Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "Bizim, Mısır'ı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Kerry'den de Mısır ile ilişkilerini devam ettiren bütün Avrupa ve Batı ülkelerinden de tek isteğimiz var: Mısır'da demokrasiye dönüş için böyle yapay, suçlayıcı mahkemelerle değil, birtakım örgütleri kapatarak değil, bir an evvel seçime toplumun tüm kesimleriyle gitmek ve halkın tercihine saygı duymaktır" dedi.
Arınç, Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından düzenlediği basın toplantısında, bir gazetecinin Mavi Marmara gemisinde hayatını kaybedenler ve yaralılar için İsrail tarafından ödenecek tazminata ilişkin son durumu sorması üzerine, Türkiye ile İsrail arasında tazminat konusunun 22 Mart'ta görüşülmeye başlandığını anımsattı.
"Türkiye ve İsrail'de bazı görüşmeler yapıldı, bazı konularda bu süreç tıkandı. Süreç bitmiş, sonuçlanmış, kesilmiş değil. O konularda bir anlayış birliğine ulaşabilirsek tazminat konusunu da gündemimizden çıkaracağız" diyen Arınç, konuya ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Bu konunun gündemden çıkması yapılacak, imzalanacak bir sözleşmenin İsrail tarafından kendi prosedürlerine göre Türkiye tarafında da yine bizim anayasamızda yer olan uluslararası sözleşmelerin Meclis tarafından uygun bulunmasına dair bir kanunla mümkün olabilecek. Görüşmeleri sürdüren heyetin başında olan bir arkadaşınız olarak, sürecin şu anda rölantide devam ettiğini ama kesilmediğini söyleyebilirim. Buradan Türkiye'nin kaybı olmaz ancak birbirine bağlı üç tane unsurun yerine getirilmesi için biz tazminat konusunda da birinci özre bağlı olarak bir sonuca ulaşmayı hedefliyoruz. Bildiğiniz gibi bir başka hedef de Gazze'ye uygulanan abluka ve ambargonun kaldırılmış olmasıdır. Bu konuda bazı iyileştirmeler yapıldı, en azından mal ve erzak girişleriyle ilgili ama bizim anladığımız bir manada çok iyi bir iyileştirme sayamayız, üzerinde çalışılması gerekiyor."
Arınç, Mısır'ın darbeyle görevinden alınan seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin bugün yapılan yargılanmasına ilişkin konunun Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine, konunun dış politika kapsamında görüşüldüğünü söyledi.
Türkiye'nin demokrasi açısından Mısır'daki darbeye karşı durduğunu, halkın seçtiği cumhurbaşkanı ve onun hükümetine karşı hiçbir mazeret ve hiçbir geçerli sözün mevcut olamayacağını vurgulayan Arınç, demokrasilerde halkın oyu ve halkın iradesinin esas olduğunu kaydetti.
Mısır'da yaşanan olayların ardından suratle demokrasiye geçilmesi, yeni bir anayasa ve seçim kanunu yapılarak halkın tüm kesimlerinin katılacağı bir seçimle yeniden demokrasinin inşa edilmesini istediklerini anlatan Arınç, şöyle konuştu:
"Bütün ABD, Avrupa Birliği'nde bütün dünya kamuoyunda Mısır'da demokrasiye bir an önce geçilmesi konusunda yapıcı önerilerde bulunmasını ve çalışmalar yapmalarını istedik. Maalesef şu ana kadar ki gelişmeler o noktada değil. Bizim beklediğimiz şudur: Darbeyi yapanlar bütün ülkelerde devirdikleri insanı hayali suçlamalarla mahkeme önüne çıkarırlar, onu mahkum etmeye çalışırlar. O yüzden siyasi tutukluların derhal serbest bırakılmasını, partilerin açık kalmasını ve Cumhurbaşkanı Mursi'ye karşı onu mahkum edecek bir yapay yargılama yöntemine gidilmemesini istemiştik.
Cumhurbaşkanı Mursi, bugün mahkeme önüne çıktı ve ajanslardan da yayınlandığı kadarıyla cesur bir davranış içerisinde, 'Halkın seçtiği Cumhurbaşkanıyım ben' diyerek, sanıklara giydirilmek istenen beyaz elbiseyi reddetti. 'Ben Cumhurbaşkanıyım, siz bana bu soruları soramazsınız, beni yargılama yetkiniz yok, yargılama yetkisi meclistedir, siz asıl yargılanacaksınız, çünkü meşru bir cumhurbaşkanını suçluyorsunuz' şeklinde mert, cesur, kararlı, samimi bir duruş sergilediğini, onunla birlikte yargılanan İhvan önde gelenlerinin de Cumhurbaşkanına sahip çıktığın ajans haberlerinde okuduk."
Mursi'nin davasının yargılamayı yapan mahkeme tarafından 8 Ocak'a ertelendiğini hatırlatan Arınç, mahkemenin dosyadaki belgeleri okumak için bu kadar uzun bir süreye ihtiyaç duyduğunu gerekçe gösterdiğini belirtti.
