Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İlköğretimde 2002 yılında kız çocuk brüt okullaşma oranı yüzde 91'di, bugün bu oran yüzde 100'ü aştı. Ortaöğretimde 2002 yılında kız çocuklarının brüt okullaşma oranı yüzde 72'ydi, şu anda yüzde 94. Yükseköğretimde 2002'de oran yüzde 74'tü, şu anda yüzde 87. 2003 yılında başlattığımız 'Haydi Kızlar Okula Kampanyası'yla 350 bin kız çocuğumuzu okulla buluşturduk" dedi.
Başbakan Erdoğan, 'Dünya Kız Çocukları Günü' dolayısıyla Rixos Otel'de düzenlenen 'Kız Çocuklarının Eğitim ve Öğretiminde Yeni Politika ve Uygulamalar Çalıştayı'na katıldı. Erdoğan, yaptığı konuşmada, "Karabük Üniversitesi'nin öncelikle kızlarda böyle bir mehter takımını oluşurmuş olması bana çok anlamlı geldi. Biz, mehterin erkeklerden oluştuğunu bilirdik. Çünkü ben de bir tuzcubaşıydım, onun için mehteri biraz bilirim. Bugün Burhanettin hocamızın böyle bir teşebbüsü takdire şayandır. Üniversiteli kızlarımızı bu yönde tebrik ediyor, alkışlıyorum. 'Okuyan kızlar umudumuzdur' başlığıyla tertip edilen bu çalıştaya başarılar diliyor, dünyadaki tüm kız çocukların bu gününü tebrik ediyorum. İnsanlık için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum" dedi.
Türkiye olarak 11 Ekim'in 'Dünya Kız Çocukları Günü' olarak kutlanması için girişimde bulunulduğunu anlatan Erdoğan, 2012'den itibaren 11 Ekim'in 'Dünya Kız Çocukları Günü' olarak kabul edilip kutlanmaya başlandığını söyledi. Erdoğan, "Burada özellikle geçmişimizden bugüne Sevgili Peygamberimizden en çok da çocukların Peygamberinden bir başlangıçla konuşmamı zenginleştirmek istiyorum. Çocukların çok sevdiği bir insan, çocukları çok fazla seven bir insan ve kendi çocukları erken yaşta vefat etmiş ve dört kız babası olan bir insan. Tabii birisi Peygamber Efendimize 'Ey Allah'ın Rasulü siz çocukları öper misiniz?' sorusunu sorduğunda ve 'Biz öpmeyiz' dediğinde Sevgili Peygamberimizin verdiği cevap çok manidardır. Peygamberimizin, 'Allah senin kalbinden merhamet duygunu almışsa ben ne yapabilirim' cevabı çok manidardır. Bir yere gidecekse en son kızı Fatıma'yı öper, kızının kokusu üzerinde kalsın ister. Yolculuklardan döndüğünde de ilk önce kızı Fatıma'ya sarılır, onunla hasret giderir. Hz. Peygamber'in bundan 14 asır önce kız çocuklarıyla ilgili bir uygulamaya da son vermesi önemlidir. Kız çocukları diri diri toprağa gömülüp katlediliyordu. Kız çocuklarına yönelik bu uygulamanın önünde durmak zorundaydı" şeklinde konuştu.
"Biz bu insanlık dışı uygulamaya bin 400 yıl önce son verirken Batı'da kadınların insan olup olmadığı tartışılıyor, kadınlar toplumdan dışlanıyordu" diyen Erdoğan, "Bugün bile Müslüman olduğunu söyleyen ama bir kız çocuğu doğduğu zaman hayıflanan ve sevinmeyen anneler babalar var. Kız çocuklarını erkek çocuklarından ayrı tutan, horlayan, dışlayan anne babalar var. Mirası paylaşmada, ülkemizin belli bölgelerinde bu var. Doğu'da, Güneydoğu'da buna benzer uygulamalar var. Kızı mirastan tamamen dışlayıp erkekler arasında paylaştıranlar var. Yasayla mirasta yüzde 50-yüzde 50 getirildi. Batı'da da en gelişmiş ülkelerde de kızların ve kadınların hala eski adetlerden etkilendiğini, bir meta olarak değerlendirildiğini ve istismar edildiklerini görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Kız çocuklarına ve kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın ve şiddetin cahiliye adeti olduğu kadar insanlık dışı olduğunu belirten Erdoğan, "Kim ki kadına yönelik ayrımcılığı, şiddeti bir adet gelenek olarak lansediyorsa, kızlara ve kadınlara yönelik insanlık dışı ayrımı gösteriyorsa o insanlıktan nasibini almamıştır. 4 kızı olan, kızlarını öpmeye doyamayan Peygamberin takipçileri onları farklı muameleye tabi tutamaz. Bizim ecdadımız, kız çocuklarına şefkat gösterilmesini emrediyorsa bizim de bugün yapmamız gereken kız çocuklarına daha fazla şefkat göstermektir. Kız çocuklarıyla erkek çocukları arasında tek bir ayrımcılığa müsaade ederiz, o da 'pozitif ayrımcılıktır'. Çok şükür biz de onun yapıyoruz. Her alanda kız çocuklarını ve kadınlarımızı kayırmaya başladık, onların sorunlarına daha fazla eğiliyor, öncelik tanıyoruz" dedi.
