CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Hakkari ve Şırnak il merkezlerinin taşınmasına ilişkin, "AKP'nin sandıkları taşıma, köşkü saraya taşıma, Süleyman Şah Türbesi'ni sınıra taşıma yaklaşımından sonra şimdi de valilik tabelalarının kaçırılmasından, bir yerlere taşınmasından neyin murad edildiğini biz anlamış değiliz. Devlet kendi topraklarında, kendi egemenliğinde saklambaç oynayamaz. Devletin itibarını, inandırıcılığını ve güvenilirliğini sarsmaya bu hükümetin hakkı yoktur" dedi.
Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, seçimlerin ardından parlamentoda muhalefetle işbirliği yapılacağı ve torba kanun uygulamasına karşı olduğu yönünde açıklamalar yaptığını hatırlatan Altay, ancak yeni dönemde ihtisas komisyonlarının etkisiz hale getirildiğini, düzenlemelerin torba kanunlar halinde yalnızca Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldüğünü söyledi.
TBMM çalışmalarında iktidarın izlediği yolu eleştiren Altay, Başbakan Davutoğlu'nu özellikle torba kanun uygulamaları konusunda verdiği söze sadık kalmaya davet etti.
Hakkari ve Şırnak il merkezlerinin taşınma projesine de değinen Altay, şu ifadeleri kullandı:
"AKP'nin sandıkları taşıma, köşkü saraya taşıma, Süleyman Şah Türbesi'ni sınıra taşıma yaklaşımından sonra şimdi de valilik tabelalarının kaçırılmasından, bir yerlere taşınmasından neyin murad edildiğini biz anlamış değiliz. Egemenlik hakkı diye bir şey var. Devlet kendi topraklarında, kendi egemenliğinde saklambaç oynayamaz. Devletin şimdi yapmak istediği tam olarak budur. Devletin itibarını, inandırıcılığını ve güvenilirliğini sarsmaya bu hükümetin hakkı yoktur. Hükümetin görevi, devletin itibarını yüksek tutmaktır."
Altay, bölgede yaşananlarda AK Parti'nin yanlış politikalarının etkili olduğunu iddia ederek, CHP'nin başından beri Kürt sorunun TBMM'de çözülmesi gerektiğini savunduğunu bildirdi.
Hükümetin bölgede yaşananlar konusunda TBMM'ye bilgi vermesinin bir zaruret haline geldiğini belirten Altay, "Bugün bölgede, an itibariyle de Cizre'de yaşananlar Türkiye'de kabul edilebilir durumlar değildir. Bunu söylerken, devletin terörle etkin mücadelesini savunuyoruz, destekliyoruz. Ancak devlet, terörle etkin mücadele ederken terör örgütü gibi davranmamalıdır. Orada yapılan her şeyin hukuk çerçevesinde yapılması zarurettir" diye konuştu.
Devletin "bir teröristi etkisiz hale getireceğim" diyerek onunla aynı binada bulunmak zorunda kalan masum insanları bombalamasının kabul edilemez olduğunu dile getiren Altay, CHP'nin terör sorununun çözümüne ilişkin önerilerini hatırlattı. İktidarın bu önerileri hiçbir zaman dikkate almadığını söyleyen Altay, il merkezlerini taşıyarak sorunu çözmeye çalışmanın sığ ve hayalperest bir yaklaşım olduğunu savundu.
-"Parlamentoya artık açıklanma zamanı gelmiştir"
Altay, "Hendekler AKP'nin bölgeye yönelik, Kürt sorununa yönelik olumsuz ve yanlış politikalarının bir ürünüdür. Bugün oradaki hendekler, terör örgütleri kadar AKP'nin o bölgeye, soruna yönelik politikasızlığının ve tutarsızlığının, ikircikli politikalarının ürünüdür" diye konuştu.
