yaklaşımı da bakanlıkla paralel yürüyor. Bu iki alanı da netleştirince konuyu Ekonomi Koordinasyon Kurulu'na oradan da Bakanlar Kurulu'na taşıyacağız."
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, son olarak kaçak çayla ilgili görüşlerini açıklarken, "Kaçak çay gerçeği var. Değişik yerlerden giriyor. Kimseyi zan altında bırakmayayım. Bu alanla ilgili bir mücadele planımız var. Son birkaç yılda kaçak çay yakalamalarıyla alakalı önemli yöntemleri devreye soktuk. Bunların biri de çaya karşı duyarlı eğitilmiş köpekler. Yurda sokulup, harmanlayıp piyasaya sürüldüğü yönünde kuşkularım var. Ekipler kurdum, araştırıyorum. Yakaladığım an kim olursa olsun canını yakarım. Çaykur'un varlığı ise özel sektörü disipline ediyor" dedi.
BENİ ŞİKEYE BULAŞTIRMAYIN
Yazıcı, bir basın mensubunun, "Beşiktaşlı olarak 2010 – 2011 yılının şampiyonu Trabzonspor'dur" diyebilir misiniz sorusuna ise gülerek "Beni şikeye bulaştırmayın" yanıtını verdi. Bakan Yazıcı daha sonra karayoluyla Rize'ye hareket etti. - Trabzon
Son Dakika › Politika › Bakan Yazıcı: Onlar da Dikkat Etsin - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?