CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiç bir döneminde yapmadığı kadar, savaş çığırtkanlığı yapmaya başladı. Hiçbir ülkenin içişlerine doğrudan müdahale etmeyi benimsemiyoruz ve doğru bulmuyoruz" dedi.
CHP Parti Meclisi (PM) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında, parti genel merkezinde toplandı.
Kılıçdaroğlu, toplantının açılışındaki konuşmasında, 2 aylık süre sonunda PM'yi yeniden topladıklarını söyledi.
Geçen sürede pek çok sorunun yaşadığını, Türkiye'nin iyi yönetilmediğini herkesin gözlemlediğini savunan Kılıçdaroğlu, yaptığı yurt gezilerinde bunu gördüğünü, vatandaşların şikayetlerini kendilerine ilettiğini aktardığını bildirdi.
Türkiye'nin sadece ekonomik alanda sorunu olmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin demokrasi, özgürlük, insan hakları, dış politika sorunu var. Bu sorunlar çözüleceğine maalesef giderek ağırlaşıyor" dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Arkadaşlar bir tablo çıkarmışlar, bu tabloyu görünce demokrasinin ve özgürlüğün nasıl ivme kaybettiğini çok daha net görüyoruz. 2002'de 17 öğretmen açığa alınıyor, 296 öğrenci okuldan uzaklaştırma cezası alıyor, 74 öğrenciye tasdikname veriliyor, 55 öğrenci hakkında dava açılıyor. 2003'te düşüncelerini ifade edenlere karşı açılan dava 172, 882 kişi hakkında da 3 bin 545 yıl 3 ay hapis cezası isteniyor. 52 eylem, basın açıklaması ve mitinge polis tarafından müdahale ediliyor. 2004'te 4 kitap, 4 dergi ve bir gazete toplanıyor ve yasaklanıyor. Düşüncelerini ifade edenlere karşı toplam 2 bin 488 kişi hakkında 76 soruşturma açılıyor. 2005'de 39 yayın toplatılıyor. Daha uzun bir liste. Geldiğimiz nokta şu, demokrasi güçlensin insanlar özgür bir ortamda düşüncelerini ifade etsinler, biz bunun mücadelesini verirken, iktidar özgürlüklerin önündeki engelleri artırıyor. Daha az özgürlük daha az demokrasi söylemiyle ortaya çıkan bir iktidar var."
İktidar partisinin ekonomiyi çok iyi yönettiğini söylediğini belirten Kılıçdaroğlu, ancak iktidarı süresince 6 kez mali af çıkardığını, bunun da ekonominin iyi yönetilmediğinin kanıtı olduğunu savundu.
Emekli olmasına karşın geçinemediği için çalışan esnafa ceza uygulandığını iddia eden Kılıçdaroğlu, bu kişilerin aylıklarından yüzde 15 kesinti yapıldığını söyledi.
Zamlar konusunun Türkiye'nin gündeminde hala olduğunu belirten Kılıçdaroğlu,
"2001 krizin en yoğun yaşandığı dönem. 2002 hemen kriz sonrası, 10 milyon 26 bin icra dairelerinde dosya var. 2011 yılı, ekonominin AKP'ye göre en parlak dönemini yaşadığı yıl, icra dairelerindeki sayı 20 milyon 506 bine çıktı. 10 milyondan 20 milyona çıkıyor dosya sayısı. Bu da ekonominin sağlıklı yönetilmediğini gösteriyor" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, hapishanelerdeki kişi sayısının da arttığını dile getirerek, 2002'de hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlü sayısının 59 bin 429 olduğunu, 2011'de ise bu sayının 127 bin 15 kişiye çıktığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, açıklanan işsiz sayısı rakamlarının da gerçeği yansıtmadığını anlattı.
-"Her ülkenin halkı kendi yönetimiyle mücadele eder, kendi yönetimini seçer..."-
Dış politikada da ciddi sorunlar yaşandığını dile getiren Kılıçdaroğlu,
"Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiç bir döneminde yapmadığı kadar, savaş çığırtkanlığı yapmaya başladı. Hiçbir ülkenin içişlerine doğrudan müdahale etmeyi benimsemiyoruz ve doğru bulmuyoruz. Her ülkenin halkı kendi yönetimiyle mücadele eder, kendi yönetimini seçer, kararını verir. Dışardan müdahale, hele doğrudan müdahale bizim doğrudan kabul edeceğimiz bir olay değildir" dedi.