Arınç, şöyle devam etti:
"Uzun bir süre, demek ki belgeler yeterince okunmamış veya incelenmemiş de sayabilirsiniz. Bu Mısır halkına reva görülecek bir davranış değil. Bizim Mısır'ı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Kerry'den de Mısır ile ilişkilerini devam ettiren bütün Avrupa ve Batı ülkelerinden de tek isteğimiz var: Mısır'da demokrasiye dönüş için böyle yapay, suçlayıcı mahkemelerle değil, birtakım örgütleri kapatarak değil, bir an evvel seçime toplumun tüm kesimleriyle gitmek ve halkın tercihine saygı duymaktır.
Kerry'nin bu çabaları bu noktada olursa belki bu ziyareti faydalı bile sayabiliriz. Kaldı ki bugün Almanya'dan yapılan bir açıklamada Türkiye'nin bu tezlerini doğrulayan bir açıklamadır. Hür dünyanın, adına darbe diyemese bile Mısır'da olan bitenler için en azından bu ortak paydaları ifade ettiklerini görüyor ve Mısır halkının bu dönüşümü mutlaka gerçekleştireceğine inanıyorum. Mursi, görülüyor ki cezaevinde tutulacaktır. İnşallah bu yargılamanın sonunda Mısır yargısı için bir yüz karası olacak bir sonuçla karşılaşmayız."
-"27 Nisan ile ilgili, şikayetlerin, ihbarların ne şekilde sonuçlanacağını yargının kararıyla öğreneceğiz"-
Bülent Arınç, yeni kimlik kartlarının ne zaman vatandaşa ulaşacağı ve maliyetinin ne olacağına ilişkin soru üzerine maliyet hesabının daha yapılmadığını ama çok yüksek bir maliyetinin olmayacağını rahatlıkla söyleyebileceğini ifade etti. Arınç, yıl başından itibaren yeni kimlik kartlarının herkese dağıtılmış olacağını belirtti.
Arınç, bir gazetecinin "Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 27 Nisan bildirisine darbe girişimi değerlendirmesi yaptı. 27 Nisan bildirisiyle ilgili bugüne kadar bir soruşturma başlatılmamasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"12 Eylül darbesiyle ilgili dava açıldı, esas hakkında mütaalasını savcı verdi. 28 Şubat davası devam ediyor, mütaala verilmedi, şu ana kadar. TBMM'de bu tür olaylarla ilgili komisyon çok önemli bir çalışma yaptı, sonuçları 2 cilt halinde yayınladı. Orada varılan sonuçlar bizim için siyasi anlamda önemlidir. Bu olayların tekrar yaşanmaması için geçmişten alacağımız dersler vardır, örnekler vardır. Yargılama süreci 3 erkten birisi olan yargıya aittir. Yargı kendisini bağımsız mahkemeler marifetiyle temsil ediyor, savcılar soruşturma, mahkemeler kovuşturma yapıyor. İlk derece kararları temyize gidiyor, başka başka kanun yollarından geçiyor.
Bazı şikayetler ve ihbarlar üzerine soruşturma başlatılan davalar, şikayetler oldu. 27 Nisan ile ilgili olarak şikayetler bildiğim kadarıyla vardı. Bu konuda cumhuriyet savcılıkları veya başsavcılıkları henüz soruşturmalarına devam ediyorlar mı, yoksa bir sonuca bağladılar mı bu konuda Adalet Bakanımız kadar bilgi sahibi değilim ama bir sonuca bağlansaydı, takipsizlik kararı verilebilir, bu suç oluşturmuyor denilebilir veya iddianame ile dava açılır. TCK veya başka kanunların suç içerdiği konular, savcılar tarafından yazılır ama ben ikisinin de henüz mevcut olmadığını düşünüyorum. O zaman şunu söyleyebiliriz: 27 Nisan ile ilgili, şikayetlerin, ihbarların ne şekilde sonuçlanacağını yargının kararıyla öğreneceğiz, bunu beklemekte fayda var."
Bir başka soru üzerine Bülent Arınç, devletin bahis ve şans oyunlarından elini çekeceğini belirterek, oyunların özelleştirileceğini, bunlarla ilgili yönetmelik ve hukuki altyapının hazırlandığını bildirdi.
Konuyla ilgili 6-7 aydır çalışma yapıldığını ifade eden Arınç, Spor Toto ile ilgili olan bölümde sonuca yaklaşıldığını ancak diğerleriyle ilgili kapsamlı çalışmaların sürdüğünü anlattı. Arınç, "Ama prensip olarak biz, devletin bu tür işleri artık yapmaması gerektiğini, bunların özel kişiler marifetiyle bir ticari kazanca yönelik yapılması gerektiğini düşünüyoruz" ifadesini kullandı.
- Ankara
Son Dakika › Politika › Bakanlar Kurulu Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?