"TÜRKİYE OLARAK KARŞI KARŞIYA KALDIĞIMIZ SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ YİNE BİZDEDİR"
Kadınlar ve çocuklar olmak üzere pozitif ayrımcılık yapmanın önünü açtıklarını bildiren Erdoğan, bu sorunları takip etmekle kalmadıklarını, artık geçmişin kayıplarını telafi etmenin mücadelesini verdiklerini ifade etti. Erdoğan, "Bugün Türkiye olarak zaman zaman karşı karşıya kaldığımız sorunların çözümü yine bizdedir. Sorunlarımıza yurtdışından ithal tanımlar üretmek zorunda değiliz. Bizler binlerce yıllık tarihi olan medeniyetler inşa etmiş fertleriz. Biz, öncü ve lokomotif olmak zorundayız. Kendi çözümlerini üretmek varken ithal çözümlere mahkum kalanlar geriden gider ve tembelleşirler. Yeni ve küresel sorunlara küresel cevap arayacağız. Küreselleşirken kendi kendimizi inkar etmeyeceğiz. Kız çocuklarımızın ya da hanım kardeşlerimizin sorunlarını çözerken kendi tarihimizi ve medeniyetimizi öncü olarak alacağız. Bizim sorunlarımızı dışarıdan gelip biri çözmeyecek. Hatta en başta bu sorunları kız çocukları, hanım kardeşlerimiz çözecek. Eğitim sorunların çözümünde en gerekli adımdır, kız çocuklarımız eğitimle ne kadar buluşurlarsa çözüm de o kadar sağlıklı olacaktır. Okuyamamış, okutulamamış her kız çocuğu, toplumu, ülkesi, milleti için çok büyük bir kayıptır. Okumamış kız çocuğu, sadece ekonomik bir kayıp değildir, istikbalin bir annesi olarak doğacak çocukları için de bir kayıptır. Bilen bir annenin çocuğu ile bilmeyen bir annenin çocuğu aynı olamaz" ifadelerine yer verdi.
Bir toplumun sadece zengin olmakla, iyi gelir elde etmekle değil iyi eğitim almakla kalkınacağına işaret eden Erdoğan, kadın ve erkek Türkiye'ye katma değer sağlayacak insanlara ihtiyaç olduğunu söyledi. Türkiye'de zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarırken ekonomik gerekçelerden çok sosyal gerekçeleri önemsediklerini bildiren Erdoğan, Türkiye'de her çocuğun zorunlu olarak 12 yıl eğitim almasını arzuladıklarını ve bunun adımlarını attıklarını söyledi. 12 yıl zorunlu eğitimi getirirken, kademeli bir yapıya kavuştururken birilerinin çıkıp 'kız çocuklarının eve hapsedileceğini iddia ettiğini' belirten Erdoğan, bu sistemin kız çocukları okulla buluşturan bir sistem olduğuna işaret etti. Erdoğan, "İlköğretimde 2002 yılında kız çocuk brüt okullaşma oranı yüzde 91'di, bugün bu oran yüzde 100'ü aştı. Ortaöğretimde 2002 yılında kız çocuklarının brüt okullaşma oranı yüzde 72'ydi, şu anda yüzde 94. Yükseköğretimde 2002'de oran yüzde 74'tü, şu anda yüzde 87. 2003 yılında başlattığımız 'Haydi Kızlar Okula Kampanyası'yla 350 bin kız çocuğumuzu okulla buluşturduk. 2008 yılında başlattığımız 'Ana-Kız Okuldayız Kampanyası'yla 2 milyon 590 bin kızımıza ve hanım kardeşimize kurs verdik. Eğitimin önündeki ekonomik imkansızlık engelini kaldırdık. Ailelere yapılan eğitim yardımında ilköğretimde erkek çocuklara 30 lira yardım yaparken, kız çocuklarına 35 lira ödeme yapıyoruz. Ortaöğretimde erkek çocuklara 45 lira öderken, kız çocuklarına 55 lira ödüyoruz. Bu ödemeyi de babaya değil anneye yapıyoruz. Babaya yapsak 'duman olup gidecek', anneye yapıyoruz ki yerini bulsun. Kısacası kız çocuklarımızın okuması, okutulması erkekler kadar, hatta onlardan çok daha fazla eğitim imkanına kavuşması için 11 yıldır çok kapsamlı bir mücadele veriyoruz ve her geçen gün başarı oranı artıyor" diye konuştu.