CHP'nin özerk bölgelere, doğal kaynakların yerel yönetimlere devrine, farklı idari yapılanmaya, farklı dilde eğitime karşı olduğunu aktaran Altay, "Oslo'da, Dolmabahçe'de ve İmralı'da yapılan görüşmelerin en azından Parlamentoya artık açıklanma zamanı gelmiştir. Neye 'evet', neye 'hayır' dediğini AKP, parlamentoya açıklamalı ve hesabını vermelidir. Bu hendeklerin sorumlusunun kim olduğunu, hep birlikte ancak Oslo, Dolmabahçe ve İmralı tutanakları açıklandığında anlayabiliriz" değerlendirmesinde bulundu.
Altay, parlamentodaki tüm partilerin amasız ve fakatsız bir şekilde teröre karşı tavrını net olarak ortaya koymaları gerektiğinin de altını çizdi. Altay, Meclis dışında çözüm mekanizmaları aranması halinde sorunun daha da büyüyüceğinden endişe duyduklarını söyledi.
Altay, şöyle devam etti:
"Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı bu açıklamada çözüm süreci boyunca PKK'nın il, ilçe, kasaba merkezlerini mühimmat, cephane, lojistik, silah ve insan kaynağı ile doldurduğunu, yığınak yaptığını ifade etti. Bu şudur; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Çözüm Süreci boyunca, bugün çatışma bölgelerine yığılmış olan uzun menzilli silahların, teröristlerin, terör örgütü unsurlarının il ve ilçe merkezlerinde konuşlanması, cephane ve mühimmat yığınağı yapılması dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan zamanında olmuştur. İki yıl sürmüştür bu iş. Şimdi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan hesap sormasının zamanı gelmiştir.
-"Ne oldu da koro halinde böyle bir defansa başvuruyorlar"
Konuşmasında Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik "diktatör" ifadesi ve bunun ardından yaşanan tartışmalara da değinen Altay, CHP olarak cumhurbaşkanının kamuoyunda tartışılmasından, siyasi partilerle arasında polemik yaşanmasından yana olmadıklarına işaret etti.
Ancak Cumhurbaşkanı'nın da ettiği yemindeki tarafsızlık ilkesine bağlı kalması gerektiğini vurgulayan Altay, "Genel Kurulda ben ve diğer milletvekilleri müteaddit defalar Erdoğan için diktatör benzetmesini yaptı. Garipsediğim şudur; Genel Kuruldaki iktidar partisine mensup milletvekilleri bu konulara refleks göstermezlerdi. Şimdi kurultaydan sonra ne oldu da önce Sayın Cumhurbaşkanı sonra Sayın Başbakan, sayın bakanlar ve sayın milletvekilleri koro halinde böyle bir defansa başvuruyorlar, bunu anlamış değilim" diye konuştu.
Altay, bir kişi, devletin kendisine verdiği imkanı, gücü kullanarak "ben bu rejimi değiştirdim" diyorsa bunun bir fiili darbe olduğunu, darbe yapanlara da diktatör dendiğini ifade ederek bir kişi cumhurbaşkanı, başbakan dahi olsa ona yönelik diktatör nitelendirmesinin siyasi eleştiriye gireceğini savundu.
Altay, şunları kaydetti:
"AKP'lilerin bu eleştiriler karşısında tutundukları tek şey 1938-50 arasındaki dönemdir. Biz 38-50 arasındaki dönemi demokratik bir dönem diye hiç nitelemedik. 'O dönemde Türkiye'de demokrasi vardı' hiç demedik. Ama bütün bunlara rağmen İsmet inönü'ye yakıştırılan faşist nitelemesi toplumda karşılık bulmuyor. Kimsenin aklına 'Kim fasişt?' diye sorulduğunda İsmet İnönü, gelmiyor. Ama Türkiye'de kim diktatör diye sorulduğunda hemen hemen toplumun tümünün aklına Sayın Erdoğan geliyor. AKP'liler bize bu konuda refleks göstereceklerine, liderlerine biraz daha Anayasa'ya, ettiği yemine sağdık kalmaya yönelik tavsiye ve telkinde bulunurlarsa hem ülkeye hem kendi siyasi partilerine bir iyilik yapmış olurlar diye düşünüyorum."
Son Dakika › Politika › CHP Grup Başkanvekili Altay Açıklaması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?