Savaşın zorunlu olmadıkça bir cinayet olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Hangi gerekçe ile biz savaş tamtamları çalıyoruz. Dış politikada tümüyle itibarını yitiren bir Türkiye var. İtibarı sıfır olan Türkiye var dış politikada. Eğer siz dış politikanızı bir başka ülkenin dış politikasına endekslemişseniz, kendi ülkenizin çıkarlarını değil, endekslendiğiniz ülkenin çıkarlarını savunur konuma gelirsiniz. Türkiye'nin geldiği nokta bu. Bütün komşularımızla kavgalıyız. İran'la 1639 Kasr-ı Şirin anlaşmasından bu yana aramızda dengeli mesafeli bir ilişki var. İlk kez İran'la aramızı bozuyoruz. Suriye ile aramızı bozduk. Irak'ın iç işine müdahale ettik. Maliki'yi değil başka birini destekledik. Maliki kazandı, şimdi Türkiye'ye düşman. Türkiye'nin ne işi var bir başka ülkenin seçim işinde. Kofi Annan geliyor, anlaşıyor, uzlaşıyor. Mesele yok, sizde Kofi Annan'ı destekleyin. 'Ben onu da desteklemeyeceğim, illa ben savaş açacağım' bu doğru bir politika değil. Dış politika tarihsel derinliği olan bir politika üzerine inşa edilmelidir. Toplantı yapıyorsunuz İstanbul'da İran katılmıyor, Rusya, Fransa, pek çok ülke katılmıyor. Bu ne demektir; Türkiye'nin bölgede güç olmadığını gösteriyor bu. Güç kaybettiğini gösteriyor bu."
-"Çatışmayı değil, barışı özendirin, silahların susması için mücadele edin"-
CHP olarak Hükümete, "Suriye ile ilgili politika mı oluşturacaksınız- İran'ı çağırın, Rusya'yı, Suriye'den iki grubu da çağırın uzlaşma görevini üstlenin. Siz daha tepeden bakın, çatışmayı değil, barışı özendirin, silahların susması için mücadele edin" çağrısında bulunduklarını anımsatan Kılıçdaroğlu, Hükümetin ise "taraflardan birisi olmayı" tercih ettiğini savundu.
"Türkiye'nin dış politikada sadece Suriye'de değil, Libya'da da çuvalladığını" iddia eden Kılıçdaroğlu, "Geldiğimiz noktaya bakın NATO'nun Libya'da ne işi var dedik, Kaddafi'den insan hakları ödülünü aldık, geldiğimiz nokta, Libya'daki dramın hep beraber gördük. Bu tablo Türkiye'nin dış politikasının tökezlediğini gösteriyor. Bu tablo Türkiye'ye dünyada dost değil, düşman üreten bir tablodur" ifadelerini kullandı.
Azerbaycan'la, İran'la, Irak'la, Suriye'yle, Rusya'yla, Lübnan'la ilişkilerin bozuk olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, "Çözümü Rusya'da arıyorlar, Türkiye'de değil. Bizim komşumuz, çözümü bizde aramalılar. Suriye'de insanlar ölüyor diye kıyamet koparıyorlar, insanlar elbette ölmesin. Peki Irak'ta 1 milyon insan öldürülürken niye sesiniz çıkmadı" dedi.
CHP olarak iç ve dış politikada daha sağlıklı, daha tutarlı, sadece kendi ülkesine değil, çevresindeki ülkelere ve dünyaya güven veren bir politika izlemekten yana olduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, hiçbir ülkenin içişlerine doğrudan müdahaleyi doğru bulmadıklarını yineledi.