Kız çocuklarının eğitimiyle ilgili olarak bazı konuların açık şekilde konuşulması gerektiğine dikkat çeken Erdoğan, "Kız çocuklarına yönelik ayrımcılık kızların okutulmasının önünde engel teşkil etti. Kızların okula gönderilmesinin önünde bir başka engel duruyor. 10 yıllar boyunca devletle vatandaş arasında güven sorunu olduğu için, vatandaş devleti kendisinin çok ötesinde gördüğü için kızlarımız okullardan uzak tutuldu. Vatandaşına şefkat göstermeyen asık suratlı devlet, çocuklarımızı ciddi manada okullardan uzaklaştırdı" şeklinde konuştu.
On yıllar boyunca devletle vatandaş arasında oluşan soğukluk gibi öğrenci ile okul arasında da bir soğukluğun oluştuğunu söyleyen Erdoğan, "Devlet ve devletin okulları çocuklarımıza, özellikle de kız çocuklarımıza kendi değerlerini unutma, inançlarının gereğini çiğneme yönünde baskı yaptı, dayatmalarda bulundu. Bu ülkede kız çocuklarını okula göndermeyen anne babalar yıllarca eleştirildi. Üniversite kapılarında kız çocuklarının onurlarını kıran uygulamalar görüldü. Bugün artık bu çarpık zihniyet tedavülden kalkmıştır" diye konuştu.
Bir grubun 'Böyle bir şey olamaz' dediğini söyleyen Erdoğan, "Ya siz kimsiniz ya? Millet bu işin kararını vermiş, artık bu ülkede 'ulusalcı' diye bir şey yok. Bu ülke ne kadar erkeklerin ülkesiyse, o kadar da kadınların ülkesidir. Bu ülkede başı açık kardeşimle başı örtülü kardeşimin özgürlüklerini, haklarını ayıramayacaksınız. 76 milyon kadın-erkek, genç-yaşlı hepimiz bu ülkenin sahibiyiz. Hepimiz bir, beraberiz, birlikte Türkiye'yiz. Hiçbir alanda, meselede ayrımcılığı kabul etmiyoruz. 76 milyonun her bir ferdiyle devlet karşısında eşit olmasını, her fırsattan yararlanması sağlamak için çaba gösteriyoruz. Bu ülkede hiç kimse kız çocuklarının kıyafetine bakıp 'sen okuyamazsın' diyemez. Artık meslek liselerinde okuyan tüm kardeşlerimiz istediği okula aynı yarış içinde girecek ve kazandığı yerde de okuyacaktır. Ben bunun acısını çekmiş bir babayım. Benim oğlum, katsayı engeline takıldı. Yurtdışında okudu. Kızlarım başörtülü olduğu için kendi ülkemde okuyamadı. Onlar da gitti yurtdışında okudu. Bunlar başındaki bir örtüyle uğraşacak kadar cahil ve zavallı. Şair diyor ya 'Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya. 76 milyon kadın-erkek, Türküylü, Kürdüyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla. Gazi Mustafa Kemal'in ilk Meclis konuşması çok manidardır. Biz, oradaki ifadesiyle 'Mecmu var' diyor. Anasır-ı İslam, yani İslam" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti:
"Sayın Obama bir sağlık reformu adımı attı, bazıları önünü kesmek istiyor. Ne güzel bir adım, niye bu destek verilmiyor? Çünkü insan çok önemli. Herkes sosyal devletin imkanlarını bulamayabilir. Neymiş benim kazandığımı sen başkalarına harcayamazsın. Bizde Kanuni Sultan Süleyman'ın güzel bir ifadesi var; 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi'. Ne demek bu, yani bizde devlet anlayışı bir sağlıklı nefese devleti feda eder. İnsan o kadar önemli ve dolayısıyla biz buna inandık. Bunu egemen kılmak için mücadelemizi veriyoruz. Ülkemizin en ağırlık kalemi eğitim ve sağlık harcamaları olmuştur. Artık Türkiye'nin tüm sağlık kurumları kim anlaşma yaparsa devletle hepsiyle benim çiftçi kardeşim, en yoksul kardeşim oradan hizmet alır. Ben özellikle dört kız babası olan, kızlarını koklamaya doyamayan Peygamberin takipçisi olarak, sizler Halime Hatun'un, Nene Hatun'un torunlarısınız. Sevgili kızlarım, gençler. Başınızı öne eğmeyecek asla vazgeçmeyeceksiniz. Siz, umudunuzu kaybederseniz gelecek kaybeder. Hiçbir umutsuzluk şevkinizi kırmasın. Siz mücadele ettikçe bu ülkede eğitimsizlik azalacak. Şiddet azalacak, kadına kalkan eller karşısında bizi bulacak. Siz kararlı davrandıkça her türlü ayrımcılık tarihe karışacaktır. Sanat eserlerinizle, emeğinizle, alın terinizle, en çok da yetiştireceğiniz çocuklarla geleceğin Türkiye'sini siz inşa edeceksiniz. Bizler de sizin en iyi eğitimi almanız için mücadele edeceğiz."
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından 'Altın Kızlar'a ödüllerini verdi. - ANKARA
Son Dakika › Politika › Dünya Kız Çocukları Günü Çalıştayı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?