Her ülkede özgürlükleri ve demokrasiyi istediklerini anlatan Kılıçdaroğlu,
"Ama bunları önce kendi ülkemizde isteriz. Bizim ülkemizde medya özgürlüğü yoksa, üniversitelerin özgürlüğü yoksa, gazeteciler hapisteyse, milletvekilleri tutukluysa, haksız yere yüzlerce insan hapislerde tutuluyorsa, iddianameler hakimler tarafından verilen kararla, onların avukatlarına verilmiyorsa ve avukatların iddianamelerden dolayısıyla haberi olmuyorsa böyle bir düzeni savunmak mümkün değil. Bizim arzu ettiğimiz olay gerçek anlamda demokrasidir, insan haklarıdır" şeklinde konuştu.
-12 Eylül davası-
12 Eylül'le ilgili davalar açıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Ben merak ediyorum Kenan Evren'le Recep Tayyip Erdoğan arasında ne fark var- Kenan Evren döneminde işkence var mıydı- Vardı, şimdi de işkence var. O dönemde gazeteciler, aydınlar hapisteydi, medya üzerinde baskı vardı, şimdi de öyle. Arada bir tek fark var, Kenan Evren'in apoletleri vardı, Recep Tayyip Erdoğan'ın apoletleri yok. O dönemde de bir kişi her şeye egemendi, bir kişi dersek haksızlık yapmış oluruz, 5 kişi her şeye egemendi, şimdi bir kişi her şeye egemen. O dönemde de yasama, yargı, yürütme diye güçler ayrılığı ilkesi yoktu, şimdi de zaten yasama ve yargı, yürütmenin emrine verilmiş durumda. Ne farkı var, arada sadece geçen sürenin getirdiği ufak, tefek değişiklikler var. Şimdi 12 Eylül'den intikam alacağız, 12 Eylül'ü sorgulayacağız. Önce kendini sorgula. Ama o dönemde halkın seçtiği milletvekilleri tutuklanmadı, şimdi tutuklu. Üstelik Anayasanın 90. maddesine, imzaladığımız uluslararası sözleşmelere rağmen tutuklu. 12 Eylül'ün koşullarını postmodern bir diktatörün yönetiminde yeniden yaşıyoruz."
CHP'ye çok görev düştüğünü belirten Kılıçdaroğlu, "Biz bunu dünyaya anlattık, anlatmaya da devam edeceğiz. Recep Tayyip Erdoğan artık özgürlüğü olan bir ülkenin Başbakanı olarak yurt dışına gitmeyecek. Gazeteciler, milletvekilleri, aydınları hapiste olan, medyası baskı altında olan bir ülkenin Başbakanı olarak gidecek" dedi.
Başbakan'ın Almanya'ya ödül almaya gidemediğini ileri süren Kılıçdaroğlu,
"Bundan sonra Recep Tayyip Erdoğan dünyanın hiçbir ülkesinden, diktatörler hariç, insan hakları ödülünü alamaz, net söylüyorum alamaz. Kendi ülkesinde insan haklarını çiğneyen kişiye, nasıl siz insan hakları ödülünü vereceksiniz" ifadelerini kullandı.
Uludere'de yaşanan olaya da değinen Kılıçdaroğlu, "Gönderiyorsunuz Uludere'de 34 kişiyi öldürüyorsunuz. Sorumlusu kim, belli değil. İstihbaratı kimden aldınız, kimse söylemiyor. Şimdi sorumlu arıyorlar, sorumlu kimi bulacaksınız siz-" diye konuştu.
Toplantı daha sonra basına kapalı devam etti.
Fransa'daki Ermeni yasasına karşı lobi faaliyetlerinde bulunmak üzere 23 Ocak'ta gittiği Fransa'da rahatsızlanan ve tedavisi sonrası geçtiğimiz ay sonunda Türkiye'ye dönen PM üyesi Ekrem Kerem Oktay'da toplantıya katıldı.
Öte yandan Tekirdağ Çorlu Belediyesi'nde halk otobüsü esnaflığı yapan ve haksız yere işten çıkarıldıklarını iddia eden esnafın CHP Genel Merkezi önündeki bekleyişi sürüyor.
- ANKARA
Son Dakika › Politika › CHP Pm Toplantısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?